1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Dava açılması, yazılarımın tavrını ya da şeklini değiştirmeyecek”
“Dava açılması, yazılarımın tavrını ya da şeklini değiştirmeyecek”

“Dava açılması, yazılarımın tavrını ya da şeklini değiştirmeyecek”

Cumhurbaşkanlığı makamındaki Ersin Tatar’ın YENİDÜZEN Gazetesi, dönemin (2022) Genel Yayın Yönetmeni Cenk Mutluyakalı ve Gazeteci Serhat İncirli’ye yönelik 2023 yılında açtığı ‘zem ve kadih’ davasının dördüncü duruşması görüldü.

A+A-

İşte dava konusu yazılar:

● 19 Temmuz 2022: “Abidik gubidik toplum liderliği”

● 25 Temmuz 2022: “Zito Ers”

● 28 Temmuz 2022: “Kıbrıs’ı Küba yapamadılar ama KKTC, Kolombiya oldu!”

● 29 Temmuz 2022: “Cem Karaca: Osmannının ipiynen enme sakın guyuya! Bindik bir alamete gediyoz gıyamete!”
(YAZILARI OKUMAK İÇİN ÜZERLERİNE TIKLAYINIZ)

 

Ertuğrul SENOVA

Cumhurbaşkanlığı makamındaki Ersin Tatar’ın YENİDÜZEN Gazetesi, dönemin (2022) Genel Yayın Yönetmeni Cenk Mutluyakalı ve Gazeteci Serhat İncirli’ye yönelik 2023 yılında açtığı ‘zem ve kadih’ davasının dördüncü duruşması görüldü.

Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde görüşülen duruşmada Mahkeme bu kez tanık olarak, davaya konu olan köşe yazılarını kaleme alan gazeteci Serhat İncirli’yi dinledi.

Davaya; Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği (KTGB) Başkanı Efdal Keser, gazeteci Artun Çağa ve iş insanı Halil Debreli destek verirken, bir grup genç avukat ise duruşmayı izledi.

Duruşmada, gazeteci İncirli önce YENİDÜZEN’in avukatı Aslı Murat, ardından da davacı taraf Ersin Tatar’ın avukatı Salih Can Doratlı tarafından sorgulandı.

İncirli genel olarak, “Eleştirilerim Ersin Tatar’a değil; Cumhurbaşkanlığı makamındaki Ersin Tatar’a yöneliktir” dedi, “Tatar görevden gittikten sonra yazmayacağını, geçmiş cumhurbaşkanlarını da pek çok kez eleştirdiğini ama görevden gittikten sonra onları hakkında da yazmadığını” ifade etti.

İncirli, davaya konu olan yazılarında aslında ne demek istediğini, eleştirilerinin temel odak noktalarını anlattığı mahkemede, mesleki ilişkileri ve ekonomik kaynaklarını aktardı, YENİDÜZEN ile Kanal SİM’de sadece program yapıp yazı yazdığını, maaşını bağlı olduğu reklam şirketinden aldığını kaydetti.

Tatar’ın avukatı Salih Can Doratlı'nın sorularını da yanıtlayan İncirli, “Dava açılması veya açılmaması, KKTC Başsavcılığı’na ceza davası açılması için 7’den fazla dosya gönderilmiş olması, benim yazdığım yazıların şeklini ve tavrını değiştirmeyecek” dedi, iddialara yanıt verdi...

 

DURUŞMADA NELER YAŞANDI?

“Eleştirilerim şahsa değil, makama yöneliktir”

Duruşmada ilk olarak YENİDÜZEN’in avukatı Aslı Murat’ın sorularını yanıtlayan gazeteci Serhat İncirli, köşe yazılarındaki eleştirilerinin hiçbir şekilde şahsi olmadığını, doğrudan Cumhurbaşkanlığı makamının icraatlarına yönelik olduğunu vurguladı. “Ersin Tatar’ın kişiliği ya da özel hayatıyla ilgili hiçbir şey yazmadım. Eleştirilerim, yürüttüğü görevle ilgilidir” dedi.

 

“Abidik – Gubidik Toplum Liderliği” yazısı

“Tatar seçildi, toplum dünyadan izole edildi”

Davacı tarafın dava konusu ettiği 4 yazı ile ilgili iddiaları yanıtlayan İncirli, “Abidik Gubidik Toplum Liderliği” başlıklı yazısında, Ersin Tatar’ı değil, onun makamını dernek düzeyine indirgemesini eleştirmek için kaleme alındığını anlattı. Tatar’ın bu makama seçilmesiyle birlikte toplumun dünyadan izole edildiğini ve bu durumun yalanlarla örtüldüğünü ifade etti.

İncirli, “Bize çok büyük yalanlar söyleniyor. Örneğin, bugün Macaristan’da Türk Devletleri Teşkilatı toplantısı var. Bizim hiçbir temsilcimiz, ne gözlemci ne de başka bir sıfatla davet edilmemiştir” dedi.

 

“Zito Ers” yazısı

“Yazıda Tatar’ı değil, toplumun yalnızlaştırılmasını hedef aldım”

İncirli, “Zito Ers” başlıklı yazısına yönelik iddialara ilişkinse, Rum aşırı sağ örgütü EOKA-B’ye atıfta bulunduğunu belirterek, “Yaşasın anlamına gelen ‘Zito’ kelimesiyle ironi yaptım. EOKA-B’nin başaramadığı hedefi, günümüz siyasetçileri eliyle gerçekleştirdiğini anlatmaya çalıştım” dedi.

İncirli, “yazıda EOKA-B’ye atıfta bulunarak !Hedefiniz bizi yok etmekseydi, bunlar başarıyor’ demek istedim” ifadelerini kullandı.

 

“Kıbrıs Küba olamadı ama KKTC Kolombiya oldu” yazısı

“Amaç Cumhurbaşkanına hakaret değil, yönetimdeki bozulmayı eleştirmek”

Dava konusu olan “Kıbrıs’ı Küba yapamadılar ama KKTC, Kolombiya oldu” başlıklı yazısını da savunan İncirli, bu yazının tarihsel bir arka plana dayandığını ve çeşitli kaynaklara referansla kaleme alındığını belirtti. “Anglo-Amerikan dünya Kıbrıs’ın Sovyet etkisine girmesini istemedi, EOKA ve TMT bu bağlamda organize edildi. Bugün geldiğimiz noktada, rüşvet ve yasa dışı yapılarla anılan bir tablo oluştu. Bunu Kolombiya metaforuyla ifade ettim” dedi.

Yazının amacının Cumhurbaşkanına hakaret değil, ülke yönetimindeki sistemsel bozulmayı eleştirmek olduğunu söyleyen İncirli, şöyle devam etti:

“Kolombiya ne ile ünlüdür? Uyuşturucuyla. KKTC’de çok sayıda uyuşturucu davası görülmektedir. Kolombiya aynı zamanda rüşvetle anılan bir ülkedir. Burada vurguladığım, KIB-TEK’te Anayasa ve yasalara aykırı olarak doğrudan akaryakıt alımının gerçekleşmesidir. Türkiye’den gelen bir talimatla KIB-TEK’e ihale yapılmadan doğrudan yakıt getirildiğini belirttiğim bir yazıdır. "Makam uğruna bu talimata uyulmaktadır" dedim. “Devlette ihaleleri suç örgütleri kazanıyor” dedim ama “ülkeyi suç örgütleri yönetiyor” demedim. Davacı tarafından iddia edilenin aksine, Ersin Tatar’ı suç örgütlerinin yönettiğini söylemedim.”

 

“Cem Karaca: Osmannının ipiyle inme sakın kuyuya! Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete!” başlıklı yazısı

“Vatandaşına sahip çıkmayan bir tavrı eleştirdim”

Serhat İncirli, “Cem Karaca: Osmannının ipiyle inme sakın kuyuya! Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete!” başlıklı köşe yazısına da duruşmada açıklık getirdi.

İncirli, yazısında gazeteci Aysu Basri Akter’in ailesiyle birlikte Türkiye’ye girişine izin verilmemesini konu aldığını belirterek, “İki küçük çocuğu ve eşiyle birlikte Türkiye’ye sokulmayan bir gazeteci arkadaşımızın yaşadığı mağduriyet karşısında, yönetime gelen Ersin Bey ve Tahsin Bey’in hiçbir şey yapmamasını eleştirdim” dedi.

Söz konusu yazının Türkiye’ye şükran sunan anlayışın eleştirisi olduğunu ifade eden İncirli, “Onlar sürekli Türkiye’ye şükran sunar ve herkesin onlar gibi düşünmesini bekler. Bu olay karşısındaki tavırları ‘Gardaş, biz bir şey yapamayız’ şeklindeydi. Ben de bu tavrı ve vatandaşına sahip çıkmayan anlayışı eleştirdim” diye konuştu.

 

“Siyasi baskılara kapalıyım”

Avukat Aslı Murat’ın mesleki ilişkilerine dair yönelttiği sorulara da yanıt veren İncirli, SİM TV ve YENİDÜZEN’deki çalışmalarını özel bir reklam şirketiyle yaptığı sözleşme kapsamında sürdürdüğünü ve bu kurumlarla doğrudan bir maaş ilişkisinin bulunmadığını belirtti.

Hiçbir siyasi partiyle organik bir bağının olmadığını da vurgulayan İncirli, “CTP dahil hiçbir partiden talimat almadım. ‘Böyle yaz, şunu yap’ diyen olmadı. Bu kapılar bana kapalıdır” ifadelerini kullandı.

 

“Danışmanlık görevine hiç atanmadım”

Davacı tarafın, “Cumhurbaşkanlığı basın danışmanlığı görevinin sona ermesi nedeniyle bu yazıları intikam ve düşmanlık duygularıyla yazdığı” iddiasının sorulması üzerine İncirli, bu göreve hiç atanmadığını, resmi bir sözleşme ya da atamanın hiçbir zaman gerçekleşmediğini söyledi. “Sayın Tatar’ın huzurunda, başka bir şahıs tarafından bu göreve getirilemeyeceğim söylendi. O da bana dönerek ‘Yeğenim duydun, toparlan’ dedi. Ben zaten bu göreve hiç atanmadım” dedi.

 

“Tatar’a yönelik eleştirilerim, geçmişe kıyasla çok daha hafif”

Serhat İncirli, duruşmada mesleki geçmişine de değinerek, Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan farklı isimlere geçmişte yönelttiği eleştirilerin Ersin Tatar’a yönelik ifadelerden çok daha sert olduğunu söyledi.

“Ben mesleğe başladığımda Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’tı” diyen İncirli, Denktaş’a dönük eleştirilerinin kamuoyunda geniş yankı uyandırdığını hatırlattı. “Fotoğrafçı Rauf Dayı” ifadesinin kendisine ait olduğunu belirten İncirli, “Avrupa gazetesinde yazdığım bir yazıda, Denktaş’a ‘Sen git torunlarınla oyna, vazgeç bu işten’ diye seslenmiştim. Türkiye’de beni şikâyet etti ama dava açmadı” dedi.

İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’a yönelik eleştirilerinin de benzer şekilde sert olduğunu belirten İncirli, “Beyninin Türkiye’de değiştirildiğini, nakledildiğini yazdım. Bunlar çok daha ağır eleştirilerdi. Bugün Sayın Tatar’a yönelik yazdıklarımın tonu geçmişe göre oldukça hafif” diye konuştu.

 

Bu kez Ersin Tatar’ın avukatı Salih Can Doratlı sorguladı:

“Herhangi bir kişinin hoşgörüsü veya ‘boşgörüsü’ ilgi alanımda değildir”

Duruşmada, YENİDÜZEN’in avukatı Aslı Murat’ın ardından bu kez davacı Ersin Tatar’ın avukatı Salih Can Doratlı, gazeteci Serhat İncirli’yi sorguya tuttu. Özellikle “Abidik Gubidik Toplum Liderliği”, “Zito Ers”, “Cem Karaca: Osmannının ipiyle inme sakın kuyuya!” ve “Kıbrıs’ı Küba yapamadılar ama KKTC Kolombiya oldu” başlıklı yazılar sorgulandı.

 

“Naapsın” tartışması: “Sıradan bir kişiyse yardım ederim. Ama Cumhurbaşkanıysa acımam, istifa etsin”

Avukat, “Abidik - Gubidik Toplum Liderliği” başlıklı yazıda geçen “Naapsın…” ifadesini hatırlatarak, bunun bir acıma içerip içermediğini sordu. Avukat, “Bu ülkedeki dile hâkim olduğunuz kanaatindeyim. ‘Naapsın’ ifadesi acıma değil mi?” dedi.

İncirli ise “Zayıflık gösteriyor” yanıtını verdi. Avukat, “Zayıf birine acımaz mıyız?” diye sorunca İncirli, “Sıradan bir kişiyse yardım ederim. Ama Cumhurbaşkanıysa acımam, istifa etsin” cevabını verdi.

 

“Birileri söylemediği için dernekleri kabul etmeyi, devlet işi sanıyor”

Avukat, aynı yazıdaki “Eşit egemen devlet işleri olduğunu sanıyor” ifadesini hatırlatarak, “Sayın Cumhurbaşkanının neyin devlet işi olduğunu bilmediğini mi söylüyorsunuz?” diye sordu. İncirli net bir dille, “Yüzde yüz iddia ediyorum ki birileri söylemediği için dernekleri kabul etmeyi devlet işi sanıyor” dedi.

 

“Abidik gubidik insanlar geliyor”

Avukat, “Abidik gubidik ne anlama geliyor?” sorusunu yöneltti. Serhat İncirli, “Saçma sapan anlamındadır” dedi. Avukat, “Yani Saray’a saçma sapan insanlar geliyor diyorsunuz?” diye sordu. İncirli, “Cumhurbaşkanı makamına göre evet, saçma sapan. Beni ziyaret edebilirler ama makamda ediyorlarsa ve bu, çok önemli görüşme diye lanse ediliyor, 50 farklı kanaldan topluma servis ediliyorsa, ben buna görevini bilmiyor derim” diye yanıt verdi.

 

“Yalaka diyorum çünkü yağ çekiyorlar”

Avukat, “Cem Karaca: Osmannının ipiynen enme sakın guyuya!” başlıklı yazıya ilişkin olarak, “Cumhurbaşkanına yalaka diyorsunuz, bu hakaret değil mi?” dedi. İncirli, “Bunun hakaret olduğuna inanmıyorum. KKTC’de en ağır küfürler bile bazen samimiyet göstergesi olarak görülür. Eğer birileri Türkiye’yi yöneten bazı kişilere ciddi şekilde yağ çekiyorsa, ben de yalaka derim” ifadelerini kullandı.

 

“Örneğin Kıbrıslı Rumlar ve liderliğinin bizi kucağa oturtmak istediğini söylemesi tamamen uydurmadır”

Avukat, “Zito Ers” başlıklı yazıya değinerek, “Yazıda Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı konuşmaları ‘uyduruktan’ diye niteliyorsunuz. Bu makul eleştiri sınırında mı?” sorusuna İncirli, “Evet, çünkü söyledikleri gerçekle bağdaşmıyor. Örneğin Kıbrıslı Rumlar ve liderliğinin bizi kucağa oturtmak istediğini söylemesi tamamen uydurmadır” dedi.

Avukat, “Bu toplumun lideri sıfatını 10 saniye bile kullanmaması gereken bir utanç diyorsunuz. Cumhurbaşkanı utanç vesilesi mi?” diye sordu. İncirli, “Hayır, yaptığı şeyin utanç olduğunu söylüyorum” diye yanıtladı.

 

“Devlete suç örgütleri sızdı”

“Kıbrıs’ı Küba yapamadılar ama KKTC Kolombiya oldu” başlıklı yazıya dair avukat, “Devletin suç örgütleri tarafından yönetildiğini mi iddia ediyorsunuz?” sorusunu yöneltti. İncirli, “Yönetildiğini değil, suç örgütlerinin devlete sızdığını söylüyorum” dedi.

İncirli, “Eğer KIB-TEK’e yakıt satışıyla adı geçen bir kişi, Cumhurbaşkanı’nı arayıp benim danışman olarak kalmamam gerektiğini söylüyorsa, ben de bu yorumu yaparım” dedi.

 

“Dava açılmış olması yazı tarzımı değiştirmez”

Duruşmada Serhat İncirli’ye yönelik sorgusunu sürdüren davacı avukat, “Bu dava açılmış olmasına ve Sayın Cumhurbaşkanı yazılarınızın hoşgörü sınırları içinde olmadığını mahkeme aracılığıyla ortaya koymasına rağmen, siz hâlâ hoşgörüye dayanarak mı yazıyorsunuz?” diye sordu.

İncirli, bu soruya, “Hayır, ben sadece gazetecilik yapıyorum, görevimi yapıyorum” yanıtını verdi.

Avukat bu kez, “Davanın açılmış olması, muhatabınızın sizin hoşgörü çerçevesinde yazmadığınızın ispatıdır” iddiasında bulundu.

İncirli ise net bir şekilde şunları söyledi:

“Dava açılması veya açılmaması, KKTC Başsavcılığı’na ceza davası açılması için 7’den fazla dosya gönderilmiş olması, benim yazdığım yazıların şeklini ve tavrını değiştirmeyecek.

Yazılarıma müdahale yetkisi olan tek iki kişi vardır: Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Müdürü. Onlar tarafından müdahale gelirse, ben profesyonel kapasitemi o zaman değerlendiririm.

Onun dışında herhangi bir kişinin hoşgörüsü veya ‘boşgörüsü’ ilgi alanımda değildir. Ben işimi gerektiği gibi yapmaya çalışıyorum.”

 

“YENİDÜZEN CTP’ye bağlı mı?”

Avukat, YENİDÜZEN’in siyasi bir partiyle bağlantısı olup olmadığını sordu. İncirli, “Hayır, yoktur” dedi. Avukat, “CTP’ye bağlıdır” iddiasını dile getirdi. İncirli ise şu yanıtı verdi:

“Ben de iddia ederim ki bu iddianız gerçek dışıdır. Fikir ve ideolojik yakınlık ile organik bağ farklı şeydir. Öyle bir bağ olsaydı bana yazı yazdırmazlardı. Bir gün beni işten durdururlarsa, o zaman iddianızın doğru olduğuna inanırım.”

Avukatın, “Siz CTP’ye hizmet edecek şekilde yazılar yazıyorsunuz” sözlerine ise İncirli, “Asla, mümkün değil. CTP’nin bazı politikalarını desteklediğim gibi, onları eleştirdiğim de çok oldu. Gençler, kadınlar ve Kıbrıslı sorunuyla ilgili politikalarını destekliyorum ama bu bir parti bağı değil, gazetecilik tercihidir” dedi.

 

 

Bu haber toplam 2490 defa okunmuştur