1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Farklılığı seviyoruz
Farklılığı seviyoruz

Farklılığı seviyoruz

Bu hafta Magic Touch Direktörü Özlem Özbek Eminoğlu ile birlikteyiz. “Digital sektörün ne olduğunu bilen yok” diyen Eminoğlu, hükümetin KDV konusunda bile beş senede karar verdiğine dikkati çekiyor. Ama umutlu... “Sıfırdan başladık, 20 sene içinde buralar

A+A-

 

Dilek Öncül

• Yenidüzen: Magic Touch’un hikayesi ne?
• Özlem Özbek Eminoğlu: Magic Touch bu yıl 20. yılına girmek üzere olan bir şirkettir. 1993 yılında fotokopinin ne olduğu  bile tam bilinmeyen bir dönemde başladık bu işe. Tamamen fotokopi işiyle başladık ama bizim farkımız siyah-beyaz değil renkli fotokopi yapmamızdı. Renkli fotokopi cep telefonu gibi bir icat gelirdi o zaman herkese. İşte fotoğrafı koyardınız aynısı çıkardı. Veya büyürdü. Çok ilgimizi çekerdi nedir bu olup biten diye. Ada’da yoktu. Sadece bunu yapan bir şirket vardı ama o da çok duyuramamıştı bu işi. Babam bir dönem fotoğrafçılık yapmış, onun ilgisini çekti. Bir arkadaşının Bulgaristan’dan getirdiği makineyi ona satmasıyla başladı her şey. Bir tane Canon makine. Fotoğrafı koyduk, bastık, işte %200’e büyüdü. Devrim gibi bir şey görünmüştü gözümüze. O kadar basit bir noktadan başladık açıkcası. Önce bir siyah-beyaz, bir renkli makine, bir bilgisayar. Ben ve eşim de hem okula giderdik hem de babama yardım ederdik. Çok da piyasanın içinde değildik ve ne yapacağımızı bile bilmeden başladık bu işe. Çünkü bir matbaalar vardı, bir fotoğrafçılar, bir de siyah-beyaz fotokopi çeken fotokopiciler. Yani digital sektör diye bir şey yoktu. Ada’da digital sektörü başlatan biz olduk.

“Digital sektörün ne olduğunu bilen yok”

• YD: Peki sıkıntılarınız neler?
• Eminoğlu: Digital sektör hâlâ Vergi Dairesi’nin bile farkında olmadığı bir sektördür.  Biz neyiz, ne iş yaparız bilmezler. Kimi zaman gelip bize ceza keserler; niye sen bu evrağı basan ya da bunu matbaa basar da sen niye basan gibi çok kavgalarımız olur. İşte git matbaa izni al, git şunu yap, bunu yap gibi zorlamalarla karşılaşırım. Çünkü digital öyle bir yerdedir ki offset değil, reklamcı değil. Digital sektörü Türkiye çok güzel kabullendi, Dünya çok güzel kabullendi ve sahip çıktı. Bizde digital sektör matbacının ve reklamcının düşmanı konumundadır. Bir kategori, bir yasa yoktur. Ülkemiz, henüz Digitali bir sektör olarak görmüyor çünkü digitalde biz varız başka da kimse yok. Digitalciyiz ama reklam bölümümüz var. Bu, yelpazeyi genişletmek adına yapılmış bir şeydir çünkü talep geliyor. Burda profesyonel bir ekibimiz var. Yani çocukların hepsi üniversite mezunudur, grafikerdir, bilgi-işlemcidir ve bilgisayarda yapabileceklerinin sınırı yoktur. Bunu bilenlerden çeşitli talepler geliyor. Biz şimdi reklam sektörüne de ciddi bir para harcadık; digital baskı ve reklam olarak devam ediyoruz işimize. Profesyonel çalıştığımızı gören insanlardan her geçen gün farklı talepler geliyor ve biz de makine parkurunu genişlettikçe genişletiyoruz. Çok ciddi bir yatırımdır. Şimdiye kadar devletten hiç bir yardım istemedik, tamamen kendi imkanlarımızla, banka kredileri ile bir şekilde büyümeye çalışıyoruz. Ben bir tavukçu olsam da paketleme makinesi istesem belki de devlet bana yardım eder ama bir paketleme makinesinden daha pahalı bir fotokopi makinesi almam için kimsenin bir katkısı yoktur. Matbaya gitsinler der. Biz de matbaaya iş göndeririz, biz matbaayı da besleriz. Digitalin maliyetleri yüksek olduğu için matbaalara pas ederim bazı işleri. Düşünün ki matbaa beni düşman görür ama ben ona da para kazandırırım.

“KDV’mize bile beş senede karar verdiler”

• YD: Digital sektörün ne olduğu tam bilinmiyor dediniz. Şu an durumunuz ne?
• Eminoğlu: Digital sektörü biz bu memlekette anlatamadık. Adam gelir atıyorum 50 kuruşa fotokopi vardır, 50 kuruşluk fotokopiden 100 tane çekecek 50 TL, çok pahalı der. Ben matbaya giderim bin tanesi 100 TL der; ona anlatamazsınız ki bu matbaa değil. Yine de iyidir. Ben şu anda 70 bin kopya kadar renkli çekerim ki bu ciddi bir rakamdır. Ama işte populasyonun olmaması sorun. Bizim şartları çok zorlamamız buralara kadar getirdi bizi. Bilmem belki bu sektöre alışırlar. KDV’mize bile beş senede karar verdiler; 5 mi, 10 mu, 18 mi... Üretici miyiz değil miyiz. Ben Sanayi ve Ticaret Odası’na kayıtlı bir firmayım. UNOPS, kobiler için destek paketi açtı. Biz ona üçüncüdür başvururuz ve ben üçüncüdür bu pakete proje hazırlasın diye para da öderim insanlara. Ciddi projeler hazırlarız, deriz ki şöyle bir makine isteriz doğaya zararsızdır, ben personel alacağım, üretim yapacağım derim, bana der ki senin adın Magic Touch ve sen fotokopicisin. UNOPS söyler bana bunu ve beni değerlendirmeye bile almaz. Ben Sanayi Odası üyesiyim, o zaman niye benim üyeliğim var orda. Niye bana Sanayi sahip çıkmaz. Biz bunun  kavgasını çok yaparız. Ondan dolayı da çok sıkıntılar yaşarız. Bana adam der ki sen üretici değilsin, benim bu teşviğim üreticiyedir. Ben neyim o zaman bana bir isim koyun. Beni bir kategoriye koyun. Ben şu anda memlekette bu kadar yelpazesi geniş bir firma daha görmedim. Benim yelpazem bu kadar genişken bana bir isim koyun o zaman. Memleketimizin bile bir adı yokken ben kendime bir isim bekleyemem şu anda ama bir gün olacağına inanırım. Karamasar düşünen insanlardan değilim.

“Memleketimiz bir kanser vakası”

• YD: Ülkedeki ekonomik durum sizi nasıl etkiliyor?
• Eminoğlu: Ekonomik durum herkesi olduğu gibi bizi de sarsıyor. 13 tane personelimiz var. Günü gününe herkes parasını da alır sigortası da yatır, yemeğini de yer. Kendi giderlerimiz var. Ben evliyim iki çocuğum var. Vergim var. Her şeyimizin günü gününde yatması için özen gösteriyoruz. Peki ben bunu yaparken piyasadan para toplayabiliyor muyum? Genelde hayır, çoğunlukla veresiye çalışıyoruz. Bir kapıdan giren müşterim var, işini yapar parasını verir gider bir de kurumsal firmalar var. Oteller olsun, devlet daireleri olsun, belediyeler olsun dünya kadar kurumsal firma var. Belediyeden üç ay sonra ödeme alıyoruz, başka bir firma ise beş ay sonra veriyor. Ben ne ile çevireceğim işimi. Artı indirim yap, pahalısın diyorlar. Bir sürü sıkıntımız var yani. Gerçekten çok emek veririz ama destek alabileceğimiz birisi yok açıkçası. Ben kimin kapısını çalayım ve destek isteyim. Reklamcı değilim ki reklamcı olarak gidip Reklamcılar Birliği’ne kayıt yapayım. Matbacılar zaten kendi içlerinde darmadağın. Bir matbacılar birliği var; nasıl bir birlikse bin tane A5’i 100 liraya basan da var 300 liraya basan da. Hiçbir kriterleri yok. X firma, devlet katkısı ile dört tane makine aldı, geriye kalan bütün esnafı, bütün matbacıları batırıyor. Ben digitalim, aradan sıyrılırım ama etrafta görüyorum küçük matbaaların hepsini şu anda temizlemek üzeredir ve her geçen gün daha çok fiyat kırar. Ha kapitalist düzen, çok da kapitalizm diyemeyeceğim adına, vahşi kapitalizmden başka bir şey değil. Değneğini eline alan temizleye temizleye gider yani. Tekeli de yaratan yine kendi hükümetimizdir maalesef. Bu UBP’dir de CTP olsa daha iyi mi olurdu; ben ona da inanmam. Koltuğa oturan kendi etrafında kim varsa destekliyor. Öyle de bir sistem var. Sonuç olarak bizim meleketimiz bu yani. Bir kanser vakası, işte nereye kadar yaşatırsan.

“Değişen bir şey yok”

• YD: Ekonomik program hakkında ne düşünüyor sunuz?
• Eminoğlu: Sonuç olarak biz Türkiye ile beraber bir yerlere gelmeye çalışıyoruz. Bir şekilde önlemler alınarak program uygulamaya girecek. Ama açıkcası çok da etkili olacağını düşünmüyorum. Yani bu ekonomik paket herkese uygulanacaksa tamam. Ama ben ona çok inanmıyorum. O  güvenim yok açıkcası çünkü ben 25 senedir duyarım bazı şeyleri ama çok da değişen bir şey görmedim. Geçenlerde bir yerde bir şey okudum. Türkiye’de sigara ve alkole yapılan % bilmem kaçlık küçük bir zamla bizim ekonomimiz ikiye katlanır. Bizim 100 bin-200 bin kayıtlı kaç nüfusumuz varsa bütün bu insanları nereye kadar tokatlayıp da bir şeylerin önlemi alınacak bilemem. Zaten hepsi memur. Memurdan ne kadar kesecek, özel sektörün neyini kesecek. Özel sektör bitti zaten. Şu anda Rum tarafının içinde bulunduğu ekonomik durum belli. Uygulanması düşünülen ekonomik paketin bizde uygulanabileceğini düşünmüyorum. Bizde çıkacaklar ve diyecekler ki %20-25 senin parandan kestim. Orda sadece iki adam bankaya şüro ile girdi, bizimkiler komple bir taraftan girip obür taraftan çıkacak. Beş tane, on tane zengin insanın da %10 servetinden kestiğinde senin neyine yetecek. Ekonomi paradan çok emektir. Ekonominin geliştirilebilmesi için emek şarttır. Biz emek vermeden parayı bekleriz. Öyle bir psikolojimiz var ülke olarak. Bizde verilen emekle yurt dışında verilen emek arasında kat ve kat fark vardır.

“Büyümeye devam edeceğiz”

• YD: Son olarak sizin eklemek istediğiniz....
• Eminoğlu: Digital sektörde başka alternatif yok. Biz digitalde aklınıza gelecek her şeyi yapıyoruz. Fotoğraf baskısından duvar kağıdına kadar her türlü makineyi getirdik. İnsanlar bizi görür, da biz de yapalım, Magic Touch gibi olalım, para kazanalım derler. Ama gel bakayım gör, sorunlarıma bak, şu anda kazandığım para nereye gider bak; yine yatırım yine yatırım. Yetmez bile üstünden borçlanırız. Sürekli banka faizi öderiz. Şu anda bulunduğumuz pozisyonda ikinci bir insan olmadığı için çok sıkıntı yaşarız. Keşke önden giden bir abimiz ablamız olsa da bize yol açsaydı ama yok. Biz sanki de Ada’da yaşamazmışık gibi ya da bu sistemin bir parçası değilmişiz gibi davranırız. Ekonomik krizi çok göz önünde bulundurmadan, bir faklılık yaratarak, insanlara bir şeyleri anlatarak bir şeyler yapmaya çalışırız açıkcası. Anadan babadan yüzlerce milyar para bulup ya da devletten bilmem ne kadar katkı bulup bu işe girmiş bir firma değiliz. Sıfırdan başladık. 20 sene içinde buralara kadar geldik. Büyümeye de devam edeceğiz. Ben inanırım ki bizim gibi başka insanlar da olursa durum değişir. Öyle bir toplum yetiştiriyoruz ki çocuklarımız oturup anne bana su getir diyebiliyor. Ben öyle bir nesil istemiyorum. Ama biz o kadar alıştık ki oturalım, hadi bize verin de geçinelim demeye.

 

***

“İnsanlar tembel”

• YD: Eleman sıkıntısı yaşıyor musunuz?
• Eminoğlu: İnsanlar tembeldir maalesef bizim ülkemizde. Ben çalıştıracak personel bulamıyorum. Benim babam bizi devlet dairesine girin diye çok zorladı. Ben uluslararası ilişkiler mezunuyum. Masterim var. Mezun olunca iki ay Dışişleri’nde çalıştım. İki ay sonra müdürümle kavga edip çıktım. Biz farklı yetiştik; bir şeyler yapmak, üretmek isteriz. O nedenle ben işimde çok mutluyum. Sürekli işte kızım biraz yavaş ol, dur gibi uyarılar alırım ailemden. Ama farklılık yaratmazsanız hiçbir şekilde para kazanamazsınız. Müşteri nerde, personel nerde ben orda 24 saat koşuştururum. Yani sabah sekiz bazen akşam 12 çalışırım. Özel sektörde böyle çalışan firmalar olduğuna çok inanmıyorum. O yüzden biz tembeliz dedim size. Gazeteye ilan verdik. Dedik ki copycentere eleman isteriz, atölyeye eleman isteriz. Bir Sri Lankalı çocuk başvurdu, bir Türkiyeli başvurdu. Sri Lankalı otoket kullandığını söyledi. Türkiyeli olan eleman rehber olduğunu söyledi. Kimler bana ne ümit ederek başvuruyor ama benim gerçekten bu işi yapan insanlarımın hiçbiri yoktur piyasada. Başka bir çocuk işsizmiş ama hiçbir işten anlamaz, o geldi iş istedi. Başka da kimse başvurmadı.


“Meslek liseleri ilgili”

• YD: Meslek liselerinin ilgisi ne?
• Eminoğlu: Onlar bizi farketti. Staja gelen çocuklar var. Meslek Liselerindeki öğretmenler bizim farkımıza vardı. Az çok bizi ararlar ve staja birilerini gönderirler. Gelen çocuk ansızın der ki ben üniversiteye gitmeyim, burda kalayım, sizinle çalışayım. Hayır derim. Üniversiteye gitmek istersen gideceksin. Sen Meslek Lisesinden çıktığın gibi bana geldiğinde bana faydalı olamazsın. Git devam et, uzmanlaş biraz daha, öyle gel. Çok talep geldi bize öyle. Staj yaparlar, yasanın öngördüğünün de üstünde maaş veririz, mutlu olurlar, ortamı severler, gelen müşteri ile muhatap olurlar ve kaçmak istemezler. Biz zorla göndeririz. İlgi güzel ama yeterli değil. Bir de meslek lisesinden bana gelecek çocuk ikinci planda kalır. Üniversite mezunu olmasının avantajları var. Çünkü mesela Otoketi kimse meslek lisesinde öğrenemez. Normal fotokopici olsak yüz tane eleman buluruz ama Magic Touch gerçekten farklıdır. Biz bu farklılığı seviyoruz. Daha da farklı olacağız inşallah.

***
Bir cümleyle:   
Ekonomi: Emek
Para: Olmazsa olmaz
Döviz: Sıkıntı
Hükümet: Prosedür
Ticaret/Sanayi Odası: Sadece gereksinim
Medya: Daha etkili olabilir

Bu haber toplam 2636 defa okunmuştur