1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Kıbrıs’ı Küba yapamadılar ama KKTC, Kolombiya oldu!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Kıbrıs’ı Küba yapamadılar ama KKTC, Kolombiya oldu!

A+A-

Kıb – Tek’te neler oluyor?

Bu soruya sağlıklı yanıt verebilmek için, bu ülkedeki denetleme mekanizmasına çok ciddi şekilde güven duyulması gerekiyor!

-*-*-

Örneğin Sayıştay Başkanlığı…

-*-*-

Bu başkanlığın başkanının kim olduğu değildir önemli olan…

Bu başkanlığın, bugüne kadar ne yaptığıdır…

Sorun, kişiler değildir; sorun, bir çok kurum gibi, Sayıştay’ın da “siyasi” karaktere büründürülmüş olmasıdır.

-*-*-

Ama hepsinden önce; neredeyse tüm kurumların başına gelecek olan kişilerin, önce Anavatana biat ve itaat konularında doktora yapmış olması şartlarıdır!

Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Var mı bu ülkede çok güvenebileceğimiz bir denetim mekanizması?

Yoktur!

Neden?

Çünkü şimdiye kadar hiçbir usulsüzlükten, yolsuzluktan, rapordan “sonuç çıkmamıştır” da ondan!

-*-*-

Kıb-Tek’te neler olduğunun ortaya çıkarılması konusunda, vatandaş baskısı da cılızdır…

Sivil toplum örgütlerinin de en küçük bir tepkisi söz konusu değildir.

-*-*-

Oysa, olay çok korkunçtur…

Tekrar tekrar yazıyoruz…

Yazmaya da devam edeceğiz…

-*-*-

Türkiye’den bir yetkili, KKTC’de Kıb – Tek yönetimine, “ihale ile akaryakıt almaktan vazgeçeceksiniz; bizim çocuklardan doğrudan alım yapacaksınız dedi mi demedi mi?

Elde ettiğim bilgi, tamamen bu yöndedir…

Yani, Türkiye’den, “akaryakıt artık bizim çocuklardan alınacak” talimatı gelmiştir ve bu uygulamadadır…

-*-*-

İşte sağlıksız bir yönetim; corrupt bir yapı buradadır…

Koltuk uğruna, makam uğruna ve hepsinden öteye, belki de “hırsızlık” aşkına, şu anda bu talimata uyulmaktadır…

-*-*-

Kimse hesap vermemektedir.

Çok pahalıya akaryakıt alındığı söyleniyor, toplumun ve tabii ki “KKTC”nin son birkaç ay içerisindeki doğrudan alımlardan dolayı 140 milyon TL fazladan ödeme yaptığı konuşulmaktadır.

-*-*-

Daha da acısı; “neden ihaleye çıkmıyorsunuz?” sorusuna, Türkiyeli yetkililerden çekindikleri için “yanıt” da verilememektedir!

-*-*-

Bundan da acısı; alınan akaryakıtın kalitesi, insan sağlığına verdiği, verebileceği zarar konusunda da bilgi bulunmamaktadır!

-*-*-

Özgür Gazete’nin dünkü haberi bence çok önemliydi; hapiste yatan bir kişinin, hala kurumu yönettiği söylenmektedir bu haberde…

Ve bazı siyasilerin, bu kişiyi ziyaret ettiği…

Yenidüzen, bir gün önce, “doğrudan akaryakıt alımı yapılan Türkiye’den bir şirketin yetkilisinin KKTC’ye sahte kimlikle giriş yaptığını” da yazdı…

-*-*-

“Sahte devlet”, “corruption” iddialarını geçtim…

Bir zamanlar Amerika ve İngiltere, “Aman Kıbrıs, Doğu Akdeniz’in Küba’sı olmasın” diyerek, bunca belayı başımıza açmışlardı…

EOKA ve TMT, komünizme karşı kurulan iki milliyetçi örgüttü mesela…

Önlediler, engellediler belki ve Kıbrıs Adası Doğu Akdeniz’in Küba’sı olmadı ama KKTC kesinlikle Akdeniz’in Kolombiya’sı olmuş durumdadır!

Tam bir mafya devleti!

-*-*-

Pek yakında alacak – verecek meseleleri daha da artsın, görün bakın siz mafyayı!

-*-*-

Bu noktada herkese son kez soruyorum; “KKTC bir mafya devleti midir yoksa bir hukuk devleti midir?”

-*-*-

Çok açık bir şekilde, suç örgütleri devletlerin içine sızmış durumdadır…

KKTC Devleti’ni, Cumhurbaşkanı’nı, Başbakanı’nı, Dışişleri Bakanı’nı, Maliye Bakanı’nı sözde fikirleri ile yöneten ismi de belli üç veya bilemediniz dört kişi, bu alımları, akaryakıttan, aşı belgesine kadar her türlü ihaleyi yönetmektedir…

-*-*-

Bu kişiler, KKTC devletini, şahıslarına hizmet eden bir aygıta dönüştürmüş durumdadırlar…

-*-*-

Ve yukarıda adını saydığım kişilerle birlikte, “eşit egemen devlet” diye yola çıkıp, malı götürmektedirler…

-*-*-

Bu ortamda, Cumhuriyet Meclisi’ne bilgi vermeden, “öneriler hazırladım” diyerek Anastasiadis’e ileten Ersin Tatar’ın, şu anda Meclis’e gidip bilgi verecek olması, sadece saçma bir oyundur.

CTP ve HP’nin bu adi oyuna gelmeyeceğinden eminim; umarım Sayın Hasan Tosunoğlu ve Serhat Akpınar; hatta Talip Atalay da gelmez…


Siz Fenerbahçe’yi çok mu seviyorsunuz?

Çok faşist bir tavır…

Hangisi mi?

Fenerbahçe taraftarının, Dinamo Kiev’den yediği ikinci gol sonrası yapılan tezahürat tabii ki!

-*-*-

Elbette taraftarı olduğunuz takım hayallerinizi kırdığı zaman üzülürsünüz!

Ama rakibin suçu olmadığı gibi; olayı spordan siyasete taşımak sadece “faşizm”dir…

Affedilir değildir!

-*-*-

Başka ülkelerde mi?

Kesinlikle benzer taraftar grupları vardır!

Güney Kıbrıs’taki Apoel taraftarları da spora siyaseti karıştırır ve “faşist”tir…

-*-*-

Sırbistan’da, İtalya’da, İspanya’da da “faşist” taraftar grupları olan çok takım bilinmektedir ama geçtiğimiz akşam İstanbul’da yaşanan olay, tiksindiricidir.

-*-*-

“Bizi maçta yendiniz ama inşallah Vlademir Putin de sizi bombalarıyla öldürür” şeklindeki düşünce tarzı; affedilir, hoş görülür bir şey değildir…

-*-*-

Bakın görün; Fenerbahçe kulübüne, kesinlikle UEFA’dan ceza gelecektir…

Ama cezayı bırakın, bu utanç, zor silinecektir…

-*-*-

Sormak istiyorum; “siz, Fenerbahçe’yi çok sevdiğiniz için mi Vlademir Putin diye slogan attınız?”

Bence “sevmiyorsunuz…”

Sevmek buysa, olmasın daha iyi!


marc-olivier-jodoin-tstnu7h4uee-unsplash.jpg

Hindistan'ın kuzeyindeki Uttar Pradeş eyaletinde bu hafta içinde yıldırım düşmesi nedeniyle 49 kişi hayatını kaybetti. Hindistan'da muson mevsimi hazirandan eylüle devam ediyor. Hindistan Meteoroloji Departmanına göre, nisandan bu yana Hindistan'da yıldırım düşmeleri nedeniyle yaklaşık 750 kişi öldü… Ölümle ve inançla elbette şaka yapılmaz ama Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açıklamalarına göre gideceksek, pahalılığın ya da fiyat artışlarının sebebi “Allah”… Bizim “bir” Allah’ımız var… Hintilier ise yüzlerce Tanrı’ya inanıyor… Biz, fiyat artışı ya da döviz artışının sorumlusunu bulduk; peki yıldırımla insan öldüren acaba Hintlilerin hangi Tanrı’sı? Bu arada “din değişirsek, yüksek enflasyon ve TL’nin erimesinden kurtulur muyuz hocam?”

Bu yazı toplam 2083 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar