
Erhürman: “Hristodulidis Kıbrıslı Türkleri ve Rumları riske sokuyor”
Erhürman, İsrail-İran arasındaki çatışma nedeniyle kendilerini bölgede önemli bir aktör olarak konumlandırma çabası gündeme getiren Kıbrıslı Rum lider Nikos Hristodulidis’in, hem Kıbrıslı Türkleri hem de Rumların riske soktuğunu kaydetti.
CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, bölgede yaşanan tüm çatışmaların Kıbrıslı Türkleri de Kıbrıslı Rumları da endişelendirdiğini vurgulayarak, İsrail-İran arasındaki çatışma nedeniyle kendilerini bölgede önemli bir aktör olarak konumlandırma çabası gündeme getiren Kıbrıslı Rum lider Nikos Hristodulidis’in, hem Kıbrıslı Türkleri hem de Rumların riske soktuğunu kaydetti.
Erhürman, “Benim düşüncem, Sayın Hristodulidis’in Türkiye’ye karşı güç dengesi yaratma hevesiyle yalnızca Kıbrıs Türk halkını değil kendi halkını da riske soktuğu, ‘büyük abi’leri arkasına alarak Türkiye’ye karşı güç dengesi yaratma çabasıyla aslında o ‘büyük abi’lerin bu adada yalnız bizim değil, Kıbrıslı Rumların da önüne geçmesine yol açtığıdır.” dedi.
Sosyal medya hesabından son gelişmeleri yorumlayan Erhürman, şunları yazdı:
1. İsrail’in İran’a saldırısının ardından İran’ın yanıt vermesiyle birlikte bölgede güvenlik riski büyüyor. Savaşın iyisi olmaz. Bedeli en çok da sıradan insanlara ödeten savaş, bir uyuşmazlık çözüm yöntemi değildir. Doğru ve medeni yol, barışı koruyarak ve savunarak diplomasi ve diyalogla uyuşmazlıkları çözmeye çalışmaktır.
2. Adamızın konumu, bu bölgedeki, hatta artık bölgemizden nispeten uzakta olan herhangi bir savaşı, çatışmayı, “bizi ilgilendirmez” rehavetiyle karşılama olanağı tanımıyor. Son birkaç gündür gökyüzünde gözlemlenen ateş topları bu durumun en açık göstergeleri olarak kabul edilebilir.
3. Bu adada iki eşit kurucu ortak vardır. Bunlardan biri Kıbrıslı Rumlar, diğeri Kıbrıslı Türklerdir. Kıbrıs Rum Liderliği’nin Kıbrıslı Türklerin de, garantör Türkiye’nin de irade veya olurunu hiçbir biçimde dikkate almaksızın uluslararası alanda özellikle askeri, enerjiye ve ticarete dair konularda attığı adımlar ve kurduğu ittifaklar yalnızca Kıbrıslı Rumları değil, Kıbrıslı Türkleri de güvenlik endişeleriyle karşı karşıya bırakmaktadır.
4. Bu arada Kıbrıs Rum Liderliği’nin risk alarak (ama yalnızca Kıbrıslı Rumları değil, Kıbrıslı Türkleri de risk altına sokarak) aldığı kararlar, kendilerini bu bölgede “önemli bir aktör” olarak konumlandırma çabalarını gündeme getiriyor. Nitekim İsrail-İran çatışması başlayalı beri, Sn. Hristodulidis ve Sn. Kombos son derece aktif bir diplomasi çabası içinde. Onlarca ülkenin dışişleri bakanlarıyla telefon görüşmeleri yapıldı. İran’ın kendilerinden İsrail’e bir mesaj iletmelerini istediği açıklandı. Bunların dışında kısa bir süre önce Pakistan ile çatışma yaşayan Hindistan’ın Başbakanı bugün güneyi ziyaret edecek.
5. Bölgede yaşanan tüm çatışmalar Kıbrıslı Rumları da Kıbrıslı Türkleri de endişelendiriyor. Bölgeye nispeten uzak olan Hindistan ve Pakistan çatışıyorsa, o da çeşitli ittifaklar üzerinden adadaki durumu etkiliyor.
Sn. Hristodulidis adayı riske sokan kararlar alıyor, ittifaklar kuruyor. Bütün bunları iki eşit kurucu ortaktan biri olan Kıbrıslı Türkleri hiçe sayarak yapıyor ama sonuçları yalnızca Kıbrıslı Rumları değil, Kıbrıslı Türkleri de ilgilendiriyor. Sn. Hristodulidis bölgede “aktör” konumunu yükseltmek ya da en azından böyle bir algı yaratmak için yoğun diplomasi yürütüyor ama BİZ BU SÜREÇLERİN HİÇBİR YERİNDE YOKUZ!
Benim düşüncem, Sn. Hristodulidis’in Türkiye’ye karşı güç dengesi yaratma hevesiyle yalnızca Kıbrıs Türk halkını değil kendi halkını da riske soktuğu, “büyük abi”leri arkasına alarak Türkiye’ye karşı güç dengesi yaratma çabasıyla aslında o “büyük abi”lerin bu adada yalnız bizim değil, Kıbrıslı Rumların da önüne geçmesine yol açtığıdır.
Ama mesele bunun ötesindedir. Kıbrıs Türk halkı bu adada, Kıbrıs Rum Liderliği’nin hiçbir biçimde iradesine başvurmaksızın kararlar alabileceği bir halk değildir. Kıbrıs Türk halkı, iradesi alınmadan riske sokulabilecek bir halk da değildir.
Kıbrıs Türk halkı Kıbrıs Rum halkıyla birlikte riske sokulacak, bu riskin karşılığında bir getiri varsa bundan yalnızca Kıbrıslı Rum Liderliği yararlanacak! Kıbrıs Türk halkının bu adadaki statüsü asla bu değildir.
Şu anda “yok” muamelesi görüyor olsa da, kendisini yönettiğini iddia edenler, “çözümsüzlük çözümdür” diyerek, eşit egemenlikten vazgeçip "egemen eşitlik" söylemiyle egemenliği Kıbrıs Rum Liderliği'ne bıraksa da,
Bu yaklaşımlarla Sn. Hristodulidis’in kendisine “yok” muamelesi çekmesine her gün biraz daha fazla alan açılıyor olsa da,
Kıbrıs Türk halkı bu adadaki iki eşit kurucu ortaktan biri olarak vardır, var olacaktır ve bu adanın kaderini belirleyecek kararlar onun iradesi olmaksızın asla alınamayacaktır.