1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Farkındalık bir kişiden başlar, tüm toplumu değiştirir”
“Farkındalık bir kişiden başlar, tüm toplumu değiştirir”

“Farkındalık bir kişiden başlar, tüm toplumu değiştirir”

Onkolog Derya Demirtaş Esmer, meme kanseri farkındalık ayı kapsamında YENİDÜZEN’e konuştu. Hastalığın artık 20’li yaşlara kadar indiğini belirten Esmer, Kıbrıs’ta genetik yatkınlığın yüksek olduğuna dikkat çekti.

A+A-

Serap ŞAHİN

Her şey bir kadının kendi bedenini tanımasıyla başlıyor. Ayna karşısında fark edilen küçücük bir değişiklik, bazen bir hayatın yönünü değiştirebiliyor. Kimi zaman bir anne, kimi zaman bir kız kardeş ya da bir arkadaş… Meme kanseri, kadınların yaşamının bir dönemine sessizce sızabiliyor. Ama erken teşhis edildiğinde, o sessizliği umutla doldurmak mümkün. Uzmanlar, farkındalığın sadece bir ayla sınırlı olmadığını; yaşamın her gününde kendini tanımak, kontrol etmek ve bilinçli davranmakla başladığını söylüyor. Onkolog Derya Demirtaş Esmer’in de dediği gibi “Her kadın, kendi hikâyesinin kahramanı olabilir.”

Kör Nokta yazı dizisinde bu hafta meme kanseri ile ilgili bilinmesi gerekenleri Onkolog Derya Demirtaş Esmer ile konuştuk.

Esmer, meme kanserinin kadınlarda en sık görülen ve en çok ölüme neden olan kanser türlerinden biri olduğunu belirterek, “Her 8 kadından 1’i yaşamı boyunca bu hastalıkla karşılaşabiliyor” dedi. Hastalığın artık 20’li yaşlara kadar indiğine dikkat çeken Esmer, “Ama erken teşhisle tedavi mümkün. Kıbrıs’ta genetik yatkınlık oldukça fazla. Ankara’ya kıyasla burada hem meme hem de kolon kanseri daha sık görülüyor” ifadelerini kullandı.

Yaşam tarzı değişiklikleri, hormonal etkenler, genetik yatkınlık ve çevresel kirleticilerin hastalık riskini artırdığını söyleyen Esmer, obezite, sigara, alkol ve hareketsiz yaşamın da önemli risk faktörleri arasında yer aldığını belirtti.

Erken tanının hayat kurtardığını vurgulayan Esmer, “Kadınların 20 yaşından itibaren ayda bir kez kendi kendine meme muayenesi yapmaları, 40 yaşından sonra da düzenli mamografi kontrollerini ihmal etmemeleri gerekir” dedi. Tarama ve farkındalık çalışmalarının hem yönetimler hem de toplum düzeyinde son yıllarda artmasının sevindirici olduğunu ifade eden Esmer, “Erken teşhis, bir kadının hayatını, ailesini, yarınlarını kurtarabilir” sözleriyle farkındalığın önemine dikkat çekti.

“Amaç, bilgi düzeyini ve farkındalığı artırmak”

SORU: Meme kanseri farkındalık ayının amacı nedir, neden önemlidir?

“Meme kanseri farkındalık ayı, toplumun hem kadınlarda hem de erkeklerde görülebilen bu hastalık hakkında bilgi düzeyini ve farkındalığını artırmak için düzenlenir. Amaç, erken tanının sağkalım üzerindeki etkisini hatırlatmak, tarama programlarına katılımı teşvik etmek ve yanlış inanışların önüne geçmektir. Bu sayede hem ölüm oranları azalır hem de yaşam kalitesi korunur. Çünkü meme kanseri, erken evrede yakalandığında tamamen tedavi edilebilen bir hastalıktır. Farkındalık ayı bize, sağlığımız için küçük adımların çok büyük sonuçlar doğurabileceğini hatırlatıyor.”

“Kadınlarda en sık görülen ve en çok ölüme neden olan kanserlerden biri”

SORU: Meme kanseri kadınlar için nasıl bir tehlike oluşturuyor, neden bu kadar önemsenmeli?

“Meme kanseri; dünyada, Türkiye’de ve ülkemizde kadınlarda en sık görülen ve en çok ölüme neden olan kanserlerden biridir. Her 8 kadından 1’i yaşamı boyunca bu hastalıkla karşılaşabiliyor. Bu oran, hastalığın ciddiyetini göstermektedir. Erken evrede tanı alan hastaların 5 yıllık sağkalım oranı yüzde 90’ların üzerindedir. Ancak geç evrede tanı alanlarda bu oran belirgin şekilde düşer. Dolayısıyla erken farkındalık ve tarama hayati öneme sahiptir. Erken teşhis edildiğinde çoğu kadın sağlığına kavuşup hayatına kaldığı yerden devam edebiliyor. Bu yüzden meme kanseri tehlikesini bilmek, aslında ona karşı en büyük gücümüzdür.”

whatsapp-image-2025-10-10-at-12-19-26.jpeg

“Meme kanseri 20’li yaşlara kadar indi”

“Meme kanseri artık 20’li yaşlara kadar indi. Ama erken teşhisle tedavi mümkün. Kıbrıs’ta genetik yatkınlık oldukça fazla. Ben Ankara’dan geldim, oraya kıyasla burada hem meme hem de kolon kanseri daha sık görülüyor. Bunun nedenlerini birkaç başlık altında özetleyebilirim.

Birincisi, yaşam tarzı değişiklikleri. Obezite, sigara, alkol ve hareketsiz yaşam önemli risk faktörleri.

İkincisi, hormonal değişiklikler. İlk adet yaşının düşmesiyle birlikte daha fazla hormona maruz kalınıyor. Nadiren de olsa hormon içeren bazı doğum kontrol yöntemleri de bu riski artırabiliyor.

Üçüncüsü, genetik ve kalıtımsal faktörler. Örneğin BRCA1 veya BRCA2 mutasyonları gibi. Bunların daha erken yaşlarda daha sık görüldüğünü gösteren çalışmalar da var. Ama bu, her genç yaşta görülen meme kanserinin mutlaka genetik olduğu anlamına gelmiyor. Hiçbir genetik test pozitif olmasa bile genç yaşta görülebiliyor. Bir diğer önemli nokta da tanı ve kayıt sistemlerinin artık çok daha iyi çalışması. Bu sayede hem yöneticiler hem de toplum bu konuyu daha fazla ciddiye almaya başladı. Tarama ve erken tanı farkındalığı özellikle son yıllarda ciddi biçimde arttı.

Son olarak, çevresel maruziyetler de önemli. Kimyasal kirleticiler ve gıdalarda kullanılan katkı maddeleri gibi faktörler de meme kanseri riskini artırabiliyor.”

“Erken teşhis; bir kadının hayatını, ailesini, yarınlarını kurtarabilir”

SORU: Erken teşhis neden hayat kurtarıcıdır? Kadınlar kendi kendine kontrolü nasıl yapabilir?

“Erken teşhis çok önemlidir çünkü meme kanseri henüz yayılmadan yakalanırsa tamamen tedavi edilebilir. Erken evrede tedavide başarı oranı yüzde 90’ın üzerindedir. Bu nedenle tarama ve kendi kendine farkındalık çok önemlidir. Kadınların 20 yaşından itibaren ayda bir kez adet bitiminden sonraki günlerde kendi kendine meme ve koltuk altlarını elle muayene yapmaları, yoklamaları önerilir. Ele gelen kitle, şekil-renk değişikliği, ciltte çekinti, çökme, memelerde asimetri ya da meme başı akıntısı gibi belirtilerde doktora başvurmak gerekir. Ayrıca 40 yaşından itibaren düzenli mamografi ile taramalar da erken tanının en güçlü yoludur. Erken teşhis, bir kadının hayatını, ailesini, yarınlarını kurtarabilir. Bedenimizi tanımak, kendi sağlığımıza sahip çıkmanın ilk adımıdır. Birkaç dakikalık kendi kendine muayene, bize uzun yıllar sağlıklı bir yaşam hediye edebilir.”

whatsapp-image-2025-10-10-at-12-19-33.jpeg

“Koruyucu yaşam alışkanlıkları meme kanseri riskini azaltmada etkilidir”

SORU: Meme kanserinden korunmak için alınabilecek önlemler ve dikkat edilmesi gereken yaşam alışkanlıkları nelerdir?

“Koruyucu yaşam alışkanlıkları meme kanseri riskini azaltmada etkilidir. Özellikle düzenli fiziksel aktivite, vücut kitle indeksini normal aralıkta tutmak, sigara ve alkol kullanımından kaçınmak önemlidir. Sebze ve meyve ağırlıklı dengeli bir beslenme, yüksek yağlı ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak önerilir. Uzun süre emzirme meme kanseri riskini düşürür. Ayrıca, tarama programlarına katılım, risk faktörlerinin erken fark edilmesini sağlar. Küçük ama kararlı adımlar hem bedenimizi hem de geleceğimizi güçlendirir.”

“40 yaş üstü kadınlara iki yılda bir mamografi öneriliyor”

SORU: Hangi yaşlardan itibaren mamografi taramaları yapılmalı?

“Meme kanseri taramalarında altın standart yöntem mamografidir. Ulusal Kanser Tarama Programı’na göre 40–69 yaş arasındaki tüm kadınlara, herhangi bir şikâyetleri olmasa bile iki yılda bir mamografi önerilmektedir. Yüksek risk grubunda yer alan kadınlarda, örneğin birinci derece akrabasında genç yaşta meme kanseri öyküsü bulunanlarda BRCA1 veya BRCA2 mutasyonu taşıyanlarda taramaya daha erken başlanır. Bu kişilerde genellikle 30 yaşından itibaren ya da ailedeki en erken tanı yaşından 10 yıl önce mamografi ve meme MR’ı ile düzenli takip yapılması önerilir. Mamografi, memede elle hissedilemeyecek kadar küçük lezyonları tespit edebilmesi nedeniyle erken tanıda çok değerlidir. Böylece hastalık henüz yayılmadan yakalanır ve tedavi başarısı yüzde 90’ların üzerine çıkar.”

“Genetik mirası değiştiremeyiz ama yaşam tarzımızı seçebiliriz”

SORU: Meme kanserinin oluşumunda etkili olan faktörler nelerdir?

“Meme kanserinde hem değiştirilemeyen hem de değiştirilebilir risk faktörleri vardır. Değiştirilemeyenler arasında ileri yaş, kadın cinsiyet, BRCA1/2 gibi genetik mutasyonlar, birinci derece akrabada meme kanseri öyküsü, erken menarş yani ilk adet (55 yaş) sayılabilir. Değiştirilebilir faktörler ise obezite, fiziksel hareketsizlik, stres, alkol ve sigara kullanımı, yüksek yağlı beslenme, geç yaşta doğum veya hiç doğum yapmamak, uzun süreli hormon replasman tedavisi gibi durumlardır. Genetik mirası değiştiremeyiz ama yaşam tarzımızı seçebiliriz.”

“Aile öyküsü riskinizi artırabilir ama bu sizi çaresiz bırakmaz”

SORU: Aile öyküsü olan kadınlar nelere dikkat etmeli?

“Birinci derece akrabasında (anne, kız kardeş, kız evlat) genç yaşta meme kanseri görülen kadınlar yüksek risk grubunda kabul edilir. Bu kadınlarda taramalar 30 yaş civarında, hatta ailedeki en erken tanı yaşından 10 yıl önce başlatılmalıdır. Mamografi, meme MR’ı ve klinik muayeneler birlikte kullanılabilir. Ayrıca genetik danışmanlık ve BRCA1/2 gibi mutasyonlar için test yapılması da önerilebilir. Bu bireylerde yaşam tarzı düzenlemeleri sigarasız yaşam, sağlıklı kilo, egzersiz gibi daha da önem kazanır. Aile öyküsü riskinizi artırabilir ama bu sizi çaresiz bırakmaz. Düzenli takip ve bilinçli davranışlarla risk yönetilebilir.”

“Her kadın kendi hikâyesinin kahramanı olabilir”

SORU: Kadınlara ve topluma farkındalık ayı çerçevesinde vermek istediğiniz mesaj nedir?

“Meme kanseriyle mücadele yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorumluluktur. Kadınların düzenli tarama programlarına katılması, kendi bedenlerini tanıması ve şüpheli değişiklikleri gecikmeden sağlık profesyonellerine bildirmesi çok önemlidir. Toplumun ise bu konuda bilinçlenmesi, destekleyici olması ve yanlış inanışlardan uzak durması gerekir. Çünkü erken teşhis, tedavi başarısını yüzde 90’ların üzerine çıkarabilmektedir. Her kadın kendi hikâyesinin kahramanı olabilir. Birkaç dakikalık muayene, düzenli kontroller ve hasta ile doktor arasındaki destek zinciri sayesinde hayatlar kurtulabilir. Unutmayalım: Farkındalık bir kişiden başlar ama bütün toplumu değiştirir.”

Bu haber toplam 1775 defa okunmuştur