
“Siyasilere yönelik eleştiriler ve basın özgürlüğü demokrasinin gereğidir”
Ersin Tatar’ın YENİDÜZEN’e karşı açtığı “oy kaybettirdiler” davasında Eğitim Bilimci Prof. Dr. Ahmet Güneyli ile İletişim uzmanı Yard. Doç. Dr. İbrahim Özejder tanık olarak dinletildi...
Yargıç, avukatların hitaplarını dosyalamaları için 14 Ağustos’a kadar süre verdi. Daha sonra kararın okunması bekleniyor…
İşte dava konusu yazılar:
● 19 Temmuz 2022: “Abidik gubidik toplum liderliği”
● 25 Temmuz 2022: “Zito Ers”
● 28 Temmuz 2022: “Kıbrıs’ı Küba yapamadılar ama KKTC, Kolombiya oldu!”
● 29 Temmuz 2022: “Cem Karaca: Osmannının ipiynen enme sakın guyuya! Bindik bir alamete gediyoz gıyamete!”
(YAZILARI OKUMAK İÇİN ÜZERLERİNE TIKLAYINIZ)
Cumhurbaşkanlığı makamındaki Ersin Tatar’ın YENİDÜZEN Gazetesi, dönemin (2022) Genel Yayın Yönetmeni, gazeteci Cenk Mutluyakalı ve Gazeteci Serhat İncirli’ye yönelik 2023 yılında açtığı ‘zem ve kadih’ davasının altıncı duruşması görüldü.
Davada tanık olarak dinlenen Eğitim Bilimci Prof. Dr. Ahmet Güneyli ile İletişim uzmanı Yard. Doç. Dr. İbrahim Özejder, siyasilere yönelik eleştiriler ve basın özgürlüğünün, demokrasinin gereği olduğuna vurgu yaptı.
Yargıç, avukatların hitaplarını dosyalamaları için 14 Ağustos’a kadar süre verdi. Daha sonra kararın okunması bekleniyor…
Eğitim Bilimci Prof. Dr. Ahmet Güneyli:
“Siyasi eleştiri yazıları görüyorum”
Dava konusu yazılarla ilgili soruları da yanıtlayan Eğitim Bilimci Prof. Dr. Ahmet Güneyli, “Ben bir olgu göremiyorum. Kişisel değer yargısı ve yorum. Siyasi eleştiri yazıları olarak görüyorum.” ifadelerini kullandı. Metin çözümlemelerinde bağlamın önemine dikkat çeken Güneyli, “Bir bilimde metnin bağlamı, bütünü çok önemli. Konusu, içeriği, mesajı, yazarın amacı, üstünlüğü, toplumsal durumu, yazının ilişkisi; bunlara bakılır.” dedi.
Yazarın üslubu ve anlatım tarzının da değerlendirmede belirleyici olduğunu belirten Güneyli, “Yazarın amacı, okuyucuya ne aktarmak ister, o önemlidir. Yazının toplumsal durumu ise o dönemki politik, ekonomik, toplumsal olaylarla yazının ilişkisi önemlidir. Bir de kullanılan ifadelerin o toplumda okurlar ya da dinleyici, izleyiciler tarafından nasıl anlaşıldığı da çok önemli.” diye konuştu.
“Yazılar siyasi eleştiri niteliğinde, tek tek kelimelere bakmak bilimsel değil”
Eğitim Bilimci Prof. Dr. Ahmet Güneyli, dava konusu yazılarla ilgili değerlendirmesinde metinlerin siyasi eleştiri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Güneyli, “Bu yazılar kişisel hakaret değildir, siyasi eleştiri yazısıdır. Yazarın üslubu serttir ancak hakaret değil. Tek tek kelimelere bakmak yanlıştır. Bunu dil bilimi söylüyor. Metnin bütününe bakılır, yazarın amacı esas alınır.” ifadelerini kullandı.
Yazıların bağlamından koparılarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu dile getiren Güneyli, “Oradan tek bir kelimeyi çekip sormak neden hatalıdır? Çünkü öncesindeki, sonrasındaki cümleler önemlidir. Bir kelime, farklı paragraf ve cümlelerden farklı anlamlar içerebilir.” dedi.
Siyasi içerikli metinlerin, kamuya açık görevde bulunan kişilere yönelik sert eleştiriler içerebileceğini vurgulayan Güneyli, “Siyasi icraatlara yönelik, siyasi zihniyete bağlı olarak eleştiri yazıları olarak değerlendiriyoruz.” dedi.
Güneyli, demokratik toplumlarda siyasilerin kamu eleştirilerine açık olması gerektiğini ifade ederek şunları söyledi: “Aslında siyasi bir kişi, bütün toplumu ilgilendiren bir meselede yanlış yapıyorsa, bütün toplumun hayatını ilgilendiriyorsa o eleştirilerin dozu çok ağır olabilir. Ama normal bir vatandaş için bu söz konusu değildir. Artı siyasi bir kişi; basında, yazılı olarak her yerde kendi savunma gücüne sahiptir. Oysa sıradan bir vatandaşın böyle bir durumu yoktur ve siyasiler o görevlere gelince bu eleştirilerin olacağını bilmelidir. Bu demokratik toplumlarda böyledir.”
“Siyasilere yönelik eleştiriler demokrasinin gereğidir”
Eğitim Bilimci Prof. Dr. Ahmet Güneyli, dava konusu yazılarda yer alan ifadelerin hakaret değil, sert siyasi eleştiriler olduğunu belirtti. Güneyli, “Serhat İncirli’nin dili ağırdır, sivridir, sert eleştirileri vardır. Ancak bunlar hakaret değil.” dedi.
Eleştirilerin odak noktasında siyasal sorumluluk olduğuna dikkat çeken Güneyli, “Oysa burada neden siyasi eleştirildi? Sayın Tatar’ın toplumda yaptığın siyasi icraatlarda ya da doğrudan, bireysel olarak yapmadığı ama topluma liderlik ettiği için sorumlu olduğu politik durumlardan eleştirilmesi söz konusudur.” şeklinde konuştu.
“Bu yazılar hiciv türündedir, amacı gerçekleri ortaya çıkarmaktır”
Güneyli, dava konusu yazıların üslubunu edebi açıdan değerlendirerek, bunların hiciv türünde olduğunu söyledi.
Serhat İncirli’nin yazılarında ironi unsurlarının bulunduğuna dikkat çeken Güneyli, “İroni vardır. İroni, söylemek istediğinin tersini ifade etme durumudur. Serhat İncirli’nin yazılarında sıklıkla vardır.” ifadelerini kullandı.
Eleştirilerde abartının da yer aldığını belirten Güneyli, yazıların taşıdığı amaca da değindi. Güneyli, “Bu yazıların amacı gündem belirlemektir, gündemde kalmaktır, dikkat çekmektir ama tüm bunların ötesinde gerçeklerin ortaya çıkması için bir çabadır.” şeklinde konuştu.
“Ülkede bir yolsuzluk varsa cumhurbaşkanını ilgilendirir”
Güneyli, “Hakaret doğrudan kişinin özel yaşamına, özel alanına, karakterine, kimliğine, ailesine yönelik bir saldırıdır.” dedi. Söz konusu yazılarda ise böyle bir durumun bulunmadığını vurgulayan Güneyli, “Burada söz konusu Sayın Cumhurbaşkanı, onun politik eylemlerine yönelik olumsuz bir değerlendirme ve yorumdur.” ifadelerini kullandı.
Güneyli, bir vatandaş olarak da görüşlerini dile getirerek, “Burada akademisyen kimliğimi bırakıp bir vatandaş olarak şunu söyleyeyim: KIB-TEK’te bir yolsuzluk varsa bu beni ilgilendirir. Benim ödediğim paralarla gelen bir yolsuzluk varsa bu sadece hükümeti değil, hükümete başkanlık yapan, meclisi çağıran, bakanları toplayan Cumhurbaşkanı ve hükümeti de ilgilendirir.” dedi.
“Sert eleştiri hicivdir, ‘yalaka’ sözcüğü hakaret sayılamaz”
Eğitim Bilimci Prof. Dr. Ahmet Güneyli, “Metin bağlamında eğer bir kişinin bir özelliğini alıp tüm yazı boyunca ona yönelik bir şey yazarsanız bu hakarettir. Ama Serhat İncirli’nin dört yazısında, satır aralarında bir iki kelimeyle çıkan o siyasi, olumsuz, sert ya da sivri dil, ağır eleştiridir; bir hakaret olarak nitelemek, şahsen bir akademisyen olarak hiç doğru bulmuyorum ve yanlış olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Yazıların hiciv türü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirten Güneyli, “Hicivde bir yaratıcılık, özgürlük, dikkat çekme, ilgi çekme ve mesaja yönelik bir güçlendirme vardır. Orada anlatmak istediğiniz bir şeyi, bir mesajı, özellikle söz sanatlarıyla abartarak, alay ederek ya da argo diyebileceğiniz bazı kelimelerle okurun önüne getirmeye çalışırsınız. Burada da yapılan odur.” ifadelerini kullandı.
İncirli’nin kamuoyunda en çok takip edilen gazetecilerden biri olduğunu ifade eden Güneyli, “İncirli sanırım en çok dinlenen ve okunan gazetecilerden biri, başardığını düşünüyorum. Yazıların içerisinde ‘yalaka’ sözcüğü geçiyor. Bunu çocuklara dahi söylüyoruz. Bu dava konusu olması beni şaşırttı.” dedi.
Yargıtay kararlarına da atıfta bulunan Güneyli, “2024 Türkiye Yargıtay kararında ‘yalakalık’ sözcüğünün hakaret sayılamayacağına dair bir tespitim var.” şeklinde konuştu.
“Abidik – Gubidik Toplum Liderliği” yazısı:
“Eleştiri kişinin kendisine değil”
“Abidik – Gubidik Toplum Liderliği” başlıklı yazıya dair Güneyli, “Burada ‘abidik gubidik’ anlamsız şey demektir. Yani hiçbir anlamı olmayan anlamına gelir. Ses tekrarı vardır. Herhangi bir kelime anlamı yoktur. Burada eleştiri doğrudan kişinin kendisine değildir. Gelen kişilerden bahsediliyor.” dedi.
“Zito Ers” yazısı:
“Yazıda bahsedilenler hakaret değil”
“Zito Ers” başlıklı yazıya ilişkin olarak da Güneyli, “Bu yazıda da aslında hem hükümetin hem Sayın Ersin Tatar'ın icraatlarından doğan ya da yapılan politik yanlışlardan doğan, o politikanın, o zihniyetin eleştirilmesi söz konusudur. Davacının iddialarına katılmıyorum, yazıda bahsedilenlerin hakaret olduğunu düşünmüyorum.” ifadelerini kullandı.
“Kıbrıs Küba olamadı ama KKTC Kolombiya oldu” yazısı:
“Burada yapılan benzetmedir”
“Kıbrıs Küba olamadı ama KKTC Kolombiya oldu” başlıklı yazıda ise hakaretin söz konusu olmadığını belirten Güneyli, “Burada siyasi eleştirilerin dozu dahildir, hiç kimseye yönelik değildir. Hakaret olamaz. Burada yapılan benzetmedir. Yazarın amacı, yazıda geçen ülkeye dönüşmemek için bir dikkat çekmedir.” dedi.
“Cem Karaca: Osmannının ipiyle inme sakın kuyuya! Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete!” başlıklı yazısı:
“Cumhurbaşkanı dış temsiliyeti olan kişidir, sorumluluğu var”
“Cem Karaca: Osmannının ipiyle inme sakın kuyuya! Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete!” başlıklı yazının da doğrudan bir eleştiri amacı taşıdığını vurgulayan Güneyli, “Burada hükümet ve politikacıların siyasi icraatlarından, politik yanlışlarından kaynaklanan –ki burada bir gazetecinin Türkiye'ye girememesi, merkezinde sessiz kalmaları ya da etkisiz olmaları– sert bir dille eleştirilmiştir. Cem Karaca'nın sözlerine atıfta bulunarak dikkat çekmeye çalışıyor, alıntılara başvuruyor ve okurların aslında bildiği bir şeylerle ilişki kurup gündemdeki politik sorunlara dair bir gündem belirleme çabası.” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanının da bu tür meselelerde sorumluluğu olduğunu belirten Güneyli, “Böyle bir sorunda elbette cumhurbaşkanının sorumluluğu vardır. Dış temsiliyeti olan bir kişidir.” ifadelerini kullandı.
Yard. Doç. Dr. İbrahim Özejder:
“Basın özgürlüğü, demokrasinin vazgeçilmezi”
İletişim uzmanı Yard. Doç. Dr. İbrahim Özejder ise basın özgürlüğünün, demokrasinin vazgeçilmez bir parçası olduğuna vurgu yaptı.
NE OLMUŞTU?
Cumhurbaşkanlığı makamındaki Ersin Tatar, YENİDÜZEN Gazetesi’ne 2023 yılında ‘zem ve kadih’ davası açmıştı.
Tatar adına Avukat Salih Can Doratlı tarafından Gazeteci Serhat İncirli’nin 19 Temmuz 2022 tarihinde, “Abidik gubidik toplum liderliği”, 25 Temmuz 2022’de “Zito Ers”, 28 Temmuz 2022’de “Kıbrıs’ı Küba yapamadılar ama KKTC, Kolombiya oldu!”, 29 Temmuz 2022’de “Cem Karaca: Osmannının ipiynen enme sakın guyuya! Bindik bir alamete gediyoz gıyamete!” başlıklı yazılarıyla ilgili, YENİDÜZEN Gazetesi, dönemin Genel Yayın Yönetmeni Cenk Mutluyakalı ve Serhat İncirli'ye dava dosyalanmıştı.
Davada YENİDÜZEN’in Tatar aleyhindeki ‘zem ve kadih teşkil ettiği’ iddia edilen yayınlarıyla ilgili tazminat ve veya ağırlaştırılmış tazminat ve/veya cezai tazminat ödemesi istenmişti.
Ayrıca YENİDÜZEN’in sosyal medya platformları hesapları, web sitesi üzerinden benzer nitelikte yayınlar yapmaktan men edilmesi talep edilmişti.
Bu yayınların her türlü elektronik platform ve bilişim sisteminden kaldırılması da istenmişti.
Dava kapsamında Ersin Tatar, YENİDÜZEN’den 2 ile 5 milyon TL arasında tazminat talep ediyor…
Zem ve kadih ne demek?
Zem ve kadih, herhangi bir kişi tarafından-
a) herhangi bir diğer kişiye kamu görevinde suihalde bulunan; veya
b) (b) herhangi bir diğer kişiye kamu görevinde suihalde bulunduğunu isnat eden; veya
c) Herhangi bir diğer kişinin mesleği, ticari işi, zanaatı, işi, meşguliyeti veya makamı veya mevkii yönünden doğal olarak şöhretine zarar vermeye veya şöhretini zedelemeye veya haleldar etmeye yönelik; veya
d) Herhangi bir diğer kişiyi genel nefret, aşağılanma ve istihzaya maruz bırakması muhtemel; veya
e) Herhangi bir kişiyi, başkalarının ondan kaçınmasına veya uzak durmasına sebep olması muhtemel herhangi bir malzemenin veya ifadenin baskı, yazı, boyanmış şey, resim, maket, jest veya mimik, söylenen sözler veya başka eserlerle veya telsiz telgrafla yayınlamak dahil herhangi bir başka bir yoldan yayımlanmasından ibarettir...















