1. HABERLER

  2. DÜNYA

  3. Kıbrıs Rum basını: “Ankara’nın büyük projesi doğal gazı denetim altına almak"
Kıbrıs Rum basını: “Ankara’nın büyük projesi doğal gazı denetim altına almak

Kıbrıs Rum basını: “Ankara’nın büyük projesi doğal gazı denetim altına almak"

Kıbrıs Rum basını Türkiye’nin nihai hedefinin sözde Rum doğal gazını denetimi altına almak olduğunu, bu proje temelinde hareket ettiğini iddia etti.

A+A-

Kıbrıs Rum basını Türkiye’nin nihai hedefinin sözde Rum doğal gazını denetimi altına almak olduğunu, bu proje temelinde hareket ettiğini iddia etti.

Fileleftheros haberi “Hem Kendi Devletleri Hem Gazdan Pay... Ankara’nın Büyük Projesi Kıbrıs’ın Doğal Zenginliğini Denetimi Altına Almak... Eroğlu’nun Enerjiyle İlgili Önerisi Türk Tarafınca İdame Ettiriliyor” başlık ve spotlarıyla aktardı.

Türk tarafının siyasi açıdan doğal zenginliğin yarı yarıya (50-50) paylaşılması gerektiği mantığını dillendirdiğini ancak perde gerisinde çözümün doğal gaz gelirleriyle finanse edilmesi fikrini ortaya koyduğunu savunan gazete bu fikrin “malum nedenlerden dolayı zemin kazanmakta olduğunu” yazdı, özetle şöyle devam etti:

“Türk tarafı 2012’de sunulan ve müzakerelere, özel bir teknik komite oluşturulmak suretiyle enerji başlığının da katılmasına çalışıldığı öneriyi idame ettiriyor. Güvenilir bilgilere göre Ankara, her istikamete Eroğlu’nun önerisini hatırlatarak, meseleyi idame ettirmesi için Kıbrıs Türk tarafını cesaretlendiriyor.

“Türkler denizde egemenliğin 50-50 olmasını istiyor”

Türkler bu öneriyle ve konuyu hareketlendirerek, doğal gaza el atmak ve bölgeyi stratejik açıdan denetimleri altına almak istiyor. Toprakta ‘kendi egemenliklerini, denizde ise egemenliğin 50-50 olmasını güvence altına almak istiyorlar. Kısaca, herkesin kendi devleti, denizler de yarı yarıya (yüzde 50-50) olacak. Daha önce yapılmış araştırmalara göre Kıbrıs’ın güneyinde ve batısında doğal gaz var. Kuzeyinde doğal gaz varlığına dair bir işaret yok.

Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından enerji meselelerindeki prosedür ileri götürülürken Türkiye’nin tepkisinin ılımlı olduğu, diplomatik hareketler (Eroğlu’nun önerisi) ve sözlü tehditlerle sınırlı kaldığı argümanı sıklıkla öne sürülüyor.

Ancak, bilgi sahibi bir kaynağın vurguladığı üzere Ankara ‘tabağa konulmuş hazır yemek’; yani gerekli bütün hareketlerin yapılmasını, zeminin hazırlanmasını ve sondaj başladığında doğal gazı almayı bekliyor. Elbette, bu resimde ABD ve İsrail gibi üçüncü ülkelerin ve Kıbrıs MEB’inde faaliyet gösteren şirketlerin de var olduğu unutulmamalıdır.

Şimdilik hareket etmek için Türk tarafının elinde Eroğlu’nun önerisi var. Eroğlu’nun BM Genel Sekreteri’ne sunduğu öneri-belgede (talking paper on the Hydrocarbon reserves aroynd the island of Cyprus – 29 September 2012) Genel Sekreter’den araştırmalar konusuyla ilgilenecek olan özel teknik komiteye başkanlık edecek arabulucu ataması isteniyor.

İki taraf komiteye kendi temsilcilerini atayacaklar, uluslararası sözleşmelere onay vermeleri güvence altına alınacak (Yani Kıbrıs Cumhuriyeti’nin MEB belirleme anlaşmaları şaibe altına sokuluyor). Bu öneri temelinde, servet kaynaklarından taraflardan her birinin alacağı pay belirlenecek, gelir teknik komitenin özel fonuna yatırılacak ve özellikle, çözümün uygulanmasının finansmanı için kullanılacak. Lefkoşa bu öneriyi peşinen ciddiyetsiz diye niteledi.

Edindiğimiz bilgiler Türk yetkililerin yabancı devlet ve örgüt temsilcileriyle görüşmelerinde Türkiye’nin hidrokarbonlar konusunu Maraş’la bağladığı görülüyor. Detaya girmeden, bu bağlantıyı sağlamlaşmaya bırakıyorlar. Ancak doğal gaz konusu sıklıkla gündeme gelirken Maraş hakkında konuşmak bile istemiyorlar.

“Eroğlu’nun önerisi pratikte ruhsatlandırmaları donduracak, arama ve sondajla ilgili hiçbir hareket olmayacak”

Derviş Eroğlu’nun önerisi pratikte Enerji meselesini teknik düzeyde toplumlararası niteliğe ve iki varlık arasındaki bir meseleye indirgiyor. Böyle bir prosedür ile ruhsatlandırmaların donacağı, arama ve sondajla ilgili hiçbir hareket olmayacağı ortadadır. Bunun paralelinde, sahnenin tamamı yatırımcılar açısından caydırıcı olacaktır, çünkü hiç kimse şaibeli bir ortama ve bir komitenin gündeminde olmasını kabul ettiğimiz bir alana milyonlar yatırmak istemez. Keza, Kıbrıs sorunu deneyimi, sonu gelmez ve sonuçsuz görüşmelere göndermede bulunuyor."

Aynı gazete “MEB: Büyük Yatırım İçin Gözetim İmkânları” başlıklı haberinde Deniz Hukuku ve MEB’le ilgili yeni kapsamlı ve modernize edilmiş yasa tasarısının 3 Temmuz’da Rum Meclis Genel Kurulu’nun onayına, ardından da BM Sekreterliği’ne sunulacağını yazdı.

Gazete Rum Yönetimi’nin, “MEB’i içerisinde egemenlik haklarını daha etkin kullanmak” maksadını taşıyan Deniz Hukuku ve Münhasır Ekonomik Bölge ile ilgili kapsamlı hukuki düzenleme genel çalışmasının bir bölümünü oluşturan üç yasa değişikliğinin halen Rum meclisinin ilgili komitelerinde görüşülüp onaylandığını hatırlattı, özetle şunları yazdı:

“Kıbrıs Cumhuriyeti bugün elinde bulundurduğu imkanlarla Ada’nın güney ve batı kesimindeki MEB kapsamındaki deniz bölgesinin yarıya yakınını kontrol edebilecek durumdadır. Ancak modern radar alımı (veya İsrail’in işbirliğinde mevcutların iyileştirilmesi) yüzer ve uçar imkanlar satın alımı araştırılıyor.

Bütün bunlar da bölgenin yeterince denetlenmesi de, enerji haritasına giren bir ülke açısından gereklidir.”
(tak)

Bu haber toplam 1294 defa okunmuştur