
Zenginler servetini artırdı
Tablonun en dikkat çekici verisi, 50 milyon TL ve üzeri mevduata sahip olan en üst gelir grubunda yaşandı.
YENİDÜZEN – ÖZEL HABER
KKTC Merkez Bankası’nın 2025 yılının ilk çeyreğine dair verilerin yer aldığı raporu, ülkede mevduat dağılımının gelir adaletsizliğine işaret ettiğini ortaya koydu.
Zengin kesimin servetini daha da artırdığı gözlemlenirken, düşük ve orta gelirli grupların mevduatlarındaki artış ise daha sınırlı kaldı.
İstatistiki analizleri ve bilgisayar uygulamalarıyla tanınan Rüştü Yücel’in Facebook’taki paylaşımına göre, Aralık 2024 ile Mart 2025 arasındaki üç aylık dönemde bankalardaki toplam mevduat hacminde ve hesap sayısında artış yaşanırken, bu artışın gelir grupları arasındaki dağılımı dikkat çekici bir tablo ortaya koyuyor.
Merkez Bankası raporundaki “Mevduatın Büyüklüğüne Göre Dağılımı" tablosu incelendiğinde, en zengin kesimin servetini daha da artırdığı, düşük ve orta gelir gruplarındaki artışın ise daha sınırlı kaldığı görülüyor.
Aralık 2024'te 256 milyar 355 milyon TL olan toplam mevduat, Mart 2025'te yüzde 10,15'lik bir artışla 282 milyar 373,2 milyon TL'ye yükseldi. Aynı dönemde toplam hesap adedi ise 1.480.944'ten 1.507.623'e çıkarak yüzde 1,8'lik artış gösterdi. Ancak bu genel artış, gelir gruplarına farklı yansıdı.
Üst gelir grubunda servet birikimi hızlandı
Tablonun en dikkat çekici verisi, 50 milyon TL ve üzeri mevduata sahip olan en üst gelir grubunda yaşandı. Bu gruptaki hesap sayısı sadece 6 adet artarak 268'den 274'e çıkmasına rağmen, bu hesaplardaki toplam mevduat hacmi 27 milyar 949,3 milyon TL'den 31 milyar 321,4 milyon TL'ye fırladı. Bu, yüzde 12'nin üzerinde bir artışa tekabül ediyor ve toplam mevduat artışının önemli bir kısmının bu küçük grupta toplandığını gösteriyor.
Benzer şekilde, 10-20 milyon TL ve 20-50 milyon TL arasındaki mevduat dilimlerinde de hem hesap adedinde hem de mevduat hacminde belirgin artışlar gözlemlendi. 10-20 milyon TL arası mevduat hacmi yüzde 12,4 artarken, 20-50 milyon TL arası mevduat hacmi yüzde 14,7 gibi yüksek bir oranda büyüdü. Bu durum, üst ve orta-üst gelir gruplarının servetlerini bu üç aylık kısa dönemde önemli ölçüde artırdığına işaret ediyor.
Alt ve orta gelir gruplarında sınırlı artış
Buna karşılık, en alt gelir dilimi olan 0-200 bin TL aralığındaki mevduat sahiplerinin durumu neredeyse tam tersi bir tablo çiziyor. Bu kategorideki hesap sayısı 1.302.731'den 1.321.287'ye yükselerek yaklaşık 18.500 yeni hesap eklenmesine rağmen, toplam mevduat hacmi 19 milyar 903,1 milyon TL'den 19 milyar 113,4 milyon TL'ye geriledi. Bu durum, en geniş tabanı oluşturan bu kesimde ortalama mevduat miktarının düştüğünü ve finansal olarak daha kırılgan bir yapıya büründüğünü düşündürüyor.
200 bin ile 1 milyon TL arasında mevduatı bulunan orta gelir grubunda ise mevduat hacmi yüzde 2,3'lük mütevazı bir artışla 67 milyar 639 milyon TL'den 69 milyar 166,6 milyon TL'ye çıktı. Hesap adedindeki artış ise %1'in biraz üzerinde kaldı.
Gelir dağılımındaki makas açılıyor
Veriler, Aralık 2024 ile Mart 2025 arasındaki kısa dönemde KKTC'deki gelir dağılımı makasının daha da açıldığına dair güçlü sinyaller veriyor. Toplam mevduatın önemli bir bölümünün, nüfusun çok küçük bir kesimini oluşturan yüksek gelirli mevduat sahiplerinin elinde toplanmaya devam ettiği anlaşılıyor. Özellikle en zengin kesimin mevduat hacmindeki oransal artışın, diğer tüm grupları geride bırakması bu eğilimi teyit ediyor.
KKTC Merkez Bankası'nın 2024'ün ilk çeyreğine ilişkin raporları da bu döneme dair ekonomik veriler sunuyor.
Bu raporlarda, para arzında artış, bütçe fazlası gibi olumlu gelişmelerin yanı sıra, yüksek enflasyonist ortamın da devam ettiği görülüyor. Bu ekonomik iklimde, yüksek gelire sahip olanların yatırım ve finansal araçlarla servetlerini daha hızlı artırabilmesi, düşük ve orta gelirli vatandaşların ise artan yaşam maliyetleri karşısında birikimlerini eritmesi veya ancak sınırlı artışlar sağlayabilmesi, tablodaki verilerle örtüşen bir yorum olarak öne çıkıyor.
Sonuç olarak, incelenen üç aylık dönemdeki mevduat dağılımı, KKTC'de servet birikiminin üst gelir gruplarında yoğunlaştığını ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin derinleşme potansiyeli taşıdığını gösteriyor.
Bu durum, gelecekteki sosyo-ekonomik politikaların şekillendirilmesinde dikkate alınması gereken önemli bir gösterge olarak değerlendiriliyor.