El-Sen Yönetim Kurulu adına Başkan Umut Öksüzoğlu'nun açıklaması:

Türkiye’den deniz altından döşenen boru ile su getirilmesi projesi için halkımıza doğru dürüst bir bilgi verilmemiş, maliyet, fiyatlandırma ve yönetim konusu gizli kapılar arkasında tezgâhlanmış ve halkımız eski su fiyatlarının 10 katından daha fazla bir fiyatla içme suyu almak zorunda bırakılmıştır.
Şimdi benzeri bir oyun da elektrik konusunda oynanmaktadır. Enerjiden de sorumlu Bakan olarak Sayın Sunat Atun’un, kablo ile elektrik getirilmesi anlaşmasını imzalamak için Pazartesi günü Türkiye’de bulunacağı açıklanmıştır. Yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, önce anlaşma imzalanarak elimiz kolumuz bağlanacak ardından,  kablonun hangi güzergâhı izleyeceği, maliyeti ve buna bağlı olarak TC’den alınmak zorunda kalınacak elektrik fiyatı belirlenecektir.

Akıncı’ya çağrı

Kıb-Tek’in tasfiyesini de içeren bu sürecin başarılarak sonuçlandırılması halinde bundan yalnızca biz çalışanlar etkilenmeyecektir. Elektrik enerjisi gibi son derece yaşamsal bir konuda tüm toplum bundan olumsuz etkilenecektir. EL-SEN, Kıb-Tek’in özelleştirilerek tasfiye edilmesiyle sonuçlanacak her türlü girişime karşı meşru her yolla sonuna kadar direnmekte kararlıdır. Ancak, başta ilgili uluslararası anlaşmayı Meclis’te onaylaması gerekecek siyasal partilerimiz olmak üzere tüm sivil toplum örgütlerimiz ve Pazartesi günü atılacak imza töreni esnasında İstanbul’da bulunacak Sn. Cumhurbaşkanımıza da bu konuda sorumluluk düşmektedir.

“Bilimsel veriler istiyoruz”

Meclis’te ilgili anlaşmayı onaylaması gerekecek siyasal partilerimiz, mevcut koşullarda uluslararası bağımsız uzman bir kuruluşa, sürdürülebilir ve mümkün olan en düşük fiyatlarla enerji ihtiyacının temin edilmesine yönelik seçeneklerin ortaya çıkarılması için gerçek bir fizibilite raporu hazırlatılmadan, söz konusu antlaşmaya onay vermeyeceklerini çok geç olmadan açıklamak zorundadırlar.  Sn. Cumhurbaşkanı’mızdan, Türkiye’de bulunacağı bu sürede bir kez daha konuyla ilgili ağırlığını koymasını beklemekteyiz. Sivil toplum örgütlerimizin bu konudaki taleplerini yükseltmeleri için gün bu gündür.
Kulağa hoş gelen söylemler yerine, bilimsel verilerle konuşmayı tercih eden Sendikamız, süreçle ilgili birçok kez uyarılarda bulunmuştur. Bir kez daha bu yanlıştan bir an önce vaz geçilmesi çağrısı yapmaktadır.
Kıbrıs Türk Halkı’nın üretim araçlarına ve varlıklarına vurduğunuz darbeler yetmedi mi? Kendine ait toplumsal üretim aracı olmayan bir halk tamamıyla bağımlı hale geldiğinde nasıl kendi ayakları üzerinde durabilecektir?
Sendikamız EL-SEN, toplumsal olan bu mücadelesinde tek başına kalsa bile, halkımızı uyarmaya ve gerektiğinde meşru her yolla direnmeye kesin kararlıdır. Tarih, işbirlikçileri ve suskun kalanları affetmeyecektir.