Dünya barışı üzerine yaptığı konuşmasının hedefinde kapitalizm, ayrımcılık ve şiddet vardı ve ““İnsancıl bir yaklaşıma sahip olmamız gerekiyor. Bir sosyo-ekonomik teori olarak ben Marksist’im.” şeklinde konuştu.” Dalai Lama daha önce de siyasi yönelimi hakkında 2011 yılında ABD-Minneapolis’te kendisini bir Marksist olarak adlandırdığını ancak Leninist olmadığını söylemişti.

Tibetli ruhani lider, eşitsizliğin sebebinin kapitalizm olduğunu ve Marksizmin bu soruna cevap niteliği taşıdığını belirtti: “Kapitalist ülkelerde, zengin ve yoksul arasındaki uçurum sürekli derinleşiyor. Marksizmde ise eşit bölüşüm vardır.” dedi.

Dalai Lama, Hindistan’daki ekonomik ve sosyal eşitsizliğin sebebini kadınların ve kast sistemindeki alt tabakaların ayrımcılığa uğramasına bağlarken; aynı zamanda da tüm dünyadaki gençliğe seslenerek “şiddetin yüzyılı” olan 21. yüzyılı, “barışın yüzyılına” çevirmek için çağrı yaptı.

“Bunu ben yaşarken göremeyeceğim ama şimdiden çalışmaya başlamamız gerekiyor. 30 yaşının altında olanlar, 21. yüzyılın kuşağıdır. Şiddeti, iradenizle, vizyonunuzla ve bilginizle durdurmanız gerekiyor.” şeklinde konuşan Dalai Lama, aynı zamanda nükleer silahların yasaklanması gerektiğini de savundu.