Lefkoşa Belediye çalışanı Naim Evre, 2 aydır maaş almadı, ödeyemediği elektrik borcundan dolayı elektriği kesildi, Lefkoşa Belediye Sarayı’na getirdiği yatak ile orda yaşamaya karar verdi ve isyanını dile getirdi:  “Çocuğum mum üflemekten happy brithday şarkısını her an söyler oldu, çocuklarıma harçlık veremiyorum, evde aç yaşıyoruz. Gidip bir yeri mi soyalım? Burası sıcak, elektrik de var.”

YENiDÜZEN (Özel)

Lefkoşa Belediyesi’nin mali durumu nedeniyle çalışanların ödenememesi çalışanları krize soktu.
Evinde elektriği kesik olan, çocuklarına harçlık veremeyen, zor günler geçiren Naim Evre isimli çalışan dün belediyede yatak kurarak, “Artık burada kalacağım” diyerek belediyeye yerleşti.
Evre, “Çocuğum mum üflemekten happy brithday şarkısını her an söyler oldu, çocuklarıma harçlık veremiyorum, evde aç yaşıyoruz. Gidip bir yeri mi soyalım?” diyerek isyanını dile getirdi.
Hakkında Lefkoşa Belediyesi’nin eylem dönemlerinden 29 dava bulunan Evre, “Elim kelepçe de yedim ama başım bir günden bir güne eğilmedi. Ama beni bu hale düşürenlerin hesabı soruldu mu?” dedi.
Psikolojisinin bozuk olduğunu belirten Naim Evre, “Ben sadece hakkım olanı istiyorum, cebimde para yok” diye isyan etti.

Bozat: Nasıl iş yapın diyebiliriz?

BES Başkanı Savaş Bozat, “Naim, 934 örnekten biridir. Hükümet hemen 2 aylık maaşları ödemeli. Çünkü sorun seçimle de çözülmeyecek” dedi.
Bozat, Pazatesi gününden itibaren hizmetlerin durduğunu da anımsatarak, “Bu çalışanlara nasıl gidin iş yapın diyebilir misiniz?” diye sordu.
Çalışanı ödenene kadar serbest bıraktıklarını ifade eden Bozat, “Biz Anayasa’ya uyduk, çalışanı angarya çalıştırmadık. Başbakan da Anayasa’ya uysun ve çalışanı angarya çalıştırmasın” dedi.
“Duyarsızlıklarına haçana bir dayanacayık” diyen Bozat san olarak şunları söyledi:
“2 gündür makam odası boş. Celal Cin’e maaşları ödemeden belediyeye gelme dedik. Dün sendikaya geldi Cin, Başbakan kendisini aradı görüşmek istedi, ancak görüşme yapılmadı. Ben 2 haftadır Başbakan’dan acil görüşme talebinde bulundum, cevap almadım. Sokaklara mı dökülelim yine yoksa oturup konuşup bu işi halledelim mi?”