1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Katkı payı artışına sendikalardan tepki
Katkı payı artışına sendikalardan tepki

Katkı payı artışına sendikalardan tepki

Sendika yöneticileri, meclis önünde toplanarak, hükümetin siyasi partilere verdiği katkı payının yüzde 30 arttırılmasını protesto etti.

A+A-

Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS), Kıbrıs Türk Kamu Görevlileri Sendikası (Kamu-Sen), Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş) ve Kıbrıs Türk Kamu İşçileri Sendikası (Kamu-İş) yöneticileri, meclis önünde toplanarak, hükümetin siyasi partilere verdiği katkı payının yüzde 30 arttırılmasını protesto etti.

 “Yüzde 30’luk artışa siyasi partilerin değil asgari ücretlilerin ihtiyacı var” yazılı pankart açan sendikalar yetkilileri, ortak bir açıklama yapıp, rahatsızlıklarını dile getirdi. Sendikacılar da sendikaları adına açıklamalarda bulundu.

BENGİHAN: KABUL ETMİYORUZ

İlk konuşmayı yapan KTAMS Genel Başkanı Güven Bengihan, hükümetin ekonomik kriz olduğunu söylediği dönemde vatandaştan fedakarlık beklerken siyasi partilere verilen katkı payına yüzde 30 artış yapmasını eleştirerek, hükümetin kriz olduğunu söylerken hayata geçirdi uygulamaların bencilce olduğunu savundu.

Hiçbir sektörde, eğitim, turizm gibi vergi alamayan hükümetin bu dönemde sermayeye hizmet ettiğinin görüldüğünü ileri süren Bengihan, hükümetin yapacağını söylediği hiçbir yasal düzenlemeyi hayata geçirmediğini belirtti.

Bengihan, bugün bir araya gelen sendikalar olarak siyasi partilere yapılan yüzde 30’luk zammı kabul etmediklerini ve konunun takipçisi olacaklarını söyledi.

Kısa süre önce yaşanan sel felaketi ve 4 gencin hayatını kaybetmesiyle ilgili en kısa zamanda şeffaf bir soruşturma talep ettiklerini dile getiren Bengihan, “Soruşturma en kısa zamanda tamamlanıp sorumlular cezalandırılsın” dedi.

Güven Bengihan, askeri alanda yaşamını yitiren çocukla ilgili de gerekli çalışmanın yapılarak olayın sorumlularına en ağır cezanın verilmesini istedi.

ACİL TEDBİR TALEBİ

Tıp-İş Genel Sekreteri Arif Ersoy ise, devlet olmanın gereğinin başta çevre, eğitim ve sağlık olmak üzere insanın temel yaşama ve gelişme hakkını etkileyen her şeyin devlet politikası haline getirilmesi olduğunu belirtti.

Ersoy, devlet olmanın gereğinin, doğal afetleri öngörebilmek, yurttaşların can ve mal kayıplarına engel olacak tedbirler almak ve idare eliyle afetler yaratmamak olduğunu vurguladı.

Arif Ersoy, son günlerde yaşanan ve toplumu derinden yaralayan benzer olayların tekrarlanmaması için hükümetten gereken incelemeleri bir an önce tamamlayıp bilimsel ve şeffaf raporları kamuoyuyla paylaşmasını ve acilen tedbirlerini açıklamasını istedi.

Ekonomik olumsuzluklarla beraber fedakarlıktan söz eden idarenin, bu fedakarlığı sadece emekçiden beklediğini ileri süren Ersoy, “Asgari ücrette yeterli iyileştirme yapılmaz, emekçilerin geliri enflasyon karşısında erirken, Anayasa’ya aykırı kesintiler yapılırken siyasi parti ödeneklerinin yüzde 30 arttırılmasını nasıl açıklarsınız?” diye sordu.

Ersoy, emekçilerin daha fazla sömürülmesine neden olacak tüm dayatmalara karşı durmaya devam edeceklerini söyledi.

SERDAROĞLU: ARTIŞ İPTAL EDİLSİN

Kamu-İş Başkanı Ahmet Serdaroğlu, hükümetin icraatlarını 2019’da da sık sık toplanarak, protesto edeceklerinin görüldüğünü söyleyerek, toplumun birçok sorunu olduğunu ancak hükümetin çözecek siyasi anlayış ve misyonu olmadığını ileri sürdü.

Asgari Ücreti Saptama Komisyonu’nun toplanması için bir dizi çağrı yapıldığını ancak hükümetin bu çağrılara cevap bile vermediğini ifade eden Serdaroğlu, hükümetin icraatlarını eleştirerek, siyasi partilere verilen katkıya yaptığı artışı iptal edilerek, doğruya dönülmesini talep etti.

Yaşanan sel felaketiyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Serdaroğlu, konuyla ilgili şeffaf ve ciddi bir değerlendirme yapılarak, sorumluların gelecekte emsal teşkil etmesi açısından yargı önüne çıkarılmasını istedi.

Serdaroğlu, “Başbakan, kamuda verimlilik adına denetleme yapıyormuş. İdare amirlerinin görevi ne?.. Yanlışları düzeltmek için niye illa ölümü bekliyoruz” dedi.

ORTAK AÇIKLAMA

KTAMS, Kamu-Sen, Tıp-İş ve Kamu-İş’in ortak hazırladığı basın açıklamasını Kamu-Sen Başkanı Metin Atan okudu.

Ortak açıklamada, tasarruf adı altında Hayat Pahalılığı ödeneğinin yasa ile durdurulduğu bir dönemde 2019 bütçesinde siyasi partilere devlet yardımı ödeneğinin 10.5 milyondan 13 milyona yani yaklaşık yüzde 30 artırılmasının insafsızlık olduğu belirtildi.

Açıklamada, “Bun, özellikle dövizin yükselmesine bağlı alım gücü iyice düşen asgari ücretli, dar gelirli vatandaşlara karşı hakarettir” denildi.

ASGARİ ÜCRET KOMİSYONU’NUN TOPLAYAMAYANLAR KENDİLERİNE CÖMERT

Toparlanması her seferinde sorun olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplandığında ise artış yapılmasına yanaşmayıp, kamu görevlilerinden fedakarlık bekleyenlerin, kendilerine gelince cömert davranmasının sendikalar tarafından kabul görmeyeceği dile getirilen açıklama, şöyle devam etti:

“Anayasa madde 47 (Ekonomik ve Sosyal Hayat Düzeni): Ekonomik ve sosyal hayat, adalete, tam çalışma ilkesine ve her yurttaş için insanlık onuruna yaraşır bir yaşam düzeyi sağlaması amacına göre düzenlenir” şeklinde düzenlenmiştir”

Açıklamada, hükümet başta olmak üzere, insanlığın onuruna yaraşır bir yaşam standardı yaratacak önlemler almak için öneriler sunmayanların, proje geliştirmeyen veya halkı için ekonomik bunalım karşısında gerekli tedbirleri almayanların, ekonomik bunalım döneminde halkının refahı için uğraşmak yerine kendilerine Hayat Pahalılığı oranından bile yüksek artış öngörmesi eleştirildi.

ÇALIŞANIN EK MESAİSİNE KESİNTİ TURİZM ŞİRKETİNE 1.416.708.75 EURO
 
Açıklamada, “Sendikalar olarak Hayat pahalılığının Yasa Gücünde Kararname ile durdurulmasına yönelik Anayasa mahkemesinde açmış olduğumuz iptal davasına verilen müdafaada, Hayat Pahalılığı hakkının çalışanlara lütuf nitelikli bir hak olarak belirtilmesi de emekçiye olan bakış açısını göstermektedir” denildi.

Hükümetin, ülkede mali kriz var diyerek çalışanın alın teriyle çalışarak kazandığı ek mesaisini haksız bir kazanç gibi lanse edip, emeğin karşılığından kesinti yaparken, yurt dışında ülke tanıtımı adı altında Turizm Bakanlığı ve personelleriyle birlik, dernek ve bazı kurumların yetkililerini yurtdışına götürmesi ve tüm masraflarını devletin bütçesinden karşılanması da eleştirildi.
Açıklamada, ülke turizm tanıtımı adı altında 3 Ağustos tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla bir turizm şirketine 1.416.708.75 Euro para ödenmesine karar verildiğine işaret edildi.

SİYASİ PARTİLERE DEVLET YARDIMI ARTTIRILMASINI ONAYLAYANLARA KINAMA

Sendikaların önerileri arasında yer alan devlet giderlerinin azaltılmasına yönelik önerilere ve ihtiyaç fazlası resmi hizmet araçlarının satılması önerilerine kulak tıkayanların, belediyelerin batmaması için Hayat Pahalılığı ödeneğini yasa ile durdururken, krizin ortasında lüks araçları belediyelere bağışlandığı, ayrıca devlet bütçesinden lüks Mercedes marka yeni araçlar alındığı belirtildi.

Açıklamada, “Tasarruf yapmamız lazım derken giderleri daha da artıran hükümet, Mali sıkıntılar var ve aşmak için 2019 da da çalışanlardan kesintileri kastederek bazı önlemler alınacak diyebilmekteler. Bu ülkede beş yıldızlı oteller, binlerce öğrencisi bulunan üniversiteler, zengin işadamları halen daha devletten teşvik almaktadırlar” denildi.

Vergisini ödeyenler cezalandırılırken ödemeyen büyük kurum ve işletmelerin, vergi affıyla ödüllendirildiği iddia edilen açıklamada, devletin kasasına girmesi gereken paralardan yönetenler tarafından feragat edildiği ileri sürüldü. Açıklamada, “Hal böyle iken devleti yönetenlerin toplaması gereken vergileri affedip bütçede oluşturdukları açıkları emekçiden, dar gelirliden giderme yolunu seçerek kişilerin alım gücü daha da aşağıya çekildi” ifadesi kullanıldı.

Açıklama, şöyle devam etti:
“Sendikalar olarak, siyasi partilere devlet yardımı ödeneğinin artırılması önerisini sunan hükümeti ve meclis içindeki tüm siyasi partileri; emekçiyi, halkı düşünmedikleri ve kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettikleri gerekçesiyle şiddetle kınar, bu konunun takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyururuz. Bununla beraber sel felaketinde dört gencimizin kaybedilmesinde sorumluğu ve ihmali olanlardan ve bir çocuğumuzun askeri atış bölgesindeki ölümünde ihmali olanlardan da hesap sorulmasını talep ediyoruz.”

 

 

Bu haber toplam 1470 defa okunmuştur