
Özdenefe: “Mülkiyet krizi salt hukuki değil, siyasidir”
CTP Girne Milletvekili ve Meclis Başkan Yardımcısı Fazilet Özdenefe, mülkiyet krizinden Schengen sürecine kadar birçok konuda cumhurbaşkanına ve hükümete sert eleştiriler yöneltti.
CTP Girne Milletvekili ve Meclis Başkan Yardımcısı Fazilet Özdenefe, mülkiyet krizinden Schengen sürecine kadar birçok konuda cumhurbaşkanına ve hükümete sert eleştiriler yöneltti.
Fazilet Özdenefe, Genç TV’de Oshan Sabırlı’nın sunduğu “Yeni Bir Gün” programında açıklamalarda bulundu. Özdenefe, son dönemlerde mülkiyet konusunda yaşanan sıkıntıların yalnızca hukuki değil, esasen siyasi bir mesele olduğunu belirterek, hükümeti ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı etkisiz kalmakla suçladı.
“Güney Kıbrıs’ta Ceza Yasası’nda yapılan değişikliklerle Avrupa Tutuklama Emirlerinin önü açıldı”
Mülkiyet ile alakalı tutuklamaların temelinin, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin 2005’ten itibaren Ceza Yasası’nda yaptığı değişikliklerle 1974 öncesi Rumlara ait mülklerle ilgili olarak 1974 öncesi hak sahibinin rızası dışındaki her türlü eylem ve işlemin Avrupa Tutuklama Emri kapsamına girebilecek nitelikte suç olarak tanımlanması olduğunu belirtti.
Bu sadece müteahhitti değil, ipotek veren bankayı, çizimi yapan mimarı, avukatı, reklam yapanı, vereni, hatta taşınmazı kiraya veren ev sahibini, kısacası eşdeğer veya tahsis ayrımı olmaksızın her türlü kullanıcıyı veya faydalanıcıyı kapsar niteliktedir. Satış veya herhangi bir yolla gelir elde edenler ise “Suç gelirlerini aklama” ile ilgili mevzuat altında 14 yıla kadar ayrıca cezalandırılabileceklerdir dedi.
“Hukuk siyasetin enstrümanı haline getiriliyor”
Özdenefe, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin yaptığı bu mevzuat değişiklikleriyle hukukun siyasetin enstrümanı haline getirildiğini belirterek, “Bu konunun siyasi bir mesele olduğunu ve sadece hukuki yöntemlerle çıkış yolu bulunamayacağını sözlerine ekledi. Özdenefe, 2004 sonrası süreçte olduğu gibi bu konuda da çözüm iradesi üzerine inşa edilmiş bir siyasi yol haritasına ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
“Yürütülen Çözümsüzlük Çözümdür Siyaseti Bizi bu noktaya getirdi”
Özdenefe, mevcut hükümetin ve Cumhurbaşkanı’nın Kıbrıs sorununa “çözümsüzlük çözümdür” anlayışıyla yaklaştığını ve Kıbrıslı Türklerin Annan Planı döneminde, Talat- Hristofiyas görüşmelerinde ve Crans-Montana’da, Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte ortaya koyduğu çözüm iradesini ve haklı pozisyonu bertaraf ettiklerini dile getirdi. Son 4.5 yıldır yürütülen siyasetin Kıbrıslı Türklerin haklıyken haksız duruma düşmesine neden olduğunu ve bir an önce bu siyasetten vazgeçmeleri gerektiğini dile getirdi.
Schengen uyarısı
AB’nin Schengen sistemine Kıbrıs Rum Yönetiminin entegrasyon sürecine de değinen Özdenefe, “Eğer Yeşil Hat Tüzüğü bir derogasyon olarak Schengen rejimine entegre edilmezse ve istisna sağlanmazsa bu Kıbrıslı Türkler için potansiyel bir risk olur. Karma evlilik çocukları, güneyde eğitim gören gençler, iş insanları, herkes etkilenebilecektir” dedi.
“Türkiye ve dünyayla olan tüm ilişkiler çok önemlidir”
Türkiye ile ilişkilerin de “doğru zeminde olmadığını” savunan Özdenefe, vizyoner bir dış politika gerektiğini ifade etti. “Cumhurbaşkanı Tatar, bu toplumu A noktasından B noktasına taşıyacağım dedi ama 4,5 yılda elle tutulur hiçbir şey yapamadı” dedi.
Hükümetin ve Cumhurbaşkanı Tatar’ın yaşananları yeterince takip etmediğini söyleyen Özdenefe, “Sayın Tatar sürekli tanınmadan, Türk Devletleri Teşkilatı’ndan bahsediyor. Ama o teşkilat daha dün Macaristan’da toplantı yaptı, kendisi davetli bile değildi, fotoğrafta yer almadı” dedi.
“Cumhurbaşkanlığı seçimiyle değişim kaçınılmaz”
Özdenefe, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bir dönüşüm süreci yaratacağına inandığını da belirterek, “Halk artık değişim istiyor. Anketleri geçtim, sokak bunu söylüyor. Ama seçime kadar da kaybedecek zaman yok. Derhal tüm taraflarla birlikte ciddi bir yol haritası oluşturulmalı” çağrısında bulundu.