1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Sanat eğitimine ve sanatçılarımıza daha çok değer verilmeli”
“Sanat eğitimine ve sanatçılarımıza daha çok değer verilmeli”

“Sanat eğitimine ve sanatçılarımıza daha çok değer verilmeli”

Kıbrıs’tan Fransa’ya azimle erişilen müzikli yolda umutlu bir genç Deniz Besim. Henüz on sekiz yaşında genç bir sanatçı adayı. Paris’te konser piyanistliği eğitimi alıyor. Aslında pek çok yetenekli gençlerimizden sadece biri...

A+A-

Kıbrıs’tan Fransa’ya azimle erişilen müzikli yolda umutlu bir genç Deniz Besim. Henüz on sekiz yaşında genç bir sanatçı adayı. Paris’te   konser piyanistliği eğitimi alıyor. Aslında pek çok yetenekli gençlerimizden sadece biri... Kendisiyle sanat eğitimi ve dünyadaki sanat anlayışına dair bir sohbet gerçekleştirdik. Gelecekte konser piyanistliği yanında, orkestra şefliği eğitimi de almak istiyor. Kuşkusuz Deniz gibi nice yetenekli, zeki, azimli gençlere sahip olduğumuz için şanslıyız ama onlara iyi bir gelecek sunmakta ne kadar başarılıyız acaba?   

 

Henüz beş yaşında annesinin ilgisi ve Yılmaz Taner’ın sabrı sayesinde müzik ile ilgilenmeye başlayan Deniz Besim, bugün Fransa’nın en iyi sanat akademilerinden birinde üstün başarılara imza atıyor.  

“Aslında müziğe başlamadaki en önemli etken annem oldu. İlk başta erkek kardeşim Yılmaz (Taner) hocadan dersler almaya başlamıştı, onu annem takip etti. Ben de onların yanında derse gidiyordum. Dersler sırasında onlarla müziğe ilgi duymaya başladım. Bir şeyler yapmaya çabalıyordum. Böylece müziğe olan ilgimi fark eden hocam da beni o küçük yaşta derslere kabul etti. Müzik eğitimime özel derslerle piyanoda başladım, öyle de devam ettim. Formal okul eğitimimi ise Lefkoşa TMK’da tamamladım. Bu süreçte ilerleyince konser piyanisti Rüya Taner ile de çalışmaya başladım. Kendisiyle çalışabilmek için bir süre Ankara’ya gidip geldim. Daha sonra pandemi sebebiyle Rüya (Taner) hocamın buraya taşınması gerçekleşti ve daha fazla birlikte çalışmaya başladık. Benim için çok iyi oldu. Müzikle, piyanomla, kitaplarımla çok üretken zamanlar geçirdim.  Kendimi en çok geliştirdiğim dönemdi diyebilirim.

 

bur-4997.jpg

“Akademiye giriş sınavı sonucunda ilk yılı atlayıp ikinci yıla başladım”

2017’de Bellapais’de Adanın Rüyası isimli gençlik konserlerinde sahneye ilk kez çıkan Deniz Besim daha sonra Bodrum’da Gümüşlük Festivali kapsamında sahneye çıktı. Artık müzik onun için bir mesleğe dönüşmeye başlamıştı...

“Üniversite eğitimine başlamaya yakın müzikteki gelişimime odaklandım ve piyano eğitimi almaya karar verdim. 2021 yılında Fransa’ya giderek Nis’te bir ustalık sınıfına katıldım. Şimdiki hocam olan Pascal Roge ile de orada tanıştım. Onunla çalıştığım sürede güzel bir uyum yakaladık. Kendisi şu an Paris’te eğitimime başladığım yerde ders veriyordu, beni sınıfına çağırdı. Böylece başvurumu o okula yaptım. Benim için müzik hep vardı. Çocukluğumdan beri müzisyen ve piyanist olmak istiyordum ama bence müzisyenin sanatsal yanı kadar akademik ve sosyal yanı da çok güçlü olmalı. Kıbrıs’ta iyi bir eğitim aldım ve daha sonra hiç düşünmeden tercihimi müzikten yana kullandım. Fransa’da Ecole Normale de Musique de Paris isimli konservatuarda eğitimime devam ediyorum. Burası ünlü piyanist Alfred Cortot’un kurduğu bir okul. Köklü bir konservatuar. Ben burada piyano bölümündeyim. Mezun olduğumda konser piyanisti olacağım. İlk başta Pascal Roge’nin davetiyle bu akademiye başvurumu yaptım. Benden bugüne kadar müziğe dair yaptıklarımı, aldığım dersleri, geçtiğim sınavları belgelememi ve konser kayıtlarımı talep ettiler. Bu aşamanın sonundaki değerlendirmeyle ilk elemeden geçtim ve başvurum kabul edildi. Daha sonra da seçmelere girdim. Akademiye ikinci yıldan başlamam uygun görüldü. Yani ilk yılı atladım. Benim için de biraz şaşırtıcı oldu. Bu başarımın sebebi Kıbrıs’taki müzik eğitimimde emeği geçenler… Şimdi eğitimime Fransa’da devam ediyorum, çok mutluyum. Kendimi şanslı hissediyorum gerek hocam gerekse de devam ettiğim akademi gerçekten kendi alanında çok iyi...”

“Rahatlığın içinde yaratıcılığın nasıl geliştiğini öğrendim”

Eğitim ve çalışma algısı bağlamında Avrupa’da verilen eğitimi konuşuyoruz. Deniz yaratıcılığın nasıl ortaya çıkarılabileceğini Fransa’da öğrendiğini anlatıyor.  

“Ben Fransa’ya gidince rahatlığın içinde çalışmayı öğrendim. Kıbrıs’ta sürekli tempolu çalışan, stresli bir öğrenciydim. Orada insanlar öyle değil. Kendimi ilk başta boşlukta hissettim ama zaman içinde anladım ki ortada bir boşluk yokmuş. Bize burada boşluk olarak öğretilen şey gerekliymiş. Rahatlığın içinde -belki de huzurun demeliyim- yaratıcılığın ne kadar gelişebildiğini fark ettim. Şimdi de bu şekilde çalışıyorum. Öte yandan çalışmıyor değilim, düzenli olarak ve odaklanarak çalışıyorum. Okulda teknik ve pratik piyano derslerim var, oda müziği derslerim var. Ayrıca deşifre, dikte, solfej, analiz ve tarih dersleri de alıyorum. Aslında çok kapsamlı bir eğitim. Derslerimin dili Fransızca. Aslında Fransızca’ ya kolejde başlamıştım, daha sonra özel dersler alarak geliştirdim.”

 

bur-4955.jpg

 

“Avrupalı sanatçılar birlik içinde”

Avrupa’nın eğitimi ile birlikte sanat anlayışını da konuşuyoruz. Deniz’e göre sanattaki en önemli sorunumuz ilginin az oluşu... Bu durum daha iyi çalışmaların ortaya çıkışına da sanatçıların motivasyonuna da ket vuruyor. 

“Gördüğüm kadarıyla Fransa’da en çok imrendiğim şey sanatçıların birlik içinde olması. Kıskançlık, çekememezlik az. Herkes birbirine destek oluyor. Diğer bir önemli nokta ise benim eğitim aldığım okulda her gün en az iki konser düzenleniyor olması. Öğlen saatlerinde öğrenciler ücretsiz olarak konserler verirken, akşam saatlerinde ise tanınan sanatçıları ağırlıyorlar. Okulun salonu hiçbir zaman boş kalmıyor. Kıbrıs’ta gözlemlediğim en önemli sıkıntı konser salonlarının dolmuyor oluşu. Birçok festivalimiz, etkinliklerimiz, konserlerimiz düzenleniyor ama hiçbiri hak ettiği ilgiye ulaşamıyor. Doğal olarak sanatçıların da motivasyonu düşüyor. Sanki biz sanatçılarımıza yeterince değer vermiyoruz. Elimizdeki şeylerin değerini bilmiyoruz. Sanatın daha fazla gelişmesine olanak yaratmıyoruz. Başka bir gözlemim konser izleyicileri arasında gençlerin az sayıda olması. Oysa Kıbrıs’ta Güzel Sanatlar Lisesi, sanatla ilişkili fakülteler, özel kurslar veren okullar var. O öğrenciler bile bu konserleri izlemeye gelmiyor. Çok küçük yaşlarımda bile annemle her konsere koşarak gittiğimizi hatırlıyorum. Zorunlu tutulmasa da biraz zorlamak gerektiğine inanıyorum. Bence öğrencilerin konserlere katılımı teşvik edilmeli. Ve mutlaka bu da eğitimin bir parçası olmalı.”

 

KKTC Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda da zaman zaman sahne alan Deniz Besim, ülkedeki sanat anlayışını yukarıya taşıyan anlayışla kurulan orkestranın daha fazla ilgiye ihtiyaç duyduğunu anlatıyor.

“Geçtiğimiz yıl yine bir gençlik konserine katıldım. Benim için inanılmaz bir deneyimdi. Bir orkestra ile çalmayı hep hayal etmiştim. Hiç de yabancılık çekmedim, tedirgin olmadım. Birlik içinde müzik yapmak çok keyifliydi. KKTC CSO çok değerli bir oluşum, ancak çabaları yeterince karşılık bulamıyor. Görünmüyor ya da görmemezlikten geliniyor. Desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Orkestra üyelerinin hepsi ayrı ayrı çok başarılı ve usta sanatçılar. Ülkedeki sanat anlayışını yukarıya taşımak adına buradalar. Devletin de onlara daha çok destek vermesi gerekiyor. Bir diğer önemli sorunumuz ise ülkemizdeki piyanoların yetersiz oluşu. Sadece üç-dört piyano ile bu işi devam ettirmeye çalışıyoruz. Yeni piyanolar alınmalı ve erişimleri kolaylaştırılmalı. Onlarca özel üniversite ve oluşumlar var, onlar da alabilir. Tabii piyanoyu almak da yeterli değil, bakımlarının yapılması da şart. Piyanonun olması gereken mekân ise en önemlisi!”

bur-4999.jpg

FOTOĞRAFLAR: BURÇİN AYBARS

Bu haber toplam 1987 defa okunmuştur
Etiketler : , ,