1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Taksim göründü
Taksim göründü

Taksim göründü

"... açıkça söylememiş olsa dahi, ilk kez bir basın mensubu kırığı örten alçıyı ucundan da olsa kaldırdı ve taksimin görünmesini sağladı. ."

A+A-

Andreas Parashos | Kathimerini
Çeviri: Voula Harana


Geçen hafta kuzeye düşen S-200 Rus füzesinin ardından yapılan yayınlarda en sarsıcı olanı, Kıbrıs Yayın Kurumu RİK’in ana haberleriydi.
Yabancı medyanın olayı nasıl verdiği anlatılıyordu.
Neden önemli olarak gördüğümü soracak olursanız eğer, diyeceğim ki, açıkça söylememiş olsa dahi, ilk kez bir basın mensubu kırığı örten alçıyı ucundan da olsa kaldırdı ve taksimin görünmesini sağladı.
İlgili röportajda “Uluslararası büyük haber ağlarının işgal altındaki bölgeden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kudret Özersay’dan ise Kıbrıslı Türk Dışişleri Bakanı olarak söz etmesi dikkat çekti” deniyordu. Yabancı haber ağları bunun yanı sıra Mustafa Akıncı’dan KKTC Cumhurbaşkanı, Ersin Tatar’dan ise KKTC Başbakanı olarak söz ediyordu.
Reuters, Associated Press, Deutsche Welle, Euronews, Sputnik, Russian Today, Daily Mirror, Arab News ve Yeni Zelanda’dan tutun da Kanada’ya kadar başka haber ajanslarının haberlerine de bir göz atacak olursanız eğer, Kıbrıs’ta iki devletin olduğu ve Rus S-200 füzesinin Kuzey Kıbrıs’ın bir köyüne düştüğü izlenimini edinirsiniz.

  • Reuters ilgili haberinde “Dışişleri Bakanı Kuzey Kıbrıs’a isabet eden nesnenin füze olduğunu açıkladı” başlığını kullanıyordu.  Dışişleri Bakanından kastı Kudret Özersay'dı. 
  • Associated Press “Kıbrıslı Türkler bir köye çok yakın bir mesafede patlayan füze nedeniyle Suriye’yi suçladı, diyor ve Ersin Tatar’ı kastederek Kuzey Başbakanının açıklamalarına yer veriyordu.
  • Deutsche Welle, Euronews, Ruslar, Britanyalılar, Araplar da öyle.

 

*  *  *

Olay bu kadarıyla sınırlı kalmadı. Pazartesi günü Özersay olayla muhtemelen alakası olan ülkelerin Büyükelçilikleriyle temasa geçtiğini açıkladı. Aynı gün Kıbrıslı Rum gazetecileri  S-200’ün enkazının bulunduğu yerde 4 Rus bilirkişinin araştırma yaptığını yazdı.
Tüm bunları göz önünde bulundurursak, Hükümetin topu kaçırdığından ve Kıbrıs’ta taksimin uluslararası alanda da yerleşmeye başladığından kuşku duyabilecek bir tek mantıklı insana rastlamayız.
Buna bir de bir önceki Pazar günü Kathimerini gazetesinde yer alan yazımızı da ekleyin: “BM’in Kıbrıs’ı dondurucudan çıkarma vakti yaklaşıyor. BM’nin Kran Montana konferansının koptuğu noktadan devamı talebine iki tarafın tepkisiz kalması çok zor olacak. Hatta bu kez, bir referandum durumunda, statükonun devamının seçenek teşkil etmemesi talebinin masada olması ihtimali yüksek. Bununla birlikte masada olacağı kesin olan talep “doğal gaz rezervleridir” demiştik. Lefkoşa bunun karşısında sağır balık tavrı takındı. Ama Perşembe günü Mevlüt Çavuşoğlu yazdıklarımızda haklı olduğumuzu kanıtladı.
“Açıkça söylüyoruz”, dedi Çavuşoğlu, “Ya bunu garanti edersiniz ya da sondaj gemilerimiz delmeye başlar.”
Dolayısıyla Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in Yunanistan’daki milletvekilliği seçimlerinden sonra müzakerelerin başlamasını beklediğini söylemesinin hiç de tesadüfi olmadığını ve bizi doğruladığını düşünüyorum.
Öte yandan Hükümet Sözcüsü Prodromos Prodromu RİK’in “sabah yolculuğu” programında Anastasiadis’in Guteres’e gönderdiği mektubuna değinirken, en nihayet, Kran Montana müzakerelerine “önkoşulsuz devam etmeye hazır olduğunu” da açıkladı.
Yani AKEL’in iki yıldır söyleye söyleye dilinde tüy bittiği ve sırf bu yüzden Anastasiadis’in Andros Kiprianu’yu her gün infaz duvarına diktiği şeyi, O şimdi yapmaya hazır.

*  *  *

Yine de bugün mevcut olan durum karşısında treni dönüşü olmayan bir şeklide kaçırdığımız kanaatindeyim.  Netice mi? Anastasiadis taksimi sağlamlaştırdı. Hristofyas çözüme hayırı betonlaştırdı. Tassos ise Kranidiotis, Simitis ve Kliridis’in onca emekle ikna ettiği Avrupalıları kandırdı, bu yüzden de şimdi, gelecek bir referandumda statükonun seçenek olmamasını talep ediyorlar.
Kesin olan bir tek şey var: Taksimle, tarih Rauf Denktaş’ın adını, Kıbrıs’ın tek kazanan lideri olarak yazacak.
Diğerleri muhtemelen “yenilmeyenler” olarak tarih sayfalarına geçecek…

Bu haber toplam 3517 defa okunmuştur