1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Çoğaltım vurgusu
Çoğaltım vurgusu

Çoğaltım vurgusu

Çoğaltım vurgusu

A+A-

Hasan Erhan
mimarhasan@windowslive.com

EDEBİYATIN (YAZISANATI’NIN) ve DİL KURALLARININ ÖNEMİ
Değerli okuyucular, dil kuralları ve yazısanatı (1) ile ilgili düşüncelerime devam ediyorum. Türkçe’nin dil kurallarında yaptığımız hatalara ayrıca Kıbrıs Türk Şivesi’ndeki hatalar da eklenmektedir. Şimdilik, Türkçe’deki hataları tanımak bakımından geçen haftalardan kalan başlığa devam ediyorum. Bittikten sonra Kıbrıs Türk Şivesi ile ilgili düşüncelerime başlaya-cağım.

- Türk dilinde en hatalı uygulamalardan biri de eklerdir. Türkçe’de olmayan ekler ortaya çıkarıp, bu eklerle kelime yapmak hataların başında gelmektedir. Bu ekler de, bir zaman sonra yerleşerek Türkçe’nin bir parçası olmaktadır. Bir dilde ihtiyaç varsa doğal olarak, yeni türet-meler yapılmalıdır. Ancak, kuralsız veya var olan kurallara uymayan kurallar icat etme olayına ‘hata’ denir ve bu hatadan dönülmelidir. Türk Dil Kurumu’nun yaptığı eklerin başında –sel ve –sal ekleri gelmektedir. Bireysel, şehirsel, kurumsal, sayısal, kutsal gibi. Örneklerini verdiğim kelimelerde; Birey+sel, şehir+sel, kurum+sal, sayı+sal, kut+sal kökleri ve ekleridir. Bir, (matematikteki) kelimesine sonradan icat edilen ‘ey’ hecesinin eklenmesi ile yapılmış ‘birey’ kelimesi, bireyselin kökü olmuştur. Birey, bir kişi ile ilgili olan anlamına gelmektedir. Görü-lüyor ki; Bireyseldeki sel ve bireydeki ey ekleri sonradan icat edilen eklerdir. Bir kelimesi için, Türk Dil Kurumu sözlüğü, kelimenin Türkçe olup olmadığı konusunda bir açıklama vermemektedir. Şehir, Farsça olup icat edilmiş sel hecesi eklenmiş ve, ‘şehirle ilgili’ anlamı verilmiştir. Kurumsal kelimesindeki kurum, Türk Dil Kurumu’na göre, ‘kurul’ biçiminde bir kök bulunmakta ve birçok Türkçe olarak bilinen kelimenin kökü olmaktadır. ‘Kurul’ dan türe-tilmiş ‘kuruluş’ kelimesi beğenilmemiş ve ‘kurum’ türetilmiştir. Kurum kelimesine de, sal eklenerek kurumsal yapılmıştır. Kurumsal ın anlamı da, kurumu ilgilendiren, kurumla ilgili olan demektir. Kurul kelimesinden, Orta Asya Türkçesi zamanında türetilmiş ‘kurultay’ sözcüğü başka bir türetme başarısı ile çöpe atılmıştır. Onu gelecek haftalarda kendi özel başlığı altında açıklayacağım. Sayı matematikteki işaretlerin karşılığı olan kelimelerin anlamı. Bir, beş, sekiz gibi. Sayı kelimesinin başka anlamları da var fakat, sayısal kelimesindeki sayı kökü, matematikteki anlamındadır. Sayı köküne sal eklenerek sayılarla ilgili olan anlamı verilmiştir. Türk Dil Kurumu sözlüğünde sayı kelimesinin hangi dilden olduğu belirtilmemiştir. (2) Kutsal kelimesi; Kut köküne sal eki gelmesi ile yapılmıştır. Kut kelimesi, en eski Türkçe’den günümüze gelmiş birkaç kelimeden biridir. Anlamı: Bolluk, bereket, işlerin yolunda gitmesi gibi olumlu isteklerdir. Yakın geçmişimizde (halen yaşlılarda söylemekte) ‘Allah bolluk versin’ anlamında söylenmekte idi. Günümüzde herhangi bir kişiye yaptığı bir işte başarılar dilemek anlamında ‘Kutlu Olsun’ demekteyiz. Bu sözün bir başka türü de ‘Tebrik Ederim’ dir. Tebrik ederim. Kutlu Olsun’un Arapça’sıdır. Yalnız burada bir noktayı belirtmekte yarar var: Kutlu Olsun, sözünde, olsun kelimesi tamamlayıcı olmaktadır. Tamamlayıcı veya yardımcı fiil Türkçe’de bulunmamaktadır. Olsun tamamlayıcı kelimesi, kendisi Türkçe olsa bile, Türkçe’ye Arapça karıştıktan sonraki değişimlerin bir sonucudur. Kut kelimesinin eski biçimine günümüzde en yakın söyleme şekli şöyle olabilir: Kutlarım (işlerinde kolaylıklar dilerim, yapacağın işlerde önünde engel olmamasını dilerim, bol kazançlar dilerim, geleceğinin aydınlık olmasını dilerim, bulunduğun mevkiden daha yükseğe çıkmanı dilerim gibi). Kut kelimesi için birçok kitap İngilizce’den Türkçe’ye giren ‘şans’ veya Arapça’daki ‘baht’ kelimelerinin yerine gelebileceğini yazmaktadır. Türkçe’de ‘Kut’ kelimesinin geçerli olduğu zamanlarda şans veya baht kelimelerinin anlamının geçerli olduğu cümle söylenmezdi. Öyle bir kelimeye ve o kelimenin geçeceği cümleye ihtiyaç yoktu. Binlerce yıllık bir zaman öncesinden gelen herhangi bir kelimenin veya cümlenin kendi dili içindeki anlamının inançlarla kaçınılmaz bir şekilde ilgisi vardır. Şans, baht gibi kelimeler, Hıristiyanlık ve İslamlık’ta insanın edilgen, Tanrı’nın etken olmasından dolayı cümle içinde ihtiyaç olmaktadır. Bu iki dinde (ve benzer dinlerde) insan, işi yapar fakat Tanrı, o işte insanın kazançlı olmasına ne kadar izin verecek koşulu vardır. Bu koşulda, insan yapsın, Tanrı da kabul etsin (razı olsun) düşüncesi içinde şans ve baht kelimelerine ihtiyaç olmaktadır. Buna karşılık, en eski Türkçe’de veya, Türklerin İslamlık’la tanışmasından önceki zamanlarda, Türkler’de inancın, insanın işlerinde etkili olması şu şekilde açıklanabilir: Türkler, İslamlıktan önce; Şamanlık, Budacılık ve Mani inançlarını izlemişlerdir. Bu üç kelime; birer din değil, doğal olaylarla insan arasındaki ilişki içinde gelişen olaylar merkezindedir. Bu nedenle Türkler’in, yaptığı işlerde etken-edilgen kişilikler söz konusu değildi. Olsa bile etken ve edilgen de, işi yapandır (insan). Orhun yazıtları ile herhangi bir İslam tanımlamasını karşılaştıralım. Orhun yazıtlarında, ‘yurtsuz insanıma yurt kıldım’. İslam’da (veya benzer başka bir dinde): ‘Tanrı’nın izniyle, Allah adına cenk edelim gibi tanrı’nın isteklerini insanın yapmakla yükümlü olduğu, insanın kendi iradesinin ikinci derecede olduğu açıklamalar görülmektedir. Kut+sal  kelimesine yeniden dönüş yapıp sel ve sal ekleri için değerlendirirsek onun için de şunu söyleyebiliriz: En eski bir Türkçe köke, binlerce yıl sonra hatalı icat edilmiş bir ekleme ile yapılmış bir kelimedir.
Örneklerini verdiğim ‘sel’ ve ‘sal’ ekleri Türkçe’ye nasıl girdi, Türkçe’de ne kadar yeterli olmuştur sorularının yanıtlarını gelecek bölümde bulacaksınız.    

(1) Bu köşede yer alan ’yazısanatı’ kelimesi, edebiyat kelimesine karşılık olarak benim tarafımdan verilmiştir ve başlangıç bölümünde açıklamasını yapmıştım.     
(2) Belirtilmemiş kelimelerle ilgili düşüncelerimi gelecek haftalarda bulacaksınız.

Bu haber toplam 2407 defa okunmuştur
Gaile 277. Sayısı

Gaile 277. Sayısı