1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Reha Bilir: FOTOĞRAF BENİM İÇİN NEFES ALMAK
Reha Bilir: FOTOĞRAF BENİM İÇİN NEFES ALMAK

Reha Bilir: FOTOĞRAF BENİM İÇİN NEFES ALMAK

Reha Bilir: FOTOĞRAF BENİM İÇİN NEFES ALMAK

A+A-

Simge Çerkezoğlu

Reha Bilir, fotoğrafa gönül veren ve ömrünün kırk yılını fotoğrafla geçiren bir sanatçı. “Hayatımdan fotoğrafı çıkarsam geriye pek bir şey kalmaz” diyecek kadar da iddialı. Kıbrıs Fotoğraf Sanatı Derneği tarafından fotoğraf eğitimi vermek üzere ülkemizde bulunan sanatçıyla fotoğraf üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. Kıbrıs’ta fotoğrafçılığın umut verici göründüğünü öğrendik. 

Aslında Reha Bilir’in fotoğrafla olan tanışıklığı ortaokul yıllarına uzanıyor. İlk fotoğraf yarışmasına katılımıyla yaşadığı sevimsiz tecrübe neyse ki onu fotoğraftan soğutmuyor, bugün fotoğrafla geçen kırk yılı geride bırakıyor…
“Ortaokuldayken okulumuzda fotoğraf yarışması yapıldı, ben de katıldım. Yarışmaya sokaktaki bir kız çocuğu fotoğrafımla katıldım. Biraz yoksul görünümlü bir çocuktu. Değişen okul idaresi bu fotoğrafımın sefaleti simgelediği ve komünizm propagandası yaptığı kanısına vardı. Ceza alma durumuna geldim. Bu olay 1975 yılında oldu. Bu arada ben fotoğrafa başlayalı da kırk yıl oldu. 1977 yılında da ulusal bir fotoğraf yarışmasına katılmıştım. O yarışmada ödül aldım. Sanırım bu beni teşvik etti. Bunun üzerine de fotoğraf çekmeye devam ettim.”

Fotoğrafları 200’den fazla ödül alan sanatçı, fotoğrafa başladığı yıllarda hiçbir şeyin günümüzdeki gibi olmadığını hatırlatıyor. Elbette buna fotoğraf çekmek de dahil.
“Bunu hep söylüyorum; eğer dijital fotoğraf makineleri olmasaydı fotoğraf sanatı bu kadar yaygın olmazdı ve fotoğraf sanatıyla ilgili bu kadar çok kişi olmazdı. Fotoğraf sanatçısı olmazdı demiyorum ama fotoğraf sanatıyla ilgilenen kişiler olmazdı. Bugün fotoğraf çeken herkes kendisini fotoğraf sanatçısı diye lanse ediyor. Fotoğraf çekiliyor olması elbette beni rahatsız etmiyor. Sonuçta insanlar cep telefonlarıyla da fotoğraf çekiyorlar. Ancak yarışmaların bu kadar çok ve sıradan olması, sonuçların bir yarışmada 1500 tane sergileme ile sonuçlanması kişilerin de bu durumu yarışmada sergileme aldım diye duyurması fotoğraf sanatına zarar veriyor diye düşünüyorum. Daha doğrusu sanat anlayışına zarar veriyor diye düşünüyorum. Çok sıradan olan işler sanatsalmış gibi değerlendiriliyor.”

“KÜÇÜK YER FOTOĞRAFTA AVANTAJLI”

Nerede yaşadığımız, çektiğimiz fotoğraflar açısından önemli bir etken. Reha Bilir’e göre de metropollerde yaşamak yerine daha küçük şehirlerde yaşamak fotoğraf sanatı açısından daha anlamlı…
“Küçük yerde yaşamanın avantajı var. İnsanlarla daha samimi bağlar kurabiliyorsunuz. Fotoğraf çekiminiz daha kolaylaşıyor. Çevreyi daha kolay tanıyabiliyorsunuz. Sizin orada bulup çıkardığınız değerler toplum adına ya da insanlık ve sanat adına kitlelere daha çabuk ulaşabiliyor. Örneğin Yeşildağ, Beyşehir’in küçük bir beldesi. Orada Leylekler Vadisi var. Her yıl Nisan ayında yüzlerce leylek oraya gelip yuvalanıyor, daha sonra da yavrularını doğurup göç ediyorlar. Burası daha önce fazla bilinir değildi. Benim fotoğraflarımla Türkiye’de ve dünyada tanındı. Günümüzde ise yaklaşık 5000 kuş fotoğrafçısı her yıl buraya geliyor. Orada fotoğraflar çekiyor. Bu durum oradaki herkes için ekonomik katkı ve getiri demek. Bu yüzden küçük yerler daha avantajlı diye düşünüyorum.”

Çalışmaları hakkında da bilgi aldığım sanatçı, yıllarca Sema fotoğrafı çekmesinde Konya’da yaşamasının etkili olduğunu söylüyor ancak sema fotoğrafçısı olmadığına da vurgu yapıyor.
“Konya’da olmamın elbette sema fotoğrafı çekmemde katkısı var. Bu elimin altında olan bir fotoğraf konusuydu. O yüzden çok rahatlıkla bunun üzerine yoğunlaştım. Uzun yıllar, yaklaşık onbir yıl sema fotoğrafı çektim. Ama bu semazen fotoğrafçısıyım anlamına gelmiyor, yeri gelir portre de çekerim, böceği de çekerim, mimari bir fotoğraf da çekebilirim. Belli bir alanda şunun fotoğrafını çekerim diye sınıflandırma yapmam mümkün değil. Ben fotoğraf sanatıyla ilgileniyorum. Kendimce sanatsal bulduğum ya da gördüğüm şekilde fotoğraflar çekiyorum. Fotoğraflarıma bakan bunu görür. Zaten tek bir branş üzerinde fotoğrafçıları da kategorize etmek doğru değil sanki. Sanatçı her tarzda ürün üretebilmeli.”


“FOTOĞRAFI HAYATIMDAN ÇIKARSAM GERİYE ÇOK BİR ŞEY KALMAZ”

Bir röportajında sanatçı, “fotoğraf benim için nefes almak” diyor…
“Doğru, bunu söyledim zaten fotoğraf sanatına gönül verdiğim de biliniyor. Yaşantımın büyük bölümünü fotoğraf kapsıyor. Her an her saniye neredeyse aklımda fotoğraf düşüncesi var. Dolayısıyla bu size hayat veriyor. Yaşama zevkimi katlıyor. İnsanlarla iletişim kurmamı sağlıyor. Düşünsenize bizim iletişim kurma nedenimiz bile fotoğraf. Fotoğraf olmasaydı sizinle tanışma şansım olmazdı. Dolayısıyla fotoğraf yaşantımın her alanını kapsıyorsa, bana can veriyor. Fotoğrafı alıp hayatımdan çıkarsam geriye çok da birşey kalacağını zannetmiyorum. Sanatın dallarına da ilgim var. Yazı yazarım, şiir yazmaya çalışırım ama bunlar çok yoğun değil.”

Bir şeyin fotoğraf olmaktan çıkıp sanat olması için ne olması lazım bu konuyu konuşmadan geçemiyorum…
“Amaç sadece fotoğraf çekmekse deklanşöre basmak yeterli. Şimdi cep telefonunuzu alsanız, bir nokta belirleseniz telefonunuzun kamerası onu çok güzel kaydedecektir. Renklerini, ışığını ayarlayıp ortaya güzel bir fotoğraf çıkaracaktır. Bu sanatsal bir fotoğraf olmaz ama.  Bu tip fotoğraflar sadece belge niteliğinde olur. Tabii fotoğraf sanatını da anlayabilmek için önce sanat tarihini bilmek gerekiyor. Sanatın ne olduğunu bilmek gerekiyor. İnsanlar bu yüzden fotoğraf eğitimi alıyorlar. Benim de kendi fotoğraflarım için sanat fotoğrafı demem çok etik değil. Bunu zaman gösterir ve toplum belirler. Ama sanat, olanı olduğu gibi göstermek değildir.”

Kıbrıslı fotoğrafçılarla ilgili eğitim çalışmalarına da katılan Bilir, ülkemizdeki fotoğrafçılık ve fotoğrafçılara ilişkin düşüncelerini de paylaşıyor.
“Kıbrıs’ta fotoğrafın çok yaygın bir sanat dalı olduğunu biliyorum. Hem devlet tarafından hem de farklı kurumlar tarafından fotoğraf yarışmaları düzenleniyor. Fotoğraf sanatı adına güzel etkinlikler ve projeler gerçekleşiyor. Birçok Kıbrıslı fotoğraf sanatçısı uluslararası yarışmalarda ödüller alarak kendi isimlerini ve Kıbrıs adını dünyaya duyurmaya çalışıyor. Ayrıca, uzun yıllar Yakın Doğu Üniversitesi tarafından düzenlenen uluslararası fotoğraf günleri nedeni ile de Kıbrıs’a defalarca geldim. Kıbrıslı fotoğraf sanatçısı Gazi Yüksel’in bu konuda çabaları hiç unutulamaz. Bu kez de Kıbrıs Fotoğraf Sanatı Derneği – KIFSAD tarafından davet edildim. Başkan Tijen Erol ve diğer KIFSAD üyelerinin fotoğraf sanatının gelişmesi için gösterdikleri çaba Kıbrıs’ta fotoğrafın geleceğinin umut verici olduğunu gösteriyor.”

Bu haber toplam 3335 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 241. Sayısı

Adres Kıbrıs 241. Sayısı