
Kıbrıs’ın gerçek tarihine ışık tutan bir belgesel
Kıbrıs tarihini tüm gerçekliğiyle ve tarafsızca izleyiciye aktarmak için hazırlanan ‘The Divided Island’ belgeseli, 1 Temmuz’dan itibaren Vimeo on Demand platformunda Kıbrıs, Avustralya ve ABD dahil olmak üzere birçok ülkede kiralanıp satın alınabilir.
Ebru OSMAN
YENİDÜZEN, ‘The Divided Island’ belgeselinin Kıbrıslı Türk yönetmeni Ceyhun Sesigüzel ile belgeselin henüz Kıbrıs’ta gösterime girmediği Kasım 2024’te özel bir röportaj gerçekleştirmişti. 1 Temmuz 2025 itibarıyla ise bu belgesel artık Vimeo on Demand üzerinden tüm dünyada izlenebilir hale geldi. Böylece Kıbrıs da dahil olmak üzere herkesin erişebileceği ‘The Divided Island’ belgeseli, Kıbrıs tarihinin tüm yönleriyle ele alarak izleyicilere tarafsızca geçmişi anlatıyor ve gerçekle yüzleşme fırsatı veriyor. Kıbrıs, Avustralya ve ABD başta olmak üzere birçok ülkede kiralanabilen veya satın alınabilen bu belgesel, eğitim niteliği taşıyan güçlü bir yapım olarak öne çıkıyor.
Kıbrıs tarihinin yıllarca gizli kalmış gerçeklerini gün yüzüne çıkarıyor
‘The Divided Island’, 1963 ile 1974 yılları arasında Kıbrıs’ta yaşanan olayları bir mercek altında tarafsız bir şekilde topluyor. Belgeselde Kıbrıslı Türk yönetmen Ceyhun Sesigüzel ile Kıbrıslı Rum yapımcı Andreas Tokkallos’un ortak çalışması yer alıyor. Bu belgesel, Kıbrıs tarihinin her iki tarafta da yıllarca gizli kalmış gerçekleri gün yüzüne çıkarıyor. Her iki toplumdan bireylerle yapılan samimi röportajlarla gerçekleşen anlatım, tarih kitaplarında öğrendiğimiz ve gerçek sandığımız tek taraflı bakış açılarını sorgulamamıza ve farkındalık kazanmamızı sağlıyor.
Savaş döneminde ve sonrasında her iki toplumda da yoğun bir şekilde uygulanan milliyetçi propagandalar nedeniyle, özellikle biz Kıbrıslıların eğitim hayatımız boyunca tarih kitaplarından öğrendiğimiz bilgiler eksik ya da çarpıtılmış şekilde tarafımıza sunulmuştur. Bu nedenle birçok Kıbrıslı gibi ben de geçmişte neler yaşandığını tam olarak anlayamadan büyüdüm.
Her Kıbrıslı gibi ben de neden Kıbrıs’ın iki ayrı toplum olarak yaşadığını, ailemin savaş döneminde yaşadığı deneyimleri dinleyerek büyüdüm. Ancak her zaman bazı şeylerin eksik olduğunu, tarihin belirli noktalarının karanlıkta bırakıldığını hissediyordum. Bu belgesel, işte tam da bu eksik noktaları aydınlattı. Savaşın nasıl başladığını, neden Kıbrıs Cumhuriyeti’nden ayrılarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğunu, yaşanan trajedilerin ardındaki nedenleri daha net anlamama yardımcı oldu.
1963-1974 savaşı öncesi ve sonrasını tarafsızca aktarıyor
Ceyhun Sesigüzel ile yaptığım röportajdan sonra ‘The Divided Island’ belgeselini heyecanla izlemeyi bekliyordum. 1 Temmuz itibariyle nihayet belgeselin dünya genelinde yayınlanmasıyla, ben de büyük bir heyecanla izlemeye başladım. İlk dakikalarda kalbim heyecandan ağzımda atıyordu, aylardır Kıbrıs’a gelmesini beklediğim bu yapımı izlerken oldukça yoğun duygularla ve garip bir heyecanla izledim. Özellikle kişisel deneyimlerini anlatan katılımcıları dinlerken, yaşadıkları acı olaylar beni o kadar etkiledi ki gözyaşlarımın akmasına engel olamadım.
Belgesel, Kıbrıs’ın 1963 öncesindeki yaşamına odaklanarak başlıyor. İngiliz sömürge döneminde Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların bir arada yaşadığı döneme dair kesitler sunuluyor. Ardından, İngiliz İmparatorluğu’nu adadan çıkarmak amacıyla EOKA ve ENOSİS hareketlerinin nasıl yaygınlaştığı ve bu ideallerin Kıbrıslı Rumlar arasında nasıl destek bulduğu anlatılıyor.
1963 yılında yaşanan toplu katliamlar, Yunan askerlerinin Kıbrıslı Türklere yönelik gerçekleştirdiği saldırılar ve bu dönemde her iki toplumun da yaşadığı bireysel trajediler tüm açıklığıyla, çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriliyor. Bu süreçte Kıbrıslı Türklere yönelik artan şiddete karşı bir savunma gücü oluşturmak amacıyla kurulan TMT’nin (Türk Mukavemet Teşkilatı) kuruluşu ve Kıbrıslı Türklerin yaşadığı çaresizlik de belgeselde eski kesitleri kullanarak etkileyici bir şekilde gösteriliyor.
1974 yılına gelindiğinde ise, savaşın etkileri daha geniş bir perspektifle ele alınıyor. Türkiye’nin adaya müdahalesi, bu müdahaleyi takip eden dönemde Kıbrıslı Rumlara ve Yunanlara yönelik yaşanan intikam saldırıları, savaşta yakınlarını kaybeden konuşmacıların tanıklıklarıyla birlikte izleyiciye aktarılıyor. Konuşmacıların anlattıkları sayesinde bu dönemlerde yaşanan duyguları sanki birebir yaşamış gibi derinden hissediyor ve empati kurabiliyorsunuz.

Sadece bir belgesel değil, bir yüzleşme ve farkındalık yolculuğu
‘The Divided Island’, sadece bir belgesel değil, bir yüzleşme ve bir farkındalık yolculuğu... 1963-1974 yılları arasında Kıbrıs’ta neler yaşandığını daha iyi anlamak ve propaganda ile şekillendirilmiş anlatıların ötesine geçmek isteyen herkesin mutlaka izlemesi gereken bir yapım. Bu belgeselin yapımında emeği geçen Ceyhun Sesigüzel ve Andreas Tokkallos’a, biz Kıbrıslılara kendi tarihimizin gerçekliklerini gösterdikleri için minnettarım. Toplumumuzun geçmiş tarihte neler yaşandığına dair bilinçlenmesinde büyük katkı sağlayacağına yürekten inanıyorum.
‘The Divided Island’ belgeseline iki ödül birden
The Divided İsland belgeseli; Kıbrıs Uluslararası Film Festivali’nde, ‘Barış için Güçlü bir Mesaj İçeren Film Ödülü’ ve ‘En İyi Sinematografi Ödülü’ olacak şekilde iki farklı ödül almıştır.

Belgeselde özellikle aile üyeleri kaybolmuş olan kişiler konuşuyor
Belgeselde yer alan Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum konuşmacıları özellikle aile üyeleri kaybolmuş olan kişileri barındırırken, aynı zamanda Tarihçiler ve Kıbrıs konularıyla ilgili tanınan bilim insanları da yer alıyor.
Belgeselde yer alan kişilerin listesi:
- Professor Andrekos Varnava, FRHistS, FRSA
- James Ker Lindsay
- Andromachi Sophocleous
- Sylvia Zacharia
- Christina Pavlou
- Nick Yiannoullou
- Tom Fortis-Mayer
- Süleyman Camgöz
- Yaşar İsmailoğlu
- Sevgül Uludağ
- Şerife Gül
- Kemal Baykallı
- İpek Özerim
Kıbrıslıların ‘The Divided Island’ Belgeseli’nden alınan geri dönüşlerin bazıları:
Kıbrıs hakkında öğrenmeye burada başlayın
Bu belgesel hakkında hissettiklerimi nasıl özetleyeceğimi gerçekten bilmiyorum ve bu belgeselin yaratılmış olması benim için ne kadar önemli olduğunu kelimelerle anlatmak zor. İzlerken ağladım, alay ettim, öfkelendim… Tüm bu duygular Kıbrıslı olmanın ve sırtımızda taşıdığımız yoğun kuşaklar arası travmanın bir parçası. Şunu söyleyebilirim ki, eğer Kıbrıs’ı ve bizim neler yaşadığımızı öğrenmek istiyorsanız, buradan başlayın.
Bu belgesel Kıbrıslılar tarafından yapıldı ve Kıbrıs’la ilgili ya hiçbir şey bilmeyen ya da çarpıtılmış ve gerçeği yansıtmayan bir bakış açısına sahip olan insanlar için hazırlandı.
Teşekkürler Cey ve Two Fresh Productions — bu belgeseli gerçeğe dönüştürdüğünüz için. Bu, Kıbrıslıların bizi barıştan alıkoyan güçlerden kurtuluşuna atılmış bir adım olsun.

Kıbrıslılar tarafından, Kıbrıslılar için…
Tarih boyunca küçümsenmiş ve kendi hikâyesini anlatmaktan alıkonmuş bir halk olarak, ortak tarihimizin dengeli bir şekilde temsil edildiğini görmek tarifsiz bir tatmin duygusu yaratıyor — hem de toplumlar arası bir ekip tarafından. Kıbrıs hakkında ister uzman olun, ister sadece bu adanın nasıl bu hale geldiğini merak edin; bu belgesel yalnızca bilgi sunmakla kalmıyor, aynı zamanda biz Kıbrıslılar arasında ve yalnızca Kıbrıslılar değil, Britanya’nın “böl ve yönet” politikaları ile ABD emperyalizmi sonucu parçalanmış tüm Küresel Güney toplulukları arasında bir dayanışma duygusu da uyandırıyor.
Doğal kaynakları sömürülebilir olan her toprak parçasında, o toprakların halkının tarihi genellikle dışarıdan, yani onları sömürmek isteyenler tarafından yazılır. Bu belgesel ise, bu döngüyü kıranların kendi tarihine, anlatısına ve kimliğine sahip çıkanların neye benzediğini gösteriyor.
Gerçekten etkileyici!
Bu hikâye hakkında bildiğimi sandığım ne kadar çok şeyi aslında bilmediğimi fark ettim. Büyürken, 1974’te yaşanan olayların çoğunu bildiğimi sanıyordum ama ondan çok daha önce yaşanan pek çok şey olduğunu hiç düşünmemiştim. Filmden çıktığımda, bu tarih yolculuğunu sindirebilmek için zamana ihtiyacım olduğunu ve farkında bile olmadığım bazı sorularla baş başa kaldığımı hissettim.
Belgesel, olayları detaylı bir zaman çizelgesiyle aktarırken, iki tarafın da hikâyesini önyargısız bir şekilde anlatmaya özen gösteriyor. Görüntü yönetimi, adanın güzelliğini büyüleyici bir şekilde yansıtırken, yaşanan korkunç olayları bizzat anlatan insanların tanıklıklarıyla sizi sarsıyor. Görüşülen kişilerin gösterdiği duygular, adeta oradaymışsınız gibi hissettiriyor, hangi taraftan olurlarsa olsunlar hepsiyle empati kurabiliyorsunuz.
Bu unutulmaması gereken hikâyeyi gelecek nesillere aktarmaya yardımcı olduğunuz için teşekkür ederim.
Belgeseli bu link üzerinden izleyebilirsiniz:















