1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Panoptes'in Dört Gözü ve Dört Başlı Hükümetin Göremediği
Panoptes'in Dört Gözü ve Dört Başlı Hükümetin Göremediği

Panoptes'in Dört Gözü ve Dört Başlı Hükümetin Göremediği

İktidarı ele geçiren sınıfın, diğer sınıflar üzerinde bir baskı aygıtı olarak devletin ortaya çıkmasıyla birlikte gözetim de yeni bir anlama ve hale büründü

A+A-

 

Nazen Şansal
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti
nazen_sansal@yahoo.com

Yunan mitolojisinde Argus Panoptes, aynı anda birden fazla şeyi gören, dört göze sahip olan ya da tüm bedeni gözlerle kaplı efsanevi bir karakter olarak tasvir edilir. Panoptes, görülmeden görebilir ve başkaları üzerindeki gücünü ve iktidarını bundan alır. Bu mantık üzerine kurgulanarak, başta hapishaneler olmak üzere çeşitli kamusal alanları gözetlemek ve denetlemek için oluşturulan Panoptikon sistemi, merkezdeki bir kontrol/gözetleme kulesi etrafında inşa edilmiş hücrelerden meydana gelen daire şeklinde bir yapıdır. Panoptikon’da insanlar ne zaman izlendiklerini bilmediklerinden sürekli gözetleniyor düşüncesiyle hareket ederler. Böylelikle tüm davranışlarını, gözetleyeni rahatsız etmeyecek, aksine memnun edecek şekilde geliştirirler. Dörtlü hükümetin yasalarıyla sokaklarımıza, meydanlarımıza, tüm kamusal yaşam alanlarımıza kurulması planlanan MOBESE kameraları, günümüzün modern Panoptes'i ve Panoptikon'udur. Kameraların, TC ile imzalanan bir Protokole dayanarak ve ASELSAN (Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı Askeri Elektronik Sanayi şirketi) tarafından kurulacağı düşünüldüğünde, kontrol kulesinde kimlerin olacağı muamma olsa da gözetlenen tüm toplum olacaktır.

İktidar Neden Bakar?

İnsanların birbirini gözlemlemesi, seyretmesi tarih boyunca merak, bilgi edinme ve aktarma gibi çeşitli amaçlarla yaşanmış bir olgudur. İktidarı ele geçiren sınıfın, diğer sınıflar üzerinde bir baskı aygıtı olarak devletin ortaya çıkmasıyla birlikte gözetim de yeni bir anlama ve hale büründü: Bilgi toplayarak kontrolü elinde tutmak. Bilgiye sahip olan, güce de sahip olur ve elinde bulanan bilgilere dayanarak diğerlerini kolayca yönetir, kendine karşı olanları fişleyebilir. Tasarımlanmış bir gözetim toplumuna geçiş ve toplumsal yaşamın sistematik olarak izlenip denetlenmesi ise kapitalizmle birlikte gerçekleşti. Bunu ilk kez dillendiren Marx’a göre gözetim, emek ve sermaye arasındaki mücadelenin bir unsuruydu. İşçi sınıfını, en düşük maliyetle en yüksek üretimi sağlayacak şekilde çalıştırılabilmek için gözetleme ve izleme mekanizmalarına başvurmak gerekiyordu. Günümüzdeyse neoliberal politikaların hayata geçirilmesiyle derinleşen toplumsal eşitsizliklerin sistem üzerindeki yıkıcı sonuçlarının önlenebilmesi için devletler, "güvenlik" gerekçesiyle, gittikçe artan bir izleme ve kaydetme faaliyetine girişmiş durumda. Neoliberal dönemde bir yandan yoksulluğun kriminalizasyonu, diğer yandan “yoksullukla savaş”, “suçla savaş”, “terörle savaş” gibi söylemler yaygınlaşmıştır.  Gözetimin sağladığı "güvenlik", insanlığın yararına gibi görülse de aslında özgür düşünce ve eylemlerin zamanla yok edilmesine, bireysel ve toplumsal özgürlüklerin kısıtlanmasına yol açmaktadır. Gelişen yeni teknolojiler, sadece kameralarla doğrudan izlemeyi değil, hatta ondan çok daha yaygın ve aktif bir şekilde, ticaretten seyahate, özel hayattan sosyal ve politik davranışlara kadar internette yapılan her işlemin özel şirketlerce kaydedilmesini ve takip edilmesini mümkün kılmaktadır. Toplanan bilgilerin hangi amaç ve sebeplerle kimler tarafından kullanıldığı veya kullanılabileceği ise şeffaf olmayan bir husustur. Bu da Orwel'in meşhur Büyük Birader'inin artık yalnız olmadığını, kar amaçlı başka biraderlerle el birliği içerisinde hayatlarımızı gözetlediğini ve elindeki verilerle şekillendirdiğini düşündürmektedir.

MOBESE'ye NObese

Kaçınılmaz olarak kullandığımız bilişim teknolojisi, tüm kişisel verilerimizi bizim kontrolümüz dışında bir yerlerde biriktirirken şimdi bir de MOBESE kameraları ile 7/24 gözetlenmemiz, kayıt altına alınmamız söz konusu. Hem de davul bizim boynumuzda tokmak başkasının elinde misali; kamera bizim sokağımızda görüntüler kimin monitöründe bilemeden... 

Hikaye, Eylül 2017'de, dönemin UBP'li İçişleri Bakanı Kutlu Evren'in TC ile imzaladığı bir Protokolle başlıyor. O zamanın hükümeti, yürürlüğe girmesi için Meclis'te tartışılıp oylanarak onay yasası haline gelmesi gereken bu Protokolü, tıpkı Koordinasyon Ofisi sürecinde denedikleri gibi, gözlerden kaçırırcasına sadece Meclis'in bilgisine sunarak geçirmeye çalışıyor. Bu girişim hukuk engeline takılsa da daha sonra Protokol Meclis'e, onay yasası olarak sunuluyor ve halen Meclis’te görüşülmeyi bekliyor.

Yapılan araştırmalar, MOBESE kameralarının, suçları önlemede ciddi bir fonksiyonunun olmadığını; tüm dünyada terör, cinayet, soygun gibi önemli suçların MOBESE’lere rağmen artış gösterdiğini ortaya koymaktadır. Sadece suçun takip edilmesine, suçlunun yakalanmasına ve daha önemlisi televizyonlardan medyatik olarak gösterilmesine yönelik bir amaçla MOBESE’nin yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir. Öte yandan yolsuzluk, rüşvet, yetkinin kötüye kullanılması gibi suçlar bizzat devlet yetkilileri tarafından işlenmeye devam edilmekte fakat makam odaları kameralarla izlenmemektedir. 

Kent Güvenlik Yönetim Sistemi (KGYS) ve Sınır Kapılarında Yapılacak Güvenlik Arttırıcı Çalışmalara İlişkin İşbirliği Protokolü ve bu Protokolün uygulanması için hazırlanan Kent Güvenlik Yasa Tasarısı, özel hayatın gizliliği ilkesine aykırı olabilecek bir içeriğe sahiptir. Kameralar kamusal alanlara kurulsa bile, kamusal bir meydanda hangi protestoya katıldığınız, saat kaçta kiminle hangi parkta buluştuğunuz, bir sokaktan kaç kez geçtiğiniz özel hayata dair bilgilerdir ve devlet tarafından kayıt altına alınmaması gerekir. Ayrıca Protokolde, Kişisel Verilerin Korunması Yasası’ndaki “Diğer Ülkelere Veri Transferi” kuralları ile de çelişecek maddeler vardır.

Protokol onay yasası ve MOBESE'lere yasal zemin hazırlayacak olan, yeni hükümetin tümü tarafından imzalanan Kent Güvenlik Yasa Tasarısı Meclis’te tartışıladursun, gazetelere yansıyan haberlere göre atı alan üsküdarı geçmiş bile. TC İçişleri Bakanı Soylu KGYS ile Türkiye'de başarılı sonuçlar elde edildiğine işaret ederken, KKTC'de de 169 noktaya kurulacak sistem için 52 milyon liralık yatırım yapılacağını söylüyor ve "Savunma Sanayi Müsteşarlığı aracılığıyla ASELSAN bu çalışmaları Türkiye'de yürüttüğü gibi KKTC'de de yürütecektir. İnanıyorum ki bu protokol bağlarımızı daha da kuvvetlendirecektir." diyor. Devletin bağımsızlığını savunan dört başlı hükümetimizin ve insan hakları ile temel özgürlüklere saygılı olacağına yemin eden milletvekillerimizin göremediği ise zaten dışarıdan yönetilen ülkemizin, her fırsatta onuru çiğnenen halkımızın MOBESE kameraları ile daha da baskı altına alınacağıdır. İnsanımızda tepki yaratan muhafazakar ve neoliberal politikaları ithal eden TC'nin, buna karşı çıkanları kolayca tespit etmek ve sindirmek hatta sesler yükselmeden kontrol altına almak istemesi gayet olağan ve beklenen bir şeydir. Temel hak ve özgürlükleri ayaklar altına almış olan diktatöryal bir devletin, ülkemizdeki sosyo-kültürel yapıyı umursamasını, suçun sosyolojik araştırmasını yapmasını ve suçun önlenmesi için eğitimden sosyal politikalara, yargıdan toplumsal cinsiyet eşitliğine değin ihtiyacımız olan mekanizmaları kurmasını beklemiyorduk. O zaten doğası gereği gözlerini üzerimize dikmek isteyecektir. Ancak dört başlı hükümetimizin en azından birkaç başından, elli milletvekilinin en azından bazılarından, halkını kem gözlerden korumak için çaba sarf etmesini, gözetim toplumu inşasına katkı koymak yerine suçun kaynağına inerek ortadan kaldırılması yönünde çalışmalar yapmasını, MOBESE'ye açık ve net NObese diyebilmesini umuyorduk.

Oyumuzu emanet etmiş yurttaşlar olarak bizim de gözlerimiz onların üzerinde…

Bu haber toplam 2369 defa okunmuştur
Gaile 454. Sayısı

Gaile 454. Sayısı