Babacan, Güneydeki mali krizi değerlendirdi
Babacan, krizin çözümü için bankalardaki mevduattan vergi alınmasını öngören çözüm yöntemini tasvip etmediğini söyledi.
TC Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Güney Kıbrıs’taki ekonomik krizin çözümünde, bankalardaki mevduattan vergi kesilmesi yöntemini prensipte doğru bulmadıklarını söyledi.
Başbakan Yardımcısı Babacan, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Babacan, "Aslında bizim AB ile ilgili tespitlerimiz, bizim gördüğümüz problemler ve çözüm önerileri oldukça takdir topluyor ve değer veriyorlar. Çünkü Türkiye'nin ekonomisi şu anda çok çok iyi bir durumda. Türkiye'de siyasi istikrar var, ekonomik istikrar var. Ama AB'de bu bir türlü sağlanamadı" dedi.
Avrupa'nın pek çok ülkesinde 2009'dan beri finansal, ekonomik, sosyal, siyasal krizler yaşandığını hatırlatan Babacan, "Bizim Türkiye'de yaptıklarımızı çok merak ediyorlar. Nasıl bu krizin dışında durabildik. Nasıl oldu da Türkiye'de büyüme, istikrar var. Bununla ilgili çok sorular soruyorlar" dedi.
Babacan, toplantıda Avrupa'nın geleceğiyle ilgili görüşlerini ve tavsiyelerini ilettiğini belirterek, "Benim mesajım şu oldu; AB'yi oluşturan ortak değerler ve idealler var. Bunların mutlaka korunması gerekiyor. AB, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana olan en önemli barış projesi ise, 27 ülke bu ortak değerleri ve idealleri benimsediyse, bu yapının bu krize kurban edilmemesi gerekiyor. Bu ekonomik kriz gelir geçer. Belki uzun sürer ama geçer. Bu ekonomik krizin siyasi birliğin bozulmasına sebep olmaması gerekiyor" dedi.
"GÜNEY KIBRIS KRİZİNDEKİ ÇÖZÜM YÖNTEMİNİ TASVİP ETMİYORUZ"
Avrupa'da yaşanan krizlerin son örneğinin Güney Kıbrıs'ta görüldüğünü dile getiren Babacan, krizin çözümü için bankalardaki mevduattan vergi alınmasını öngören çözüm yöntemini tasvip etmediğini söyledi.
"Sorunun çözümü için seçilen metot bizim tasvip ettiğimiz bir metot değil" şeklinde konuşan Babacan, "Kıbrıs'ın bankacılık sistemi de maalesef düzgün bir sistem değil" dedi. Babacan, Güney Kıbrıs bankalarının aslında hiç almaması gereken mevduatları alıp, bunlara piyasadan daha yüksek faiz ödediğini söyledi ve borcu borçla kapatmak anlamına gelen bir "ponzi oyun" içine girdiğini belirtti.
Babacan, Güney Kıbrıs'ın daha sonra AB'den kurtarma için yardım istediğini belirterek, "AB, bunları görmeyecek kadar saf değil. Kıbrıs'a uygulanan metot belki Kıbrıs için gerekiyordu. Ama prensipte ben doğru olmadığını söylüyorum. Bunun bir başka ülkede uygulanmasının sakıncalı olduğunu söylüyorum" dedi.
Türkiye'nin ne Euro Bölgesi'nde ne de başka bir ülkede krizin aşılması için aynı yöntemin kullanılmasını arzu etmeyeceğini söyleyen Babacan, "güven" unsurunun bankacılık sektörünün ana unsuru olduğunu, Güney Kıbrıs olayının Avrupa'da ya da Euro Bölgesi'nde bankacılık sistemine genel anlamda bir güvensizlik sebebi olmasına izin verilmemesi gerektiğini vurguladı.
DOĞAL KAYNAKLARI BORÇLARA TEMİNAT GÖSTERME DÜŞÜNCESİ
Güney Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz'deki doğal kaynakları olası bir borçlanma modeline teminat olarak gösterme düşüncesini de eleştiren Babacan, "Adanın etrafındaki kaynaklar sadece Rumlar'ın kaynağı değil ki. Kimin kaynağını kime teminat gösteriyorlar.
Uluslararası hukukta adanın etrafındaki doğal kaynakların hepsi adada tüm yaşayanlara aittir" dedi.
Babacan, Kıbrıs Rumların arama faaliyetlerini başlatmasından sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin de aramalara başladığını hatırlattı ve şunları söyledi:
"Tamamen kendilerine ait olmayan, kendi kontrollerinde olmayan bir kaynağı kendi borçlarına garanti göstermek uluslararası hukuk açısından sağlam bir yol değil. Zaten kreditörler de bunu düşünür. Rumlar 'teminat gösterdim' de dese, yarın KKTC'den insanlar dava açmaya başladığında o teminatın değeri kalmaz, geçerli bir teminat olmaz. Dolayısıyla bunun da borç konusunda geçerli bir metot olduğunu düşünmüyorum."
(AA)