1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Gerek Sinovac gerekse Pfizer-Biontech aşıları hakkında güvenilirlik açısından endişe verici bir bulgu yok”
“Gerek Sinovac gerekse Pfizer-Biontech aşıları hakkında güvenilirlik açısından endişe verici bir bulgu yok”

“Gerek Sinovac gerekse Pfizer-Biontech aşıları hakkında güvenilirlik açısından endişe verici bir bulgu yok”

Avustralya New South Wales Eyaleti, Sağlık Bakanlığı Veri Bilimi Sorumlusu Dr. Yalçın Oytam, hükümetin siyaseti ön plana çıkarıp toplum sağlığını şansa bıraktığını söyledi.

A+A-

YENİDÜZEN - ÖZEL

Avustralya New South Wales Eyaleti, Sağlık Bakanlığı Veri Bilimi Sorumlusu Dr. Yalçın Oytam, hükümetin siyaseti ön plana çıkarıp toplum sağlığını şansa bıraktığını söyledi.

30 yıldır Avustralya’da yaşayan Kıbrıslı Türk Veri Mühendisi Dr. Oytam, YENİDÜZEN’e yazılı bir açıklama yaparak, YENİDÜZEN Gazetesi’nden Ödül Aşık Ülker’e verdiği, Kıbrıs’ın kuzeyindeki COVID-19 üreme hızı, aşı seçeneklerini güvenilirlik ve etkinlik açısından değerlendiren röportajında da söylediği gibi, “gerek bilgi şeffaflığı, gerekse etkinlik üstünlüğü” nedeniyle Pfizer-Biontech aşısına odaklanmak gerektiğini belirtti.

Dr. Yalçın Oytam şunları söyledi: “Röportajdan sonra ne gibi gelişmeler oldu? Brezilya’daki uygulamanın sonucu olarak Sinovac aşısının etkinliği %50.4 olarak açıklandı. Aşının kullanımı için yasal asgari rakam %50’dir. Hastane bakımı gerektiren vakalar bazında etkinliğin %78 olduğu iddia da edildi. Pfizer-Biontech, Moderna, AstraZeneca aşı sonuçları bilimsel makalelerde bilimsel teamüllere uygun olarak bağımsız bilirkişilerce muhakeme edilip yayınlanırken, sinovac sonuçları sadece basın bildirisi olarak açıklandı. Etkinlik oranı olarak Pfizer-Biontech ve Moderna %95, AstraZeneca da %70’tir. Çin kamu kuruluşu Sinopharm tarafından geliştiren başka bir aşının etkinlik oranı da %78 olarak Sinovac’tan üstündür. Şu anda gerek Sinovac gerekse Pfizer-Biontech aşıları hakkında güvenilirlik açısından endişe verici bir bulgu yok. Pfizer-Biontech uygulama kapsamında daha çok sayıda kişiye yapıldığı için güvenilirliği daha somuttur denilebilir.”

Bu arada Avustralya ve Yeni Zelanda İmmünoloji Odası başkanının etkinliği %70 olan AstraZeneca yerine, sürü bağışıklığı sağlama açısından yeterli olmayacağı düşüncesiyle, Pfizer ve Moderna aşılarının temin edilmesini istediğini de kaydeden Dr. Oytam, “Oysa şu anda Avustralya hükumetinin AstraZeneca ile 50 milyon dozluk aşı anlaşması bulunuyor, ve bu aşının Avustralya’da üretilmesi planlanmış” dedi.

Dr. Oytam, Kıbrıs’ın kuzeyinde Cumhurbaşkanı Tatar ve hükümetin toplum sağlığını ön plana çıkarmayıp, aşı seçimini politize edip, yıllardır adada süregelen çözümsüzlüğe dair polemik konusu haline getirdiğini ifade ederek, “Cumhurbaşkanı, Pfizer-Biontech aşısını Kıbrıs Cumhuriyeti aracılığıyla değil, direkt olarak Kuzey’e verilmesi şartını öne sürdü. Ancak daha önce BRT basın söyleşisine katılan Sağlık Bakanı Pilli, Cenk Mutluyakalı’nın sorusuna cevaben, KKTC’nin var olduğunu, ancak tanınmadığını ve böylelikle Sinovac aşısının Türkiye aracılığıyla temin edileceğini söylemişti. Yani Cumhurbaşkanı ve hükumet AB’ye Pfizer-Biontech aşısının alımı için sürdüğü ön koşulu, Çin ve Sinovac yetkililerine sürmedi. Oysa Cumhurbaşkanı, tutumunu makul bir şekilde sorgulayan gazeteci Esra Aygın’a Trump’ı aratmayan bir üslupla sosyal medya üzerinden karşılık vermişti. Sayın Pilli, BRT’deki programda aşının Kuzey’e ulaşım tarihinin belirsiz olduğunu da söylemişti. Hal böyleyken, haberlere göre 1080 aşının Kuzey’e verildiği, ve bunun muhtemelen haftalık olarak devam etmesi söz konusu. Tüm bunlarla eş güdümlü olarak TC’den Sinovac aşıları da geldi, ve merasimle hükumet mensupları ve bazı sağlık çalışanları aşılandı. Başbakan Saner aşının basına takdimi sırasında defalarca Erdoğan rejimiyle ‘uyum’a vurgu yaptı” diye konuştu.

Hükümetin tutumu sonucunda, toplum içinde bir kararsızlık, güvensizlik ve kargaşanın ortaya çıktığını söyleyen Dr. Yalçın Oytam, “çok bilinmezli, değişken ve karmaşık” bu ortamda ne yapılması gerektiğine, hem toplum sağlığı, hem de ekonomik aktivitenin en iyi nasıl sağlanabileceğine dair şu maddeleri şöyle sıraladı:

 

MADDE MADDE

“1) Gelen Pfizer-Biontech aşılarıyla ilk önce sağlık çalışanları aşılanır. 5000 çalışanın sağlığı 4-6 hafta içinde %95 etkinliği olan aşıyla güvence altına alınır.

2) İkinci etapta, yine Pfizer-Biontech aşılarıyla toplumun %10’unu ancak salgın durumunda hastane ve yoğun bakım vakalarının %90’ını oluşturacak olan yüksek risk grubunu koruma altına alınır. Haftada 2000 aşıyla yaklaşık 30bin kişilik kesim ancak yaz aylarına kadar aşılanır.

3) Sırf bunları yapmak sağlık sistemini garanti altına alır, yığılmayı, temas takip ve sağlık hizmeti kapasitesinde çöküşü önler. Muhtemel genel ölüm riski en aza indirilir.

4) Kazanılan süre zarfında, değişkenlerin seyri, şu andaki bilinmezlerin de akıbeti izlenir.

5) Diyelim ki en talihli ihtimal olarak, Sinovac aşısının gerçekten etkin olduğu çıkar. O zaman nüfusun geri kalan kısmına iç rahatlığıyla ve ilerde pandemi yönetimi açısından daha karmaşık durumlara mahal vermeden Sinovac aşısı yapılır.

6) İkinci muhtemel gelişme Pfizer-Biontech üretiminin artması, başka kanıtlanmış aşıların devreye girmesi ve sonuç olarak Kuzey’e daha çok aşının gönderilmesidir.

7) Burada ifade ettiğim yöntem, Sinovac’ın başarısız olması halinde, pandemi yönetim riskini de en aza indirir. Başarısızlık durumunda şu ana kadar kameralar önünde olanlar dahil, Sinovac aşısı olan insanlar tekrardan Pfizer-Biontech veya başka etkili bir aşı olmak durumunda kalacak. Böyle zoraki bir kombinasyonun ön çalışması yapılmadığından ve YENİDÜZEN için aşılar hakkında kapsamlı bir özet hazırlayan tip öğrencisi Mehmet Göksu’nun sağladığı bilgiler ışığında muhtemelen yapılmayacak olmasından (Sinovac’ la Pfizer-Biontech /AstraZeneca /moderna kombinasyonuna dair başka ülkelerde niyet yok), kombinasyonun güvenilirliği açısından bir miktar belirsizlik söz konusu olabilir.

8) Madem ki kendimizi böyle “özel”, kendine has bir uygulamanın içinde bulduk, aşı süreci boyunca kimin hangi aşıyı ne zaman olduğuna dair titizlikle veri toplayıp bunları analiz için muhafaza etmek, ülke ve dünya sağlığı, ve uluslararası bilime katkı açısından en isabetli olur.”

Bu haber toplam 4919 defa okunmuştur