
Anna Aguilar-Amat
Kaç zamandır şiirden uzak kaldım. Bu nedenle bu hafta, Katalan şair Anna Aguilar-Amat’tan sözetmek ve dört şiirine yer vermek istedim burda. Şair geçtiğimiz yıl Kıbrıs’a gelip ara bölgede düzenlenen bir çeviri atölyesine katılmış, hem güney he
Kaç zamandır şiirden uzak kaldım. Bu nedenle bu hafta, Katalan şair Anna Aguilar-Amat’tan sözetmek ve dört şiirine yer vermek istedim burda. Şair geçtiğimiz yıl Kıbrıs’a gelip ara bölgede düzenlenen bir çeviri atölyesine katılmış, hem güney hem de kuzeyde şiirlerini okumuştu.
Anna Aguilar-Amat 1962 yılında Barselona’da doğdu. Ve halen orda yaşamakta.
2003 yılından itibaren, daha az çevrilen dillerde yazılan şiirin çevirisini amaçlayan QUARKpoesia adlı organizasyonun başkanlığını yürütmektedir.
2006 yılında ise çoğunlukla iki-dilli şiir kitapları yayınlama hedefiyle Refractions (Refraccions) şiir yayınevini kurdu.
Katalan şiirinin en geleneksel ve prestijli üç ödülüne layık görülünce Katalan şiirinde dikkat çekmeye başladı: Petrol Tankeri (Petrolier, Edicions de la Guerra, 2003), İki Uçuş arasında Transit (Trànsit entre dos vols, Ed. Proa, 2001), ve Müzik ve İskorbüt (Música i Escorbut, Ed. 62, 2002) kitapları ile ‘Jocs Florals’, ‘Carles Riba’ ve ‘Marius Torres’ ödüllerinin sahibi oldu.
Bir başka Katalan şair olan Francesc Parcerisas ile birlikte Küçük Şeyler (Coses Petites, Ed. M. Plana, 2000) adını verdikleri bir şiir koleksiyonu yayınladılar. Ayrıca, şairin yazdığı bilimsel denemeler de Okumanın Hazzı (El Placer de la Lectura, Ed. Síntesis, Madrid 2004) adlı kitapta toplandı.
Şairin Kaz Oyunları (Jocs de l’oca, Servei de Publicacions de la Universitat Autònoma de Barcelona, 2006) adını verdiği dördüncü şiir kitabındaki her bir şiiri ise bu oyunun 63 karesinden birine karşılık geliyor.
Aguilar-Amat’ın poetik çalışmaları Katalan şairlere ayrılmış pek çok antolojide yer aldı. Çalışmaları İspanyolca, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Sardinyaca, Makedonca, Fince, Arapça, Türkçe, Ukraynaca ve Slovence dillerine çevrildi.
Renklerin Saldırısı (Càrrega de Color, Ed. Meteora, 2011) ise beşinci şiir kitabıdır.
10 DAKIKALIK MUTLULUK
(Kızıma)
Elini yumruk yapma!
Sıkma avucundaki altınsı kumu
Tanrı koydu onu oraya
ve azalacak her gün biraz daha
Açık tut avucunu (parmakların
kapalı) tatlı ağırlığının tadını çıkar
Belki de sadece 10 dakikalık bir mutluluk
verecek sana, sert bir rüzgar alıp götürmeden
Ama en azından biraz zamanın olacak
ve kesinlikle senin kendi hırsın değil
kumun kaybolmasına sebep olacak.
(İngilizce’den çeviren: Gürgenç Korkmazel)
KISKANÇLIK
Fare tuzağıma yakalandı
ve boğuldu kıskançlığın.
Köpek maması fareyi çekti,
fare tuzağı, tuzak da
kıskançlığını.
‘Aşk’ isterim diyen, kendi sevilmek ister en fazla.
Aşırı giydirilir daima,
yeraltı treniyle yolculuk yapan bebek
sevgi değil nefrettir böylesi.
Başlangıçta akan sıvıları aşkın
temizlenmelidir kokmadan.
Kıskançlıktır pazarın arka sokakağında biriken pislik
ve her çeşidi nefretin.
Hastalık gibi kokar ve kör eder seni irini.
Bana bırak yalnızlığı ve geri dön yaşamına derim.
Sahip değilsin senden alınmasından korktuğun hiçbir şeye.
(İngilizce’den çevirenler: Jenan Selçuk-Gürgenç Korkmazel)
CUMA VEYA ‘CANLI KATIR’
Sordum sana:
“Gelip biraz fasulye, rosto et ve mantar
yemek ister misin?”
“Veux tu venir à manger des haricots,
viande au feu, des petits gris ? »
Fransızca öğretmenimsin ya
“Oui” dersin sen.
Eşyaların üzerindeki ve yerdeki
tozları temizlerim sonra, çimenlerdeki
köpek boklarını toplarım.
Çünkü bahçıvanımsın sen,
tesisatçım,
(Fransız) ahçım
tercümanım
Che Guevara’m
haydutum
korsanım
öpücüklerimin ve osuruklarımın
ressamı
alkollü çikolatam
fotoğraf makinem
seri katilim
hayalperestim
şoförüm
sybarite’m
masaj artistim
trapezcim
okuyucum
dans partnerim
yararlı yararsızım
zengin fakirim
sonu olmayan işsizliğim.
Paris bir ormandır ve
büyük arazi sahibimsin sen.
Bütün evi temizler, öğlen yemeğini hazırlarım.
Ateş, sarmısak ve maydonozla.
Duş alır, tangamı giyerim
kaşıntı yapsa da.
Gecikirsin. Saat üçte SMS
atarım sana. Öğlen değil,
akşam yemeğine geleceğim dersin sen.
Canım sıkılır biraz buna.
Senin de.
Ama sonra birbirimize söylediğimiz
o güzel sözleri hatırlarız.
Ve ikimiz de
“Quiéreme como te quiero a ti,
dame tu amor sin medida”
şarkısını mırıldanır ve tek başımıza yemek yeriz.
Mogambo’nun kanepesine otururum sonra.
Çünkü sen Ava Gardner’sin,
ben filmdeki o iki siyahi erkek. Ve şiirler
yazarım.
Çıkıp gelirsin bir gün.
Dağ gelir sanki.
Ve sen dağa tırmanan peygamber.
Everest dağımsın sen.
Şiddetli rüzgar eser çünkü.
Çünkü Sherpa’yı gördün sen.
Sherpa, daima katır sürer.
Ve bütün katırların havuçları vardır.
Katırın penisi girer buz kabına
ve erir.
Şiirin gizi quo-vadis bir yaşamdır
ve yaşamın gizi de
şiirdir
sadece.
(İngilizce’den çeviren Gürgenç Korkmazel)
Yalnız Olmak Üzücüdür
Yalnız olmak üzücüdür
ama mutlusun sen
Çünkü kimse görmüyor seni
ama her şeyi görüyorsun sen
Yatak çok büyük
ve öncelikle güneş ışınları giriyor içeri
güneş de yalnız
senin gibi yalnız
ama çok güçlü
senin gibi kararlı
ayakların çarşaftan dışarı çıkarken
soğuk olsa da
yere basmak için
senin zamanın kısa
bir mirasçı gibi
ve biraz alıksın
çorapsızken
Café au lait’inden biraz yudumladın
sonra da havaya baktın
Bütün zaman senin
Sadece ve sadece senin
Bonjour garçon!
dersin köpeğe
günaydın efendim
dersin boş bir bardağa
Eksik olan hiçbir şey yok yanında
hiçbir şeyden şikayetin yok
Yalnız olmak üzücüdür
ama mutlusun sen!
(İngilizce’den çeviren: Gürgenç Korkmazel)
‘Yalnız olmak üzücüdür’ şiirini şairinin ağzından ve kendi dilinde dinlemek, hatta izlemek için (çünkü şair şiir okumuyor, adeta sahneliyor) Kıbrıslırum şair Stephanos Stephanides’in sinemacı Stephan Nugent ile birlikte hazırladığı ve geçtiğimiz yıl Kıbrıs’ın ara bölgesinde gerçekleşen bir haftalık ‘çeviri atölyesi’ni konu alan 20 dakikalık ‘Poets In No Man's Land’ belgeselini izlemenizi tavsiye ederim!
Link: http://www.youtube.com/watch?v=T5uPdqmEK28
Dipnot: Bu yazı Anna Aguilar-Amat’a ayrılmış olsa da mevzu bahis ‘Çeviri Atölyesi’ne farklı dillerden pek çok şair/çevirmen katılmıştı. Belgeselde karşılaşacağınız diğer şairler/çevirmenler: Ana Luisa Amaral (Portekizce), Giorgos Christodoulides (Yunanca), Tadeusz Dabrowski (Lehçe), Gürgenç Korkmazel (Türkçe), Vassilis Manoussakis (Yunanca), Niki Marangou (Yunanca), Sigitas Parulskis (Litvanyaca), Jenan Selçuk (Türkçe), Dalia Staponkute (Litvanyaca), Stephanos Stephanides (İngilizce) ve Neşe Yaşın (Türkçe).

















