1. HABERLER

  2. DÜNYA

  3. Stefanu’dan Anastasiadis’e bir uyarı bir nasihat
Stefanu’dan Anastasiadis’e bir uyarı bir nasihat

Stefanu’dan Anastasiadis’e bir uyarı bir nasihat

Hristofyas hükümetinin Kıbrıs Rum Yönetimi Sözcüsü ve şu anda AKEL Sekreterliği üyesi Stefanos Stefanu Kıbrıs sorunundaki olumsuzlukların, çıkmaz sorumluluğunun Rum tarafına yüklenmesi tehlikesi içerdiğine işaret ederek Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasi

A+A-

Hristofyas hükümetinin Kıbrıs Rum Yönetimi Sözcüsü ve şu anda AKEL Sekreterliği üyesi Stefanos Stefanu Kıbrıs sorunundaki olumsuzlukların, çıkmaz sorumluluğunun Rum tarafına yüklenmesi tehlikesi içerdiğine işaret ederek Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e nasihatte bulundu: “Başkan, müzakerelerin 2012’de kaldığı noktadan devam etmesini istesin. Müzakerelerdeki gelişmelerin olumsuzluğuna atıfta bulunarak varılan görüş birliklerinin korunmasını isteyebilir.”
Fileleftheros Stefanu ile yaptığı söyleşiyi okurlarına “Çıkmazla Birlikte Sorumluluğu Biz Üstleneceğiz” başlığıyla aktardı.

“Sonuçlar olumsuz”
Müzakerelerin ikinci aşamasının tamamlandığı hatırlatılarak bu aşamanın sonuçları ve müzakerelerin bundan sonraki süreciyle ilgili değerlendirmesi sorulan Stefanu, sonuçların olumsuz olduğu görüşünü ortaya koyarak Anastasiadis’in izlediği taktikle sonucun böyle olacağının ta baştan belli olduğuna işaret etti, özetle şunları söyledi:
“Müzakerelerin üçüncü aşamasında –eğer girersek- Başkan’ın taktik değiştirmesi gerek. Müzakerelere, Mart 2012’de bıraktığımız yerden devam etmemizi ve görüş birliklerinin değerlendirilmesini istemeli. Sayın Eroğlu reddederse, kendi kendini çürütecek ve uluslararası camiaya karşı, aslında kastettiklerinin bütün bu süre boyunca söyledikleri olmadığı, sadece blöf yaptığı ortaya çıkacak. Bizim açımızdan birinci öncelik Kıbrıs sorununun çözülmesidir, sorumluluk yüklenmesi değil. Ancak bir çıkmaza varırsak, çıkmazın sorumluluğunun bize yükleneceği ihtimali bizi ciddiyetle düşündürmeli. Olgular böyleyse, bir çıkmaza varırsak, korkarım sorumluluğu bize de yüklenecek. Bu da yeni sorunların ve yeni maceraların başlangıcı olacak.”

“BM’nin isteği müzakerelerdeki kazanımların korunması yönünde”
Stefanu’ya, Anastasiadis’in bu kadar ay müzakereden ve onca konuşulandan sonra her şeyi iptal etmesinin kolay mı olduğu soruldu. Şu anda içerisinde bulunulan durumun, görüşmelerle çözüme ulaştıracak ön şartları yaratmak yerine anlaşmazlıkların arttığını saptayacak olan BM’nin de genel olarak uluslararası camianın da alkışlayacağı bir durum olacağını savundu, şunları söyledi:
“Sayın Anastasiadis müzakerelerdeki gelişmelerin olumsuzluğuna atıfta bulunarak varılan görüş birliklerinin, Yönetim, Ekonomi ve Avrupa Birliği başlıklarındaki görüş birliklerinin korunmasını isteyebilir. Bu şekilde diğer ana üç başlık olan Toprak, Mülkiyet ve Garantiler ve Güvenlik başlıkları üzerinde odaklanabiliriz. Bu şekilde Kıbrıs sorununun çözüm yolunu açabiliriz. Hatırlatayım ki, Ortak Açıklama’da uzlaşılmayan konularda, bağlantılı görüşme olacağı söyleniyor. Dolayısıyla halen uzlaşılan konular olduğu ve geriye kalanlar üzerinde odaklanılması gerektiği algısı mevcut. Anlaşıldığı kadarıyla BM, çeşitli açıklamalarından anlaşıldığı kadarıyla müzakerelerin kazanımlarının korunması ve sonrakilere ilerlememiz gerektiği görüşündedir. Anastasiadis BM’nin bu görüşüne cevap vererek memnuniyetle karşılanacak.”
Bazı Rum siyasi partilerinin strateji değişikliği talebi hatırlatıldığında ise Stefanu “önce strateji derken ne kastettiğimizi netleştirelim” diyerek şu izahta bulundu:
“Bize göre strateji istenilen hedeftir. Strateji değişikliği iki bölgeli iki toplumlu federasyon hedefinin değiştirilmesi ise buna tamamen karşıyız. İki bölgeli iki toplumlu federasyon hedefinin değiştirilmesi, başka bir şeyi, bu çözümü belirleyen BM kararlarının iptalini gündeme getirecek ki bu da Türk tarafının müzakere masasına taksim tezini resmen koymak için değerlendireceği bir şeydir. Türk tarafının tavrına cevap strateji değişikliği değildir. Cevap; stratejik hedefte, elbette taktik açıdan, tutarlı kalmak ve müzakereleri Kıbrıs sorununda bir uzlaşı çözümüne götürme olanaklarını artırmaktır. Bunun için müzakere masasını iyi yönetmenin ötesinde, inisiyatiflerle öne çıkmamıza yardımcı olacak çok düzeyli ve dengeli dış politika olmasını gerektirir. Böyle bir politika bizi, Kıbrıs sorununu BM kararlarında konulan standartlara uymayan bir şekilde kapatmak isteyebilecek bazı çevrelerin muhtemel niyetlerinden de koruyacak.”
Stefanu, kastettiği çevrelerin içerisinde, son zamanlarda Kıbrıs sorununda artmış bir rol oynayan Amerikalıların da olup olmadığı sorulduğunda Amerikalıların Kıbrıs’a ve Kıbrıs sorununa ilgilerini gizlemediklerine işaret ederek şunları söyledi:

“Amerikalıların müdahalesinin illa Kıbrıs sorununun doğru yönde ilerlemesi için olması gerekmez, kapanması için de olabilir”

“Amerikalıların artan ilgileri illa Kıbrıs sorununun doğru yönde ilerlemesi için müdahale etmeleri anlamına gelmez. Müdahale Kıbrıs sorununun kapanması için de olabilir. Ancak biz Kıbrıs Cumhuriyeti ve Kıbrıs Rum tarafı olarak önleyici hareket etmek durumundayız. Özellikle de geçmişte olanları ve Amerikan politikasının bölgedeki hedeflerinin neler olduğunu dikkate alarak Amerikalılar konusunda.
Çözümün anahtarı Türkiye’dedir. Bu nedenle her zaman bu ülkedeki gelişmeleri dikkatle incelemeliyiz. Sayın Erdoğan, son zamanlarda yaşadığı çeşitli sorunlara rağmen çok güçlü olmaya devam ediyor ve bu cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanacak. Kıbrıs sorunu Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından yönetiliyor ve bazı ezeli tezleri var. Türkiye’nin Kıbrıs sorunundaki tezini asla değiştirmeyeceğini söyleyenler var. Bu tez benimsenirse, Kıbrıs sorununu çözmek için çabalamaya devam etmemiz için bir neden kalmıyor çünkü çözüm Türkiye’nin de rızasını gerektirir. Tavır değiştirmezse de Kıbrıs sorunu çözülmeyecek.
Doğal gaz bulunması birçok ülkenin ve başta Amerikalılar olmak üzere birçok gücün ilgisini çektiği bir gerçektir. Biz doğal gazı Kıbrıs sorununda çözüm dinamiği yaratılması, Türkiye’yi tavrını değiştirmeye zorlamaya yetecek çıkar ve teşvik olması için bir araç olarak kullanmalıyız. Ancak aynı zamanda, Türkiye ile doğal gaz konusunda herhangi bir işbirliği veya ortaklığın ancak Kıbrıs sorununun çözülmesinden sonra ortaya çıkacağını açıkça belirtmemiz gerekiyor. Olgulara gelişmesine ve dinamiğine göre bakmamız gerekir. elimizden geldiğince bu dinamiği yaratmanın, jeostratejik olguları değerlendirmenin yollarını aramalı, çabalarımıza asla son vermemeliyiz. Mevcut durumun Türkiye’nin işine geldiğini asla unutmamalıyız. Dolayısıyla biz değiştirmeye çalışmalıyız.”

Bu haber toplam 1765 defa okunmuştur