1. HABERLER

  2. DÜNYA

  3. Tarafların 'Mülkiyet Önerileri' basına sızdı
Tarafların Mülkiyet Önerileri basına sızdı

Tarafların 'Mülkiyet Önerileri' basına sızdı

Kıbrıs Türk tarafının önerileri birinci derecede takasın, ikinci derecede tazminatın hakim olmasını, iadenin asgariye indirilmesine çalışıyor.

A+A-

 

TARAFLARIN SUNDUĞU MÜLKİYET BELGELERİNİN İÇERİĞİ BASINA SIZDI

Haftalık Kathimerini “Mülkler Çatışmadan Geçiyor... Sunulan Öneriler, AİHM Kararları, Mal Sahiplerinin ve Kullanıcıların Hakları ve Siyasi Çözüm Arayışları” başlıklı haberinde, müzakere masasına konulan mülkiyet önerilerine, malın ilk sahibinin ve kullanıcısının hakları arasındaki şu ana kadarki hukuki dengeleri değiştiren AİHM kararlarının ağır gölgesinin sızdığını yazdı.

Kıbrıs Türk tarafının tezlerini, kendi işine gelen, AİHM’in Dimpopulos davasındaki kararına dayandırdığını Kıbrıs Rum tarafının ise AİHM’in bahse konu davadaki içtihadının mülkiyet yönünü etkilemediğini savunduğuna işaret eden gazete Rum tarafının gerçekte 40 yıldan sonra ilk mal sahibinin iade hakkının tam (%100) olmadığını da bildiğini yazdı, özetle şunları ekledi:

“İkinci veya üçüncü nesil yerinden edilmiş Kıbrıslı Rumların kendilerine miras kalan mülklerde ilk söz hakkına sahip olmalarının zor olduğunu biliyorlar. Zaman, yargı kararları ve işgal bölgelerindeki Kıbrıs Rum toprağının 2004’ten sonra süratli inkişafının anlaşmazlıkların üzerine köprü kurulmasını ve nihai al-veri etkilediğini biliyorlar. Kıbrıs sorununun yakan meselelerine hukuki tedavi yerine siyasi çözüm bulunması gereğini öneriyorlar. Müzakere gruplarında, al-ver’in ifade biçimi olmadığı anlaşılmaya başlıyor. Çözüm olabilmesi için anayasa konularında, toprakta, mülklerde, güvenlikte, garantilerde karşılıklı karşılıklar olması, bir anlaşmanın yeşil hattın her iki tarafında da düzenlenecek bir referandumda olumlu oylanmasına olanak tanıyacak olgular yaratılması gerekir.

Kıbrıs Rum Tarafının Tezleri:

Andreas Mavroyannis geçen Salı günü müzakere masasına mülkiyetle ilgili üç, merkezi hükümetin yetkileriyle ilgili de iki belge koydu. Mülkiyetle ilgili metinler şunları içeriyor:

- Mülkiyet müzakeresine yaklaşım yöntemiyle ilgili öneri,
- Temel ilkeler, kriterler ve incelemelerle ilgili tezlerin genel tarifi, ve
- Maraş’la ilgili Kıbrıs Türk ve Rum belgelerinin ve Tapu malzemesinin karşılaştırılması önerisi.

Kıbrıs Rum tarafının belgelerinde şunlar vurgulanıyor:

- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Dimopulos davasındaki kararı mülkiyetteki durumu değiştirmiyor.
- Mülkiyet yönünün temel düzenleme kriteri -bu öncelik sırasıyla- iade, tazminat ve takastır.
- Mülkünün bugünkü kullanıcısı tarafından önemli derecede inkişaf ettirilmesi gibi kabul edilir istisnalar olması dışında, mülkünü yönetme konusunda ilk söz hakkı malın ilk sahibinindir. Bu tür gelişme iade değil tazminat görüntüsü verir.
- Üzerine hastane inşa edilmiş veya toplum yararına hizmet binalarının inşa edildiği mülkler için de aynı istisnadan söz edilir.
- Kitlesel değil kişisel düzenlemelerin belirgin olduğu bütün meselelerin yönetilmesi için Mülkiyet Konseyi kurulur.
- İtirazlı durumlar için Özel Mülkiyet Mahkemeleri kurulur.

Kıbrıs Rum belgelerinde ifade edilen mutlak tezlerle ilgili şu kabuller yer alıyor:

- Dimopoulos davasıyla ilgili katı çizginin savunulması ve idame ettirilmesi çok zordur.
- Aslında baştaki tavır müzakere kozu olarak hizmet eder çünkü Kıbrıslı Rum, bu karar ile ilk mal sahibinin malı hakkında mutlak karar hakkının ‘sulandığını’ biliyor.
- Dimopulos’ta ilk kez Kıbrıs sorununun bir hukuk belgesinde mülkün tazmin edilebilecek bir mal olduğu vurgulanıyor ve ilgili kriterlere Türk yorumunu desteliyor.
- Kendilerine miras kalan mülklerini genç yaşta (örneğin 10 yaşında) bırakmak zorunda kalan ve hayatlarının büyük bölümünü başka bir yerde geçiren yerinden edilmişlerin söz konusu mülkle aileleri kadar bağlı olmadıkları belirtiliyor. Mülkün bugünkü kullanıcısının sözünün, ikinci veya üçüncü nesil göçmeninkinden daha güçlü olması ihtimalini açık bırakıyor.
- Dahası, Kıbrıs Rum tarafının önerilerinde Kilise mallarının ve Vakıf mülkiyetinin yönetilmesi de belirlenmiyor.
- Yanıcı konu olan, özgür bölgelerdeki Kıbrıs Trük mallarının iadesine de özlü şekilde değinilmiyor.
Nikos Anastasiadis’in grubu tarafından sunulan tezler taslağında mülkiyet toprakla açıkça bağlantılı kılınıyor.
- 1974 nüfusunun en az yüzde 60’ının (yaklaşık 90-100 bin kişi) Kıbrıs Rum idaresi altındaki toprağa geri dönmesi öneriliyor,
- Ana hedef, istiladan önce Kıbrıs Rum nüfusunun fazla olduğu bölgelere geri dönmeleridir. Bunun, referandumda olumlu etki yapacağı değerlendiriliyor.
- Müzakere masasında sözlü olarak, bu düzenleme ile çok az Kıbrıslı Rumun Kıbrıs Türk idaresi altındaki toprağa dönmek isteyeceği vurgulanıyor.
Bu olgu, Kıbrıs Türk tarafının, Kıbrıs Türk federal eyalet veya devletçiğinde nüfus ve arazi mülkiyeti çoğunluğuyla ilgili hedefine hizmet ediyor.

Kıbrıs Türk Tarafının Tezleri:

Derviş Eroğlu’nun grubu mülkiyet konusunda, aslında Eylül 2010’da, Dimopulos davasındaki AİHM kararı sonrasında sundukları önerilere göndermede bulunan ilgili belge sundu. Belgenin referansında, daha önce ifade edilen önerilerle birlikte okunması gerektiği belirtiliyor. Kudret

Özersay’ın sunduğu tezlerde şunlar yer alıyor:

- Gerek Kuzey’de gerekse Kuzey’de bulunacak Mülkiyet İnkişaf Şirketi kurulacak. İnkişaf planının hedefi iade edilmeyecek mülklerin tazminatları için para bulunmasıdır.
- Çoğu Kıbrıslı Türk Güney’deki mallarının tapularını Denktaş rejimine verip Kuzey’deki Kıbrıs Rum mallarının ‘tapularını’ almış olmaları temelinde mülkler blok şeklinde ele alınacak. Kıbrıs Rum tarafının burada, mülklerle ilgili düzenlemenin blok olarak değil ferdi olması gerektiği itirazında bulunuyor.
- İnkişaf ettirildiği için ilk mal sahibine iade edilmeyecek mülkler için Türkiye’den garantili tazminat mantığı öneriliyor. Bugünkü kullanıcının mal sahibini tazmin edecek parası yok ise ve mülk 5 yıl içerisinde satılmamışsa o zaman tazminatını Türkiye devleti ödeyecek.
- Güney’deki mülkünü ‘devlete’ veren hiçbir Kıbrıslı Türk göçmen bugün kullanmakta olduğu konutundan çıkartılmayacak. Bu, Kıbrıslı Türklerin Güney’de, Kıbrıslı Rumların da Kuzey’de bıraktığı malların toplu bir takas edilmesi çabasıdır.
- Bir Kıbrıslı Türk, malı bir yerleşiğe veya başka bir yabancıya satmış ise o zaman malın satın alanda kalması gerekir (ki takas halledilebilsin). Burada, Kuzey’deki inkişaf ettirilmiş ve ardından yabancılara veya Türk yerleşiklere satılmış Kıbrıs Rum malları yönetilmeye çalışılıyor.
- Kullanılmayan mallar da, bugün çoğu askeri kışla olan ve uzlaşılacak toprak düzenlemelerine tabi olanlar iade edilecek.
- Üzerine hastane veya başka bir hükümet binası veya toplum yararına bina inşa edilmiş Kıbrıs Rum malları iade edilmeyecek, tazmin edilecek.
- Üzerine otel inşa edilmiş toprak da iade edilmeyecek, tazminat ödenecek. Burada Kıbrıs Rum tarafının, malın ilk sahibine yapılan inkişafın, örneğin otelin hissesi şeklinde tazminat almasıyla ilgili eski bir önerisi vardı.

Kıbrıs Türk tarafının önerileri birinci derecede takasın, ikinci derecede tazminatın hakim olmasını, iadenin asgariye indirilmesine çalışıyor.

Al-Ver Malzemesi:

Tarafların ikinci turda konuları masaya koyma şekilleri, her birinin Kıbrıs sorununun farklı yönlerine öncelik verdiğini gösteriyor. Kıbrıs Rum tarafı mülkiyet önerisine federal hükümetinin yetkileriyle ilgili belgeler eklerken mülkleri de toprakla bağlantılı kıldı. Aslında Kıbrıslı Türklere, haksızlığa uğradığım noktada alırsam, federal yetkiler konusunda vereceğim diyor. Kıbrıslı Türklerin niyeti de benzerdir. Onlar mülkiyetle ilgili kendi önerilerine federal kamu hizmetine katılım taleplerini eklediler.”

“BIDEN ADA’YA GELMEYİ DÜŞÜNÜYOR”

Fileleftheros “Biden Gelmeyi Düşünüyor” başlıklı haberinde Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis ile ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin bir yıl içerisinde ikinci kez bir araya geleceğine işaret ederek görüşmenin Salı günü ABD Dışişleri Bakanlığı’nda gerçekleşeceğini hatırlattı, özetle şunları yazdı:

“Aynı zamanda ABD Başkan Yardımcısı Joseph Biden veya Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Kıbrıs’a gelmesi ihtimali çok ciddi görünüyor. İlerlemiyor görünen müzakereler prosedürüne destek vermek maksadıyla Bunun (Biden veya Kerry’nin ziyaretinin) çok yakın zamanda olması da ihtimal dışı değil. Böyle bir ziyaretin dikeni, Amerikalı yetkilinin Derviş Eroğlu ile görüşmek üzere işgal bölgelerine geçmesi ihtimalidir. Mesele, Ada’ya böyle bir ziyaretin sonucudur. Amerikalı yetkililer, ziyareti bir başarıya bağlamak için gelecek ki bunun da yakında gerçekleşmesi mümkün görülmüyor. Ziyaret konusunun Salı günkü Kasulidis-Kerry görüşmesinde ele alınması bekleniyor.”

Politis “Kasulidis-John Kerry Görüşmesinin Odağında GYÖ’ler... Kasulidis Maraş İçin Full” başlığıyla manşete çektiği haberinde diplomatik kaynakların, Kasulidis’in ABD ziyaretinin müzakere masasına yeni olgular getirebileceğine işaret ettiğini yazdı, özetle şunları ekledi:
“Üst düzeyli bir Kıbrıslı Türk diplomatik kaynağının gazetemize söylediğine göre Kasulidis-Kerry görüşmesi,  karşılıklı baskı uygulanarak ‘donmuş’ müzakere prosedürüne gelişmeler getirebilir. Dışişleri Bakanlığı’ndan kaynaklar da bu görüşmenin çok önemli olduğunu vurguladı. Aynı kaynak ‘Amerikalıların Kıbrıs özel temsilcisi atanması meselesine kendi yaklaşımları var’ diye ekledi.

Bu aşamada Amerikalılar, Feltman’ın varlığıyla gerek diplomatik açıdan gerek BM çerçevesindeki rollerini fark ederek Aleksander Downer’ın rolünü oynaması istenecek bir temsilci atanması ihtimalini dışarıda bırakmak isteyebilirler. ‘Kerry-Kasulidis görüşmesinden Güven Yaratıcı Önlemler düzeyinde bir şey çıkar mı?’ sorumuza diplomatik kaynaklar, bizim tarafın değişmez hedefinin, uluslararası unsur tarafından anlayış gördüğü için olgunlaşmış bir talep olan Maraş olduğunu vurguladılar.  Her halükarda bu ziyaretin zamanlaması tesadüf değildir ve müzakerecilerin özlü bölüme girmeleriyle doğrudan alakalıdır.”

Gazete güvenilir bir kaynağa dayanarak müzakerecilerin geçen Salı günü özlü bölüme başlamış olmalarından dolay,  müzakerelerin Güven Yaratıcı Önlemler’in görüşülmesiyle sürat değiştireceği yönünde temeli olan bir ümit bulunduğunu yazdı ve iyi bilgi sahibi kaynaklara işaret ederek özetle şunları yazdı:

“Bu konu Anastasiadis’in BM Genel Sekreter Yardımcısı Feltman, Angela Merkel ve Komisyon’un üst düzey yetkilisiyle görüşmesinde olgunlaştı. Kıbrıs Rum tarafının, hayata geçirilmesi müzakerelerin hızına yakıt takviyesi olacak şekilde bir takvime bağlanmasını hedeflediği bu konunun (Maraş) önümüzdeki Salı günü Kasulidis ile Kerry arasında da derinlemesine ele alınması bekleniyor.”
(tak)

Bu haber toplam 4005 defa okunmuştur