1. HABERLER

  2. GÜNEY

  3. Anastasiadis’ten dönüşümlü başkanlığa ön şart…
Anastasiadis’ten dönüşümlü başkanlığa ön şart…

Anastasiadis’ten dönüşümlü başkanlığa ön şart…

Kıbrıslı Rum Lider Nikos Anastasiadis “dönüşümlü başkanlığın, kabul edileceği geçmişte uzlaşılmış bir şey olduğunu” söyledi

A+A-

Kıbrıslı Rum Lider Nikos Anastasiadis “dönüşümlü başkanlığın, kabul edileceği geçmişte uzlaşılmış bir şey olduğunu” söyledi ancak buna “garantilerin, müdahale hakkının ve Türk askeri varlığının kaldırılması şartını” getirdi ve “bunun mümkün olabilmesi için öncelikle Ankara ile Kıbrıslı Türkler arasındaki göbek bağının kesilmesi lazım” dedi.
Alithia Anastasiadis’in Yunanistan merkezli “Lifo” isimli web gazetesine verdiği, Kıbrıs sorunu ve Türkiye’deki seçimlerle ilgili değerlendirmelerde bulunduğu söyleşiyi “Başkan Anastasiadis: Dönüşümlü Başkanlık İçin Ön Şart” başlığıyla aktardı.
Habere göre Türkiye’de bugün yapılacak seçimler konusunda, herhangi bir adayın ismini zikretmeyen Anastasiadis “Kim seçilirse seçilsin Kıbrıs için mesele, seçilenin, hangi siyaseti temsil edeceği, bugüne kadarki ne ülkenin ne de Kıbrıslı Türklerin çıkarına hizmet eden söylem ve politikayı değiştirme niyetinde olup olmadığıdır. Endişemiz, seçim öncesinde kaydedilenlerin, sonrasında devam edip etmeyeceğidir” dedi.
Lifo’nun TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “irredantizm temsil ettiğini” öne sürerek bunun “bölgedeki gerilimi artırma ihtimalini” sorduğu Anastasiadis “reddedilen bu söylemin tehlikeler yarattığını” öne sürerek “Pratikte söylemin başka politikanın başka olduğuna inanıyorum. Birçok şey Türkiye’nin Avrupa, ABD ve Rusya ile¬ ilişkilerine bağlı olacak” dedi.
Haberde Anastasiadis’in, Kıbrıs sorunuyla ilgili bölümünde “Crans Montana’da Kıbrıs sorununda bir fırsat daha kaçırılıp kaçırılmadığını söylemekten ısrarla kaçındığı” kaydedildi, cevabı özetle şöyle aktarıldı:


Crans Montana’nın çöküş sebebi…
“Uygun perspektifler yaratıldı, en önemlisi de Genel Sekreter’in sunduğu parametreler ilk kez kabul edildi. Kıbrıs Rum tarafının tutumu, modası geçmiş garantiler, tek yanlı müdahale hakları ve asker varlığınsa son verilmesinin önemine vurgu yapılmasıydı. 
Yani askerler sayısının, çözümün uygulamaya girdiği ilk günden etkin şekilde azalması ve devamında kuvvet sayılarının 1960 düzeyine indirilmesi ve eşzamanlı olarak çekilme takvimi ve denetim mekanizmalarında anlaşılmış olması gerekirdi. Çünkü Türkiye’nin, askerinin varlığı ve Kıbrıs Türk toplumunu ekonomik kontrolünde olması, bir Kıbrıs Türk oyuna imkan bırakmayıp, derinde Türk (oyu) olacaktır. Dolayısıyla, sürdürülebilir devlet perspektifi sıfırlanır. 
Bir anlaşmada her zaman her iki tarafın uzlaşısı şarttır, Kıbrıs Türk tarafının Türkiye ile bağlarını idame ettirme ısrarı değil. Biz, üçüncü ülkenin nüfuzundan bağımsız hissedeceğimiz şartlar yaratmayı hedefledik. Başarısız olduk çünkü görüşmeler sırasında Türkiye ne tutumunu ne tavrını değiştirdi, müzakereler de çıkmaza sürüklendi. Türkiye, bağımsız bir devleti tutsağı olamayacağını anlamalı. Çaba (Crans Montana) Kıbrıs Türkiye’nin mandasına dönüşmesin diye çöktü.”


İki devlet çözümü…
Zamanın, iki bölgeli iki toplumlu federasyon yerine iki devlet yaratılmasının daha avantaj olacağını gösterip göstermediği sorusuna karşılık “iki bölgeli iki toplumlu federasyon zemini ve Kıbrıs’ın iki bölgeli iki toplumlu federasyon aracılığıyla yeniden birleştirilmesi zemininde önceden anlaşılmış bir prosedür devem ediyorken farklı bir şeyi tartışmamız mantıksızdır. Ancak Türklerin talepleri, çıkmazın uzamasının olumsuz sonuçları dikkate alındığında Kıbrıs Rum liderliği, hükümet, siyasi güçler olarak Türk uzlaşmazlığının, çözüme varamamanın etkilerinin nasıl göğüsleneceğini ve de Kıbrıs’ta gerekli barış ve istikrarın nasıl olacağını düşünmesi iyi olur.”


Göbek bağı…
Dönüşümlü başkanlıkla ilgili soruya karşılık “dönüşümlü başkanlık, kabul edileceğinde geçmişte uzlaşılmış bir şeydir; garantiler, müdahale hakları ve Türk askerinin varlığına son verileceği şartıyla” diyen Anastasiadis şöyle devam etti:
“Ancak bu şekilde, kaderlerine üçüncü kişilerin değil Kıbrıslıların karar vereceğini önceden bilerek bağımsız ve egemen bir devlet, normal bir devlet kuracağımızı düşünüyorum. Önceki başkanlık döneminde çapraz-ağırlıklı oy, yani birinin seçilebilmesi için öteki toplumdan bir miktar olumlu oy alması gerektiğinde de uzlaşılmıştı. Dönüşümlü başkanlık, anayasalarda alışılmış bir şey değildir ancak barış, normallik ve bir işbirliği ortamı başarılabilmesi için gerekir; tabii her şeyden önce Ankara ile Kıbrıslı Türkler arasındaki göbek bağı kesilmelidir.”


“Doğal kaynaklar Kıbrıslı Rumlara aittir demedik…”
Anastasiadis, Kıbrıs’ın güneyinin tek yanlı ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölge ve doğal gaz konusuna değinirken “Ada’nın doğal kaynaklarının Kıbrıslı Rumlara ait olduğunu hiç söylemedik, Kıbrıs devletine ve bu ülkede yasal ikamet eden herkese, dolayısıyla Kıbrıslı Türklere de aittir” dedi, şunları ekledi:
“Kimsenin bu zenginliği kötüye kullanmaması ve paylaşımın Kıbrıs Türk toplumunu da güçlendirecek şekilde yapılması için yöntemi Norveç örneğinde bir Ulusal Fon kurulmasını öngören bir yasa tasarısı sunduk. Dolayısıyla izlediğimiz politika, bu doğal zenginliğin, Kıbrıslı Türklerin de oranlarına göre payları olduğunun bilinciyle değerlendirilmesidir. Müşterek değerlendirme değil, sahip olduğu kaynakları devletin yönetmesi ve uzlaşılanlar temelinde, nüfus oranlarından dolayı Kıbrıslı Türklerin payına düşen oranı görmezden gelmeden paylaşımı söz konusudur.”


“Elindekini bilinmeze feda etmek….”
Anastasiadis “acaba ,’Unutmuyorum’dan ‘Hatırlamak İstemiyorum’a mı geçtik?” sorusuna karşılık “’Unutmuyorum’u bir yerlerde unuttuğumuz trajik bir gerçektir. Çıkmazların ve bugün hâkim olan kabul edilmez durumun uzamasının etkilerini bir yerde unuttuk. Fırsat verilse, dünyanın yeniden uyanacağına inanmak istiyorum. 44 yıldır hayal kırıklığı yaşayanları haksız görmüyorum. Bütün başkanlar, istemedikleri için değil ancak karşılarında uzlaşmaz bir ülke, gücü nedeniyle kendi çözümünü, Kıbrıs Rum toplumunun çıkarına uymayan çözümü dayatmak isteyen bir ülke bulunduğu için başarısız oldu. Zorluklar içerisinde var olmayı başarmış, tanınmış bir AB üyesi devletiz. İkilem de bilinmez veya talepler nedeniyle bilinmeze götürebilecek gibi görünen bir şey için elindekini feda edip edemeyeceğindir.” 

Bu haber toplam 2942 defa okunmuştur