
Othello’ya, dile, Cin’e hatta dolunaya rağmen “Birlikte yaşayabiliriz”
Site-specific türündeki tiyatro oyunu “Kalede Bir Gece” tiyatroseverleri 500 yıllık Shakespeare’nin aşk, ihtiras, iktidar, kıskançlık, intikam gibi insanı duyguları eşliğinde Kıbrıs’ın sömürgeciler tarafından parçalanan tarihine doğru trajikomik bir yolcu
Murat OBENLER
Site-specific türündeki tiyatro oyunu “Kalede Bir Gece” tiyatroseverleri 500 yıllık Shakespeare’nin aşk, ihtiras, iktidar, kıskançlık, intikam gibi insanı duyguları eşliğinde Kıbrıs’ın sömürgeciler tarafından parçalanan tarihine doğru trajikomik bir yolculuğa çıkarıyor. Birçok ilk de içinde barındıran oyun savaş travması geçiren adanın yeni nesillerinin birbirini anlaması, dillerin bir araya gelmesi ve iletişimi sağlaması açısından da çok önemli mesajlar veriyor. Oyunun iki kadın oyuncusu Maria Mesariti ve Zehra Evliya ile buluşarak oyunu ve eşine az rastlanan bu büyüleyici deneyimi konuştuk.
Öncelikle sizlerin tiyatroya ne zaman başladığınızla, kaç yıldır ve nerede tiyatro yaptığınızla başlamak isterim. Daha önce iki toplumlu bir tiyatro oyununda da rol almış mıydınız?
Maria Mesariti: Kıbrıs Üniversitesi Türkoloji Bölümünden mezun oldum. Satirigo Tiyatrosu Drama okulunda oyunculuk okudum. 2017’den beri gerek Kıbrıs gerekse Yunanistan’da dizilerde de çalıştım. 3 yıl önce Limasol Ethal Tiyatrosu'nda Nehir Demirel’in yönettiği Strindberg’in “Baba” oyununda oynadım. İkinci kez Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların birlikte yer aldığı bir projede yer alıyorum. Bu kez aynı sahnede oyuncu arkadaşlar ile birlikte yer aldığım için çok mutluyum.
Zehra Evliya: 2017 yılında Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin 4 yıllık konservatuvarından mezun oldum ve 2018’den itibaren K.T. Devlet Tiyatroları’nda oyuncu olarak çalışıyorum. 2011-2012’de TRT’nin “Avrupa Avrupa” adlı dizisinde ülkemizden Barış Refikoğlu ile birlikte oynadım. Yönetmen Cemal Yıldırım’ın ilk uzun metrajlı filmi olan “Gün Batarken” de çalıştım. Filmin özel gösterimi ile Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne katılmıştık. Yine bu yıl “Kuyu” adlı iki toplumlu kısa filmde yer aldım. Oyuncu İzel Seylani arkadaşımızın yönlendirmesiyle de “Kalede Bir Gece” oyununda rol aldım.
“Projeyi ilk duyduğumda da provalarda da temsillerde de çok keyif aldım.”
Ünlü İngiliz oyun yazarı W.Shakespeare’nin yazdığı içinde Othello’nun da yer aldığı oyunlardan bir seçkinin yine ilham aldığı Mağusa’daki Othello Kalesi’nde oynanacağı projede yer almak nasıl bir duyguydu? İlk projeyi duyduğunuzda neler hissettiniz?
Maria: Babam Mağusa’lı olduğu için ben Mağusa’yı çok seviyorum. Ben Othello Kalesi’nde bir oyunda rol aldığım için çok mutluyum. Salamis Antik Tiyatrosu’nda da oynamak istiyorum. Çok benzersiz iki temsil yaptık. Ben oyunda partnerime “Baksana Yorgo. Koskoca Shakespeare bu kale için oyun yazdı” diyorum. Projeyi ilk duyduğumda da provalarda da temsillerde de çok keyif aldım.
“Shakespeare’nin oyunlarından pasajları Othello Kalesi’nde oynamak çok özel, eşsiz bir deneyim ve bu oyunda olmak benim için çok büyük şans”
Tiyatro adına baktığımızda birçok oyunu dünyanın dört bir yanındaki sayısını bilemediğimiz tiyatro sahnesinde oynanan ünlü W.Shakespeare’nin Othello oyununu Mağusa’daki Othello Kalesi’nde oynamak diğerlerinden çok özeldir. Bir gazeteci olarak bu özelliğiyle de benim içinde eşsiz bir haber takibi oldu. Bu oyunu bu doğal sahnede oynamak çok az oyuncuya kısmet olabilir ve siz onlardan ikisisiniz. Sizin projeye dahil olma hikayenizi de dinlemek isterim.
Zehra Evliya: Kalenin doğal ortamı, kullanılan ışıklar, dekorsuz bir sahnede olmak, dolunayın dekor olarak gökyüzündeki varlığı oyunu büyüleyici bir havaya sokuyor. Othello’da oynamak oyuncuyu da büyülü bir atmosfere sokuyor. Oyunun site-specific oluşu, iki çiftin kapıların kapanmasıyla Othello Kalesi içinde hapis kalmaları ile oyunun mekana özgü bir biçim alması, oyun içinde oyun kurgusu Shakespeare’den eserlerin oyun boyunca akması oyuncular için de eşsiz bir deneyime kapı açıyor.
Shakespeare’nin oyunlarını burada oynamak oyuncu üzerinde de çok güçlü bir etki yaratıyor. Kendi kurumumuzda bu tür oyunları çok yakalama imkanı da bulamadığımız için bu oyunda olmak benim için çok büyük şanstır. Bir kolaj içerisinde bile Shakespeare’nin sözlerini orada söylemek müthiş bir deneyimdi.
Daha önce de belirttiğim gibi sevgili oyuncu arkadaşım İzel Seylani’nin tam bir ay önce “Kalede Bir Gece” oyununda rol almam ile ilgili bana da teklif etmesiyle projeye dahil oldum. Rum bir yönetmenle, Rum oyuncu arkadaşlarla çalışacak olmak da beni ayrıca heyecanlandırdı.
Maria: Ben Londra’da seyahat ediyordum ve yönetmen Achilleas Grammatikopoulos bana telefon ederek rol teklif edince ben de kabul ettim ve projeye dahil oldum. Toplam bir ay süren provalarımız Kuzey ve Güney’de gerçekleşti. Lefkoşa’da Warehouse’de, Limasol’da Ethal Tiyatrosu’nda ve Mağusa’da Othello Kalesi’nde toplam 24 prova yaptık. Selanik kökenli olan yönetmenimiz de benim gibi Limasol’da yaşıyor.
“İşin özü insan. Shakespeare güçlü sözler söylemiştir ama duygular penceresinden baktığımızda hepimiz aynı şeyleri hissediyoruz”
Bir nevi oyuncular yazarın edebi hapishanesinin içinde kalıyorlar ve onun eşsiz oyun külliyatı içinde dolaşıyorlar. Seyirciler de buna dahil.
Evliya: Seyirci de bu deneyimin içinde aktif olarak yer alıyor. İşin özü insan ve Shakespeare’nin eserlerinde de çok iyi anlatıldığı gibi yüzyıllar öncesindeki duygular bir nevi günümüze taşınıyor ve farklı bir kurguyla seyirciyle buluşuyor. Aşk hep vardı, kıskançlık hep vardı, intikam da hala daha var. Shakespeare tiyatro oyunu açısından güçlü sözler söylemiştir ama duygular penceresinden baktığımızda hepimiz aynı şeyleri hissediyoruz.
“Yönetmenimizin dehası sayesinde işler çok güzel ve sorunsuz bir şekilde aktı”
Oyunda üç dil gözlemliyoruz ve gerek provalar gerekse temsillerde bu dillerden en az iki tanesine hakim olmak gerekmiyor muydu? Yazarın güçlü edebi metinlerini güçlü bir şekilde sahneye yansıtmak gerekiyor. Bu bağlamda oyuncu seçiminde nasıl kriterler arandı?
Evliya: Oyunun yönetmeni Kıbrıslı Rum, ekibin yarısından fazlası Kıbrıslı Rum ve bende sıfır Rumca olmasına rağmen yönetmenin dehası sayesinde işler çok güzel ve sorunsuz bir şekilde aktı. İzel’in Türkçe, Rumca ve İngilizcesi, Maria’nın yine aynı şekilde üç dile hakimiyeti, ben ve Yorgo’nun daha çok Türkçe ve Yunanca metinleri oynaması bu sorunu ortadan kaldırdı. Anlatıcının ve Cinin (Anthi Kasinou ) çok iyi İngilizce konuşması da yönetmenimize oyuncu potansiyelini kullanmada büyük avantaj sağladı. İyi bir dramaturgla çalışılması da başarıda büyük katkı koydu. Michalis Kolokotronis oyunun dramaturjisinde çok başarılıydı.
“Kalede Bir Gece” fantezi ve realite arasında gidip gelen, atmosferler arası ve herkesin birden fazla karaktere hayat verdiği eşsiz bir oyun. Rollerinizden biraz konuşmak isterim.
Evliya: Macbeth ve Lady Macbeth ile başladık. Seyirci ikisinin güçlü ilişkisi ve iktidar savaşı içinde güçlü bir kadın portresinden sonra yine bir tık daha bu çizgide devam etmesi sonrasında Lady Macbeth’in çıldırmasına, delirmesine giden bir süreci izliyor. Tabi ki oyun herkesin kendi kimliği ile başlıyor. Temelde meselemiz insan olduğu için duygudan duyguya geçiş oluyor. Lady Macbeth ile başlayıp Desdemona’ya ve Helena’nın çılgın hallerine geçişin olması aslında hepimizin içinde olan şeyler. Bunu Othello Kalesi’nde deneyimlemek apayrı bir şey ama onun dışında böylesi bir fırsat bir daha yakalayabilir miyiz? Emin değilim çünkü dramdan komediye, varoluş savaşından ölüme geçişler yapılıyor. Bir Yaz Gecesi Rüyası’ndan pasajlar da vardı,danslar da vardı.
Maria: Yönetmen oyunu site-specific düşünce yapısı içinde düşünüyor. Kıskançlık gibi, iktidar gibi,dayanışma gibi, kaçanın kovalanması gibi güncel değerlerin diğer insani değerlerle bir arada sunulduğu oyun içinde oyun temasını görüyoruz. Bu oyunda Othello Kalesi’nde fiilen geçen bir hikaye var ve oyuncular oyuna Othello Kalesi’nde başlıyor. Seyirciler de “bu oyunda yazarın x oyunundan y sahneyi oynarlar” yerine yazarın bir oyunudur diyerek başka bir oyunun içine geçiyorlar. O katman da oyunun başarısını getiriyor. Seyirci Shakespeare ile ilgili hiçbir şey bilmese bile Desdemona ile Othello’nun sahneleri ona bir anlam ifade edebiliyor.
Ben kendimi,Katherina,Hermia ve Desdemona’yı canlandırıyorum. Oynamak değil de diller oyuncuları zorladı. Oyunda Yunanca, Türkçe, Kıbrıs Yunancası, Kıbrıs Türkçesi ve İngilizce hepsi kullanılıyor. Bu bir deliliktir. Bir sahnede Türkçe anlamadığımı oynayacaktım ama ben anlıyordum. Ben hep Türkçe dilinde oynamak istiyordum ve bu oyunla bunu başardım. Bu çok ilginç ve keyifliydi.
Othello Kalesi’nin içine girip oyunun başlamasını bekleme süreci de bir anlamda seyirciyi yazarın dünyasına davet ediyor veya yerleştiriyor.
Maria: Oyunun sahne düzeninde o detay da düşünüldü ve bir podyum kurulmadı. Oyun Othello’nun zemininde ve duvarlarında geçiyor. Sahne gerçeği de oyunun site-specific oluşuna hizmet ediyor. Seyircinin oturma düzeni bile bu yapıya hizmet ediyor. Sahne kavramı yok. Sahne mekandır.
Evliya: Dramaturjik yapının bu kadar güçlü olmasından dolayı da proje bu kadar çok benimsendi. Bu yapı da yönetmenin Gazimağusa Belediye Başkanı Dr. Süleyman Uluçay ile görüşmesi sırasında somutlaştı. Othello Kalesi’ne özel, orada geçecek bir oyun fikrini Başkanı’n da çok sevmesi ile orada olgunlaştı.
Oyunun başında Yorgo’nun toprağın üstüne bir sınır çizerek orayı da ikiye bölmesi her Kıbrıslının bilincinde Kıbrıs’ın acılarla dolu tarihini canlandırdı. Yönetmen müthiş bir dramaturjik hamle ile oyun başlar başlamaz seyirciyi içine çekiyor.
Evliya: Edebi ve sanatsalın yanısıra oyunun güçlü bir politik tarafı da var. Othello Kalesi Kıbrıs’ın kültürel mirasının bir parçasıdır ve tüm insanlığa aittir. Othello Kalesi, Kıbrıslılar için de aslında hepimizindir. Ne kadar benimse o kadar da Maria’nındır, Yorgu’nundur da. Oyunun bu anlamda da güçlü bir politik yapısı vardır. Adanın kuzey tarafında kalan bir kültürel mirasın içinde iki toplumluluğu başarıyla uyguladık. Bunu yaparken öncelikle politik bir şey yapayım derdi de yoktur. Proje sanatsaldır ve biz bu oyunu dünyanın herhangi bir yerinde sahneleyebiliriz çünkü oyun insana dairdir, hümanist bir altyapısı vardır ve savaş travması geçiren adadaki yeni nesillerin birbirini anlaması, dillerin bir araya gelmesi ve iletişimi sağlaması çok önemlidir.
“Bizlere empoze edilen düşman kavramının, ötekileştirmenin dünyanın en gereksiz şeyi olduğuna tanık oluruz.”
Sınır çizmekle başlayan oyun sınırların ortadan kalktığı bir Kıbrıs toprağında sona erer. Bundan daha açık bir politik tavır olamazdı.
Maria-Zehra: Bu oyun yeni nesil Kıbrıslı insanların Kıbrıs meselesine nasıl baktıklarını da yansıtır. Kalede ilk karşılaştıklarında iki çift de birbirlerine karşı önyargılıdırlar (Karşısındakileri sözümona düşman olarak görür ve ötekileştirir) ama geceyi kalede geçirince ve bu esnada beraber acıkırlar,susarlar, korkarlar, yemek yerler, şarkı söylerler yani iletişim kurarlar ve bizlere empoze edilen düşman kavramının, ötekileştirmenin dünyanın en gereksiz şeyi olduğuna tanık oluruz. Shakespeare’nin hümanistik değerlerinin oyun sürecinde bizlerin dönüşümüne nasıl hizmet ettiğini görürüz. Sınır çizelim ile başlayan oyun “Hade beraber yemeğe gidelim” ile biter.
Geleneksel oyunlarda oyunun başında karakter vardır ve oyun bittiğinde başka bir şeye dönüşür. Bu oyunda bizler kendimiz olarak başlarız, Shakespeare sahneleri oynanır ve oyun bittiğinde yine kendi karakterlerimiz oluruz.
“Bütün oyunları kuran, bütün oyunları bozan İngilizce konuşan bir cin ve buna karşı oyunun sonunda herkesin Türkçe ve Yunanca konuşması”
Cin karakteri de sihirle oyunun yönünü belirliyor, normal gidişatları durduruyor, tersine çeviriyor. Yazarın Bir Yaz Gecesi Rüyası oyunundaki Peri Puck karakteri değil mi cinimiz?
Maria: Yönetmenin cini İngilizce konuşturmasının ciddi bir politik sebebi var. Bütün oyunları kuran, bütün oyunları bozan İngilizce konuşan bir cin. Oyunun en önemli mesajlarından birisi de sonunda herkesin Türkçe ve Yunanca konuşmasıdır. Herkes Türkçe ve Yunanca öğrenmelidir. Oyunun başında bir bariyer olarak sunulan element oyunun sonunda bir çözüme işaret ediyor.
“Kale de baş roldeydi, ayın da rolü vardı, seyircinin kalede olması da geceye hizmet etti”
Dolunay da bir oyuncu gibi hem ortamı hem de oyuncuların hissiyatını etkiliyor.
Maria: Ona yönetmen 3 ay önce karar verdi ve 10 Temmuz yani dolunay yaşandığı gece bu oyunu sahneye koyduk. Ay da oynadı. Bir masal gibiydi ve büyülüydü. Eşsiz bir macera yaşadık. Ay, Othello Kalesi, Kıbrıslı Türkler ve Rumlar aynı sahnede, 3 dil ve 2 şive.
Zehra: Kale de baş roldeydi, ayın da bir rolü vardı, seyircinin kalede olması da geceye hizmet etti. Oyun komedinin de trajedinin de dibine vurduğu için seyirci de bazen ne yapacağını, nasıl reaksiyon vereceğini bilemedi.
Farklı dilleri konuşan seyirci de yazarın müthiş edebi metinleri, yönetmenin dehası ve becerisinin birleştiği dev tiyatro sahnesinde kendilerini yabancı hissetmiyorlar. 3 dil ve 2 şive olmasına rağmen oyun çok iyi akıyor ve anlaşılıyor. Yönetmen Achilleas Grammatikopoulos’un ikinci gece plaketi alırken söylediği “Farklı dilleri konuşuyor olabiliriz ama hislerimiz aynıdır” sözünde olduğu gibi…
Othello’nun Desdemona’yı boğması hangi dilde olursa olsun seyircide aynı şeyi hissettirir. Shakespeare’nin 500 yıldır geçerli olmasının sebebi budur.
Yönetmen Achilleas Grammatikopoulos ile çalışmak nasıl bir duygu?
Zehra: Yönetmen ile iletişimi İzel sayesinde gerçekleştirdim. Provalarda rolü göstermekle ilgili rahat,huzurlu ve öğretici bir süreç yaşadım. Yönetmenle çok güçlü bir bağ kurduk.
Maria: Huzurlu bir provaydı. Bir ay çalıştık ama çok güzel geçti. Yönetmenle birlikte mutluyduk. Güzel bir ekip olduk. Eğitimde “Çalışma çalışan içindir” diye bir söz vardır. Oyunun yapısı nasıl iki toplumu biraraya getirmek üzerine kurulmuşsa provalarda da birlikte zaman geçirmemiz hem sosyal alanda önemlidir hem de bilmediğiniz bir dili öğrenme fırsatı sunar. Oyuncu kullandığı dilin melodisine, enerjisine ve söylediği şeye odaklanır. Tiyatro dil üzerine kurulu bir şey değildir, oyun üzerine kurulu bir sanat olduğu için tiyatronun büyüsü bu oyunda çok fazla hissediliyor. Oyuncular birbirlerinin vücut dilinden, salgıladığı enerjiden, nasıl iletişim kurduklarını algılamak ve bu süreci yaşamak tüm oyuncular için çok büyük bir deneyimdi.
Prova ve sosyalleşme süreçlerinde komik,muzip, ilginç şeyler yaşadınız mı?
Zehra: Maria arkadaşımız çok şakacı bir karaktere sahiptir. Bol bol bu süreçte şakalar da yaptı.
Maria: Bazen Türkçe kelimeleri değiştiriyordum ve bu da Türkçe bilen kişiler için komik oluyordu. Bol bol güldük.
Oyun sonrası yorumlar, reaksiyonlar nasıl?
Zehra: Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları’ndan bir oyuncu ilk kez iki toplumlu bir oyunda oynuyor. Ben çok güzel geri dönüşler aldım. Ben projenin devam etmesini isterim ama daha somut bir karar yok. Yönetmenim, dramaturg ve oyuncu arkadaşlarımla başka projelerde de olmak isterim.
Maria: Benim ailem de gelip oyunu izledi. Çok duygusal anlar yaşadılar. Benim için oyun çok iyiydi ve çok iyi yorumlar aldık.
Müzik de oyunda önemli bir yere sahip? Nasıl çıktı bu güzel müzik?
Evliya: Müzikleri Sias yaptı. Herkes birlikte “ζηλεια μου-Kıskançlığım” şarkısını söylüyor, ben Lady Macbeth’in tiradından sonra bir bozlak türküsünü söylüyorum, İzel Seylani de “Καίγομαι-Yanıyorum” söylüyor.
“Birlikte yaşayabiliriz. Daha fazla ortak oyun olsun”
Oyunun en güzel mesajı neydi?
Maria: Birlikte yaşayabiliriz.
Zehra: Daha fazla ortak oyun olsun. Daha fazla oyuncuların rol alacağı ortak yapımlar olsun.
“Sanat Kıbrıs’ta yakınlaşmanın itici gücü olmuştur. K.T.Devlet Tiyatrosu oyuncusu olarak ilk kez ben böylesi iki toplumlu ortak yapımda yer aldım. Bu tarihi bir yer alıştır. Bunun bir ilk ama son olmayacağını düşünüyorum.”
Oyunun güçlü yanlarından birisi de adanın Kuzey ve Güney bölgesinde yaşayan daha fazla Kıbrıslı sanatçının ortak bir yapımda yer almasıdır. Kapılar açıldıktan sonraki dönemde İzel Seylani, Aliye Ummanel, Derman Atik ve Nehir Demirel özelinde bunu bireysel olarak gördük, bazı kurumsal (ilk aklıma gelen Lefkoşa Belediye Tiyatrosu) ve özel tiyatrolar (Girne Tiyatro Su) ortak yapımlar yaptılar ve o bir kapı açtı. “Kalede Bir Gece” ise bunun daha üst bir boyutu oldu. Her türlü sınırları kıran bir oyun izledik.
Zehra: Sanat Kıbrıs’ta yakınlaşmanın itici gücü olmuştur. Sanat ayrıştırmaz, birleştirir. Sanatsal ortak üretimler devam ettiği sürece, süreç de normalleşir de sert karşı duruşlar da olmuyor. Özel bir yapım ve özel bir araya geliş olması açısından da çok önemlidir. Sanatçıların hür iradesi ile, politik düşüncesine paralel düşüşü ile bu işin bir parçası olması çok önemlidir. K.T.Devlet Tiyatrosu oyuncusu olarak ilk kez ben böylesi bir iki toplumlu ortak yapımda yer aldım. Bu tarihi bir yer alıştır. Bunun bir ilk ama son olmayacağını düşünüyorum.
Umarım bu oyun Kıbrıs’ın tüm kalelerini dolaşır. Hatta yurtdışındaki kalelere de uğrar.



![]()
![]()
















