
“Başarının anahtarı sabırdır ve girişimcilik de sabır ister”
26 Kıbrıslı Türk kadının girişimcilik yolculuğunun, kültürel mirasla iç içe geçen ve dünya literatürüne giren sürecini Doç Dr. Emete Toros YENİDÜZEN’e anlattı.
Yasmin MORAN
Kıbrıslı Türk kadınların girişimcilik serüveni, kültürel mirası koruma ve gelecek nesillere aktarma sorumluluğuyla örtüşerek, Tourism Management Journal’da yayımlanan akademik makaleyle dünya turizm literatürüne kazandırıldı.
Oxford Brookes University’den Prof. Dr. Levent Altınay’ın koordinasyonunda, Girne Üniversitesi’nden Doç. Dr. Emete Toros, Dr. Sanaz Vatankhah ve Doç. Dr. Siamak Seyfi’nin katkılarıyla yürütülen çalışmada, Kıbrıs’ın kuzeyinde turizm sektöründe faaliyet gösteren 26 kadın girişimciyle yapılan mülakatlar yer aldı. Bulgular, kadınların sadece ekonomik kazanç değil, kültürel taşıyıcılık rolü üstlenerek toplumsal yapıya önemli katkılar sağladığını ortaya koydu.
Akademik çalışmaya katkı koyan Girne Üniversitesi Uluslararası İşletme Yönetimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Emete Toros YENİDÜZEN’e konuştu; Kıbrıslı Türk kadın girişimcilerin sadece ekonomik kazanç için değil, toplumsal hafızayı yaşatmak ve kültürel değerleri korumak için de girişimcilik yaptığını vurguladı. Toros, turizm ve kadın girişimciliği alanında yürütülen kapsamlı bir araştırmanın, bu kadınların sesini uluslararası arenaya taşıdığını belirtti.
Araştırma fikrinin, Prof. Dr. Levent Altınay’ın liderliğinde, kültürel miras odaklı kadın girişimcilerin toplumsal rolünü incelemek üzere ortaya çıktığını söyleyen Toros, “Amacımız kadın girişimcilerin sadece gelir kaynağı değil, kültürel koruyucu rolünü de görünür kılmak ve dünyaya duyurmaktı” dedi.
Toros, turizm politikalarının genellikle ekonomik göstergelerle şekillendiğine dikkat çekerek, “Kadın girişimciler turizmi bir gelir kaynağı olarak değil, kültürel değerlerin aktarıldığı bir platform olarak görüyor. Bu nedenle sürdürülebilir turizm politikaları, kadınlara yönelik eğitim, hibe ve pazar erişimi imkânlarıyla desteklenmeli” diye konuştu.
Araştırmada görüşülen 26 kadın girişimciden ilham aldığını aktaran Toros, “Toplum olarak kadınlarımıza sahip çıkmalı, yerel ürünleri tercih ederek onları görünür kılmalıyız. Yetkililerin finansal destek, mentorluk ve pazarlama imkânları sunması gerekiyor” dedi.
Toros; genç kadın girişimcilere ise sabırla, piyasadaki ihtiyaçları gözlemleyip fırsatları doğru analiz ederek ilerlemeleri tavsiyesinde bulundu.
“Topluma değer katmak, akademik ve kişisel motivasyonum”
SORU: Öncelikle sizi tanıyarak başlayalım. Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
“Girne Üniversitesi Uluslararası İşletme Yönetimi Bölüm Başkanıyım. Bununla birlikte, Girne Üniversitesi 60 yaş üstü Yaş Tazelenme Üniversitesi’nin yürütücülüğünü üstleniyorum. Topluma değer katmak, kadınların ve yaş almış bireylerin potansiyellerini keşfetmelerine alan açmak akademik ve kişisel motivasyonum.”
“Amacımız Kıbrıslı Türk kadın girişimcilerin sesini dünyaya duyurmak”
SORU: Bu araştırma fikri nasıl ortaya çıktı? Bu konuyu ele almayı tercih ettiren temel motivasyon kaynağınız neydi?
“Akademik çalışmalarım girişimcilik ve özellikle kadın girişimciliği üzerine yoğunlaşıyor. 2024 yılında, turizm ve girişimcilik alanında saygın bir yere sahip olan ve merhum babası Prof. Dr. Mehmet Altınay gibi tam bir Kıbrıs sevdalısı olan Prof. Dr. Levent Altınay kültürel miras odaklı işletme sahibi girişimci Kıbrıslı Türk kadınları öznesine alan önemli bir çalışmanın parçası olmam için teklif geldiğinde, memnuniyetle kabul ettim. Böylece Prof. Dr. Levent Altınay’ın liderliğinde, Dr. Sanaz Vatankahan ve Doç. Dr. Siamak Seyfi’nin de ortak yazar olduğu adeta bir “rüya takımı” içinde buldum. Literatürde kadınların iş yaşamına katılımını ele alan pek çok çalışma bulunmasına rağmen, turizm sektöründe kadın girişimcilerin toplumlarında “kültürel koruyucu” rolünü üstlenerek girişimlerini başlatma motivasyonları yeterince çalışılmamış bir alandı. Amacımız hem bu boşluğu doldurmak hem de toplumsal refahı destekleyen, sosyal bağları güçlendiren ve kültürel gelenekleri korumayı öncelik haline getiren Kıbrıslı Türk kadın girişimcilerin sesini dünyaya duyurmaktı.”
“Kadınlar girişimciliğe toplumsal hafızayı yaşatmak için de katılıyor”
SORU: Çalışmanızın Kıbrıs’ın kuzeyinde kadın girişimciliği ve kültürel miras konularında nasıl bir farkındalık yarattığını düşünüyorsunuz?
“Kadınlar girişimciliğe sadece ekonomik kazanç amacıyla değil, toplumsal hafızayı yaşatmak için de katılıyor. Kadınların geleneksel mutfaklardan el sanatlarına kadar birçok alanda kültürü yeniden yorumlayarak aktarıyor. Bu durumun toplumsal dayanıklılığa katkı sağladığını ortaya koyuyoruz. Farkındalık beraberinde, kadın girişimcilerin görünmeyen emeğini değerini toplumun, politika yapıcıların ve genç kadınların fark etmesine katkıda bulunuyor. Böylece kültürel mirasın korunması konusunda kadın girişimcilerin stratejik rolünün altı çizilmiş oluyor.”
“Kadın girişimciler sürdürülebilir turizmle desteklenmeli”
SORU: Araştırmanın sonuçları sizce Kıbrıs’ın kuzeyindeki turizm politika stratejilerine nasıl katkı sağlayabilir?
“Turizm politikaları genellikle ekonomik göstergeler üzerinden şekillenir. Bu çalışma, kadın girişimcilerin turizmi sadece bir gelir kaynağı olarak değil, kültürel değerleri aktarma platformu olarak gördüğünü gösteriyor. Sürdürülebilir turizm politikalarının kadın girişimcileri destekleyecek hibe programları, eğitimler ve pazar erişimi olanaklarıyla güçlendirilmesi gerekiyor. Ayrıca, kadınların kültürel hafıza koruyuculuğu rolü, destinasyonların özgünlüğünü artırarak Kıbrıs’ın kuzeyinde nitelikli turizm açısından cazip hale getirebilir.”
“Kadın girişimcileri görünür kılarak katkı koymaya özen göstermeliyiz”
SORU: Kadın girişimciliğini ve kültürel mirasın korunmasını desteklemek adına sizce toplum ve yetkililer neler yapmalı?
“Yapmış olduğumuz bu çalışma çerçevesinde, kültürel miras odaklı işletme sahibi 26 değerli girişimci kadınımızla görüşme yaptım. Her görüşme sonrasında bu kadar güzel insanı yetiştirebilmiş bir ülkede doğduğum için gururlandım ve umutlandım. Toplum olarak, bizi zenginleştiren kadınlarımıza sahip çıkmalı ve yerel ürünleri tercih etmeliyiz. Kadın girişimcileri görünür kılarak katkı koymaya özen göstermeliyiz. Yetkililer, kadın girişimcilere yönelik finansal destek, mentorluk ve pazarlama fırsatları sunmalı ve kadın kooperatiflerine daha güçlü destek verilmeli.”
“Kadınlarımızın, hikayelerini daha geniş kitlelere duyurduk”
SORU: Bu çalışmanın uluslararası alanda yayımlanması Kıbrıslı Türk kadınları nasıl bir noktaya taşıyor? Sizce bu araştırmanız dünya literatüründe nasıl bir boşluğu dolduruyor?
“Turizm alanında dünyanın en saygın dergilerinden Tourism Management Journal’da makalenin yayımlanması, Kıbrıslı Türk kadınların toplumsal hafızayı koruma ve turizme değer katma potansiyelini göstermesi çok kıymetli. Kadınlarımızın, hikayeleri küresel akademik alana taşıyıp daha geniş kitlelere duyurduk. Literatürde kadın girişimciliği genellikle ekonomik göstergeler ekseninde ele alınıyordu. Bu çalışmayla kadınların kültürel sürdürülebilirlikteki rolünü ve sosyal feminizm teorisi ışığında kültürel mirasa odaklı önemli bir boşluğu doldurdu. Bu çalışmanın devamı olarak AB ve diğer gelişmiş ülkelerdeki uygulamaların yer alacağı başka çalışmalar yapacağımızı da belirteyim.”
“Kadınlarımız kültürel koruyucu rolünü üstleniyor”
SORU: Araştırmada "sosyal feminizm" teorisini merkeze alıyorsunuz. Bu teoriyi neden tercih ettiniz ve kadınların “kültürel koruyucu” rolünü nasıl açıklıyorsunuz?
“Feminist teoriler ve ana akım girişimcilik araştırmalarında yer alan toplumsal cinsiyet körü varsayımlara uzun süredir meydan okumakta. Sosyal feminizm, kadınların girişimcilik faaliyetlerini sosyal ve kurumsal yapılar tarafından nasıl şekillendirildiğini, bu faaliyetlerin bakım, toplumsal sorumluluk ve topluluk katılımı gibi toplumsal cinsiyete dayalı kalıpları nasıl yansıttığını anlamak için yararlı bir çerçeve sunuyor. Sosyal feminizm, toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliğin yalnızca bireysel önyargıları veya yasal ayrımcılığın ürünü olmadığını, ataerkillik ve kapitalizm etkileşimi sonucu ortaya çıktığını savunmakta. Ekonomik sistem, rekabet, özerklik ve risk alma gibi erkek kodlu davranışları ödüllendiriyor. Bakım emeği, duygusal emek ve topluluk çalışması gibi kadınlara atfedilen rolleri değersizleştiriyor. Bu yaklaşım, girişimciliği bireysel bir çaba değil, sosyal çevrelerle kurulan karşılıklı bağımlılık ilişkileri içinde gerçekleştiriyor. Turizmde kadın girişimciliği araştırmaları sosyal feminizmi uygulamakta hala sınırlı. Bu araştırmada, sosyal feminizmi kullanarak kadın turizm girişimcilerinin toplumsal cinsiyete dayalı beklentiler ve kültürel sorumluluklarla nasıl başa çıktığını analiz etmeye karar verdik. Kadınlarımız kültürel koruyucu rolünü üstleniyorlar.”
“Başarının anahtarı sabırdır ve girişimcilik de sabır ister”
SORU: Son olarak, genç kadınlara ve girişimci olmak isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
“Girişimcilikte en önemli adım, piyasadaki eksiklikleri doğru gözlemlemek ve fırsatları iyi analiz edebilmek. Genç kadınlara, bir işe başlamadan önce hangi alanda gerçekten ihtiyaç olduğunu ve iş fikirlerini buna göre şekillendirmelerini öneririm. Başarının anahtarı sabırdır ve girişimcilik de sabır ister. Denemek, yanılmak ve öğrenmek bu sürecin doğal bir parçasıdır. Bu yüzden heyecan duydukları, inandıkları ve kalplerini koyabilecekleri işlere yönelmelerini tavsiye ederim. Son olarak da kişisel tatminin gerçek anlamda yaşayabilmek için girişimlerini sadece ekonomik kazanç için değil, toplumumuza ve dünyaya değer katacak bir fırsat olarak da değerlendirilmeli.”