1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Özelleştirmeye değil tekelleştirmeye karşıyız
Özelleştirmeye değil tekelleştirmeye karşıyız

Özelleştirmeye değil tekelleştirmeye karşıyız

Bu hafta turizm sektörünün sorunlarını paylaşıyoruz sizinle... Kıbrıs Türk Turizm ve Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı Orhan Tolun’la sektörün durumunu, sıkıntılarını ele alıyoruz.

A+A-

EKONOMİ SOHBETLERİ

Bu hafta turizm sektörünün sorunlarını paylaşıyoruz sizinle... Kıbrıs Türk Turizm ve Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı Orhan Tolun’la sektörün durumunu, sıkıntılarını ele alıyoruz. Başıbozukluk ve disipline edilememe en büyük sorunumuz haline geldi diyen Tolun,  “eğer hükümet bir şey yapmak ve turizmdeki gelişmeden pay almak istiyorsa master planımızda öngörülen özel ilgi turizmini geliştirmeli ve doğru yerlere yatırım yapmalı. Yoksa ancak yapabileceğimiz işportacılıktır” diyor.

Dilek Öncül

Yenidüzen: Seyahat Acentelerinin durumu ne ülkemizde?
Orhan Tolun:
Kıbrıs Türk Turizm ve Seyahat Acenteleri Birliği-KITSAB’a bağlı 150 tane acente vardır. Bu acentelerin 135’i faaliyettedir. Geriye kalanlar faaliyetlerini durdurmuş veya dondurmuş durumdadır. 135 acentenin ise şu an kâr edebilir durumda olanı ancak 30 tanedir. Geriye kalanlar ya her yıl zarar etmekte veya iş ola dükkanını açıp kapamakta, zarıncamaktadır. Acentelerin en büyük zorluklarından bir tanesi hava yolu biletlerinin internet üzerinden satılabilmesidir. Elbette ki hava yolları internet üzerinden satış yapabilir ama satış yaparken acente fiyatı ile hava yolunun fiyatının aynı olmaması gerekir. Buradaki sıkıntı internetten kesenin acenteden alacağı fiyattan ucuz bilet alabilmesi olayıdır. Bazı hava yolu şirketleri kendi acentelerine daha düşük fiyat vermek suretiyle diğer acentelerle rekabet etmektedirler. Diğer taraftan acentelerin devletle olan sorunları var. Bu sorunların başında gelen en önemli husus da devletten olan alacaklarımızın geciktirilmesi olayıdır. Üyelerimizin hâlâ daha KTHY’den olan alacakları tahsil edilmemiştir. KTHY’nin batmasından sonra doğan sıkıntılarımızın hepsi aynı şekilde devam etmektedir. Biz teminat mektuplarımızın kırdırılmaması için borçlarımızı ödedik ama hava yollarından olan alacaklarımızı bir türlü bize vermemektedirler. Tabii bizde hükümet maalesef işte KTHY bir şirketti, battı gerekçesi ile topu batan bir şirkete atmaktadır ama bu şirket devletindir. Devletin bir kurumunun batmasının sorumluluğunu devlet üstlenmezse devlete olan inanç ortadan kalkar. Bizde de şu anki durum odur; maalesef ve maalesef bakanlıklarımıza, hükümetimize güvenimiz yoktur. Verdikleri sözü tutmamaktadırlar.  Bir de ülkedeki kaçak acentelerin yaratmış olduğu problem var. Kaçak acenteler konusunda işlem yapılmasını söylediğimizde önümüze hep seçimler konur. Seçimler nedeniyle herhangi bir kaçak acente veya yasal olmayan işlem yapan bir acente cezalandırılmaz. İster acente, ister otel, restorant, kiralık araba işletmesi olsun usulsüz, kanunsuz bir iş yaptığında disipline edilemiyor, kontrol altına alınamıyor. Kontrol altına alınıp cezai müeyyide uygulanamadığı için ortada bir adaletsizlik var. Adaletsizliğin olduğu yerde de güvensizlik ve disiplinsizlik olmaktadır. Başıbozukluk ve disiplinine edilememe, kontrol altına alınamama en büyük sorunumuz haline geldi.

“Mas turizm sürdürlebilir değil”


YD: Seyahat acenteleri olarak yurtdışındaki furalara katılıyorsunuz. Fuarların ülke ekonomisine katkısı ne?
Tolun:
İtalya, Fransa’daki fuarlara, Berlin ITB Fuarı, Moskova’ya Ukrayna’ya gittik. Şimdi Azerbeycan’a gidilecek. Master planımız özel ilgi turizmini öngörmektedir ancak her geçen yıl özel ilginin oranı azalmaktadır. İngiltere piyasası- ki özel ilginin en büyük kaynağıdır- tamamen başı bozuktur. 2012’de ortaya çıktı ki otellerde olan konaklamada %15 İngiltere’den gelen turist sayısında düşme olmuştur. Tur operatörlerinin getirdiği müşteride de %40 civarında düşme olmuştur. Türkiye’den sonra en önemli pazarımız olan İngiltere pazarının gözümüzün önünde eriyip gitmesine göz yummamamız gerekir. Bu konuda gerek Bakanlığın gerek hükümetin ciddi tedbirler alması gerekiyor çünkü mas turzim ve charterlerle gelen müşterideki artış sürdürülebilir değildir. Sürdürülebilir olan özel ilgidir, düzenli seferlerle gelenlerdir. Zaten charterle turist getirmeyi de biz başarıyoruz. Bu başarının en büyük sebebi TC Yardım heyetinin vermiş olduğu teşviklerdir. Çünkü hükümetimiz geçmişte bu teşvikleri yıllarca geciktirmek sureti ile tur operatörlerinin hevesini kırmıştır. TC Yardım heyetinin bu işe el atmasından sonra bu teşvikler düzenli ödenmeye başladı ve biz charterle turist getirmeyi başardık. Eğer hükümet bir şey yapmak istiyor ve bu turizmdeki gelişmeden pay almak istiyorsa master planımızda öngörülen özel ilgi turizmini geliştirmesi ve doğru yerlere yatırım yapması gerekir. Yoksa ancak yapabileceğimiz böyle işportacılıktır. Bizler ülkemize turist getirmek, ekonomiye katkı koymak için yurtdışına gidiyoruz. Ama acentelerimiz kendi yağı ile kavruluyor, bu süreçte hiçbir katkı almıyor. Birliklerin birer temsilcisine katkı verilir sadece. Geçmişte biletlere yardım yapılırdı, o da kaldırıldı. Acentelerin gidip kendini pazarlayabilmesi, fuaralarda katkı koyabilmesi için hiçbir katkı yoktur. Gerekçe olarak da fonda para yoktur deniliyor. Fonda para niçin yoktur...

“Turizm fonunun yarıdan fazlası cari bütçeye...”


YD: Turizm fonu, turizm için mi kullanılıyor? Neden para yok?
Tolun:
Turizm fonunun maalesef ve maalesef yarıdan fazlası cari bütçeye, maaşlara aktarılmaktadır. İstihdamlara gitmektedir. Ayrıca, Turizm fonunun gelirlerinin nereye gittiği tam olarak bilinmemektedir. Şeffaflık yoktur. Biz şeffaflık yoktur dediğimiz zaman usulsüzlük var da para yenmektedir demiyoruz. Bu gelirlerin nereye gittiğini bilmiyoruz sadece. Geçmişte bu fon şeffaftı, açıklanıyordu ama maalesef 5 seneye yakın bir süredir fonun şeffaflığı ortadan kaldırıldı.

“Güney’deki kriz bizi de etkiler”


YD: Güney Kıbrıs’taki ekonomik durum sizi etkiliyor mu?
Tolun:
Güney Kıbrıs’taki ekonomik kriz kesinlikle bizi etkilemektedir. Turizmden anlamayan insanlar yorum yaparak rum tarafındaki ekonomik kriz işte rumları vurunca bizi olumlu yönde etkileyecek diyorlar. Burda iki konuyu ayırt etmemiz gerekir. Bir; bizim siyasi görüşümüz, rumları sevip sevmememiz. İki; ekonomik kurallar ve gerçekler. Rumları sevebiliriz veya sevmeyebiliriz. Barışı isteyebiliriz veya istemeyebiliriz. Ama rum tarafındaki ekonomik krizin bizi etkileyip etkilemeyeceği konusu ekonomistlere düşen bir olaydır. Olaya duygusal bakmamak lazımdır ama çoğu açıklamalar duygusal. Yani eğer rumlara karşı sevgimiz varsa veya barış istersek üzülüyoruz, eğer barış karşıtı isek, aşırı milliyetçi isek, rum düşmanlığı varsa içimizde oh olsun, daha beter olsunlar, bu bizi olumlu yönde etkileyecektir diyoruz. Olaylar böyle değildir ama. Bugün açıktır ki turizmde bizim iki tane rakibimiz vardır. Biri Türiye’dir, diğeri Rum tarafıdır. Türkiye’de turizm kötü gittiği sene bizde de kötü gider, Türkiye’de iyi gittiği zaman bizde de iyi gider. Çünkü bizi pazarlayan büyük ölçüde Türk tır operatörleridir veya Türkiye’yi pazarlayan tur operatörleridir.
Yabancı ülkelerdeki fuarlarda bize ‘Türk Kıbrıs’ demektedirler, Kuzey Kıbrıs demektedirler ama KKTC diyen yok. En çok ağızlarına gelen ‘Türk Kıbrıs’ yani Türkiye’ye bağlı Kıbrıs tarafı. Türkiye’de şu an turizm iyiye gitmektedir son 5-6 yıldır. Biz de iyiye gitmektedir. Çünkü oteller dolduğu için haliyle fiyatlar yükselmektedir, bizdeki fiyatlar da Türkiye’den ucuz kaldığı için biz pazarlama imkanı bulabilmekteyiz. Rum tarafına gelince  bizim Rum tarafı ile birçok ticari ilişkilerimiz var. İster müessese bazında olsun ister Yeşil Hat Tüzüğü bazında olsun isterse o tarafta yaşayanların gelip burdaki imkanlardan faydalanması veya bizim o tarafa Kıbrıslı Türklerin gidip Rum tarafından alış-veriş yapması arz-talep kanunlarına göre gerçekleşmektedir. Rum tarafında eğer bir kriz varsa onun ekonomisi kötüye giderse haliyle ordaki fiyatlar düşecek, fiyatların orda düşmesi de o tarafın tercih edilmesini getirecektir. Bizim insanımız Kuzeyden alışveriş yapacak yerde Güneyden gidip alış veriş yapacak. Bu nedenle Rum tarafındaki ekonomik bozukluğun bize fayda getireceği yönünde beklentisi olanlar büyük ölçüde yanılırlar. Bir de bizim o tarafta ticari iş yaptığımız turizm acentelerinin sıkıntıları haliyle bize de yansımaktadır. O tarafta eğer bir turizm acentesi iflas eder de bu taraftaki bir acenteye borcu varsa, haliyle bizi de olumsuz yönde etkileyecek. O taraftan bu tarafa gelen günübirlik gruplar azalacaktır. Olaylara daha gerçekçi baktığımız zaman komşumuzda olan sıkıntıların bize de sıkıntı yaratacağına ben inanmaktayım. Bugün kilise mallarının ve parasının ekonomik kriz nedeniyle kullanılmasına taraftar oldu. Hrisostomos, Anastasiadis’e dedi ki gel kilisenin bütün imkanlarını ekonomik krizden kurtulabilmemiz için kullanalım. Bu kilisenin halkın gözünde büyümesine neden olacak. Anastasiadis açıklama yaptı; Güneyde kumarhane açılmasına izin vereceğim dedi. Bugün bizim kumarhanelerimizde oynayan müşterilerin belli bir oranı Rum tarafından gelmektedir. O tarafta yasal kumarhaneler açılırsa bize gelen müşterilerin çok önemli bir bölümü artık bu tarafa gelmektense o tarafta kalacak.

“13. maaşlar karşılığında havalanını özelleştirdik”

YD: Ercan özelleştirildi, terminal ücretleri, bilet fiyatları arttı. Bu turizme nasıl yansıyor?
Tolun:
Biz Ercan’ın özelleştirilmesinin gereğini anlayamadık çünkü zaten Ercan’ın gelirleri çoktu. Ercan’ın sıkıntısı disiplinsizlik, kontrolsüzlük, başıbozukluktu. Yoksa Ercan’ın terminal binası, pisti yeterliydi sadece orda temizlik tam yapılmazdı, geliş-gidişler düzensizdi. Bunun dışında halkın şikayetçi olduğu bir husus yoktu. Bir özelleştirme lafı atıldı ve bunun arkasından özelleştirmeye gidildi. Biz özelleşmesine karşı değiliz, tekelleşmeye karşıyız dedik bu süreçte. Kira sözleşmesi ve ihale koşulları bizim elimizde olmaması nedeniyle endişelerimiz vardı. İhale yapıldıktan sonra, kiralandıktan sonra, kira sözleşmesinde belirtilen ihale koşulları elimize geçtikten sonra biz neyle karşı karşıya kaldığımızı, neyin bize zarar vereceğini görmüş olduk. Bizim endişe olarak belirttiğimiz ve Ulaştırma Bakanı tarafından yoktur böyle şeyler, inanmayın bunlara dediği konuların zannedildiğinin çok çok üstünde turizme ve topluma zarar vereceğini gördük. Biz 13. maaşları ödemek için alınan 100 milyon Euro’ya karşılık havalanımızı ve havalanının bütün gelirlerini bir özel şirkete devrettik. Havalanını kiralayanların iki kanadı vardır. Bir Türkiye kanalı bir de Kıbrıs kanalı. Türkiye kanalı bize ılımlı yaklaşmaktadır ve kesinlikle biz burda ne halkla ne sivil toplum örgütleri ile çatışmak niyetinde değiliz demektedirler. Ama diğer taraftan da Kıbrıs kanadının agresif olduğunu, tehditkar olduğunu görüyoruz. Havalanını kiralayan şirket, yapmış olduğu artışları hükümete onaylatması gerekirken onaylatmadan bize empoze etmeye çalışmaktadır. Kıbrıs’taki mali danışmanlarının sivil toplum örgütlerine uyguladığı baskı, tehdit var. “Ya o 127 bini ödersiniz ya çıkarsınız. Siz burdan çıkın ben bunu iki tane kiralık araba işletmesine kiraladım” diyor. KIBHAS’a diyor ki ben buraya başka otobüs işletmesi getireceğim. Nerden bulup getirecek, demek ki kendi kuracak. İşte bizim karşı çıktığımız budur. Burdaki mali müşavir bunları kendi mi yapmaktadır yoksa yönetimle danışıklı dövüş içerisinde mi onu da tam olarak anlamış durumda değiliz. Bu konuyu aydınlatmak, havalanını kiralayan özel şirketin çıkıp bizimle muhatap olmasıyla mümkün olacaktır.  İki tip yükselme vardır terminalde. Bir; yasalarla gelen artışlar, iki; havalanını kiralayan şirketin oto park ücretine, içerdeki mağazalara ve halka, acentelere yönelik hizmetlere konmuş olunan zamlar. Bunların başında konma konaklama gelmektedir. Bu giderler %125 arttırıldı, ışıklandırma vergisi getirildi, kontuar vergileri getirildi. Dahaönce mevcut olan Değirmenlik Belediyesi’ne verilen beş lira şimdi çifte şekilde alınmaya başlandı. Çocuk indirimleri kaldırıldı. Asker indirimi kaldırıldı sadece Barış Kuvvetleri mensuplarına var. Geçmişte barış kuvvetleri ailelerine vardı, bizdeki polise, askere vardı. Öğrenci indirimi kaldırıldı. Bu ülke turizmden sonra en büyük geliri eğitimden sağlar. Kira sözleşmesinde denmektedir ki kişi başına 15 euro devlet kiralayana verecektir.  Devlet tarafından alınan toprak bastı parası dediğimiz para tamamen bu şirkete verilecek. Vatandaş yurt dışına çıkıp döndüğü zaman devlet bu şirkete kişi başı 15 euro verecek. Turist için tamam da vatandaş için niye versin. Bu vatan benim. Havaalanı benim. Ben nerden uçacam. TÖSHİD- Türkiye Özel Sektör Havacılık İşletmeleri Derneği’nin gelip burda yaptıkları basın toplantısında söylemiş oldukları bizim söylediklerimizi ortaya koyan hususlar oldu. Özel hava yolu şirketlerinin ne verdiklerini kuruş kuruş bilen TÖSHİD çıkıyor ve diyor ki artış 10 dolardır. Tabii onların da koyacağı vardır ve bize 25 TL yansımaktadır. Bu sadece bilete yansıyandır. Biletin dışında oto parkta meydana gelen zamlar sadece halkı değil taksicileri, seyahat acentelerinin araçlarını, kiralık araç işletmecilerini ve KIBHAS’ın araçlarını da etkilemektedir. Bu zamlardan dolayı halka tüketiciye gelecek olan artışlar vardır. Daha önce biz Türkiye’deki gümrüklerden %40 ucuzduk. Şu an aynı olduk. Artık biz de %40 daha fazla ödeme yapacağız. Havalanının yapımı için çıkacak para bu toplumun sırtından çıkacak. Şirket verdi parasını başında şimdi halkın sırtından çıkaracağı paralarla bu havalaanını yapacak. Bizim itirazım bunadır. Havalanı tekelleştikten sonra orda yetkilidir; acente de açar hava yolu da açar, tur operatörlüğüne de girer, catering hizmeti de verir. Bunları yapmamak için önünde bir engel yoktur. Haksız bir rekabet, monopolleşme olmuştur. Havalanın binasısın yapılması 4 yılda tamamlanacak. Pistin tamamlanması 72 ay. Eğer bu yabancı sermaye ile olacaksaydı bu şirketin sermayesi olmalıydı, getirmeliydi bu sermayeyi ve bugünden başlamalıydı havalanına. Proje hazır, niye başlamaz? Niye 48 ay? Demek ki 48 ayda binanın yapımı için para toplanacak. 72 ayda pist tamamalanacak bizim halkın cebinden çıkacak paralarla. Bizim acentelerin kiralık arabalar için verdiği para 120 lira idi 150 liraya çıktı. Taksicilerden 40 bin euro isterler yılda. Şimdi sen havalanı idaresi olarak orada KIBHAS’tan, taksiciden bir sürü para istersen o insanlar da artış yapacak. Kiracı yapacağı her türlü artışı idareye onaylatmak zorundadır. İdareye onaylatacak derken idarenin de kim olduğu tasvir kısmında açıkca belirtilmektedir. İdare, Para Kambiyo Dairesi’nden sorumlu bakanlıktır. Yani hükümettir. Fiyat gereğinden fazla arttığı zaman fiyatlar yükselecek ve talep azalacak. Talep azaldığı zaman gelen yolcu sayısı azalacaktır. Bunun olması seferlerin azalmasına sebep olacak. Seferlerin dengesiz şekilde azalması turizme zarar verecek. Burda TÖSHİD’in üstüne basabasa söylediği ve gerekirse seferelerimizi durdururuz demesinin atlındaki sebep tehdit değil. Bizi kurtarmayacak durumdaysa haliyle biz seferelerimizi azaltacağız. Kârlı bir uçuş olmayacaksa eğer Kıbrıs’a değil başka tarafa uçacağım der. KTHY yoktur artık ki uç desin de uçsun. Özel sektör kârı varsa oraya gider. Bu da gayet normaldir. Özel sektörden zarar etmesini bekleyemeyiz, zararına uçuş yapmasını bekleyemeyiz. TÖSHİD diyor ki ben eğer zarar edeceksem buraya uçmayacağım diyor. Turizmle ilgili sivil toplum örgütleri olarak bir bildiri imzaladık ve bunları topluma duyuracağız. Mücadelemiz devam edecek. Turizmle ilgili 18 örgüt tamamen bize destek vermektedir. Yönetimle, hükümetle olan görüşmeler olumlu sonuç vermezse eyleme geçeceğiz. Oyalayıp işlerin soğutulmasına gidilmeye çalışılmaktadır. Yanılırlar. Gün geçtik sonra biz eylemimizi daha da arttıraracağız. Oyalamakla veya baskı ile tehditle zorbalıkla bizi sindireceklerini zannedirlerse yanılırlar.

YD: Son olarak eklemek istediğiniz...
Tolun:
KITSAB gerek üyelerinin ekonomik durumunu iyileştirme gerekse ülke turizmini geliştirme konusunda üzerine düşen görevi yapmaktadır, yapmaya devam edecektir. Birlik olarak üyelerin sanal ortamda ortaya çıkan rekabet gücünü arttırmak amacıyla bir web portal hazırladık. Bütün üyelerimizin içinde yer alacağı ve internet ortamında ortaya çıkan durumdaki rekabette üyelerimize mücadele etme, durumlarını iyileştirme ve günün ekonomik koşullarına adapte olma yolunda büyük katkı sağlayacak olan bir web portal geliştirdik. Çukurova Kalkınma Ajansı’nın hibe programı kapsamında bu projemiz başladı ve Akdeniz Karpaz Üniversitesi tarafından üyelerimize yönelik 40 günlük eğitim yapıldı. Biz bu yıl rosterimizi de boyut, kalite, içerik olarak daha iyi bir şekilde hazırladık. Berlin Fuarına bunu yetiştirdik. Seyahat acentelerimizin listesinin, tur operatörlerini teşviklendirecek olan teşvik kurallarının da bulunduğu rosterimiz, KITSAB olarak  yaptığımız işlerin aynasıdır.

***

Bir cümleyle:


Ekonomi: Dibe vuran gemi
Para: Tefecilik
Hükümet: Var mı? Görünmeyen adam
Özelleştirme: Tekelleştirme  
Turizm: İşportacılık
Medya: Dillerine sağlık

Bu haber toplam 1908 defa okunmuştur