1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Türkü ve şarkıların sevilen, pozitif enerji yayan, dingin sesi: Serenad Bağcan
Türkü ve şarkıların sevilen, pozitif enerji yayan, dingin sesi: Serenad Bağcan

Türkü ve şarkıların sevilen, pozitif enerji yayan, dingin sesi: Serenad Bağcan

Büyük Bağcan ağacının bir dalı olan ve eğitimini aldığı Klasik Batı Müziği ile Anadolu’nun köklü Halk Müziği geleneğini çok iyi harmanlayarak kendi yorumu ile çok güzel üretimler yapan Serenad Bağcan ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

A+A-

Murat OBENLER

Büyük Bağcan ağacının bir dalı olan ve eğitimini aldığı Klasik Batı Müziği ile Anadolu’nun köklü Halk Müziği geleneğini çok iyi harmanlayarak kendi yorumu ile çok güzel üretimler yapan Serenad Bağcan ile CSO eşliğinde açılış konserini verdiği 19. Uluslararası Kuzey Kıbrıs Müzik Festivali öncesinde buluşarak müzikten spora, Bağcanlar’dan Serenad albümüne, Fazıl Say ile olan müthiş ortak projelerinden yeni projelerine uzanan keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Eğitimin gücünden,müziği şifacılığından, ruhsal dinginliğin ve iç huzurun yollarından, ilerlemenin kadınların bilinçlenmesi,güç ve yeteneklerini farketmelerinden Kıbrıs ile ilgili beğeni ve eleşirilerine kadar birçok konuda Serenad Bağcan ile aydınlatıcı bir sohbet yaptık.

 

“Bağcan aile ağacı hem birbirinden besleniyor hem de besliyor”

Bağcan ailesini asırlık zeytin ağaçlarına benzetiyorum. Müzikten beslenen ve etrafındaki canlılara güzel şeyler veren, çeşitli dalları bulunan ve çok verimli kocaman bir ağaç. Türkiye müzik tarihinde bu çeşitlilikte müzikal olarak üretim yapan( çok iyi müzik) aile sayısı enderdir diye düşünüyorum. Bu ağacı bu kocaman ailenin bir üyesi olarak sizden dinlemek isteriz.

Serenad Bağcan: Bu ağaç hem besleniyor hem de besliyor. Bunun en başında Selda Bağcan var. Sesiyle kitleleri arkasına katmış, asla bozmadığı ilkeli duruşuyla örnek olmuş, üretken ve cesur bir kadından bahsediyoruz. Aslında Selda Bağcan’dan bir önceki nesilden geliyor bu ağacın kökleri. Enstrüman çalan, okuyan dedelerden,babaannelerden gelen bu gelenek bizlerle ve bizden bir yeni kuşakla da devam ediyor. Selda Bağcan gibi bir kadını ve aynı genlere,seslere,aşka,tutkuya, yeteneğe sahip kardeşleri görünce bizim de müzikle uğraşmak adeta fıtratımızda var oluyor.


“Ailelerin müzikle, sanatla çocuklarını beslemeleri gerekir”

Ailede herkesin müzik dışında bir eğitimi,mesleği ve çoğunluğunun işi olması ve müziğin hayatta insanı besleyici,güzelleştirici,güçlendirici etkisi yaklaşımıyla yapılması da çok ender bulunan bir özellik olarak öne çıkıyor.

Serenad Bağcan: Ailelerin müzikle,sanatla çocuklarını beslemeleri gerekir. Çocuklarınızı hayata sanatla hazırlamalısınız. Bizler ailelerimiz bizi hayata sanatla hazırladığı için çok şanslıydık. Tabi ki ülke şartlarında müzikten hayatta kalmanın zorluğuna karşılık elimizde bir bileziğimiz olsun diye eğitimimizi de tamamladık. Bizler hepimiz üniversiteyi okuduk ve o zamanlar müziği hobi olarak bir yan dal gibi yaptık.Ancak geldiğimiz noktada profesyonel olarak müziğimizi icra ediyoruz.

 

Biraz da dallarından bahsetsek bu ağacın lütfen.

Serenad Bağcan: Amcam Serter Bağcan müzik aletleri üzerine sektöre hizmet veriyor,Sezer Bağcan bir müzik ansiklopedisi hazırlıyor(Film müziği,dizi müziği,müziğin kuramları vs.) Babam Savaş Bağcan besteleri ve sözleriyle hem kızlarına hem müzik piyasasına katkı koyuyor.Selda halamı herkes biliyor .Bizden sonraki nesilden de Dj.lik yapan var,yabancı parçalar seslendiren solist var.

 

Fakültesini bitirdiğiniz Eczacılık hayatınızda ne kadar yer alıyor? İlaç tedavisi yerine müzik terapisi yapıyorsunuz daha çok herhalde.

Serenad Bağcan: Benim amcam eczacıdır. Sıralamada eczacılığı kazandım ve Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun oldum. Çok zor bir eğitimdi. Müzik hep hayatımda oldu ve ikisini birlikte götürdüm. Ben koro müziğine çocukluktan beri hayrandım ve Ankara Çocuk Korosu’na devam ettim. Kültür Bakanlığı Çok Sesli Korosu sınavına girip kazanınca da işim bu oldu. Eczacılık diplomamı sadece duvara astım ama hayatın içinde bana katkıları oldu.


“Kendi sesimi keşfetmemde Fazıl Say’ın büyük bir etkisi oldu”

Fazıl Say ile olan faza geçmek isterim. Kendisi “Yıllar sonra aradığım sesi buldum” dedi. Sizin için Fazıl Say hayat yolculuğunuza,müzik yolculuğunuza neler kattı. İki sanatçı el ele yeni bir farklı müzikal gezegende birlikte yürümeye başlamış gibi görüyorum.

Serenad Bağcan: Ben de aradığım besteciyi buldum. Çok iyi bir sinerji ile çok fazla eser ürettik. O yazıyor ben söylüyorum. Konserlerimiz ve insanların bize ilgisi devam ediyor.Kendi sesimi keşfetmemde Fazıl Say’ın büyük bir etkisi oldu çünkü onun yazdığı eserler hikaye anlatan şarkılar ve ben hikayeci yönümü keşfettim. Bir izleyicimizin söylediği “Şarkılara ruhunu giydiren kadın” tanımlamasını çok seviyorum. Bu da içimizdeki tiyaral bakış ve güce ulaşmakla elde edilebilecek bir durum. Çocukluğumdan beri şarkı söylüyorum.Bu işini hakkıyla yapmak için teknik sorunları hep aşarak yoruma odaklanmayla olur.

 

“Babamın stüdyosunda onu dinlerken ailemin bestelerini albüm yapmaya karar verdim”

Fazıl ile ortak sanat üreten başka bir Serenad Bağcan, Serenad albümünü çıkaran başka bir Serenad Bağcan aslında. Kendi şarkılarından oluşan albüm her sanatçı için bir çocuğu gibidir. Sizin için 2019’da çıkan Serenad albümünüz nasıl oluştu,ne ifade eder?

Serenad Bağcan: Fazıl Say ile albümler çıkardıktan sonra bende de bir albüm yapma isteği oluştu. İkircikli bir durum oluştu çünkü Fazıl ile çok üst düzey,seviyesi yüksek albümler çıkarıyorsunuz ve siz de onun altına düşmemeniz gerekiyor. Bu beni bir süre adım atmaktan alıkoydu. Bir gün babamın stüdyosunda onu dinlerken benim ailemin bestelerinin de olduğunu farkettim. O anda aileme vefa duygusuyla titredim ve onların bestelerinden bir albüm yapmaya o gün karar verdim. Babam ,amcam ve Fazıl Say’ın besteleri var. O benim dostum,hem beni büyük kitlerlere tanıtan hem de kendimi kendimle tanıştıran güzel insan.

Tüm şarkılarda bir yaşanmışlık ve/veya benim tanıklığım vardır ve her şarkının hikayesini de kitapcıkta anlattım. Bülbül şarkısı benim için çok özel. 1980’lerin başında Selda halam söylediği şarkılardan dolayı hapse atılmıştı ve babam bir gün gazeteyi açtığında onu jandarmalar arasıda eli kelepçeli şekilde görünce üzüntü ve hüzün içerisinde ama bir o kadar da gururlu bir duruşla ona Bülbül adlı ağıtı yazdı. Onu ülkenin bülbülüne benzetti. Bülbüllerini susturursan aslında senin de sonun gelir.

Benim çok sevdiğim Mağusa Limanı’nı da flamenko tarzında yaptık. Ben her sahnede onu söylerim. Albümüm pandemiden önce çıktı ve tam konserlere başlayacakken pandemi çıktı. Konserler iptal oluştu ki Fazıl Say’dan gelen “Şu Dünyanın Sırrı” albümü teklifi geldi ve birlikte insanı içe döndüren, düşündüren o albümü yaptık. Ekim ayından itibaren de o albümün konserlerine başlayacağız.

Siz hep üretiyorsunuz. Başka projeleriniz de var mı?

Başka projelerim de var. Latin söylemeyi de, türkü söylemeyi de, Fazıl Say şarkıları söylemeyi de,popüler şarkılar söylemeyi de seviyorum. Her Şey Seninle Güzel şarkısına cover de yaptım,çok beğenildi,bundan sonra da başka şarkılara da yapabilirim.


“Fırtınadan geçmeden sakinliğin içine dalamıyorsunuz”

Karşımda yolculuk ve prova sonrasında dingin,rahat ve iyi enerji ile dolu bir insan görüyorum. Biraz da iç yolculuklarınızdan bahsedelim. İç huzur ,mutluluk, yaşam sevincinizin kaynaklarını bizlerle paylaşırmısınız?

Fırtınadan geçmeden sakinliğin içine dalamıyorsunuz. Bir yorumcu olarak duygularımın içerisinde çok gitgeller yaşayan birisiydim (hem hayata bağlıyor hem de yoruyor). İçsel olarak dinginleşme yolunda  adımlar atmam gerekiyordu ve yoga eğitmeni ve mantra müziği eğitmeni kardeşlerim Seda ve Sonat bana önderlik ettiler. Üçümüz bu yolculukta birlikte ilerledik. Bu yolculukta yoga,spor, sanat, doğa hep bana eşlik etti. Bunlar olmazsa yönünüzü kaybediyorsunuz. Sanatçı olarak içsel savrulmayı dengeleyebilmek için bu tarafa yöneliyorsunuz. Büyük bir yolculuktayız.

 

“Neden dört Bağcan olarak Kıbrıs’ta birlikte konser vermeyelim?”

Yani bu sanattan beslenen ağacın dallarında farklı meyveler de çıkıyor demek ki.

Evet. Selda Bağcan ve 3 yeğenler olarak dört Bağcan konserler verdik. Protest müzik,ailenin şarkıları, deyişler, mantra müziği(hareketleri) hepsi beraber bir konserde bir araya gelebilir. Neden bu konser Kıbrısta olmasın? Biz hepimiz de Kıbrıs’ı çok seviyoruz.

Müziğin iyileştirici gücüyle ilgili almaktan verme ve ayna gibi yansıtma aşamasına da geçtiniz. Gençlerle buluşup bu aktarımı yapıyorsunuz.

Üniversitelerde müzikle neler yapılabileceğiyle ilgili gençlere konuşmalar yapıyorum. Şifa yapılabilir ama müzik frekans olduğu için dikkatli olmak gerekir, hayatınız mahvolabilir de. Frekansları iyi bilmek ve dikkatli olmak gerekiyor. Bir ülkeye faydalı bir şey yapmak istiyorsanız gençlerinden başlamalısınız.

foto-1-038.jpg

“Farkım/avantajım klasik müzik eğitiminden gelmem, türküleri kendi yorumumla ve doğal söylemem.”

Sizin Halk Müziği ile Klasik Batı Müziğinin harmanlamasından çıkan sentez ve birlikte icra edebilme zenginliğiniz de sanatçıların çok yaptığı (yapabildiği) bir şey değil.

 Bu benim isteyerek yaptığım bir şey değil.Çocuklukta dinlediğim ailemin sesleri ile klasik müzik eğitimim sonrasında kendiliğinden çıkan bir şey. Yüzyıllardan gelen türküler zaten bizim genetiğimize işlemiş. Genetiğinize işlemiş birşeyi kendi yorumunuzla harmanladığınız zaman özel bir sentez ortaya çıkıyor. Herkes türkü söylüyor ve herkes kendine özgü söylüyor. Benim farkım/avantajım klasik müzik eğitiminden gelmem ve türküleri kendi yorumumla ve doğal söylemek.

 

“Ben kötü müziği ve sözü seyirciye söylemem ve dinletmem.”

Müzik de dahil hayatınızda prensipleriniz, asla yapmam dediğiniz ve/veya olmazsa olmazlarınız var mıdır?

Ben kötü müziği  ve sözü seyirciye söylemem ve dinletmem. Örneğin “Tak sepeti koluna,herkes kendi yoluna” diye bir şarkı söylemem. Her yaşın hitap ettiği bir müzik türü de var ve popüler müzik zor bir müzik ve  popüler sanatçılar da kendilerini yenilemek anlamında zor bir süreçten geçerler. Sanatçının,yorumcunun ülkeye, topluma ve dinleyiciye karşı sorumluluğu var. Amacımız bilincimizi, beğenilerimizi, seviyemizi ve algılarımızı yükseltmek olmalıdır. 

Kısa dönemli tüketim malzemesi şarkılar asla yapmayı düşünmedim. Her albüm kaydı sonrasında stüdyodan çıkışta  bu dünya gezegenine ve yüzyıllar sonrasına sesimi bıraktım diye şükrederim ve kendimi/müzisyen arkadaşlarımı tebrik ederim.

Ben ayrımcılığa karşıyım ve  farkılılıklarımızla yaşıyoruz. Ben her kesime şarkı söylerim ama her kesimden bana teklif gelir mi bilemem. Ülkemin insanına şarkılar,türküler söylemek bana gurur ve mutluluk verir. Siyasi angajmanlı işlere zaten girmem.

img-1875.jpg

“Eğitim sistemi merkezli bir gelişme ve ilerlemeyi takip etmek gerekiyor”

Cumhuriyet Türkiyesi ile ilgili bir sanatçı olarak neler düşnüyorsunuz? Sanatta, sporda, bilimde, ilimde,muassır medeniyet yolculuğunda ne durumdadır ülke?

Eğitim sistemi merkezli bir gelişme ve ilerlemeyi takip etmek gerekiyor. Vatandaşlık hakları nelerdir, demokrasilerde nasıl yaşanır,ne gibi haklarınız vardır? Bunlar unutuldu. Bizlerden yine bize hizmet için toplanan vergilerin nereye gittiğini sormalıyız mesela. Bunun için yapılması gereken şeyler var ve bu kadından geçiyor. Analarımızın, kadınların bilinçlenmesi, güç,yetenek ve potansiyellerini farketmeleri ile özgürlüklerinin farkına varılması ile bu ilerlemeyi sağlayabiliriz.

Benim birçok buluşmalarda gözlemlediğim köyden köye, şehirden şehire, aileden aileye değişen kadın davranışları, duruşları,hayata bakışları var. Biz “Kadın Sesi” diye bir belgesel yapacağız. Kadın sesi,kadın kahkahası neden bazı kesim ve cinsiyetleri rahatsız ediyor. “Dandini dandini dasdana, danalar girmiş bostana” ne anmalı vardır?  Yeni sevgiyle kuşanmış ninniler yapmak gerek. Araştırmalarımız sürüyor. Derin bir mesele bu. Bizden önce başlatılmış bu yolda biz de kendi yolculuğumuzla ileriye doğru yol alacağız.

 

“Sporun varlığı sanatçının hayatında önemli bir yer tutar.”

Sporla aranız nasıl?

İlkokuldan itibaren profesyonel masatenisi yaptım, atletizmle uğraştım, iki aydır yüzme yapıyorum. Döğüş sporları da seviyorum ama şimdi yapmıyorum. Sporun varlığı sanatçının hayatında önemli bir yer tutar. Ben de dengeli yapıyorum.


“Burası bir ada ve denizin önünü kapatmayın, toprağı büyük sitelerle doldurmayın”

Kıbrıs sizler için ne ifade eder?

Kıbrıs benim için bir özgürlükler ülkesi ve burayı bir Avrupa ülkesi olarak görüyorum. Büyük büyük binaların artışı beni ürkütüyor. Burası bir ada ve denizin önünü kapatmayın, toprağı büyük sitelerle doldurmayın.  Kıbrısın doğal güzelliği korunmalı. Dokusu bozulmaya başlamış.
 

“Zamansız Şarkılar ben yokken de vardılar, şimdi de varlar, gelecekte de olacaklar”

29 Eylül akşamı 19. Uluslararası Kuzey Kıbrıs Müzik Festivali’nin açılışında da bu albümünüzden parçaları seslendireceksiniz. Biraz bu Zamansız Şarkılar konseptini bize anlatırmısınız?

Konserimizin adı Zamansız Şarkılar. Çünkü o şarkılar ben yokken de vardılar,şimdi de varlar,gelecekte de olacaklar. Biz daha önce CSO ile 2019 yılbaı konserini birlikte yapmıştık. Yine Ali Hoca’nın düzenlemeleri ile çok iyi bir konsere imza atmıştık. Mustafa Kofalı arkadaşımız üzerinden temasa geçmiştik. Müzik festivalleri hem bizle için hem müzikseverler için çok önemli Kuzey Kıbrıs Müzik Derneği bu ülkede emek isteyen,kafa yorma gerektiren  çok değerli bir organizasyon yapıyor ve bu yıl 19’ncu kez yapıyor. Halil beyi ve ekibini kutluyorum. Kıbrıs’ta CSO’ya yakışan bir prova salonu eksikliğini gözlemledim ve bence olması gereklidir.

foto-2-025.jpg

foto-3-027.jpg

Bu haber toplam 5529 defa okunmuştur
Etiketler :