1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Zor Zamanlar, Duygularımız ve Biz
Zor Zamanlar, Duygularımız ve Biz

Zor Zamanlar, Duygularımız ve Biz

Travmatik durum dendiğinde olumsuz bir durum çağrışsa da bazı değişikliklerin olumlu yönde olabileceğini de unutmamak gerekir.

A+A-

Ayşegül Sayan
pskaysegulsayan@hotmail.com

Hayat olumlu ve olumsuz yanlarıyla bütün olan ve süreklilik içeren bir yapıdadır. Her zaman istendik şeylerin gerçekleşmesi mümkün olmadığı gibi, her zaman istendik şeylerin gerçekleşmesi tahmin edildiği gibi kişileri mutluluğa da götürmemektedir. Bazı olumsuz olarak tanımlanan yaşantılar olumlu sonuçlara da yol açabilmektedir. Yaşamın pek çok yönü vardır ve bazı yönleri daha işlevsel ilerlerken bazı yönleri daha farklı bir şekilde gelişebilmektedir. İnsanlar hayatta çeşitli amaçlar edinip bunları gerçekleştirmek ya da var olanları korumak üzere davranışlarda bulunurlar. Hayatta kişilerin üzerinde kontrole sahip olabilecekleri yaşantılar olabildiği gibi insanların her şeyi kontrol etmesi de mümkün değildir. İnsanlar rutin hayatlarına devam etmekteyken kontrol dışı gelişen ve hayatın pek çok yönünü etkileyen olaylarla karşılaşabilmektedir. Yaşanılan doğal afetler sonrası bazıları doğrudan ve hayatlarının pek çok yönünde kayıp ve değişiklikler yaşar, kimilerinin yaşadığı bu değişiklik ve kayıplar farklı yaygınlık ve derecelerde gerçekleşir. Günlük rutinlerinde hiçbir değişik ve kayıp yaşamayanlar bile bu sonuçlara maruz kaldıklarında olumsuz etkilenebilmektedir. Doğal afetlerin yaşantılardaki değişiklik ve kayıplar gibi olumsuz sonuçlarının yanı sıra bu tür yaşantıların kişilerde farklı bir bakış açısının gelişmesine yol açabileceği de söylenebilir.

Bu bakış açısıyla, herkesin geçmiş yaşantılarına baktığımızda farklı etkilenmeleri ve farklı yollarla bu etkilerle başa çıkabilmeleri mümkündür. Hayat her zamanki rutin akışında giderken bir anda gelişen ve yaşamın rutinlerinde, sürekliliklerinde değişikliklere yol açan durumları travmatik durum olarak tanımlayabiliriz. Travmatik durum dendiğinde olumsuz bir durum çağrışsa da bazı değişikliklerin olumlu yönde olabileceğini de unutmamak gerekir. Bir durumun nasıl sonuçlanacağını belirleyen etkenlerden en önemlisi kişinin o değişikliği nasıl ele aldığı, nasıl yorumladığı ve hayatında nereye koyduğudur.

 

Rutin ve Sürekliliklerde Kırılmalar ve Kontrol Algımız

tBu tür rutin ve sürekliliklerde kırılmalara yol açan durumlarda genellikle en çok kontrol algımız etkilenmektedir. Günlük rutin içinde unutulan her şeyin kontrol edilemeyeceği farkındalığı çeşitli duygulara yol açabilmektedir. Bu duygulara kaygı, çökkünlük, öfke gibi örnekler verebiliriz. Tekrar başımıza kontrol edemeyeceğimiz olayların gelme olasılığını sürekli düşünerek beynimizi bununla meşgul edebiliriz. Dolayısıyla zihinsel faaliyetlerimizi yerine getirmekte güçlük yaşayabilir, bu nedenle çeşitli durum ve ortamlardan kaçınabilir, uyku ve iştah farklılıkları yaşayabiliriz. Kontrol algısını kaybettiğimizde ne yaparsam yapayım bir anlamı olmayacak düşüncesine kapıldığımızda geleceği şekillendirmek için gerekli enerji, motivasyon ve gücü bulmakta güçlük yaşayabiliriz. Kontrol sahibi olmadığımız yaşantı için kendimize, diğerlerine, belirli bir gruba, dünyaya ve sisteme kızabilir, suçlayacak hedefler bulabiliriz. Bu tür yaşantılarda dünyanın güvenli bir yer olduğu inancımız sarsılmaktadır ki, bu da her yönüyle bizi etkileyecek şekilde dünyayla ilgili tüm bakış açımızı değiştirebilmektedir.

 

Travmatik Olaylara Verilen Tepkiler ve Bireysel Farklılıklar:

Bazı bireylerin travmatik durumlardan sonra olumsuz etkiler gösterebileceği, diğerlerinin ise bu tür durumları daha farklı ve olumlu bir şekilde ele alabileceği söylenebilir. Böyle bir değişiklik durumda ilk evrede şok, şaşkınlık gibi durumlar içinde olmak doğal bir akış içermektedir. Şaşkınlık ve şok evresinde aslında durumu anlamlandırmak, değerlendirmek ve yeni bir yol haritası çizmek için kişiler hazırlık yapmaktadır. Bu ilk evreye gerekli süreyi tanımak sonraki çizilecek yeni yol haritasını daha sağlıklı kılacaktır. Bu evreyi geçirdikten sonra yeniden toparlanmak için harekete geçme evresi gelmektedir. Kişilerin farklı özelliklerine bağlı olarak bu evrelerin süreleri ve bulunan yollar değişiklik gösterebilmektedir. Bu aşamalar boyunca kişilere en büyük desteği yargılamadan, akıl ya da öğüt vermeden ve anlatımlarını kesmeden onların yaşantılarını ifade etmesine fırsat vererek sağlayabilmek mümkündür. Yaşanan travmatik durumu anlamlandırmanın en iyi yolu, onu sözlü ya da yazılı olarak ifade etmek ve dışa vurmaktır. Böylece bu durumu anlamlandırabilen kişiler bundan sonraki yollarını nasıl çizeceklerini de daha sağlıklı ve kolay bir şekilde bulabilirler.

Bu haber toplam 1745 defa okunmuştur
Gaile 500. Sayısı

Gaile 500. Sayısı