
“Miró’nun fikirlerini müziğimle yansıtmaya çalıştım”
Katalan kontrabasçı Xavi Castillo ile Kıbrıs’ta katıldığı Paradise Caz Festivali sırasında sohbet ettik.
Murat OBENLER
20.yüzyılda sürrealizmin ve soyut resmin İspanya’daki önemli temsilcilerinden birisi olan ve kendi özgün sanatsal dilini oluşturan Katalan ressam ve heykeltraş Joan Miró’nun felsefesini, çok katmanlı yaratım pratiği ve eserlerini caz ile klasik müziğin birleşimiyle “A Musical Portrait of Joan Miró” adlı albümde yorumlayan Katalan kontrabasçı Xavi Castillo ile Kıbrıs’ta katıldığı Paradise Caz Festivali sırasında sohbet ettik.
“Benim yaşadığım yerde yapılan büyük ve köklü caz festivalindeki müthiş konserleri izleyerek caza adeta aşık oldum. Bu yolu profesyonel olarak sürdürecekseniz enstrümanı seveceksiniz ve onla zaman geçireceksiniz.”

Murat Obenler: Paradise Caz Festivali kapsamında Kıbrıs’ta bulunduğunuz süre içerisinde röportaj talebimizi kabul ettiğiniz ve sınırlı zaman diliminde bizlere de zaman ayırdığınız için öncelikle tüm sanatseverler adına teşekkür ederim. Öncelikle sizi biraz tanımak isteriz. Nerelisiniz,müzik ile ilgili yolculuğunuz ne zaman başladı?
Xavi Castillo: Barselona yakınlarında Terrassa adlı yerde dünyaya geldim ve işçi sınıfının yoğun olarak yaşadığı bu yerde büyüdüm. Ailemde profesyonel olarak müzik yapan bir müzisyen yoktur ama erkek kardeşim biraz flamenko gitar çalıyor. O bana gitar çalmayı öğretti ama ben çok da derinlemesine dersleri sevmediğim için temeli kaparak daha ileri gitmedim. Müziği seviyordum o yüzden 12 yaşında elektronik gitar alarak bu yola girdim. Benim yaşadığım yerde büyük ve köklü bir caz festivali yapılıyor. Oradaki müthiş konserleri izleyerek caza adeta aşık oldum. Caz enstrümanlarını çaldıkça, enstrümanla amatör ve/veya profesyonel deneyimleriniz arttıkça bu aşkınız daha da büyür, derinleşir ve o aşk sizi müziğe bağlar. Bu yolu profesyonel olarak sürdürecekseniz enstrümanla zaman geçireceksiniz ve onu seveceksiniz.
Murat Obenler: Profesyonel müzisyen olarak hayatınızı kazanmaya karar verdiğinizde bu yolu yürümek için akademik bir eğitime de ihtiyaç duyuyor insan (büyük çoğunlukla). Siz nasıl bir müzikal eğitim sürecinden geçtiniz?
Xavi Castillo: Evet kesinlikle haklısın. Ben de okul öncesinde müzik öğretmenime kontrabas çalmak istediğimi söylediğimde o da bana “Konservatuvara gitmelisin” dedi. 15-16 yaşlarında klasik müziğe de aşıktım. Eğitim için ESMUC (Escola Superior de Música de Catalunya) gittim ve orada caz yorumculuğu diploması ile mezun oldum. Bu eğitim sırasında bir sömestir de Hollanda’nın Hauge şehrindeki Koninklijk Konservatuvarı’nda dersler aldım. Daha sonraları da yılda 2-3 kez çalmak için Hollanda’ya gittim.
“Benim ilk diplomam müzik üstünedir ve bizim Katalan halk müziği gruplarında da çalarak para kazanıyor ve kendi ev kiramı ödüyordum”
Murat Obenler: Sen de hem okuyan hem de farklı mekanlarda müziği amatörce icra eden kesimden misin yoksa eğitiminden sonra mı başladın caz çalmaya?
Xavi Castillo: Arkadaşlarımla okurken de müzik yaptım, oldukça fazla sayıda yan işler de yaptım, tır şoförü olan babamın tırında çalıştığımı da hatırlıyorum. Benim ilk diplomam müzik üstünedir ve bizim Katalan halk müziği gruplarında da çalarak para kazanıyor ve kendi ev kiramı ödüyordum. 2 yıl bu özel Katalan enstrümanlarının da yer aldığı gruplarda çaldım.
Murat Obenler: Katalan kimliği ve bunun yansıması olan müzikal geleneği ve karakterini İspanyol müziğinin içinde bir renk olarak mı görüyorsun yoksa ondan bağımsız bir müzikal çizgi ve Katalan halkının yaşamının bir ifade biçimi olarak mı tanımlıyorsun?
Xavi Castillo: Bu kadar planlayarak bakmıyorum bu konuya. Ayrı bir rengi ve tadı olduğu kesin. Benim profesyonel olarak çaldığım iki İspanyol müzisyen ile Katalonya’da ve Avrupa’da Katalan folk geleneksel müziği çaldık. Yine bir büyük müzik grubu ile de 2 yıl folk müziği çaldık. İspanya küçük bir ülke ama kültürel geçmişi çok zengin. Büyük Katalan grubunda o bölgeye ve kültüre özgü obue (dansçılar için) gibi enstrümanlar bulunuyor ve bu da Katalan kimliğine aittir.
“Müzikal kariyerim de öyle keskin çizgilerle ayrılmaz. Haftanın iki günü öğretmenlik yapıyorum geri kalanında da en çok sevdiğim müziği icra ediyorum”
Murat Obenler: Müzikal kariyerin okul sonrası nasıl devam etti?
Xavi Castillo: Benim müzikal kariyerim de öyle keskin çizgilerle ayrılmaz. Doğal akışında ilerleyen bir müzikal yaşamım var. Kendi yaşadığım yer Terrassa’daki kamusal müzik okulu niteliğindeki Conservatori de Terrassa’da müzik öğretmenliği de yapıyorum ve müzik öğretmeyi de çok seviyorum. 2020’de ESMUC’da Müzisyenler için hazırlanan Pedagoji Master Programı’nı bitirdim. Haftanın iki günü öğretmenlik yapıyorum geri kalan günlerimde de en çok sevdiğim müzik icracılığını yapıyorum. Her hafta çoğunlukla caz olmak üzere farklı konserler veriyoruz. Bir yandan caz çalıyorum bir yandan da okulda klasik müzik öğretiyorum.
Murat Obenler: Bu klasikle cazdan oluşan ikili yaşam uygulamada sende çatışma yaratmıyor mu?
Xavi Castillo: İlk başta zaten klasik eğitimi ile başlayarak caz üstüne uzmanlaşıyorsunuz. Armonileri benzer ve icra da çok farklı değil. Bende bire sorun teşkil etmiyor.
“Miró ile ilgili projede herhangi bir Katalan kimlik ve gelenek üstünden ilerlemedim. Zaman benim müziğe odaklanmam ile geçtiği için müzikle onu yakalamaya çalıştım”
Muat Obenler: Katalan ressam ve heykeltıraş Joan Miró hakkında bir albüm yapma fikrinin arka planında aynı toprakların insanı olmanız ve sanat bağlantınız da bulunuyor mu?
Xavi Castillo: Ben Joan Miró hakkında bir proje düşünürken herhangi bir Katalan kimlik ve gelenek üstünden ilerlemeyi planlamadım. Ben resmi seviyorum, dehşet kötü bir resim yapışım var. Joan Miró’yu keşfedişim de geç oldu. Zaman benim müziğe odaklanmam ile geçtiği için ben de müzikle onu yakalamaya çalıştım.
“Özellikle yazar ve ressamlarla paylaşımı daha fazla yapmaya çalışıyorum. Bu en büyük motivasyonumdur. Sadece bir caz albümü yapmak istemedim”
Murat Obenler: Senin ve Miró’nun farklı çağlarda ve sanat dallarında üretimleriniz var. Seni onun hakkında bir albüm projesi yapmaya iten motivasyon, neden, ilham, karakteristik özellik nedir?
Xavi Castillo: Yazarlar, şairler, müzisyenler, ressamlar, heykeltraşların çok daha fazla birlikte sosyalleştiği, birbirine yardımcı olduğu, ilham verdiği ve paylaştığı bir çağdan herkesin kafasında kendi işinin olduğu ve kendi yolunu çizerek oradan ilerlediği bir çağ ve yaşama geçtik. Bu bağlantı kopmuş durumdadır. Ben özellikle yazarlar ve ressamlarla bunu daha fazla yapmaya çalışıyorum. Bu benim en büyük motivasyonum diyebilirim. Ben sadece bir caz albümü yapmak istemedim.

“Sanatçı olarak yaşama devam etmek istedi ve diktatörlüğün yönettiği İspanya’dan ayrıldı. Resmin marka isimlerini de takip etmek istemedi. Resim sanatı için endişe etti, resmi satmak için değil”
Murat Obenler: Joan Miró dediğimizde onun folklor, sanat, tarih ve İspanya’nın sosyal konularıyla bağlantılarının olduğu bir sanatçı kişilikten bahsetmek gerekiyor.
Xavi Castillo: Kesinlikle doğru bir yerden bakıyorsun. İlk olarak onun resmi beni motive etti ve onun resmiyle derinlik olarak tanıştıkça benim için önemli bir figür haline geldi. Joan Miró ilk önce sanat için yaşayan birisiydi. Birçok kişiyi sanata ve sanat ortamlarına çekti. O sanatçı olarak yaşama devam etmek istedi ve diktatörlüğün yönettiği İspanya’dan ayrıldı. O resmin marka isimlerini de takip etmek istemedi. O her zaman sorunlara neden olan sebepleri sorgulardı. Eğer sanatçı isen her yazdığın şeyde kendini ifade edersin. Ünlü olmasına rağmen sanatçı hep farklı ifade biçimleri aradı ve dönemin popüler modellerini kırmaktan, parçalamaktan çekinmedi. Ben de zamanın popüler modelleri sanatsal olarak kırmayı uygulayan birisiyim. Başkalarının şöyle böyle resim yap demelerine aldırmadan ‘Bunu yaptım, böyle yaptım’ dedi. Gerçekten onla bir bağlantı kuruyorum.
Bazı kişiler onun bir ön sıra ressamı olmadığını düşünüyor. Başka ressamların röportajlarında söylediklerinden ise Joan Miró’nun büyük bir ressam olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Ben bu insanı seviyorum. Resim sanatı için endişe etti, resmi satmak için değil. Yine sanatı ile çok büyük bir sanatçı olan Dali gerçek anlamda resimlerini satıyordu. Bu yüzden de Miro ile daha fazla bağlantı kuruyorum. Sakin bir karakter, köyde yaşamayı tercih ediyor, köydeki bara giderek köylülerle oturuyor, sohbet ediyor vs.

“Müzik de herkesin kafasında kendi resmini yapması gibidir. Sürrealizm de herkesin kendi düşüncelerini resme aktarmasıdır”
Murat Obenler: Ressam sürrealist akımın İspanya’daki önemli temsilcilerinden birisiydi. Bu sürrealist resim anlayışı müzisyen tarafında onun resmini özümsemek için sizi zorladı mı?
Xavi Castillo: Müziğin Sürrealizm akımıyla birçok bağlantısı olabilir. Müziği herkes farklı duyar ve kafasında farklı yorumlar. Müzik de herkesin kafasında kendi resmini yapması gibidir. Sürrealizm de herkesin kendi düşüncelerini resme aktarmasıdır. Kız arkadaşımın sanat tarihi okuması onunla resim üstüne güzel ve iyi sohbetler yapmamızı da getiriyor. Onun “Bir de şu açıdan bak, bir de şu açıdan değerlendirir misin?” şeklindeki önerileri çok zihin açıcı oluyor.
“Önce Miró’yu hissetme, sonra en uzun sürecim onu anlama ve en kısa süre de yazma gibi bir süreç gelişti. Klasik müzik ile cazın birleştiği bir çalışma oldu.”
Murat Obenler: Biraz da son albümünüz “A Musical Portrait of Joan Miró” hakkında konuşmak isterim.
Xavi Castillo: Önce onu hissetme, sonra onu anlama (en uzun süreç), onun üstüne düşünme ve sonra da yazma(en kısa süreç) gibi bir süreç gelişti. Klasik müzik ile cazın birleştiği bir çalışma oldu. Bir piyano buldum ve kafamdaki parçaları yazdım. Sonra orkestra ile kayıt süreci geldi. Bunu yapabilmem için bir Yaylı Çalgılar Dörtlüsü’ne ihtiyacım vardı. Albümden önce iki prova yaptık ve bir de konser verdik.
Bestelemede bir parça dışında hiçbir şarkı programlı değildir. Carnaval d'Arlequí şarkısını çok beğendiğim için onu albümde yorumlamak istedim. Bu eser çok mutluluk ve acıyı anlatıyor. Dışarıdan ateşler geliyor. İlgi çekici, eğlenceli ve tuhaf bir resim. Genel olarak ise onun fikirlerini müziğim ile yansıtmaya çalıştım. Bazı şarkıların düzenleme süreçleri uzun olurken bazıları da hemen yazıldı.
"Miró da resim sanatında cezacılık yapıyordu"
Murat Obenler: Miró litografi ve seramik ile de ilgilendi ve birçok unutulmaz işler yaptı. Belki de caz müziği sanatçının bu çok yönlü yeteneklerini anlatmanın da en iyi yoluydu.
Xavi Castillo: Yaylı dörtlüsü Miró’yu müzikal olarak yorumlamada çok başarılı oldu çünkü Miró da resim sanatında cazcılık yapıyordu. Miró’nun “Renkleri, şiirleri şekillendiren kelimeler, müziği şekillendiren notalar gibi uygulamaya çalışıyorum.” cümlesini çok severim.

“Basit şeyleri sanatla yakalamanın zamanlamasının peşinde koşan birisiydi. Yine taşların üstüne şekiller çizdi, sanatını sadece tuvale bağımlı kılmadı”
Murat Obenler: Örneğin Back to the Big Bang şarkısı bu türe güzel bir örnektir…
Xavi Castillo: Bu şarkıda o ruhu yakalıyorsunuz. Basit şeyleri (doğa gibi) sanatla yakalamanın zamanlamasının peşinde koşan birisiydi. Miro çok fazlaca takımyıldızlarından esinleniyordu. Chased by the Stars adlı şarkım Miro’nun bu kovalamacasının hayalidir. Yine taşların üstüne şekiller çizdi, sanatını sadece tuvale bağımlı kılmadı.
Psychedelic Automats adlı şarkısı da resme dikte edilen şeylere dikkat çeker. Biz de basit ve güzel şarkılar yapmaya çalıştık. Bu temel düşüncelerimizden birisi idi. Geçmişe giderek orada ne olduğumuzu, bizlerin hissettiklerimizi anlamaya çalıştım.
Murat Obenler: Sanatçının toplumsal eleştiricilik yönünü yorumladığınız bir parça var mı?
Xavi Castillo: Albümde olmayan Moissanite adlı parçamız tam da sizin söylediğiniz şeye karşılık geliyor. Kıbrıs’ta da bu parçayı cazseverlerle paylaştık.
Murat Obenler: Ressamı anlama uzun, parçaları yazma kısa sürdü demiştin. Stüdyo kayıtları sürecini de sormak isterim.
Xavi Castillo: Stüdyodaki müzisyenler arkadaşlığımızın yanı sıra çok profesyonel isimler ve kayıtlarda da çok iyi iş çıkardılar. Kıbrıs’tan Christos Yerolatsitis o kadar iyi bir piyano icracısı ki onun her kaydımda olmasını isterim. Bu ekiple hem konserde hem de stüdyoda birlikte çalmak çok iyiydi ve çok keyifliydi.
“Profesyonel olursan diğer şeyler de olur. Bu albümü çıkarabilmek için sanatçıyı ve eserlerini de iyice bilmek gerekir”
Murat Obenler: Profesyonellik iyidir ama “Paranı al, notaya bakarak çal ve git” tarzı şeyleri sanatla çok aynı kefeye koyamıyorum. Ben daha çok projeyi hisseden, tutku ile çalan müzisyenlerden oluşan bir sanatsal etkinlik izlemek isterim.
Xavi Castillo: Picasso ‘Ben çok iyi ilhamı severim ama gündelik şeyleri de iyi yapmalısın.’ derdi. Yani profesyonel olursan diğer şeyler de olur. Christos da profesyonel bir müzisyen ama aynı zamanda arkadaşım da. Onla çok rahat çalıyorum. Oda müziği, caz ve bolca emprovizasyon olan bu albümü çıkarabilmek için sanatçıyı ve eserlerini de iyice bilmek gerekir.”
Murat Obenler: Bu bahsettiğin tarzı “Minuet to J.M.” adlı şarkıda hissedebiliyoruz.
Xavi Castillo: Bu şarkı ile Joan Miró’ya bir hediye vermek istedim. Emprovizasyonu bol bir şarkı oldu. Miro’nun sadelik ve doğal güzellik kavramlarını yorumladım. Ben J.Haydn gibi klasik müziğin dehalarını da yorumlamayı seviyorum. Detayların olduğu bu eseri çok seviyorum.
“Kıbrıs’ta insanlar çok kibar ve anlayışlı. Kıbrıs’ta gerçekten çok iyi müzisyenler var”
Murat Obenler: Kıbrıs’la tanışman ve bir müzisyen olarak adadaki çalma bağlantını, sevdiğin müzisyenleri de sormak isterim?
Xavi Castillo: Kıbrıs’a 3’ncü gelişim ve daha önce de müzik yapmak için gelmiştim. Kıbrıs'ta insanlar çok kibar, anlayışlı, doğa çok güzel ve ilham verici. Kıbrıs'ta gerçekten çok iyi müzisyenler var. Christos Yerolatsitis, Charis Ioannou ,Marıos Spyrou, Andreas Yerolatsitis, Omiros Miltiadous bu isimlerden ilk aklıma gelenler.
Murat Obenler: Albümde müzisyenler dışında katkısı olanlara baktığımda sanırım Fran Castillo’yu saymadan geçemeyiz.
Xavi Castillo: O benim kardeşim, resim okudu, grafik tasarımcısı olarak çalıştı ve her projemi ona da sorar, fikrini alırım. Bizim takımın önemli bir parçasıdır. Bu projede de heyecanlı ve hararetli fikir tartışmalarımız oldu. Kapak da dahil çok iyi bir iş çıkarttı. Tanıtım-pazarlama onun alanıdır.
“Paradise Caz Festivali’ni çok sevdim. Dağ ve denizin ortasında yeşillikle dolu,mistik bir havası da olan bir yerde Joan Miró’yu çalmak harika oldu”
Murat Obenler: Val’s Place’de yer alan Paradise Caz Festivali hakkındaki düşüncelerinle yavaş yavaş sohbetimizin sonuna gelmek isterim.
Xavi Castillo: Bu festivali çok sevdim. Bu yeri görür görmez etkilendim. İyi bir enerjisi ve havası var. Dağ ve denizin ortasında yeşillikle dolu ve mistik bir havası da olan bir yerde Joan Miró’yu çalmak harika oldu. Bizleri davet eden George Koulas ve Socratis Efstathıou’ya çok teşekkür ederim.
Murat Obenler: Kıbrıs’ta "Xavi Castillo 3 ve 4"-"Joan Miró'nun Müzikal Portresi" projenle bizlerleydin. Başka hangi grup ve projelerin var?
Xavi Castillo: Çeşitli yerel ve uluslararası sanatçılarla çalışıyorum. Eş liderliğini ve liderliğini üstlendiğim TRO ve Xavi Castillo üçlüsü ve eş liderliğini üstlendiği caz 5'li Gran Reserva aktif olarak müzik yaptığım gruplar/projelerdir. Ayrıca ağırlıklı olarak caz odaklı ancak bununla sınırlı olmayan çok sayıda iş birliğinde de yer alıyorum.
Murat Obenler: Son olarak bu albüm için kimlere teşekkür etmek istersin?
Xavi Castillo: Bu projede New Trad Records Stüdyolarında çalan tüm müzisyenlere (Borja Peiron,Marina Sala, Laura Jover ve Marta Pons, Karles Pérez ve Christos Yerolatsitis) ve Val’s Place’deki konserde Kıbrıs’tan katılan iki kemancı Artemisia Vasiliou ve Irene Hatzisofokleous’a çok teşekkür etmek isterim. Son büyük teşekkürü ise Miguel Angel Hurtado’ya yapmak isterim çünkü benim mentörüm, müzikal sohbet arkadaşım, özellikle besteleme alanında benim bakış açılarımı genişleten kişi. O olmasaydı bu proje tamamen başka bir şey olurdu.
















