1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Kaygı, davranış ve depresif bozukluklarda artış var
Kaygı, davranış ve depresif bozukluklarda artış var

Kaygı, davranış ve depresif bozukluklarda artış var

Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Yeliz Engindereli, pandemi sürecinin çocuklar üzerindeki etkisini YENiDÜZEN için değerlendirdi, ailelere uyarılarda bulundu

A+A-

Fayka ARSEVEN KİŞİ

Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Yeliz Engindereli, pandemi sürecinin çocuklarda kaygı, davranım ve depresif bozuklarına neden olduğunu vurguladı.

Engindereli, belirsizlik ortamının kaygıyı artırdığını da belirterek, “Belirsizlik insanda kaygı uyandırır. Şu an hastalığın ne zaman biteceği, okulların ne zaman açılacağı belli olmadığı için kaygı bozukluğu gelişebilmekte. O yüzden bu belirsizlik çocukları daha çok kaygıya sürüklüyor” ifadesinde bulundu.

Engindereli, çocukların çok fazla ekran bağımlılığının olduğunu da ifade ederek, bunun da önemli bir tehlike olduğuna dikkat çekti.

Engindereli, “Çocuklar yapacak bir şey bulamazsa aileler de bunu yaratmazsa, ekrana maruz kalıyor.  Ekran içeriğine baktığınızda da hep saldırganlık, savaş, öldürme, bir sıkışma, level geçememeden dolayı ortaya çıkan öfkenin artması…  Bunlar da ciddi anlamda davranış bozukluklarını tetikleniyor” dedi.

Bu hafta Çocuk Psikiyatrisi Uzman Dr. Yeliz Engindereli ile pandemi sürecinin çocuklar üzerindeki etkisini konuştuk.

 “Öncelikle ele alınması gereken şey video ve oyun bağımlılığını önlemek ve bunu sınırlandırmak. Bu çok basite indirgenmemesi gereken bir şey.”

 

  • YENİDÜZEN: Bir yılı aşkındır çocuklar da pandemi sürecinin etkisi altında. Pandeminin çocuklar üzerindeki etkisi ne oldu?
  • ENGİNDERELİ: Son zamanlarda pandemi sürecinin getirisi olarak özellikle kaygı, davranım ve depresif bozukluklar ciddi anlamda artış gözlemleniyor.
    Özellikle çocukların bir yıla aşkın izole bir ortamda olması hem hareket etmedikleri hem sosyalleşmedikleri hem de sürekli sosyal medyaya maruz kaldıkları dönemde bu problemlerin artış göstermesi beklenmekteydi.
    Her yaş döneminin kendine ait özellikleri var ama özellikle okul çağındaki çocukların sadece akademik eğitim almaları önemli değildir. Aynı zamanda sosyalleşmeleri, yaşıtları ile ilişki kurma biçimleri, dışarıda hareketli olmaları ve bir kurallı ortamı öğrenmeleri açısından okula gitmelerinin çok avantajları vardır.
    Bunlar şu an ortadan kalktığı için bu konularda çocuklar sıkıntı yaşıyor. Özellikle insani ilişkilerde, kendilerini ifade etmede, sorun çözme becerilerinin gelişmesi, ikili ilişkiye girme, sohbet etme, duygularını ifade etmede izolasyondan sonra bu iyice kötüleşmeye başladı.
    O yüzden aileler ekstra hassasiyet gösterip bu dönemi iyi ele almaları gerekiyor.

 “Davranış bozuklukları tetikleniyor”

 “Aileler genel anlamda Covid’e bağlı endişe olarak gelmiyor bize. Son zamanlarda çocuklarının takıntıları arttı diye gelebiliyorlar. Titizlik takıntıları, yineleyici, tekrarlayıcı bazı davranışlar, kafalarından atamadıkları düşüncelerin oluşması, öfke, ajitasyon, saldırganlık, kolay sakinleşememe çok fazla karşı gelme…”

 

  • YENİDÜZEN: Ailelerin size en çok başvurduğu sorun nedir?
  • ENGİNDERELİ: Aileler genel anlamda covide bağlı endişe olarak gelmiyor bize. Son zamanlarda çocuklarının takıntıları arttı diye gelebiliyorlar. Titizlik takıntıları, yineleyici, tekrarlayıcı bazı davranışlar, kafalarından atamadıkları düşüncelerin oluşması, öfke, ajitasyon, saldırganlık, kolay sakinleşememe çok fazla karşı gelme…
    Ya da daha ergenlik dönemindeyse odadan çıkmama, oyun bağımlılığı. Özellikle en fazla gördüğümüz şey bilgisayarda çok fazla vakit geçirme, oyun ve video bağımlılığı şeklinde karşımıza geliyor. Tabi ki bu dönemde bunun artması beklenen bir şeydir. Çünkü çocukların çoğu evde kapalı.
    Çocuklar yapacak bir şey bulamazsa aileler de bunu yaratmazsa ekrana maruz kalıyor.  Ekran içeriğine baktığınızda da hep saldırganlık, savaş, öldürme, bir sıkışma, level geçememeden dolayı ortaya çıkan öfkenin artmasıyla birlikte ciddi anlamda davranış bozuklukları tetikleniyor.
    Öncelikle ele alınması gereken şey video ve oyun bağımlılığını önlemek ve bunu sınırlandırmak. Bu çok basite indirgenmemesi gereken bir şey. Zaten 3’e kadar ders yapan bir çocuk 6-7 saat bilgisayara maruz kalıyor. Eğer çocuk 1-2 saat oyun oynayacaksa, hangi oyunlara girdiği, kimlerle oynadığı bilinmeli, oyun içi satın almalar yasaklanmalı mutlaka anne babalar tarafından sürekli denetlenmelidir.
    Ya da yabancıların oyuna alınmaması, onlarla sohbet edilmemesi gibi önlemlerin alınması gerekiyor. Çünkü çocuklar ciddi istismara maruz kalabiliyor.
    Onun dışında yine depresif bozukluklar, içe kapanma, bir şey yapmak istememe, yaptığı şeylerden zevk almama, arkadaşlarla görüşmek istememe, aile ile sohbet etmeme gibi belirtiler de sık gözlenebiliyor.

Anne baba çok kararlı olmalı

  • YENİDÜZEN: Aile ve çocukların ev içinde çatışması da bu dönemde arttı mı? Tahammül sınırları karşılıklı zorlanıyor mu?
  • ENGİNDERELİ: Bütün çocuklar rutinlere sıkı bağlı olmak ister. Çünkü o rutinlerin olması ve o belirlenen çerçevenin sınırının net konulması çocuktaki temel güven duygusunun oturması için en önemli faktörlerden biridir. O yüzden anne baba çok kararlı olmalıdır.
    Online eğitim çocuğa gerçek okul gibi gelmeyebilir. Katılmak istemiyor olabilir ama çocuğa bu covidin ne kadar süreceğinin belli olmadığı, online eğitimin ne zaman biteceğinin belli olmadığı ve bir müddet daha böyle devam etmek zorunda olduğu net bir şekilde anlatılmaya çalışılmalı. Bir şekilde çocuğun orada oturmasını sağlamak gerekiyor.
    Ama burada sadece anne babaya rol düşmüyor. Öğretmenin de dersi sınıfta anlatıyor gibi anlatmaması lazım. Çocuklarla sohbet etmeli, onlara söz verebilecekleri şekilde yine internetten veya sosyal medyadan faydalanarak dersi daha interaktif hale getirmelidir.
    Bu çocukların motivasyonu mutlaka artırılmalıdır. Örneğin; dersin çok uzun süreli olmaması gerekir. Maksimum yarım saat ders verilip sonra ara verilmelidir. Ders bittikten sonra da çocuklar yine ekrana maruz kalmamalıdır. Çocuklar, boş zamanlarında dışarı çıkmak için motive edilmelidir. Enerjiyi hareketli bir şekilde dışarda atmalıdır. Bisiklet sürsünler, oyun oynasınlar, spor yapsınlar, yürüyüş yapsınlar.
    Aile ile olan iletişimdeki kopuklukların en iyi yöntemi çocuğun seçtiği bir oyunu birlikte oynamaktır. Çünkü çocuk o zaman ‘ben değerli bir varlığım, annem babam benimle vakit geçirmekten zevk alıyor’ düşüncesini oturtmuş olur. Oyun esnasında da hem sorunlarını size aktarır hem de sizinle olan duygusal bağı güçlenir. O yüzden de çatışmalar bir nebze azalabilir.
    Uyku ve uyanıklık saatlerinin rutinleri belirlenerek bu konudan vazgeçilmemesi, yemek saatlerinin düzenli olması yine kurallı bir çerçeveye adaptasyonlarını artıracaktır.
    Eğer tartışma yaşanıyorsa da ‘şu an çok sinirlisin biraz mola verelim, biraz ayrılalım, sonra konuşalım’ deyip bir uzaklaşmak gerekiyor. Bu kendi kendilerini sakinleştirme becerileri için önemli bir unsurdur. Anne baba çünkü ‘sen neden böyle yapıyorsun, nedir bu saygısızlık’ gibi sözlerle çocuğun üzerine gittiği zaman öfke daha da artar. O zaman ‘tamam sinirlisin ama böyle konuşamayız. Bir sakinleş sonra bakalım ne konuşacağımıza’…
    Ya da iki kardeş arasında çatışma var diyelim ki; sürekli uyarmak anne babanın da sinir kat sayısını artırır. Uyardınız, ‘yapmaya devam ederseniz bu oyuncağı kaldırmak zorunda olacağım’ deyin. İkinci de gerçekten onu davranışla gösterip oyuncağı kaldırmak ‘siz bunu aranızda çözene kadar bu oyuncağı vermiyorum’ deyip siz de fazla sinirlenmeden bunu yaptığınız zaman ‘annem kararlı, sözünde duruyor’ düşüncesini çocuğa vermiş olursunuz.
     
  • YENİDÜZEN: Hangi yaş grupları için online eğitim sistem uygun değildir?
  • ENGİNDERELİ: Online eğitim okul öncesi için pek uygun değildir. Bir çocuğun oturabilme, dinleyebilme becerisinin gelişmesi genelde 4-5 yaşlarından sonra başlar. Önceki dönemler için online eğitim çok uygun olmaz. Bu dönem için sosyalleşme, yaşıtları ile birlikte zaman geçirme önemlidir. Ama özellikle gelişimin hızlı olduğu, uyaranların gelip de çocuğun hem zeka kapasitesinin hem de duygusal zekanın büyüdüğü dönemde daha da önem arz etmektedir. Bu dönemdeki çocukların özellikle okula gitmesi gerekmektedir.
     
  • YENİDÜZEN: Online eğitim konusu çocuklar üzerinde ne kadar etkili, gözlemleriniz nelerdir?
  • ENGİNDERELİ: Yüz yüze eğitim hiçbir eğitimin yerini tutmaz ama çok iyi anlatan öğretmenlerimiz mutlaka vardır. Dünyada bu yönde yapılan çalışmalar da var. Eğer teknolojiyi iyi kullanabilen öğretmenlerse ve interaktif olarak çocukları katabilecek öğretmenlerse aynı şekilde öğrenebiliyorlar. İnteraktif derken, çocukların kameralarını, seslerini açmaları…
    Ben üniversitede de eğitim veriyorum. Boş bir ekrana kendi başıma anlatıyorum. Kimse kamerasını açmıyor, kimse mikrofonunu açmıyor, derse katılım olmuyor. Bunun zaten interaktif geçmesi mümkün değil. İnsan hakları açısında da siz öğrenciyi kamerasını açmak için zorlayamazsınız. Ama o zaman da verimli bir eğitim olmuyor.
    Eskiden ulaşılmayan birçok eğitimi şimdi online eğitimle evimizden alabiliyoruz. Ya da çocuklara müze gezdirebiliyoruz. Çok ünlü konuşmacıları davet edebiliyoruz. Bunlar da teknolojinin faydaları. Ama bunu doğru kullanmak önemli. Ama tabi ki dediğim gibi yüz yüze eğitim gibisi yok.

“Belirsizlik insanda kaygı uyandırır. Şu an hastalığın ne zaman biteceği, okulların ne zaman açılacağı belli olmadığı için kaygı bozukluğu gelişebilmekte. O yüzden bu belirsizlik çocukları daha çok kaygıya sürüklüyor.”

 

  • YENİDÜZEN: Çocuklarda kaygı artışı var dediniz. En çok da çocukların sorduğu sorulardan biri ‘okullar açılıyor mu, korona var mı’  belirsizlik de çocuklar için büyük bir kaygıya neden oluyor mu?
  • ENGİNDERELİ: Belirsizlik insanda kaygı uyandırır. Şu an hastalığın ne zaman biteceği, okulların ne zaman açılacağı belli olmadığı için kaygı bozukluğu gelişebilmekte. O yüzden bu belirsizlik çocukları daha çok kaygıya sürüklüyor.

“Ayrılık kaygısı gelişebilir”

  • YENiDÜZEN: Okullar açıldığı zaman çocukları ne bekliyor?
  • ENGİNDERELİ: Ayrılık kaygısı gelişebilir. Küçük yaşlardaki çocuklarda anne babadan ayrılmak istememe, okul reddi, eğer oyun bağımlılığı geliştiyse bilgisayarı bırakamama, sık sık aklına oyunun gelmesi ve bundan dolayı okula sabah ağlayarak gitmesi, bedensel yakınmalar, ağrılar, yine özellikle ayrı yatmayan çocuklarda ayrılık kaygısı çok sık gördüğümüz bir şeydir. Ayrıldığı zaman anne babasının başına kötü bir şey geleceğini ya da kendinin başına kötü bir şey geleceğini düşünmektedir. Panik bozukluk gelişebilir, sınıf içerisinde oturamama, duramama…
     
  • YENİDÜZEN: Bir söylem var ‘eğitim yoksunluğu yaşanıyor’ ve bu yoksunluğun hayat boyu çocuklar üzerinde etkileri olabileceği ifade ediliyor.
  • ENGİNDERELİ: Bu eğitim bilimlerinin bir tanımı ama doğru söylüyorlar. Çocuklar bu süreci toplumsallaşmadan geçiriyorlar. Eğitimi sadece akademik olarak düşünmemek gerekir. Çocukların iletişim becerileri ciddi anlamda kısıtlandı ve sınırlandı. Dışarıya çıkıp sosyalleşemiyorlar.
     
  • YENİDÜZEN: Gündemimiz Covid olduğu için çocuklar da ‘ölüm ve hasta’ bilgilerine maruz kalıyor. Bunların çocuklar üzerindeki etkisi nedir?
  • ENGİNDERELİ: Aileler temiz ve yalın bilgilerle çocuğa anlatmaları gerekir. Ama bu konularla ilgili olan haber kanallarını çocuğa izletmemek de gerekiyor. Zaten genelde okul çağı çocuklarında ölümle ilgili sorgulamalar 6 yaş civarında başlar ve bu normal yaş kaygılarıdır. Bu çok fazla dile getirilirse bozukluk seviyesine dönebilir. Ölüm korkusu da bu dönemde sık olarak karşımıza gelebiliyor.
     
  • YENİDÜZEN: Ailelere tavsiyeniz nedir?
  • ENGİNDERELİ: Eğer oyun çocuğu ise mutlaka birlikte oyun oynanması, uyku-yemek saatlerinin rutin olması, ders yapacağı ortamın boş bir masa, rahat bir sandalye sağlanması, ev içi egzersizler yapılması, yemek saatlerinde sohbet edilmesi, hep birlikte filim izlenmesi önemlidir.

 

 

yd-destek-gorseli-2-036.jpg

Bu haber toplam 2758 defa okunmuştur