
"Demokratik siyasi güçler aşırı sağa karşı durmalıdır"
AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu, Avrupa Parlamentosu'nun 2024-2025 dönemi çalışmalarına ilişkin raporunu sundu.
AKEL Merkez Komitesi Genel Sekreteri Stefanos Stefanu ve Avrupa Parlamentosu Üyesi Giorgos Georgiu'nun katılımıyla Lefkoşa'daki Avrupa Evi'nde gerçekleştirilen basın toplantısında AKEL halkın taleplerini savunma, şeffaflık ve hesap verme ana mesajıyla Avrupa Parlamentosu'nda 2024-2025 dönemi çalışmalarına ilişkin raporunu sundu.
Basın toplantısında yaptığı açılış konuşmasında AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu hesap verebilirliğin bir sorumluluk ve demokratik yükümlülük olarak öneminin altını çizerek, Yurttaşların oylarıyla verdiği desteğin nasıl kullanıldığını ve siyasi temsilcilerin Avrupa kurumlarındaki faaliyet ve çalışmalarını halkın bilme hakkına sahip olduğunu vurguladı.
2024-2025 döneminde AKEL'in Avrupa Parlamentosu'ndaki çalışmalarına ilişkin basın toplantısında AKEL Merkez Komitesi Genel Sekreteri Stefanos Stefanu’nun yaptığı konuşma şöyle:
“Bugünkü basın toplantısında geçen yıl yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinden bugüne kadar geçen sürede AKEL'in Avrupa Parlamentosu'nda gerçekleştirdiği faaliyetlerin sunumunu yapıyoruz.
Siyasetin değersizleştirildiği ve toplumun önemli bir kesiminin siyasetle ilgilenmemeyi tercih ettiği bir dönemde hesap verebilirliğin iki misli değeri vardır. Hesap verebilirlik şeffaflığa hizmet eder.
Hesap verebilirlik aynı zamanda talep ettiklerimizin ve yaptıklarımızın değerlendirilmesine de hizmet eder. Biz hesap vermekten korkmuyoruz. Tam tersine bunu hedefliyor ve arzuluyoruz. İnsanların bizi izlemesini ve değerlendirmesini istiyoruz. Yurttaşların bilgilendirilmesini ve bilgi edinmeye çalışmasını istiyoruz. Siyasetten uzak durmamalarını, yanıltıcı haber başlıkları ile sınırlı kalmamalarını istiyoruz. Bizzat yaşananların arka planlarını da görerek, geçip sebepleri araştırmalarını istiyoruz.
Avrupa Parlamentosu'nda faaliyet gösteren bir Parti olarak yaptığımız faaliyetler ve çalışmalar hakkında ortaya koyduğumuz bilgilerle ve hesap vererek, bu amaçlara hizmet ettiğimize inanıyoruz. Katıldığımız her kurum ve iktidar organında ortaya koyduğumuz görüşler, talepler ve icraatlar için hesap veriyoruz çünkü yurttaşların oylarıyla bize verdikleri gücü nasıl kullandığımızı ve nasıl değerlendirdiğimizi bilme hakkına sahip olduklarına ve bunu talep edebilmeleri gerektiğine inanıyoruz. İşte bu nedenle Temsilciler Meclisi'ndeki, Yerel Yönetimlerdeki ve Avrupa Parlamentosu'ndaki faaliyetleriimiz ve çalışmalarımız hakkında hesap ve bilgi veriyoruz.
Bilgilendirilen yurttaşlar popülizmin etkilerine daha az maruz kalırlar. Fobilere dayalı görüş ve politikalara, değerleri ve idealleri geçersiz kılan eylem ve tutumlara daha az maruz kalırlar. Aşırı sağ siyasi arenadaki varlığını yoğun dozda milliyetçilik, ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla popülizmin ve korkunun araç olarak kullanılmasına dayandırıyor.
Aşırı sağın halk içinde destek bulması bu şekilde gerçekleşiyor. Ve ne yazık ki Kıbrıs'ta ve Avrupa'da da bu yaşanıyor. Demokratik siyasi güçler aşırı sağa karşı durmalıdır. Ne yazık ki bu gerçekleşmemekle kalmıyor ve ağırlıklı olarak sağ partiler iktidarlarını sürdürebilmek için aşırı sağa ya hoşgörü gösteriyorlar ya da aşırı sağla iş birliği yapıyorlar. Bu da aşırı sağın sanki normal bir şeymiş gibi sunulmasına yol açıyor.
Avrupa Parlamentosu'ndaki faaliyetlerimize ve çalışmalarımıza ilişkin bilgilendirmenin bir başka nedeni daha var: Kıbrıs'ın AB'ye katılımına, özellikle de AB’nin en demokratik kurumu olan Avrupa Parlamentosu'ndaki katılımımıza yatırım yapıyoruz. AKEL'in ve içerisinde yer aldığımız olduğumuz Avrupa Solu’nun görüşü -güç dengesi şu aşamada Sol'un lehine olmasa bile- Avrupa Parlamentosu'nun rolünü güçlendirmektir. Avrupa Parlamentosu’nda günümüzde sosyal demokrasiyle, ama aynı zamanda aşırı sağla da iş birliği yapan, bizim katılmadığımız politikaları destekleyen sağcı güçler hakimdir. Ancak Avrupa Parlamentosu üyeleri doğrudan halk tarafından seçilmektedir ve bu bizim için iki kat daha önemlidir. Sistem, egemen seçkinlerin politikalarına destek veya hoşgörü sağlamak amacıyla, onların istediği toplumsal görüş ve bilinci şekillendirmek için binlerce görünür ve görünmez yol ve mekanizma geliştirmiş olsa bile, seçilmiş yetkililer seçimlerde hesap verir ve değerlendirilir. Avrupa Parlamentosu'nun rolünün güçlendirilmesi ise, AB'de de var olan çeşitli lobilere, büyük çıkar gruplarına, karmaşık çıkar ilişkilerine ve yolsuzluklara karşı siperle inşa etme amacıyla kontrolü, şeffaflığı ve hesap verebilirliği güçlendirir.
AKEL için AB içinde veya dışında olmak diye bir ayrım söz konusu değil. Kıbrıs'ın AB'ye katılımı yönündeki kararı 1995 yılında aldık. Bu karar dünyada oluşan durum ve koşullar göz önüne alınarak verilen bilinçli bir karardı. Kıbrıs'ın AB aracılığıyla destek bulabileceği ve esas olarak, Türk işgalini sona erdirerek Kıbrıs'ı ve halkımızı, Kıbrıslırumları ve Kıbrıslıtürkleri yeniden birleştirecek bir çözüme ulaşmak için fırsatları değerlendirme anlayışına dayanıyordu ve dayanmaya devam ediyor.
Bu anlayış, AB içinde büyük çıkarların ve gizli emellerin politikaların oluşumunda hâkim olmasına rağmen, Kıbrıs'ın, halkımızın ve daha geniş anlamda Avrupa halklarının iyi niyetli çıkarlarına hizmet eden politikaları teşvik etmek için Sol’un diğer güçleriyle iş birlikleri ve ortak eylemler geliştirme olanaklarının da var olduğu görüşüne dayanmaktadır. Avrupa Solu’nun aktif ve önemli bir üyesi olarak biz ve AB'deki Sol Avrupa’da yolsuzluklara ve karmaşık çıkar ilişkilerine karşı mücadele ederek, toplum, kalkınma, istihdam, toplumsal uyum, çevre için barış ve dayanışma yararına politikaların yaygınlaştırılması yönünde çabalar ortaya koymaktayız. Kıbrıs'ın AB'ye katılımından kazanç sağladığını düşünüyoruz ama aynı zamanda sorunlarla da karşılaştı, hatta 2013'teki banka mevduat hesaplarındaki kesintilerle yaşandığı gibi haksızlığa da uğradı. AB bizim evimizdir. Asıl sorulması gereken soru şu: Nasıl bir Avrupa?
Dolayısıyla AB’ye katılımımız bilinçli, yoğun ve talepkâr bir katılımdır. Egemen politikaları alkışlamıyor olmamız bizi Avrupa ya da AB karşıtı yapmaz. Zaten bu tür ideolojik-politik akımlar Sol'a değil, Sağ'a aittir. AB'de egemen olan politikalara karşı ortaya koyduğumuz muhalefet, AB'nin gidişatı ve öncelikleri konusunda farklı bir anlayışa sahip olmamızdan kaynaklanmaktadır, çünkü özünde neoliberal olan, eşitsizlikleri derinleştiren ve milyonlarca insanı dışlayan sosyoekonomik politikaların içeriğine katılmıyoruz.
AB'nin jeostratejik alanda çeşitli durumlarda sergilediği eklektik ve seçmeci hassasiyetlere ve çifte standartlı politikalara katılmıyoruz. Bunlar, AB inşa edilirken barışa, iş birliğine ve dayanışmaya hizmet eden bir devletler birliği olarak ilan edildiği ilkelere hizmet etmiyor. Ve AB'nin egemen güçleri tarafından yakın zamanda kararlaştırılan ve AB’yi daha büyük tehlikelere maruz bırakan AB'nin militarizasyonu da bunlara hizmet etmiyor.
AB'nin ilan ettiği değer ve ilkelerden son yıllarda giderek uzaklaştığını, bu durumun da Avrupa halklarının bilincinde AB'nin itibarsızlaşmasına yol açtığını düşünüyoruz.
Nasıl bir Avrupa'ya sahip olmak istediğimize dair somut bir anlayışımız var ama aynı zamanda somut bir vizyonumuz da var. Sol Grup'taki varlığımız ve diğer partilerle ve diğer gruplarla belirli konularda geliştirdiğimiz iş birlikleri aracılığıyla, barış, dayanışma ve iş birliğinin olacağı bir Avrupa için çalışıyoruz.
Kalkınmanın herkes için olacağı, çalışma hayatında hakların olacağı, çevreye saygının, adaletin, ilerlemenin ve refahın olacağı bir Avrupa için çalışıyoruz.
Kıbrıs'ın AB'ye katıldığı 2004 yılından bu yana ve daha önceki uyum süreci döneminden de itibaren, AKEL'in Avrupa Parlamentosu'ndaki tutarlı, iddialı ve yaratıcı tutumu Avrupa'daki varlığımızı nasıl değerlendirdiğimize dair cevabımızdır. Bu varlığımız ve çalışmalarımız hakkında bilgileri Avrupa Parlamentosu Üyemiz Giorgos Georgiu sunacak. Bu fırsattan yararlanarak kendisine ve çalışma arkadaşlarına, ayrıca Partimizin Avrupa İşleri Bürosu’nda çalışan yoldaşlarımıza yaptıkları mükemmel çalışmalardan dolayı teşekkürlerimi dile getirmek istiyorum.”