1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Mutlaka aşılanmalıyız başka çaresi yok”
“Mutlaka aşılanmalıyız başka çaresi yok”

“Mutlaka aşılanmalıyız başka çaresi yok”

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Emre Vudalı, Covid 19’a karşı ülkedeki bağışıklık oranın yaklaşık yüzde 1 olduğunu vurguladı

A+A-

Fayka Arseven KİŞİ

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Emre Vudalı, Covid 19’a karşı ülkedeki bağışıklık oranın yaklaşık yüzde 1 olduğunu söyledi ve mutlaka toplumun aşılanması gerektiğini vurguladı.

Aşılanmanın tek çıkış yolu olduğunu ifade eden Vudalı, topluma bağışıklığı kazandırmadan normalleşemeyeceğimizi belirtti.

“Şuan için kapanıp aşının gelmesini mi bekleyeceğiz yoksa ekonominin çökmemesi için kapıları açıp, normal hayatımıza devam mı edeceğiz?” sorgusunu yapan Vudalı, “Ama kapanacaksak ya da açılacaksak ekonomik boyutunu da düşünmek gerekir. Çünkü bir ülkede yoksulluk da bir halk sağlığı sorunudur” vurgusunda bulundu.

Covid 19 ile mücadelede doktorların en büyük sorunun sistemsizlik olduğunu da belirten Vudalı,  “Sistem olsaydı işimiz daha kolay olurdu. En basiti bir hastane yapıldı ve personel bulmakta sıkıntı çekiyoruz” dedi.

Bu hafta pandemi sürecinin başından beri hizmette olan, süreci yakından takip eden Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Emre Vudalı ile hem süreçte yaşananları hem de son günlerdeki aşı konusunu konuştuk.

  • YENİDÜZEN: Nasıl bir dönemdesiniz?
  • Dr. Emre Vudalı: Yoğun bir dönem geçirdik,  şimdi eskiye nazaran daha iyiyiz. İlk başta heyecanımız daha fazlaydı, tecrübemiz daha azdı. Dünyayla birlikte öğrenmeye başladık ve devam ettik.
    Sistem olsaydı işimiz daha kolay olurdu. En basiti bir hastane yapıldı ve personel bulmakta sıkıntı çekiyoruz. Şimdi bizi ana binadan alıp Pandemi Merkezi’ne taşırlarsa bu sefer ana binada verdiğimiz hizmetler aksayacak. Ayakta Tanı Binası’nda bir hasta varsa ve ona herhangi bir acil müdahale gerekirse Pandemi Hastanesi’nden gidip de müdahale etmek çok doğru değil.
     
  • YENİDÜZEN: İlk baştan beri Pandemi Hastanesi ile ilgili bir organizasyonsuzluk mu var?
  • Dr. Emre Vudalı: Evet ilk baştan beri sıkıntılar var. Ankara’da okudum ve orada ihtisas yaptım. Her servisin personel yapısı vardı. Bizde bir hastaneye 3-4 kişi bakıyor. Bu insanlar her yere yetişemezler. Bir de laboratuvara bakmamız gerekiyor. Çünkü burada mikrobiyoloji doktoru yok.  Maalesef uzun yıllardır personel eksikliği sıkıntısı bir türlü giderilemedi.

“Bizim Pandemi Hastanesi’ne geçmemizde bir sıkıntı yok ama ana binadaki verdiğimiz hizmetler ne olacak? Acil bir hasta geldiğinde nasıl müdahale edeceğiz? Açıkçası Pandemi Hastanesi ile ana bina daha yakın olmalıydı.”

 

  • YENİDÜZEN: Pandemi Hastanesi’nin hizmete gireceği açıklandı. Sizinle ne paylaşıldı? Nasıl bir organizasyon yapıldı?
  • Dr. Emre Vudalı: 12 sözleşmeli doktor alınacak diye gazetede okudum.  Bizim oraya geçmemizde bir sıkıntı yok ama ana binadaki verdiğimiz hizmetler ne olacak? Acil bir hasta geldiğinde nasıl müdahale edeceğiz? Açıkçası Pandemi Hastanesi ile ana bina daha yakın olmalıydı. Ana hastaneye ulaşım nasıl olacak onu çözmeleri gerekiyor.
    Ayrı bir hastane olduğu zaman ayrı bir idari kadro, ayrı bir başhekimlik mi gerekecek? Buna yasal olarak bir şey yapmak gerekiyor mu? Yoksa Devlet Hastanesi’ne mi bağlayacaklar? Birçok bilinmeyen var.

 “Yoksulluk da bir halk sağlığı sorunudur”

“Bizim hedefimiz nedir toplumsal bağışıkta? Yüzde 60’a ulaşmak… Hasta sayımıza baktığımızda bağışıklık oranı yaklaşık yüzde 1.  Altmış yıl böyle yaşamamız gerekir ki bağışıklık kazanalım. Bunu da hiçbir ülke, hiçbir ekonomi kaldırmaz. Bizim tek çıkış yolumuz aşıyı getirip toplu bir şekilde herkesi aşılamaktır.”

  • YENİDÜZEN: Son haftalarda yerel bulaş tırmanışa geçti, yoğun bir tarama yapılıyor. Vakalar sıfırlanırken tekrar başlıyor. Bir şeyleri tam yapamıyor muyuz?
  • Dr. Emre Vudalı: Önce amacımıza bakmak lazım; kapanıp aşının gelmesini mi bekleyeceğiz yoksa ekonominin çökmemesi için kapıları açıp, normal hayatımıza devam mı edeceğiz?
    Birçok ülke kapanmadı, normal hayatına devam etti. Ancak onların güçlü ekonomileri vardı. Bizim ekonomimiz küçük. Ama kapanacaksak ya da açılacaksak ekonomik boyutunu da düşünmek gerekir. Çünkü bir ülkede yoksulluk da bir halk sağlığı sorunudur.
    ‘Hade kapanalım’ ama kapamak da kolay değildir. Bir amacı olmalıdır. Sağlık sistemi üzerinde bir yük varsa kapanmak durumundasınız. Ya da bu yüke hazır olmalısınız. Şuan ki kapasitemize baktığınızda şuan kapasitemiz var.
    O zaman da şunu sormalıyız; hiç hastalığa yakalanmayalım, aşı gelince aşı olup tekrar hayatımıza geri mi dönelim?
    Yoksa normal hayatımıza devam edelim, hastalar olsun, onu kabullenip sağlık sistemi üzerindeki yükü aşmayacak şekilde bir açılıp kapanalım mı?
    Devletin şuan yapmaya çalıştığı hiçbir şekilde hasta olmasın, aşılar gelince de aşılanalım.  Ama aşıyla ilgili ne tür çalışmaları var onunla da ilgili bilgimiz yok.
    Şuan konuşulan 2 aşı var. Çin’in bir de Almanya’nın aşısı. Almanya’nın aşısı AB üzerinden Güney Kıbrıs’a gidecek ve oradan bize verileceği söylendi. Birde Türkiye üzerinden Çin’in aşısı var. O da muğlakta kaldı.
    Netleşmek lazım çünkü bizim hedefimiz nedir toplumsal bağışıkta? Yüzde 60’a ulaşmak… Bizim hasta sayısına baktığımızda bağışıklık oranı yüzde 1.  Altmış yıl böyle yaşamamız gerekir ki bağışıklık kazanalım. Bunu da hiçbir ülke hiçbir ekonomi kaldırmaz. Bizim tek çıkış yolumuz aşıyı getirip toplu bir şekilde herkesi aşılamaktır.
     
  • YENİDÜZEN: Şimdi aşı konusunda da anti aşı kampanyaları yapılıyor. Bir güvensizlik ortamı yaratılıyor. Sizin bu olaya bakışınız nedir?
  • Dr. Emre Vudalı: Covid 19 başladığı günden beridir bilgi kirliliği var. Okuduğumuz her şey doğru değildir. Neye bakmalıyız? Kaynağa. Bu kaynak güvenilir bir birlik, sağlık örgütü olması gerekir. Bunlardan çıkan bir haberse o zaman daha ciddi dinlemeliyiz. Sağlık Bakanlığı, Kıbrıs Türk Tabipler Birliği, Dünya Sağlık Örgütü gibi…
    Çünkü sosyal medyaya baktığınız zaman ‘dünya düzdür’ diyenler var ama bu doğru değildir. Önce okuduğunuz bilgilerin doğru olup olmadığına bakmalısınız.
    Normalde aşılar üretilirken daha uzun süreye ihtiyaç vardır. Bir aşının üretilmesi ortalama 4-5 yılı bulabiliyor. Ama şuan dünyada bir pandemi var. Büyük sıkıntılar yaşanıyor. Bu nedenle aşının bulunması için inanılmaz paralar harcanıyor. Bütçe artınca da aşının bulunma süreci kısalabiliyor. Bu aşılar geliştirilirken de en önemli nokta güvenirlilik. Bu aşı güvenli midir? Bu aşılar deneniyor ve ondan sonra herhangi bir yan etki var mı yok mu bunlar aşı piyasaya çıktıktan sonra da takipleri yapılıyor. Son çalışmada da bu aşıların etkinliğine bakılıyor. Gerçekten ben bir kişiyi aşıladığım zaman onu hastalıktan ne kadar koruyabilirim, hastalığın ağır geçmesinden ne kadar koruyabilirim? Biliyorsunuz Almanya’nın son aşısında yüzde 95 oranında etkinlikten bahsedildi ki bu çok iyi bir orandır. On binlerce kişiye bu aşı yapıldı ve yan etkileri de gelişti. Ama ölümcül etkiler değil de alerjik reaksiyon olabilir. Ama bu reaksiyonlar panadol aldığınızda da olabilir. Onun dışında ciddi bir yan etki olmadı. Bu aşılaya İngiltere ve Amerika’da kullanım onayı çıktı.
    Çin’in aşısı biraz daha farklı onlar daha farz 3 çalışmasını bitirmediler. Onlar da o çalışmayı bitirdikten sonra eğer güvenli ve etkili olduğunu kanıtlarlarsa ilacı piyasaya sürecekler.

 “Aşılar gelir gelmez biz sağlık çalışanları olarak aşılanarak topluma aşıların güvenirliliğini göstermeliyiz. Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, Tabipler Birliği Başkanı aşılamada örnek teşkil etmelidir.”

 

  • YENİDÜZEN: Herkes aşılanmalı mı?
  • Dr. Emre Vudalı: Aşılar gelir gelmez biz sağlık çalışanları olarak aşılanarak topluma aşıların güvenirliliğini göstermeliyiz. Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, Tabipler Birliği başkanı aşılamada örnek teşkil etmelidir. Toplum da bu kişilere güvenip aşılansın. Eğer ki aşı olmazsak başka bir çıkış yolumuz yok. Aşı umudumuzdur.
     Aşı en önemli buluşlardan biridir. Dünya üstünde birçok hastalık aşılar sayesinde yok oldu. İnsanların hayat süresini uzatıyor, çocuklardaki ölüm oranları azalıyor. Aşılar olduğu için artık çocuk ölümleri görmüyoruz. Ama aşıları azalttığımız zaman ölümler tekrar oluyor. Son beş yıldır kızamık aşılarına karşıtlık vardır. Bunun sonucunda Avrupa’da kızamık salgınları görülmeye başlandı ve çocuklar ölmeye başladı. Aslında korktukları şeye sebep oluyorlar ama farkında değiller. Maalesef bu da yanlış bilgiden kaynaklanıyor.

 “Ev karantinasına geçilebilir ama denetlenmeli”

  • YENİDÜZEN: Aşı programı şuan net değil. Herkes biran önce de normalleşmek istiyor. Normal hayata ne zaman geçeceğiz? Ev karantinası mümkün mü?
  • Dr. Emre Vudalı:  Türkiye’deki vaka sayıları düşmedi. Oradaki oranlara baktığımız zaman dünyada en fazla enfeksiyon görülen ülkelerinden biridir. Ülkeye binlerce kişi geldiği zaman bu kişiler sadece hastalığı getirmeyecekler, bulaş artacak. O yüzden karantina sistemine devam etmemiz gerekiyor. Bunun ne şartlarda olması gerektiği tartışılabilir. Ama bizi ve diğer ülkeleri kurtaracak olan aşıdır. Aşı çok can alıcı ve bu işi bitirmek için çok önemli bir noktadır.
    Ev karantina sistemine geçilebilir mi? Evet geçilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hastalar test yapmaktan kaçınıyor, temaslı ismi vermek istenmiyor. Bunun sebebi de karantina koşullarıdır. Bu sefer de yakalayamadığımız vakalar olacak. Farklı bulaş zincirlerinin önü açılmış olacak.
    Ev karantina sisteminin de çok iyi denetlenmesi gerekiyor. Hem de evde kalan diğer üyeleri de sağlık ekiplerinin sürekli taraması gerekiyor. Bizim ülkede bu ne kadar uygulanabilir bilmiyorum ama şuan devlet bu karantina sistemi için de birçok para harcıyor. Bu milyonlarca TL’nin yüzde 10’nu ile çok daha güzel bir sistem kurabilir. Bunu yapsak çok daha etkili bir sistem kurabiliriz. 
     
  • YENİDÜZEN: Yerel bulaş durumu nedir? Korkulan bir bulaş mı var?
  • Dr. Emre Vudalı: Daha çok Kuzey Kıbrıs’ın doğusunda vakalar var. 1 kişi ansızın 10 kişiyi hasta edebiliyor. Herkes kendine ve çevresine dikkat etmeli ki o bulaş zincirini kıralım ve hastalığın yayılmasını engelleyelim.
     
  • YENİDÜZEN: Güney komşumuzda vakalarda bir düşüş yok. Güney’de çalışan işçiler ve öğrenim gören öğrenciler var. Bu konuda da bir tartışma yaşandı. Sizce orayla ilgili nasıl bir sistem kurulmalı?
  • Dr. Emre Vudalı: Farklı çözümler olabilir ama bence yapılmaması gereken bir şey onların ekmek kapılarını kapatmamaktır. İş yerinize gitmeyin demek doğru bir yaklaşım değildir. İşsizlik her toplum ve her kişi için çok büyük bir sorundur. Hastalığın daha az görülmesini istiyorsak önlemlerinizi alacaksınız.
     
  • YENİDÜZEN: Virüsün mutasyona uğradığını da okuyoruz. Bizi bu konuda nasıl bilgilendirebilirsiniz? Tehlikede miyiz?
  • Dr. Emre Vudalı: Yine bir bilgi kirliliği var. İngiltere’nin Kent bölgesinde vakaların sayısı artmış. Virüste bir mutasyon tespit etmişler.  Ancak mutasyondan dolayı mıdır yayılma hızı arttı yoksa yeni bir şey mi bilinmiyor, araştırılıyor. Bu mutasyonun aynısını Güney Afrika’da da bulmuşlar.
    Toplumdaki bağışıklık arttıkça hızı azalacak ama biz daha yolun başındayız. O yüzden mutlaka aşılanmalıyız. Yoksa çok kaybımız olur.
     
  • YENİDÜZEN: Normalleşme süreci için 2021 denildi şimdi 2022 yılı söyleniyor. Sizin öngörünüz nedir?
  • Dr. Emre Vudalı: Geçiş süreci olacak, belki de ve şunu tartışacağız; benim ülkeme gelmek isteyen aşı kartı ile gelecek.
    Çünkü toplum bir şekilde bağışıklık kazanmazsa bir vaka dışardan geldiği zaman yine bulaş olacak. Ama toplumun bağışıklık düzeyi yüksekse bu aşı kartı aranabilecek kriter olabilir.
Bu haber toplam 2925 defa okunmuştur