Hüseyin ÖZBARIŞCI

Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) Başkanı Güven Bengihan, UBP-DP-YDP Hükümeti’nin Toplu İş Sözleşmesi ve Hayat Pahalılığı konusunda çıkarmaya hazırlandığı yasaların Anayasa’ya aykırı olduğunu söyleyerek, hem hukuksal, hem de toplumsal mücadeleden kaçınmayacaklarını söyledi.

YENİDÜZEN’e konuşan KTAMS Başkanı Güven Bengihan, UBP-DP-YDP Hükümeti’nin misyonunun “sermayeden” yana olduğunu belirterek, “Sermayenin temsilcisi olan hükümet, aldığı bu misyonu yerine getirmek için böyle bir tasarı hazırlamıştır” dedi.

Bu gibi konuların toplumun tüm kesimlerini ilgilendirdiğini kaydeden Güven Bengihan, birlikte hareket etme çağrısı da yaparak, “Mali durumu bir süre sonra düzeltebiliriz ama varlığımızı, kimliğimizi, kültürümüzü kaybedersek onu geri getiremeyiz. Henüz vaktimiz varken buna hep birlikte ses vermeliyiz. Yoksa yarın çok geç olabilir” ifadelerini kullandı.

Hükümetin anayasayı görmezden gelerek çıkardığı yasa gücünde kararname ile Ercan’daki grevi iptal etmesi konusunda da yorum yapan Güven Bengihan, “Bu zihniyet grev yasakçı ve faşizan bir zihniyettir” şeklinde yorum yaptı.

Lefkoşa Tapu Amirliği’nde başlattıkları ancak kendilerine söz verilmesi sonrasında Aralık ayının ortasına kadar grevlerini askıya aldıklarını da hatırlatan KTAMS Başkanı, verilen sözlerin şu ana kadar yerine getirilmediğine dikkat çekti, sürenin sonunda sözlerin yerine getirilmemesi durumunda grevlerinin devam edeceğini sözlerine ekledi.

“Hazırlanan tasarı Anayasa’ya aykırıdır”

Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası Başkanı Güven Bengihan, Toplu İş Sözleşmesi ile ilgili yapılmak istenen yasa tasarısının Anayasa’nın 54. maddesine aykırı olduğunu söyledi. Anayasa’da yer alan ilgili madde de açıkça “Toplu İş Sözleşmesi, çalışanlarla işveren arasında imzalanabilir” ibaresi olduğunu belirten Bengihan, bu konuda herhangi bir onay merci olmadığını, çalışma hayatıyla yetkili olan bakanın Çalışma Bakanı olduğunu kaydetti. Tasarıda yer alan hayat pahalılığı ödeneği konusunda da değerlendirme yapan Güven Bengihan, hayat pahalılığının ödeme yönteminde ‘konsolide’ edilme ibaresinin kaldırılarak, gerçekleşen hayat pahalılığının Ocak ayı baz alınarak hep hesaplanacağını ve bunun da %10’luk kayıp yaratacağını söyledi. “Bu durum hem alım gücünün düşmesi bakımından, hem de fakirleşme bakımından bizi geriye götürecek” diyen Güven Bengihan, “Bunu yapmak istemelerinin gerekçeleri Maliye hayat pahalılığı ödeneğinde %10’luk tasarrufa gitmesi. Maaşlardaki erimeyi bire bir marketlerde yaşayarak görüyoruz. O yüzden bir de konsolide edilmeden yapılacak bir artışı kabul edemeyiz. Bu tamamen çalışanın, emeklinin, asgari ücretlinin aleyhinedir” ifadelerine yer verdi. Ekonomik örgütlerin asgari ücret konusundaki tutumunu da eleştiren KTAMS Başkanı Bengihan, “Ekonomik örgütler asgari ücretin 1000 Euro’nun üzerinde olduğunu söyleyerek, bunun da hayat pahalılığını hesaplama yönteminden kaynaklandığını sürekli vurguluyor. Ekonomik örgütlerin de hükümet üzerindeki kurduğu baskıyla asgari ücret artıyor. Bu sermayenin temsilcisi olan hükümetin de bu yönde aldığı bir görevidir. Bu şu andaki, hükümetin misyonudur. Sermayenin temsilcisi olan hükümet, aldığı bu misyonu yerine getirmek için böyle bir tasarı hazırlamıştır. Biz KTAMS olarak bu iki konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağız. Bu konuda hukuksal bir mücadele verirken, toplumsal mücadele de vermekten kaçınmayacağız” şeklinde konuştu.

“Sepetin içerisinde CD, CD Çalar gibi şeyler bulunmaktadır”

Hayat pahalılığı ödeneğinin gerçekleşen enflasyona göre yansıtıldığını ifade eden KTAMS Başkanı, şu anda kullanılan sepetin 2015 yılı Tüketici Fiyatları Endeksi’ne ait olduğunu ve güncelliğini yitirdiğini söyledi. “Sepetin içerisinde ne komiktir ki CD, CD Çalar gibi şeyler bulunmaktadır” diye konuşan Bengihan, “10 yıl önceki tüketim önceliklerimize göre belirlendi. Hayat dinamik, dünya standartlarında her yıl o sepet değişmeli ki gerçekçi veriler ortaya çıkarabilsin. Sepet güncellenmeden yayınlanan aylık enflasyon insanlar tarafından kabul görmüyor. Çünkü marketteki enflasyonla, TÜFE’deki enflasyon rakamları tutmuyor. Hükümet de isteyerek zamana oynamaktadır. Bundan da hep zarar gören emekçiler, emeklikler ve özel sektör çalışanlarıdır” şeklinde görüş bildirdi.

“Grev yasakçı ve faşizan bir zihniyet”

Hükümetin yasayı görmezden gelerek çıkardığı yasa gücünde kararname ile alıp grevi iptal etmesi konusunda da yorum yapan Güven Bengihan, “Bu zihniyet grev yasakçı ve faşizan bir zihniyettir” şeklinde yorum yaptı. “Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Referandum Yasası’nda düzenlenen grev yasaklama sürelerinin ve sayısını bir kat artırarak, bunu da Meclis’te değil, yasa gücünde kararname yaparak antidemokratik ve faşizan bir zihniyete sahip olduklarını gösterdiler” diyen Bengihan,

Fasıl 175’in maddelerini elzem sınıfında olduğunu gösterip, grev koyulduğunu,  İngiliz döneminden kalma fasıllarla yasaklama yapıldığını ifade etti.  Bu yasanın 1996 yılından değişmesi gerektiğine dikkat çeken Güven Bengihan, “Anayasa, ekonomik konularda bir ivedilik varsa ‘yasa gücünde kararname çıkartılabilir’ diyor. Sivil Havacılık ve limanlarda yapılacak olan grev ekonomik bir konumudur? Bu aldıkları grev yasaklama emirnamesiyle, çıkardıkları yasa gücündeki kararname de farklı…” değerlendirmesini yaptı.

“Verilen sözler şu ana kadar yerine getirilmedi”

Lefkoşa Tapu Amirliği’ndeki grevleri hakkında da bilgi veren KTAMS Başkanı Güven Bengihan, kendilerine verilen sözlerin yerine getirilebilmesi için 13 Aralık tarihine kadar grevlerini askıya aldıklarını ve hükümete süre verdiklerini hatırlattı, şu ana kadar o konuda herhangi bir sözün yerine getirilmediğini söyledi. Bengihan, sözlerin yerine getirilmemesi durumunda 16 Aralık 2024 tarihi itibariyle yeniden greve gideceklerini ifade etti.

“Kendi ülkemizde yalnızlaştık, artık bu gidişata bir dur demeliyiz”

Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası Başkanı Güven Bengihan, bu konuların toplumun tüm kesimlerini ilgilendirdiğine de dikkat çekerek birlikte hareket etme ve toplumsal mücadele verme çağrısı da yaptı. Bengihan şöyle devam etti: “Ülkemiz giderek yurttaşına yabancılaşıyor. Kabuk değiştiriyor. Kimlik, kültür, doku bozuluyor. Bu ülkede aidiyet duygusu taşımayan insanlar bulunuyor. Giderek Kıbrıs Türk toplumu yok olmaya doğru sürüklenmektedir. Mali durum bir süre sonra düzelir, ekonomi iyiye gider ama varlığımızı, kimliğimizi, kültürümüzü kaybedersek onu geri getiremeyiz. Kendi ülkemizde yalnızlaştık, artık bu gidişata bir dur demeliyiz. Henüz vaktimiz varken buna hep birlikte ses vermeliyiz. Ülkemize sahip çıkmalıyız. Yoksa yarın çok geç olabilir.”