
DEĞİŞİME DİRENÇ VAR
KANAL SİM’e konuşan Başbakan Ömer Kalyoncu “kamu reformu” konusunda yaşanan sıkıntıya dikkat çekti ve ekledi:
KALYONCU’NUN AÇIKLAMALARINDAN SATIR BAŞLARI:
• Uzlaşılan su metni üzerinde 13 noktada değişiklik yapıldı
• Suda varılan anlaşma her iki hükümetin meclisinden geçecek
• Anlaşma metni Bakanlar Kurulu’ndan geçti, Meclis’e gönderildi
• Tartışmalı noktalarda anlaşmayı yorumlaması için 3’ü KKTC 2’si TC’li üyelerin oluşturacağı 5 kişilik komite kurulacak
• Şartnameyi KKTC hazırlayacak
• Kamu Reformu’na karşı direnç var, önü tıkandı… Paçalarımızdan muhafazakarlık akıyor
• Ekonomik Protokol kısa sürede imzalanacak hale gelecek
• Kapsamlı bir şekilde öneri metni gönderdik, aynı şekilde karşılık aldık
• KIB-TEK’in şimdiki durumda kalması tercihimiz, hükümet programında da var. Ancak, üretim dağıtım ve tahsilat fonksiyonlarına ayrıştırın denebilir
• Limanlar için yap-işlet-devret, Telefon Dairesi ile ilgili kamu-özel ortaklığı biçiminde çalışma ortaya konulabilir
• Telefon Dairesi fonksiyonlarını yüzde yüz yerine getirebilecek bir pozisyonda değil
• Vatandaşlıkta 12 yıl kotası, 10 yıla indirilebilir
• Münhalsiz hiçbir istihdam yapılmayacak
• Polisin sivile bağlanmasını istiyoruz
YENİDÜZEN (Özel)
Başbakan Ömer Kalyoncu, Türkiye’den adaya ulaşan suyun belediyelere ihale gerçekleşene kadar TC Devlet Su İşleri tarafından verileceğini, bu işlemin en geç 1 ay içerisinde başlayacağını söyledi.
Kalyoncu, 13 noktada değişiklik yapılan uzlaşı metni ile ilgili şartnamenin KKTC tarafından hazırlanacağını ifade ederek, konuyla ilgili KKTC’den 3, TC’den de 2 üyenin bulunduğu 5 kişilik üst düzey ortak bir komitenin oluşturulacağını, komitenin tartışmalı noktalarda anlaşma metnini yorumlayacağını dile getirdi.
Suyun Yeşilırmak’tan Dipkarpaz’daki yurttaşlara kadar aynı fiyattan verilmesi gerektiğini kaydeden Kalyoncu, bu konuda da sisteme girmeyecek olan belediyelerin farklı fiyattan su satmasının doğru olmayacağını ifade etti.
TC ve KKTC arasındaki Ekonomik İşbirliği Protokolü’ne yönelik çalışmaların sürdüğünü söyleyen Kalyoncu, protokolün kısa sürede imza aşamasına gelebileceğine inandığını belirtti.
Kalyoncu, limanlar için yap-işlet-devret, Telefon Dairesi ile ilgili kamu-özel ortaklığı biçiminde çalışmanın ortaya konulabileceğini veya kendilerinin de böyle bir öneri yapabileceklerini belirtti.
Kıb-Tek ‘in ise şimdiki durumda kalmasını tercih ettiklerini söyleyen Kalyoncu, vatandaşlıkla ilgili 12 yıl kotasının daha aşağıya çekilerek 10 yıla indirebileceğini dile getirdi.
Kanal Sim’de Damla Dabiş Özel’in sunduğu Radyo Gazetesi’ne konuk olan Başbakan Kalyoncu, Su, Kıb-Tek, Ekonomik İşbirliği Protokolü, limanlarla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
“Metin üzerinde 13 noktada değişiklik yapıldı”
Nisan ayında Türkiye’nin gönderdiği anlaşma metinde 13 nokta üzerinde değişiklik yapıldığını söyleyen Kalyoncu, “Olumlu bir noktadır. Bunu bağladık, bence iyi de oldu” şeklinde konuştu.
Kalyoncu, Türkiye ve KKTC arasında varılan anlaşmanın her iki ülkenin meclisinden de geçeceğini ifade ederek, uzlaşı metninin Bakanlar Kurulu’ndan Cumhuriyet Meclisi’ne gönderildiğini dile getirdi.
Konuyla ilgili KKTC’den 3, TC’den de 2 üyenin bulunduğu 5 kişilik üst düzey ortak bir komitenin oluşturulacağını açıklayan Kalyoncu, komitenin tartışmalı noktalarda anlaşma metnini yorumlayacağını, alacağı kararların da 4 oyla geçerli olacağını söyledi.
“İhale gerçekleşene kadar TC DSİ, belediyelere su verecek”
Kalyoncu, sonrasında ise TC Devlet Su İşleri’nin (DSİ) ihale gerçekleşene kadar belediyelere su vermeye başlayacağını anlatarak, bunun da 1 ay içerisinde başlayacağına işaret etti.
DSİ’nin belli bir fiyat üzerinden bu işi yapacağını ancak şu an için suyun fiyatının netleşmediğini, görüşmelerin sürdüğünü ifade eden Kalyoncu sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye zaten bize bir fiyat belirleyecek. Arıtmadan çıktığında veya arıtmaya girdiğinde, benim fiyatım budur diyecek. Ondan sonra ihale ile beraber suyun fiyatı belirlenecek. Çünkü suyun üzerine pompa istasyonunun elektrik fiyatı, işletme giderleri girecek. Katılacak firmalarda hangisi en iyi ve en hızlı hizmet verecek ise ihale ona verilecek”
“Şartnameyi biz hazırlayacağız”
Kalyoncu, Türkiye’nin bugüne kadar istenilen aşamaya gelinmediği için fiyat vermediğini söyledi.
İşletmenin yönetiminde Belediyeler Birliği’nden 1 üyenin yer alacağını belirten Kalyoncu, şartnamenin KKTC tarafından hazırlanacağını, Belediyeler Birliği’nin sürecinin içerisinde yer alacağını ifade etti.
Kalyoncu, “Bizim endişelenmemiz gereken konu bundan sonra kendi aküferlerimizi nasıl zenginleştireceğimiz olmalıdır. Ada ülkesiyiz ancak yer altından o kadar çok su çektik ki… En önemli konu; kendi kuyularımızı nasıl kontrol altına alarak, süreci nasıl yöneteceğimizdir” şeklinde konuştu.
“Her şey olduğu gibi devam etsin mantığı bizi çıkmaza sürüklüyor”
Toplumda ‘muhafazakarlık’ ve ‘her şey olduğu gibi devam etsin’ mantığının olduğunu vurgulayan Kalyoncu, bu mantığında bizi ‘çıkmaza’ sürüklediğine dikkat çekti.
Kalyoncu, bu noktadaki en önemli direncin kuyularla ilgili olacağını söyleyerek, “Ben bu sistemin içerisine gireyim mi girmeyim mi mantığı da var. Su içilebilecek temizlik ve kalitede gelirse, belli belediyeler sürece katılmak konusunda ikircikli davranırsa, esas problem o noktada oluşacak” dedi.
“Su, yurttaşlara aynı fiyattan verilmeli”
Suyun Yeşilırmak’tan Dipkarpaz’daki yurttaşlara kadar aynı fiyattan verilmesi gerektiğini dile getiren Kalyoncu, bu konuda da sisteme girmeyecek olan belediyelerin farklı fiyattan su satmasının doğru olmayacağını ifade etti.
Kalyoncu, bu noktada tüm belediyelerin sürecin içerisine girmesinin önemine vurgu yaparak şöyle devam etti: “Gelen suyun fiyatı ne olursa olsun suya ödenecek para, yurttaşın her yıl suya harcadığı paradan daha az olacak. Su, her gün çeşmelerden akacak, içilebilir nitelikte olacak. Tankerler kış aylarında bile vızır vızır dolaşıyor. İçme sularına ödediğimiz para büyük miktardadır. Bunları topladığımızda şu anda suya ödenen para, su gelmeye başlandıktan sonra düşecek”
Kalyoncu, sisteme dahil olmayacak belediyelerle ilgili de değerlendirmede bulunarak, vatandaşların içilebilir nitelikte olan ve çeşmelerden her gün akacak su ile ilgili hiçbir belediyeye sisteme girmeme konusunda izin vermeyeceğini savundu.
Tarımda kullanılacak su…
Tarımda kullanılacak suyun şimdiki fiyatın çok üzerinde olmaması gerektiğine değinen Kalyoncu, aksi takdirde üretilen ürünlerin pazarlanamayacağını dile getirdi.
Kalyoncu, ürün fiyatının sadece suyun fiyatı ile ilgili de olmadığını söyleyerek, “Tarımda kullanılacak su ile birlikte tarım alanındaki ürünlerin fiyatının aşağıya çekilebilmesi konusu tekrardan gözden geçirmeliyiz” dedi.
“Ne isterse olsun, bu konuda üreticilerin sesine kulak vermeliyiz” diyen Kalyoncu, bu nedenle tarımda kullanılacak suyun fiyatının önemine işaret etti.
Kalyoncu, tarımda kullanılacak suyun Mesarya ve Güzelyurt bölgelerinde kullanılma ihtimalinin olduğunu dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Tarımda kullanılan suyun Güzelyurt’ta tuzlanma yaratıyor. Mesarya’da da enginar üreticilerinin kullanılması meselesi var. Şebekenin döşenmesi gerekiyor, suyun gittiği yerde aküferinin kontrol altına alınması gerekiyor. Belki de kuyularımız oralarda kapatılacak, su çekilmeyecek. Eğer tarım suyu gidiyorsa kuyular kapatılmak zorundadır”
Belediye çalışanlarına ne olacak?
Süreç içerisinde ilgili bölümlerdeki belediye çalışanlarına ne olacağına ilişkin de açıklama yapan Kalyoncu, anlaşmaya göre belediye çalışanlarının sürecin içerisinde yer alacağını dile getirdi.
Kalyoncu, belediye çalışanlarının tümden bu işletmeye geçirilebileceği gibi hepsinin çalıştığı belediyelerde kendi toplu iş sözleşmesine bağlı kalarak maaşlarının bir kısmının işletme, geri kalanın da tamamlanabileceğini ifade etti.
Anlaşmaya göre üst düzeyde çalışanların ise şirketin kendi elemanları olacağını da dile getiren Kalyoncu, su ile ilgili süreçte koalisyon hükümeti olmasına rağmen CTP’nin daha ön planda görünmesinin nedeninin de ilgili bakanların CTP kanadından olmasına bağladı.
Kalyoncu, “Koalisyon hükümetinin tümü su ile ilgiliydi. Konu her zaman hükümette konuşuldu, iki parti arasında ayrı olarak da görüşüldü” şeklinde konuştu.
Kamu’da reform…
“Muhafazakarlık paçamızdan akıyor”
Kamuda reform amacıyla hazırlanan Kamu Görevlileri Yasası’nın ‘önünün tıkandığını’ söyleyen Kalyoncu, “Yasa’nın geçmesi için ısrar ediyoruz. Ama yasa uzun süredir komitededir. İlgili taraflar yasanın değiştirilmesini istemiyor” dedi.
Kalyoncu, “Toplum, yaşanan tartışmanın çok da farkında değildir. Toplum sadece bunu biliyor; bu Yasa bu kadar aydır, iki koalisyon hükümeti değişti, komitedir ve bir türlü de geçmiyor” şeklinde konuşarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanlar solcuyum, sağcıyım, ilericiyim, muhafazakarım gibi ifadeler kullanıyor. Ama yasanın serüvenine bakıldığında, hangi kuruma bağlı isterse olsun komitelerde ilgili taraflar görüşlerini belirtiyor. Benim görebildiğim, muhafazakarlık paçamızdan akıyor. Yasa’nın reform niteliğinde olmaması için görüş belirtenler ellerinden geleni yapıyorlar”
Kalyoncu, ülkedeki devlet dairelerinin üçlü kararname ve işe alım sisteminden dolayı uzun süredir siyasallaştırıldığını da ifade etti.
Ekonomik Protokol…
“Protokol, kısa sürede imza aşamasına gelebilecek”
TC ve KKTC arasındaki Ekonomik İşbirliği Protokolü’ne yönelik hazırlanan metnin belli bir süre önce Türkiye’ye gönderildiğini dile getiren Kalyoncu, metin üzerinde sürekli görüş alışverişi içerisinde bulunulduğunu ve parça parça geliştirildiğini ifade etti.
Kalyoncu, kapsamlı bir şekilde gönderilen öneri metnine aynı şekilde karşılık alındığını söyleyerek, bugünlerde gerekli görüşmelerin yapılarak yeniden Türkiye’ye gönderileceğini belirtti.
Protokolün kısa sürede imza aşamasına gelebileceğine inandığını kaydeden Kalyoncu, “Metne Türkiye’de bakıldı. Üzerinde böyle olmaz, şöyle olsa gibi değişiklikler yapılarak gönderildi. Onları biz tekrardan gözden geçireceğiz, sanırım hazır hale gelecek…”şeklinde konuştu.
Telefon Dairesi kamu-özel, limanlar yap-işlet-devret…
Ekonomik Protokol’de Kıb-Tek’in özelleştirilmesine yönelik bir durumun şu anda önlerine gelmediğini ancak geleceğini düşündüğünü söyleyen Kalyoncu, limanlar ve Telefon Dairesi ile ilgili geçmişte de var olan şu anki protokolde de yazılacak limanlar için yap-işlet-devret, Telefon Dairesi ile ilgili kamu-özel ortaklığı biçiminde çalışmanın ortaya konulabileceğini veya kendilerinin de böyle bir öneri yapabileceklerini belirtti.
Kalyoncu, Telefon Dairesi’nin fonksiyonlarını yüzde yüz yerine getirebilecek bir pozisyonda olmadığını ifade ederek, “Bu alana devlet de yatırım yapamıyor. Şu anda Kıbrıs’ın kuzeyinin fiber optik kablolarla döşenmesi gerekiyordu. Bu konuda hızlı bir gelişime ihtiyaç vardır, Telefon Dairesi de bunun altından kalkabilecek durumda değil” şeklinde konuştu.
Mağusa ve Girne limanlarında ise römorkör işlemleri dışında her şeyin özel olduğunu söyleyen Kalyoncu, limanların şu andaki kapasitelerinin yeterli olmadığını, geliştirmek gerektiğini ifade etti.
“KIB-TEK’in özelleştirmesi konusunda hem fikir olabileceğimizi sanmıyorum”
Bunun yanı sıra Kıb-Tek ile ilgili özellikle fiyatlara yönelik çeşitli tartışmaların olduğunu söyleyen Kalyoncu, Güney Kıbrıs’ın da aynı modelle üretim yaptığını ve elektrik fiyatlarının bizden ucuz olmadığına değindi.
Kalyoncu, KIB-TEK’in şimdiki durumda kalmasını tercih ettiklerini belirterek, “Bu parti olarak da tercihimizdir ve hükümet programında da yazılmıştır. Ancak tartışma içerisinde hangi noktaya sürüklenir, nereye karar veririz bilemem. Karşı taraf tabi ki bizden şunu talep edebilir; şirketin üretim dağıtım ve tahsilat fonksiyonlarına ayrıştırın. Ama özelleştirme konusunda bizim hem fikir olabileceğimizi sanmıyorum.”
Vatandaşlık konusu…
“12 yıl kotası, 10 yıla indirebilir”
Öte yandan vatandaşlık konusunda hükümetin beyaz kimlik meselesi ile önemli bir adım attığını ifade eden Kalyoncu, bununla birlikte 12 yıl ülkede yaşayan ve kesintisiz çalışma izni olanlara da vatandaşlık verildiğini söyledi.
Kalyoncu, vatandaşlıkla ilgili 12 yıl kotasının daha aşağıya çekilerek 10 yıla indirebileceğini dile getirerek, büyük miktarlarda ülkede yatırım yapmış kişiler olduğunu, onlarla ilgili de gelişme sağlanabileceğine işaret etti.
“Yüzlerce, binlerce insanın vatandaş yapılması görüşme masasını dağıtır” diyen Kalyoncu, “Bu yönde bir talep olmadı. Onlar kendi vatandaşlarının taleplerini dile getiriyor. Mutlaka yapacaksınız, yapmazsanız şunu yapmayız diye bir tavır ortada yok” şeklinde konuştu.
Ercan…
Ercan Havaalanı’yla ilgili Yüksek Yönetim Denetçisi Emine Dizdarlı’nın açıklamalarına da değinen Kalyoncu, konunun Meclis’teki Ombudsman Komitesi’nde olduğunu, hangi noktaya ulaşacağını bilmediğini ancak gerekli araştırmaların yapıldığını söyledi.
Kalyoncu, Ercan Havaalanı Şartnamesi’nde ‘idarenin istediği kişilerin, havaalanı inşaatını denetleyeceğini, işletmenin de bunu ödeyeceğinin’ yazıldığını açıkladı.
“Şirketler geldi, ihaleye girdi… Ondan sonra bir sözleşme var orta yerde… Bu maddenin oradan kaldırıldığı iddia ediliyor” şeklinde konuşan Kalyoncu, “Böyle bir şey varsa, konu davalıktır” dedi.
Kalyoncu, şöyle devam etti: “Ombudsman, şartnameye aykırı sözleşmeye yapanlar öne çıksın demeliydi, buradan başlamalıydı”
Kalyoncu, konuyu Ombusman açıklama yaptığında öğrendiğini söyleyerek şöyle devam etti: “Açıklama yapma konusunda uzak durdum, araştırılsın dedim. Şartname yayınlandı, katılmak isteyen şirketler şartname ile ilgili sorular sordu. Tüm cevapları her tarafa yaydılar. İhaleye fiyat atan firmalar ilk şartnameyi, arada sorulan soruları ve cevaplara hakim olarak attılar. Ondan sonra kazandığı söylenen firma ile sözleşme imzalanıyor. Şimdi de deniyor ki bu madde şartnamede olabilir ama sözleşmede yoktur. Bu ihaleye fesat karıştırmaktır. Şartnameye aykırı sözleşme imzalayamazsınız. Ombudsmandan ben bunu bekliyorum. Sonra varsa bir şey buna da bakılsın”
İstihdam…
Hükümet Programı’nda da belirtildiği gibi ‘münhalsiz’ hiçbir istihdam yapılmayacağını vurgulayan Kalyoncu, “Bazen gözden geçen, arkadaşlarımız fark etmeden yaptığı işler var. Ben Başbakan olarak durdurulmasını talep ettim. Ben bugün veya Pazartesi günü bir genelge yayınlayacağım. Münhalsiz hiçbir alım bu devlette yapılmayacak, herkesin haberi olacak” dedi.
Güvenlik konusu…
Kalyoncu, son dönemde yaşanan olaylarla ilgili güvenlik toplantısı yaptıklarını söyleyerek, bu konuyla ilgili sürekli olarak tedbiri artırma konusunda güvenlik güçleri elinden geleni yaptığını belirtti.
Adli suçlarla ilgili ise 5-6 yasanın hazır olduğunu, Savcılık’tan geldiği gün Bakanlar Kurulu’ndan geçirerek yaklaşık 10 gün içinde Meclis’e sevk edeceklerini ifade eden Kalyoncu, “Bu yasalar ihtiyacımız olan yasalardır. Polisin elini her türlü olaya karşı güçlendirmemiz gerekiyor. Ancak kişi hak ve özgürlükleri önemlidir, özel hayatın gizliliği önemlidir. Bu çerçevede yasalar çıkarılacaktır. Güvenlikle ilgili tedbir alınıyor, şu anda öyle bir tehdit yok gibi görünüyor. Ama bilemezsiniz” dedi.
Kalyoncu, polisin sivile bağlanmasını istediklerini yineleyerek, henüz bu noktaya gelinmediğini de ifade etti.

















