
‘YASA DIŞI KÜRTAJ’A AĞIR TEMİNAT
Toplumda büyük infiale neden olan Girne’deki ‘yasa dışı kürtaj’ soruşturmasıyla ilgili tutuklu bulunan 4’ü doktor 6 zanlı hakkındaki tahkikat 45 gün sonra tamamlandı
Didem MENTEŞ
Toplumda büyük infiale neden olan Girne’deki ‘yasa dışı kürtaj’ soruşturmasıyla ilgili tutuklu bulunan 4’ü doktor 6 zanlı hakkındaki tahkikat 45 gün sonra tamamlandı. Zanlılar Dr. Fahri Karagözlü, Dr. Verda Tunçbilek, Dr. Mehmet Ali Tunçbilek, Dr. Rasiha Serdaroğlu, Ayşegül İşbilen ve Taner Okburan dün yargılanıncaya kadar ağır teminat şartlarıyla serbest bırakıldı.
Saat 13:00’te başlayıp 18:30’da tamamlanan duruşma sonrası tüm zanlılar teminat şatlarını yerine getirdi. Ancak, uzun süren mahkemenin mesai saatinin bitimine denk gelmesi nedeniyle Mahkeme Ceza Mukayyitliği 345 bin TL değerindeki yüksek meblağlı yatırımı, bankaların da kapanması nedeniyle kabul etmedi. Tüm kefillerin ve zanlıların imza etmesine rağmen, nakdi paralar yatırılmadığı için, 6 zanlı, bugün sabaha serbest kalmak üzere bir geceliğine Merkezi Cezaevine gönderildi.
6 saate yakın duruşma
Türkiye’den gelen bir ihbar üzerine ‘yasal sınır olan 10 haftadan büyük fetüslerin ameliyat ile gebeliğin sonlandırılması’ meselesiyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan Dr. Fahri Karagözlü, Dr. Verda Tunçbilek, Dr. Mehmet Ali Tunçbilek, Dr. Rasiha Serdaroğlu, Ayşegül İşbilen ve Taner Okburan dün yeniden Girne Kaza Mahkemesi’ne çıkarıldı.
Zanlılar yine geniş güvenlik önlemleri altında mahkemeye getirilirken, duruşma salonu ve mahkeme avlusu yine doldu taştı.
Saat 13:00’de başlanan duruşmaya saat 17:00’de karar okunması için bir saatliğine ara verildi. Yaklaşık 6 saat süren duruşma sonrası zanlılar teminat şartlarıyla bırakıldı.
Tahkikat memuru dinlendi
Girne Kaza Mahkemesi Ceza Davaları Yargıcı Gökhan Asafoğulları’nın huzurunda görüşülen davada, İddia Makamı’nda Başsavcılık adına davada Kıdemli Savcı Erdinç Akyener ve zanlılar mahkemede hazır bulundu. Zanlı Fahri Karagözlü’yü Avukat Güneş Menteş, zanlılar Mehmet Ali ile Verda Tunçbilek’i Avukat Mustafa Şener, zanlı Rasiha Serdaroğlu’nun Avukat Tahir Seroydaş zanlı Ayşegül İşbilen’i Avukat Ali Hidayet ve Taner Okburan’ı Avukat Tansel Özustaoğlu temsil etti. Savcı Erdinç Akyener, meseleyle ilgili olarak Girne Polis Müdürlüğü’ne bağlı Adli Şube Amirliği’nde görevli Polis Çavuşu Namık Kemal Baz’ı mahkemeye tanık olarak dinletti. Polis memuru Baz, mahkemede yeminli şahadet vererek, olayla ilgili bulguları aktardı.
DNA raporları halen gelmedi
Namık Baz, 2002-2016 tarihleri arasında meydana gelen ‘çocuk düşürmeye teşebbüs’ ve ‘yasal sınır olan 10 haftadan büyük fetüslerin ameliyat ile gebeliğin sonlandırılması’ soruşturmasıyla ilgili olarak zanlıların tutuklu bulunduğunu söyledi. Baz, 5 günlük tutukluluk süresi içerisinde meseleyle ilgili ifadeler aldığını, zanlılardan birinin daha gönüllü ifade verdiğini belirterek, bu ifadelerin teyit ve tekzibinin yapıldığını söyledi. Türkiye'de gelmesi beklenen DNA raporlarının gelmediğini, gelecek raporun sonucuna göre hareket edileceğini belirten Baz, rapor ışığında suçun niteliğinin ‘adam öldürme’ olabileceğine işaret etti. Meseleyle ilgili tahkikatın devam ettiğini ancak zanlılarla ilgili kısmın tamamlandığını aktaran Baz, zanlı Ayşegül İşbilen'in TC vatandaşı olup, diğer zanlıların KKTC vatandaşı olduklarını aktardı. Bahse konu suçların Ağır Ceza Mahkemesi kapsamına giren suç türlerinden olduğunu ifade eden Baz, zanlıların yargılanmaktan kaçmamaları için 3 ay Merkezi Cezaevi'ne gönderilmelerini talep etti.
-------------------------------------------------------------
Polis: “Bir fetüse iğne yapılarak ilaç verildiği yönünde ifade var”
Polis Çavuşu Baz'ın teminat talebi üzerine zanlıların avukatları itiraz ederek, tahkikat memurunu sorguladı. Sorular üzerine şahadetine devam eden Baz, zanlılar Tunçbilek çiftinin ameliyatlara girdiklerine dair (169 A maddesine bağlayıcı) şahadet olmadığını söyledi. 'Çocuk düşürmeye teşebbüs' olan madde 167'ye değinen Baz, verilen bir tanık ifadesinde 'bir fetüse iğne yapılarak ilaç verildiği' yönünde şahadet bulunduğunu bu yüzden bu suçlamanın getirildiğin aktardı.
Baz, DNA raporları gelmeden kesin bir şey söyleyemeyeceğini de belirtti. Ardından diğer avukatların sorularını yanıtlayan Baz, zanlı Fahri Karagözlü'nün tutuklandığı ilk gün kendisine "bebeğin nefes alıp almadığını hatırlamadığını ve cezaevine girerse yaşayamam" dediğini söylediğini aktardı.
Baz, zanlı Rasiha Serdaroğlu ile ilgili ise 3-4 dosyada ameliyatlara girdiğini ve imzası olduğunu belirterek, Ada Hospital da çalışan 5 anestezist içerisinden bu ameliyatlara girenin sadece Serdaroğlu olduğuna dair bilgiler olduğuna dikkat çekti.
-------------------------------------------------------------
Zanlılar, mahkemede konuştu: “Aklanmayı istediğimiz için kaçmaya niyetimiz yok”
Namık Baz'ın şahadeti ardından, avukatlar müvekkillerinin teminatla serbest kalmaları için mahkemeye hem müvekkillerini hem de onlara kefil girebilecek kişileri tanık olarak dinletti.
İlk olarak zanlı Mehmet Ali Tunçbilek dinlendi. Tunçbilek, özgeçmişiyle ilgili bilgi vererek, yargılanıncaya kadar adadan ayrılmayı düşünmediğini iddia etti.
Zanlı Verda Tunçbilek de özgeçmişiyle ilgili bilgi vererek, suçlanmakta olduğu iddiaların vahametinin farkında olduğunu söyledi. Yargılanmaktan kaçma yönündeki söylemlere yönelik Verda Tunçbilek, "Bu davadan aklanmak için asla adadan ayrılmayı düşünmüyorum" dedi.
Ardından tanık kürsüsüne çıkan zanlı Taner Okburan ise "tüm ailem burada gidecek bir yerim yok, asla kaçma niyetim yok" dedi.
Zanlı Ayşegül İşbilen ise 1994 yılından beri ailesiyle birlikte KKTC'de yaşadığını, yurt dışında sadece bazı akrabaları olduğun söyleyerek, bu davalardan aklanıncaya kadar kaçmaya niyeti olmadığını iddia etti.
Zanlı Rasiha Serdaroğlu da tüm ailesinin ve yaşantısının burada olduğunu, gidecek bir yeri olmadığını belirterek, ismi temizlenene kadar bir yere gitmeye niyeti olmadığını ifade etti.
-------------------------------------------------------------------
Savcı: “İlk kez böyle bir olay oldu. Toplumda infial yarattı”
Zanlıların tanıklığı ve zanlıların kaçmayacaklarına dair kefil gireceğini beyan eden tanıkların ardından, hitaplara geçildi. Zanlıların avukatları tek tek hitaplarını yaparak, polis çavuşunun yeni getirdiği Fasıl 154 Ceza Yasası’nın madde 167 altında ‘çocuk düşürmeye teşebbüs’ suçuyla ilgili bir olgunun ortada olmadığını ortaya koydular. Ayrıca ‘çocuk düşürmeye teşebbüs’ yanı sıra ‘yasal sınır olan 10 haftadan büyük fetüslerin ameliyat ile gebeliğin sonlandırılması’ suçlamasıyla ilgili de yeterli olgu ortaya konmadığını savunan avukatlar, DNA raporlarının da gelmediğini dolayısıyla suçların niteliğinin belirlenmediğini, zanlıları hangi suça bağlayıcılığın ortada olmadığını belirterek, serbest kalmalarını talep ettiler.
“Ülkeden ayrılabilirler”
Mahkeme daha sonra İddia Makamı adına Savcı Erdinç Akyener’e söz hakkı verdi. Savcı Akyener, zanlıların yargılanmaktan kaçmaması için Fasıl 153 Madde 23 altında tutuklu yargılanmalarına dikkat çekerek, ülkedeki yargı sisteminin dünyadaki bir çok yargı sisteminden daha çağdaş olduğunu ifade etti. Adli Tıp Birimi’nin olmaması nedeniyle, polis teşkilatın ve savcılığın özel çabalarıyla soruşturmanın yürütüldüğünü belirten Savcı, DNA raporlarının gelmesiyle ithamların değişebileceğini söyledi. Bir çocuğun doğduktan sonra ölmüş olmasının cinayete girebileceğini belirten Savcı, anne karnında bir çocuğa müdahale etmenin de 167’inci maddeyi kapsadığını aktardı. Zanlıların yargılanmaya geleceklerine inanmadığını, bu nedenle cezaevi talebinde bulunduğunu vurgulayan Erdinç Akyener, böyle bir olayın ülkemizde ilk kez karşılaşıldığını ve tecrübesizlik olduğu için eldeki tüm imkanların kullanıldığını ifade etti. Akyener, bu olayın toplumda infial yarattığına, zanlıların muteber insanlar olmasından dolayı etkisinin büyük olduğuna değinerek, yargı huzurunda kimseye ayrıcalık yapılamayacağına dikkat çekti. Suçun niteliği bakımından Ağır Ceza Mahkemesi kapsamına giren suç türünden olduğunu vurgulayan Akyener, bu yüzden zanlıların ülkeden ayrılabileceklerini düşündükleri için cezaevi talebinde bulundu.
Hitapların ardından Girne Kaza Mahkemesi Yargıcı Gökan Asafoğulları, huzurunda yapılan tüm beyanları ve şahadetleri değerlendirmek üzere duruşmaya 1 saat ara verdi. Bir saatlik aranın ardından teminat talebiyle ilgili kararını okuyan Yargıç Asafoğulları, ‘çocuk düşürmeye teşebbüs’ ve ‘yasal sınır olan 10 haftadan büyük fetüslerin ameliyat ile gebeliğin sonlandırılması’ ile ilgili takriben 46 gün süren bir soruşturma olduğuna dikkat çekti. ‘Çocuk düşürmeye teşebbüs’ suçunun 14 yıla kadar hapislik, ‘yasal sınır olan 10 haftadan büyük fetüslerin ameliyat ile gebeliğin sonlandırılması’ suçlamasının ise 3 yıla kadar hapis içeren suç türlerinden olduğunu vurguladı. Tahkikat memurunun bu sürede birçok ifadeye ve delile ulaştığını belirten Yargıç, fetüslerle ve 34 haftalık bebekle ilgili DNA raporlarının henüz gelmediğine ve bu nedenle ithamların hangi suçu içerdiğinin henüz belli olmadığını belirtti. Zanlıların Türkiye’den gelecek rapora nasıl etki edeceklerinin belirtilmediğini, tahkikata etki edebilecek şahadetinde bir ihtimal varsa buna yönelik bir şahadet verilmediğine kanaat getiren Yargıç, suçun işlenme şekli, boyutu ve toplumdaki infial boyutunun da dikkate alındığında, hafif bir cezası olmayacağının anlaşılmakta olduğunu aktardı.
Bu meselenin medyada yer aldığını, birinci gündem maddesi olduğunu belirten Yargıç, ciddi bir izlenim yaratan bu meselenin toplumu etkilediğini söyledi. Mahkemelerin karar üretirken adil olmaları ile yükümlü olduğunu, zanlı Mehmet Ali ve Verda Tunçbilek’in madde 167 tahtında tespit yapılmadığı, diğer zanlıların da tahkikata etki etme olasılıklarının olamayacağına da dikkat çekti.
Ağır şartlar
Yargıcı Gökan Asafoğulları, zanlıların yurt dışına çıkışını men ederek, tüm seyahat ve pasaport belgelerini polise teslim etmelerine ve haftanın 7 günü en yakın polis karakoluna giderek ispatı vücut etmelerine direktif verdi. Ayrıca Zanlı Fahri Karagözlü’nün 100 bin nakdi, 2 KKTC vatandaşı kişinin 600’er bin TL’lik kefalet senedi imzalamasına, Rasiha Serdaroğlu’nun da 100 bin nakdi, 2 kefilin 600’er bin TL’lik kefelet senedi imzalamasına, Mehmet Ali Tunçbilek’in 50 bin nakdi, 2 kefilin 350’şer bin TL’lik kefalet senedi imzalamasına, Verda Tunçbilek’in 50 bin nakdi, 2 kefilin 350’şer bin TL’lik kefalet senedi imzalamasına, Ayşegül İşbilen’in 25 bin nakdi, 2 kefilin 200’er bin TL’lik kefalet senedi imzalamasına ve Taner Okburan’ın da 20 bin nakdi, 2 kefilin 250’şer bin TL’lik kefalet senedi imzalamasına emir verdi. Yargıç, teminat şartları yerine getirilmediği takdirde 3 ayı aşmayan bir süre cezaevine gönderilmelerine emir verdi.
Aile yakınları sevince boğuldu
Mahkeme sonrası zanlıların serbest kaldığı haberini alan yakınları, sevinç çığlıkları attı, alkış kopardı. Polisler defalarca aile yakınlarını uyarırken, son çare olarak mahkeme avlusuna güvenlik şeridi çekerek, aile yakınlarının mahkeme salonu yanında uzaklaştırılmasını sağladı.
Bu arada kefiller mukayyitlikte imza koymaya çalışırken, para sayma makinesinin de polis tarafından mukayyitliğe getirildiği dikkat çekti.
Mahkeme Ceza Mukayyitliği 345 bin TL değerindeki yüksek meblağlı yatırımı, bankaların da kapanması nedeniyle kabul etmedi. Tüm kefillerin ve zanlıların imza etmesine rağmen, nakdi paralar yatırılmadığı için, 6 zanlının bir geceliğine Merkezi Cezaevine gönderilmesi kararlaştırıldı. Bazı aile yakınları buna tepki gösterirken, zanlıların cezaevi arabasına bindirilme esnasında alkış kopardı.

















