1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. BM Güvenlik Konseyi: Çözümün adı federasyon
BM Güvenlik Konseyi: Çözümün adı federasyon

BM Güvenlik Konseyi: Çözümün adı federasyon

BM Güvenlik Konseyi üyeleri, kararda federal bir çözümün niteliklerini belirleyen 1251 (1999) ve 2453 (2019) sayılı kararlar da dâhil tüm BM Güvenlik Konseyi kararlarını teyit etti

A+A-

Birleşmiş Milletler yeniden ‘başka seçenek yok’ dedi

“Çözümün adı federasyon”

BM Güvenlik Konseyi üyeleri Perşembe günü, BM’nin Kıbrıs’taki Barış Gücü’nün görev süresinin altı ay uzatılması ile ilgili tasarısını (2483 sayılı karar) onayladı.
Kıbrıs’taki BM Barış Gücü, UNFICYP’in görev süresinin 31 Ocak 2020’a kadar uzatılmasını öngören karar, perşembe günü Güvenlik Konseyi’nin açık oturumunda kabul edildi.
Konsey, Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunması amacıyla 2017 yılında Kıbrıs için yapılan konferansın başarısız bir şekilde sonuçlanmasından dolayı üzüntüsünü ifade etti ve aynı zamanda, tüm ilgili tarafların BM himayesinde Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunması konusunda siyasi irade ortaya koymaları çağrısında bulundu.
BM Güvenlik Konseyi üyeleri, kararda federal bir çözümün niteliklerini belirleyen 1251 (1999) ve 2453 (2019) sayılı kararlar da dâhil tüm BM Güvenlik Konseyi kararlarını teyit ediyor; iki lider ve tüm ilgili  tarafların retorik eylemlerden kaçınması; iki liderin önemli konularda uzlaşma sağlanması konusunda yoğun çalışmalarda bulunmaları ve liderlerin iki toplumlu teknik komitelerin Kıbrıslıların günlük hayatını kolaylaştırmak ve iki toplumlu temasları güçlendirmek amacıyla önerilerde bulunmaları  çağrısında bulundu.


BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs Raporu onaylandı
 

“Anahtar artık liderlerde”


Birleşmiş Milletler’in Kıbrıs’taki barış gücü UNFICYP’in görev süresini altı ay daha uzatan raporu Güvenlik Konseyi’nde onaylandı. Rapor, müzakerelerin yeniden ve bir an önce başlaması yönünde çağrı yaptı. “Statükonun kalıcı olmadığı” vurgulanan raporda, siyasi eşitliğin sayısal eşitlik anlamına gelmese de önemine dikkat çekildi. Çözümün “federasyon” temelinde olduğu ve bir başka seçenek bulunmadığı belirtilen raporda, “siyasi eşitlik” başlığında net mesajlar verildi, Kapalı Maraş’ın “özel statüsü”ne de dikkat çekildi.

Raporda neler öne çıktı

  • Kıbrıs sorununa çözüm bulunması için müzakereler bir an önce başlamalıdır.
  • Kıbrıs sorununun çözüm temeli iki toplumlu iki kesimli federasyondan başka bir seçenek değildir.
  • Kıbrıs’taki tüm taraflar, yerel ve uluslararası aktörlere iş birliği yapmalıdır.
  • Tüm taraflar 30 Haziran 2017 tarihinde yazıldığı şekliyle Guterres çerçevesi temelinde hareket etmelidir.
  • Kıbrıslı liderler, Crans Montana’da kaydedilen ilerleme sırasında ortaya çıkan boşlukları doldurmak için iyi niyet ortaya koymalıdır.
  • “Siyasi eşitlik tüm federal hükümet bölümleri ve yönetimine eşit sayısal katılım anlamına gelmese de, yönetime yansıtılmalıdır.”
  • “Federal hükümet, her iki kurucu eyaletteki yetkileri ve eşitliği garanti altına alacak şekilde, her iki toplumun da federal hükümetin organ ve kararlarına etkin katılımı sağlamalıdır.”


Akyar ve Maraş çağrısı

Raporda, Strovilya (Akyar) ve kapalı bölge Maraş’a da değinilirken, Akyar’daki askeri durumun “30 Haziran 2000 tarihindekinin öncesi durumuna getirilmesi” yönünde Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’ye çağrı yapıldı, ayrıca Kapalı Maraş’ın özel statüsü de hatırlatıldı.
 

“Mesajı al”

Kıbrıs Rum medyası, rapordan genel olarak Kıbrıslı Rum liderliğinin memnun olduğunu yazdı. Güvenlik Konseyi’nin Türkiye’nin Akdeniz’deki faaliyetlerine tepkisinin “cılız olduğunu” belirten gazeteler, Doğu Akdeniz’de gerginliğe yol açan ülkenin kim olduğuna değinilmediğini belirtti.
AKEL’den yapılan açıklamada, Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis’e “raporda verilen mesajları alması ve gelecekteki görüşmelerde süreci ileri götürecek şekilde davranması” çağrısında bulunuldu.
Güvenlik Konseyi’nin, BM Genel Sekreterinin liderlerden, müzakerelerin uzlaşılmış temelinin yeniden doğrulanması yönündeki isteğine katıldığının görüldüğü ifade edilen açıklamada, raporda Kıbrıs sorununun çözüm temelinin iki toplumlu iki kesimli federasyondan başka bir şey olamayacağı şeklinde net mesaj verildiğinin de gözlemlendiği ifade edildi.
AKEL’in açıklamasında ayrıca, doğal gaz konusunda tarafsız bir tutum sergilendiği ve sorunların Kıbrıs sorununun hızlı çözümü çerçevesinde çözüleceğinin yinelendiği vurgulandı.
DİKO’dan yapılan açıklamada ise, Türkiye’nin Kıbrıs’ın eylemlerinin raporda görmezden gelindiği, Güven Yaratıcı Önlemler ile iki toplumlu temaslara aşırı önem verildiği iddia edilerek Kıbrıs Türk tarafının kapalı bölge Maraş’a ilişkin girişimlerinin de raporda yer almadığı vurgulandı.
DİKO, bu sebeplerden ötürü Ulusal Konsey’in acil toplanması talebinde bulundu.
EDEK’in açıklamasında ise, UNFICYP raporunda 30 Haziran 2017 tarihli Guterres çerçevesinden bahsedildiği, bu çerçevenin, birçok maddesi BM kararları, tüzüğü ve AB normlarına ters düştüğü için müzakerelerin temelini teşkil edemeyeceği iddiasında bulunuldu.


KKTC Dışişleri Bakanlığı: “Kıbrıs Türk tarafıyla iş birliği yapmamak için uydurulan bahaneler çöktü” 

Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı,  BM Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan BM Genel Sekreteri’nin raporunda, iki tarafa, yerel ve uluslararası aktörlere, iş birliği yapmaları yönünde çağrı yapılmasının, statükonun değişmesi bağlamında verilen çok yerinde bir mesaj olarak değerlendirdiğini ve selamladığını bildirdi.
Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada,  
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün (BMBG) faaliyetlerine ilişkin 10 Temmuz 2019 tarihinde yayınlanan dönemsel raporunu onaylayan ve BM Barış Gücü’nün görev süresini 6 ay süreyle uzatan 2483 (2019) sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararının  dün akşam geçtiği kaydedilerek, rapor ve kararda öne çıkan bazı hususlara ilişkin Bakanlığın değerlendirmeleri kamuoyu ile paylaşıldı.
“BM Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan BM Genel Sekreteri’nin raporunda iki tarafa, yerel ve uluslararası aktörlere, hiçbir engele takılmaksızın, iş birliği yapmaları yönünde çağrı yapılmasını sürdürülemez statükonun değişmesi bağlamında verilen çok yerinde bir mesaj olarak değerlendiriyor ve selamlıyoruz.”denilen açıklamada,  bu çağrının, Kıbrıs’ta müzakere yoluyla ulaşılacak bir anlaşma için adadaki iki tarafın ve uluslararası aktörlerin doğrudan iletişim içinde olmasına ve iş birliği yapmasına ihtiyaç olduğunu gösterdiği ve  çözümden önce ve çözümü beklemeden iş birliği yapmanın gerekliliğine işaret ettiği ifade edildi."


BM Güvenlik Konseyi'nın Kıbrıs kararına Türkiye'den tepki:

‘Çözümün diğer seçenekleri kısıtlanıyor’

Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinin Kıbrıs'ta konuşlu Birleşmiş Milletler Barış Gücü Misyonunun (BMBG) görev yönergesinin 6 aylık bir süre için yenilenmesine ilişkin kararı alırken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) rızasının alınmamasının önemli bir eksiklik olduğunu bildirdi.


TC Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Kıbrıs'ta konuşlu BMBG'nin görev yönergesinin 6 aylık bir süre için yenilenmesine ilişkin söz konusu kararın dün kabul edildiği hatırlatılarak, "KKTC Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklama Türkiye tarafından tamamıyla desteklenmektedir. BMBG'nin görev yönergesinin süresi uzatılırken, BM'nin yerleşik uygulamalarına aykırı bir biçimde, KKTC'nin rızasının alınmaması en önemli eksikliktir." ifadelerine yer verildi.

Kararda, Kıbrıs meselesinin çözümüyle ilgili yazımların farklı çözüm seçeneklerini tartışmayı kısıtlayıcı biçimde kaleme alınmış olmasının, Genel Sekreter'in önceki yıllarda yeni fikirlere duyulan ihtiyaç vurgusu ile bir tezat teşkil ettiğine işaret eden açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Daha önce birçok vesileyle ifade edildiği üzere, Kıbrıs meselesinin gerçek sebebi, Kıbrıs Rum tarafının, gücü ve zenginliği Ada'nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türkleriyle paylaşma yönündeki isteksizliğidir. Bu durum değişmedikçe ve siyasi eşitliğe dayanan ortak bir zemin ve çözüm vizyonu bulunmadan, iki taraf arasında sonuç verici ve gerçek bir müzakere süreci başlatılması hiçbir zaman mümkün olmayacaktır."

Doğu Akdeniz'de gerginliğin azaltılması çağrısında bulunulan kararda, KKTC'nin 13 Temmuz tarihli iş birliği önerisine atıfta bulunulmamasının da talihsizlik ve adaletsizlik olduğuna yer verilen açıklamada, "KKTC makamları Kıbrıs Rum tarafına 2011, 2012 yıllarında ve son olarak 13 Temmuz 2019 tarihinde yapıcı önerilerde bulunmuşlardır. Kıbrıs Türk tarafının, tamamı Türkiye tarafından da desteklenen bu önerileri, Türk tarafının kararlı bir biçimde çaba gösterdiğini ortaya koyarken, bu çabalar Kıbrıs Rum tarafından karşılık görmemektedir." yorumunda bulunuldu.

Bu haber toplam 3990 defa okunmuştur