1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Herkes mutsuz!
Herkes mutsuz!

Herkes mutsuz!

YENİDÜZEN, Hükümetin asgari ücreti hayat pahalılığının altında belirlemesiyle ilgili siyasi parti genel sekreterleri, meslek örgütleri ve sendikalarla konuştu.

A+A-

Ebru OSMAN

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 20 Ocak tarihinde belirlediği %7,5’lik artış, dört farklı sendikanın itirazlarına rağmen, asgari ücretin hayat pahalılığının altında tutuldu ve kararda herhangi bir değişiklik yapılmadı…

Yaşanan gelişme, asgari ücretlinin yanı sıra pek çok siyasi parti ve sendikanın da tepkisine neden oldu.

YENİDÜZEN’e konuşan isimlerin genel kanısı, hem artışın hayat pahalılığı oranında yapılması hem de hayatın ucuzlatılması yönünde oldu.

CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy, hayat pahalılığının altında bir artışın olması toplumumuzu daha da yoksullaştıracağını ve bu durumun ‘kölelik sistemi’ne doğru yol aldığını vurgulayarak bu kararın toplumda ciddi bir infial yaratacağını belirtti.

TDP Genel sekreteri Nevzat Özkunt, özel sektörde çalışanların aldıkları üç kuruş parayla giderlerini karşılamakta zorlandıklarını ve bu kararla dar gelirli insanları daha da zor duruma soktuğunu savundu. Bu kararın son derece adaletsizce ve vicdan yaralayıcı bir yaklaşım olduğunu vurguladı.

Kıbrıs İşçi ve Emekçi Sendikaları Federasyonu (KİEF) Başkanı Güven Bengihan, asgari ücretin hayat pahalılığının altında belirlemesinin insani ve vicdani olmadığını bu durumun aykırı olduğunu ifade etti.

Dev-iş Federasyon Başkanı Semih Kolozali, asgari ücretin hayat pahalılığı altında olmasının insanların yaşamını daha da zorlaştırdığını ifade etti.

Bağımsızlık Yolu Genel sekreteri Umut Ersoy, asgari ücretin hayat pahalılığının altında belirlenmesinin ileriki aylarda daha da büyük enflasyona yol açacağını ve bu kararın özel sektör emekçisine büyük bir saldırı olduğunun altını çizdi.

HP Genel sekreteri Turgut Alas, son dönemde ülkemizde hayat pahalılığının artmasıyla birlikte insanların neredeyse açlık sınırına geldiğini ve bu durum onları daha da zorlu bir mücadeleye soktuğunu belirtti. Piyasanın sürekli zamlandığına vurgu yapan Alas, bu durumun düzeltilmesi için alım gücünü düşürecek adım atılması gerektiğini savundu.

Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Ali Kamacıoğlu, hayat pahalılığını ve asgari ücreti arttırmanın bir önemi olmadığını bu durumun değişmesi için hayatı ucuzlatmak yönünde çaba gösterilmesi gerektiğini dile getirdi.

Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası Başkanı Mehmet Ali Ardıç, asgari ücretin artmasıyla birlikte her şeyin arttığını bu sebepten dolayı asgari ücretliye uygulanan zammın hiçbir faydası olmadığını öne sürdü.

 

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Asım Akansoy:

“Ekonomik kriz, emekçinin cebine el atarak çözülmez”  

“Asgari ücretin gerek hayat pahalılığı oranında belirlenmesi, gerekse asgari ücret oranının hayat pahalılığı ekseninde değerlenmesi noktasında ciddi hassasiyet gösteriyoruz. Bu konu özel sektör çalışanlarının cezalandırılmasından başka bir şey değildir. Kesinlikle bizim açımızdan kabul edilebilir de değildir. Hükümet ekonomiyi yönetme noktasında sahip olduğu beceriksizliğin ve basiretsizliğin bedelini emekçilerden, özel sektör çalışanlarından çıkarmaya çalışıyor. Bütçe açığını bu anlamda kapatmaya çalışıyor. Bu, kesinlikle bizim nezdimizde gerekli tavrı ve tepkiyi de bulacaktır. Ülkede ciddi bir ekonomik krizin olduğu açıktır. Bu ekonomik kriz, çalışanın, emekçinin cebine el atarak çözülmez. Bu bağlamda, sorunların tespit edilmesinden tutun da, çare noktasına kadar CTP olarak pek çok öneride bulunduk ve kendilerine ilettik. Kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almak yerine çalışanın cebine el atmak gibi bir durum söz konusu olamaz. Hayat pahalılığının da altında bir artış, insanları daha da yoksullaştırır. Fakat hükümet şu an itibariyle bir kölelik sistemi öngörüyor, bunun hiçbir şekilde kabul edilebilir bir yanı yoktur. İnsanlarımızın alım gücünü daha da düşürecek bir konudur. Asgari ücretin enflasyon yarattığı noktası bilimsel bir gerçek değildir, asgari ücret artışı enflasyonu etkiler ama mesele sadece bu değildir, çok daha değişik faktörler vardır. Bu faktörler Türk Lirası kullanmamızdan kaynaklı ve piyasanın denetlenmemesinden doğan faktörlerdir. Dolayısıyla hükümetin yapması gerekenleri yapmayıp da hayat pahalılığının bedelini sadece asgari ücretliye ödetmeye kalkışması hiçbir şekilde anlaşılır bir akıl yolu değildir. Bunun da toplumda ciddi bir infial yaratacağı açık bir gerçektir.”

 

Halkın Partisi (HP) Genel Sekreteri Turgut Alas:

"Zam yapmak sorunları çözmez, piyasa ucuzlatılmalı"

 “Daha önce de bir çok kez yaptığımız açıklamalarda da hayat pahalılığı üzeri altı veya hayat pahalılığı kadar bir zam yapmak; özellikle genel anlamda tüm maaşlardan bahsediyorum, çok fazla ekonomik anlamda bir iyileşme ve çözüme sebep olmayacağı aşikar. Alım gücünü düşürecek adım atılmadıktan sonra, istedikleri kadar zam yapsınlar, bu gerek hayat pahalılığı üzerinde olsun veya altında olsun hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Tabii burada asgari ücretin sorunları çok daha fazla… Neredeyse açlık sınırında insanlar asgari ücretle yaşamaya çalışıyor, pahalılık artıyor, hayat pahalılığı kadar bile asgari ücrete zam yapılmadığında, asgari ücretle yaşayan insanlar, çok daha zor bir duruma sokuluyor. Bunun yanında zaten daha zam yapılmadan piyasada fiyatlar kendi başına çok daha yüksek oranlarda zamlanıyor. Hayat pahalılığı zaten nedir? Geçmişe dönük oluşan zamları bir şekilde tamamlama aslında, yani yasal gereklilik bu. Ama bununla hiçbir şey düzeltemezsiniz, yapılması gereken aslında ilk etapta fiyatları ucuzlatacak adımlar atmak. Ancak anlaşılan o ki, öyle bir vizyonları, niyetleri ve bilgileri yok. Asgari ücreti bırakın hayat pahalılığı kadar, çok daha üzerinde bir zam yapılması lazım aslında. En azından en düşük kamu maaşına eşitlenen bir asgari ücret belki biraz daha asgari ücretle yaşamaya çalışan insanların alım gücünü arttırır ama sadece zam yaparak ekonomiyi ve insanların yaşam şartlarını iyileştireceğini düşünen bir gayri meşhur Hükümetle karşı karşıyayız. Çok da bir şeyleri düzeltebileceklerini düşünmüyorum.”

 

Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Sekreteri Nevzat Özkunt:

“Var olan adaletsizlik daha da büyümüş oldu”

 “Bu aslında beklenen bir şeydi, hükümetin bakış açısını göstermesi bakımından… Çünkü sürekli dolaylı vergiler üzerinden ve bütçe açıklarını dar gelir üzerinden kapatmak onların temel çalışmasıydı. Şu kadar dolar oldu şeklinde algı yaratmaya çalışan yaklaşımları, ‘asgari ücret yükseltilmesin’ çalışmaları sonuç verdi diye düşünüyorum. Var olan adaletsizlik daha da büyümüş oldu. Açıkçası bu hükümetten başka bir türlü yaklaşım beklenemezdi. Sosyal devlet sadece asgari ücret belirlemek de değildir, bu ülkede eğitim ve sağlık sektöründe peşkeş çekildi. İnsanlar aldıkları üç kuruş parayla çocuklarının eğitim giderlerini ve yaşlılarının sağlık giderlerini karşılamaya çalışır. Sadece asgari ücret belirlenmesi değil, onun yanında izledikleri politikalarla dar ve sabit gelirli olan insanları daha da zor duruma soktular. Neresinden baksanız son derece adaletsiz, son derece vicdanları yaralayıcı bir yaklaşım. Başka bir sonuç beklenemezdi… İnşallah tez zamanda erken bir seçim olur da bir şekilde asgari ücretliler ve dar gelirliler bunlara gereken dersi ve cevabı verir.”

 

Kıbrıs İşçi ve Emekçi Sendikaları Federasyonu (KİEF) Başkanı Güven Bengihan:

“Hükümet bu almış olduğu kararla emekçi düşmanı olduğunu yinelemiştir”

 “Hükümetin asgari ücreti hayat pahalılığının altında belirlemesi bir kere insani ve vicdani değildir. İkincisi asgari ücret yasasına da aykırıdır. Asgari ücret yasasında saptama kriterlerinde hayat pahalılığı ve genel seyri diye bir ani hüküm var ona da aykırı davranılmıştır. Hükümet bu almış olduğu kararla emekçi düşmanı olduğunu yenilemiştir.”

 

Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO) Başkanı Ali Kamacıoğlu:

“Asgari ücreti arttırmanın bir önemi yok, hayatı ucuzlatmak gerek”

 “iki yıl öncesine göre hayat pahalılığına göre değil enflasyona göre asgari ücret belirleniyordu. Son iki yıldır da hayat pahalılığı endeksli veriliyor. Aslında enflasyon endeksli olduğunda şu an da asgari ücrete belirlenen rakam 2024 yılında enflasyon rakamının bir miktar da üzerinde oluyor. Hayat pahalılığına göre baktığınızda yüzde 3 – 4 oranında altında oluyor. Bu bir denge meselesidir bu dengeyi kurmak önemlidir. Hayat pahalılığını ve asgari ücreti arttırmanın bir önemi yok, biz hayatı ucuzlatmaya bakmamız gerekiyor, oraya odaklanmamız gerekir. Bizim çalışmamız gereken yer, hep birlikte ülkenin ucuzlatılması yönünde olması gerekir.”

 

Kıbrıs Türk Esnaf Ve Zanaatkârlar Odası (KTEZO) Başkanı Mehmet Ali Ardıç:

“Asgari ücretten ne işçi ne de işveren memnun”

 “Hükümetin asgari ücreti belirlemesi değil, asgari ücret tabii ki bu hayat pahalılığına göre azdır. Ama maalesef işveren de ödeyemiyor. Hükümet, iş verenlere bir destek vermeli. Ama en başta piyasayı ucuzlatmalı, vergileri düşürmeli… Düşürtsün ki asgari ücretlinin de alım gücü yüksek olsun. Asgari ücreti %7,5 olarak belirlediler, memnun muyuz? Memnun değiliz, alan memnun değil, satan memnun değil. Asgari ücret bu piyasaya düşük mü? Düşüktür. Ama işveren de bu taraftan ödeyemiyor, esnaf ödeyemiyor. Herkes şikâyetçi, asgari ücret arttırıldığı zaman her şey artıyor, fonlar artıyor, sigortalar artıyor her tarafa zam geliyor. Yapılan asgari ücretliye zammın hiçbir faydası olmuyor.”

 

Dev-iş Federasyon Başkanı Semih Kolozali:

“Hayat pahalılığı zaten insanların maaşlarında yaşadığı kaybı ifade eden bir rakamdır”

“Asgari ücretin hayat pahalılığın artında olmasını tabii ki olumsuz değerlendiriyorum, çünkü belirlenen asgari ücretin yeterli olmadığını biliyoruz. Hayat pahalılığı zaten insanların maaşlarında yaşadığı kaybı ifade eden bir rakamdır bunun altında kalan her oran da yaşamı zorlaştıran bir orandır.”

 

Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy:

“Hükümetin özel sektör emekçisine son dönemlerde yaptığı en büyük saldırıdır”

 “Aralık ayında bir konsolidasyonun hayat pahalılığı üzerinden kaldırılması söz konusu olmuştu. Bu konuda örgütlü kamu sendikaları bir eyleme çıktılar ve Hükümet’e belirli bir oranda geri adım attırabildiler. Aynı durum asgari ücret için söz konusu olmadı, çünkü rakamlara baktığımızda eğer konsolidasyon kaldırılmış olsaydı kamu emekçileri de geçmişteki kayıtları için yaklaşık 7.8’lik bir ödenek alacaklardı. Şu anda asgari ücrete çıkarılan ödenek 7.5’tir, buna artış denmez çünkü bu 4 aylık kaybı karşılıyor. Bizim gördüğümüz yerden baktığımızda, obur tarafta hala daha sıranın kamu emekçilerine gelebilme ihtimali var. Özel sektörü emekçileri örgütsüz olduğu için kendi seslerini duyurabilecekleri bir sendikadan mahrum oldukları için Hükümet patronlarla iş birliği yapması lazım. Belli ki patronlarla çok önceden ortaklaşa bu karar vermişler TÜFE oranlarında bir artış yapmışlar. Önümüzdeki aylarda kayıpları arttıracak bir durum söz konusudur tıpkı geçtiğimiz 4 ayın karşılamadığı gibi ama aynı zamanda bir sonraki asgari ücret belki de Temmuz ayında toplanacak, Temmuz ayına maliye bakanlığının kendi verilerine bakarsak %16 minimum enflasyon bekleniyor ve bu sırada erimeye de devam edecek. Bu hükümetin özel sektör emekçisine son dönemlerde yaptığı en büyük saldırıdır."

Bu haber toplam 4029 defa okunmuştur
Etiketler :