1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Kadınlara yasak Rahip Cumhuriyeti Aynoroz (Athos)
Kadınlara yasak Rahip Cumhuriyeti Aynoroz (Athos)

Kadınlara yasak Rahip Cumhuriyeti Aynoroz (Athos)

Kadınlara yasak Rahip Cumhuriyeti Aynoroz (Athos)

A+A-

Ulaş Gökçe

Her şeye rağmen dünya büyülü, macera dolu, ilginç bir yer. Dünyayı böyle kılan içinde barındırdığı farklılıklar, tezatlar, farklılıkların uyumudur. Tüm bunlar dünyayı güzel, hayatı yaşanmaya değer kılıyor. Aynoroz böylesi yerlerden biri.

Athos Ortodoksların aynı anda hem Mekke’si, hem de Kudüs’ü konumunda bulunuyor. Türkçe Aynoroz Yunanca Άγιον Όρος yani Agion Oros-Kutsal Dağ’dan geliyor. Ege’deki Halkidiki Yarımadası’nın 2033 metre yüksekliğindeki dağı Athos diye isimlendiriliyor. Bu bölge hem Athos, hem de Kutsal Dağ, yani Ayanoroz diye biliniyor.

Halkidiki Yarımadası’nın bu kısmı eşsiz bir yer. Çünkü burası dünyanın tek rahip cumhuriyeti konumunda bulunuyor. Yunanca Αυτόνομη Μοναστική Πολιτεία Αγίου Όρους yani Kutsal Ada Rahip Otonomisi (Muhtar/özerk yönetimi/devleti) olarak adlandırılan 335 kilometre karelik bu bölge 20 Ortodoks Manastırı tarafından yönetiliyor.

Manastırların Başrahipleri yılda iki kez toplanarak önemli kararlar alıyorlar. Bunun yanında 20 manastırın temsilcisinin yer aldığı, Kutsal Kinot isimli bir başka kurul ise bu özerk bölgenin icra makamı konumunda yer alıyor. Yunanistan burada bir valiyle temsil ediliyor. Ancak vali Yunanistan İçişleri Bakanı’na değil Dışişleri Bakanlığına bağlı olarak görev yapıyor. Yunan vali ve diğer dini adamı olmayan yöneticiler, manastırların izniyle dünyevi konularda karar alıp uyguluyorlar. Ancak adadaki temel kararlar, Yunanistan Anayasası ve gelenekler uyarınca manastırların ortak iradesiyle alınıp hayata geçiyor. Aynoroz’u ilginç kılan bir başka konu ise buraya kadınların girmesinin yasak oluşudur. Yarımadaya sadece kadınlar değil aynı zamanda dişi hayvanlar dahi buraya giremiyor. Athos’daki bu yasağın kaynağını yarımadanın iki bin yıllık tarihinde aramak gerekiyor.

KADINLARA YASAK, BİR KADININ ADASI

Rivayete göre, Kıbrıs Ortodoks Kilisesi’nin kurucusu sayılan, 70’li Havari sınıfından, Salamisli Barnabas, Meryem’i Kıbrıs’a davet eder. Bir başka rivayete göre Meryem Kıbrıs’a, İsa’nın dirilttiği ve adamıza gelen Beytanyalı Lazar’ı görmek için gelmek ister. Meryem sandalda İsa’nın 12 havarisinden biri olan Yuhanna ile Kıbrıs’a yola çıkar. İnanışa göre sandal fırtınaya kapılır ve Meryem ile yanındakiler kendilerini Halkidiki Yarımadası’nda bulurlar. Meryem bu yarımadanın güzelliğine âşık olur ve oğlu Tanrı’dan burayı ister. Yerel efsanelere göre İsa cevaben burayı Meryem’e bağışlayarak Athos’u onun bahçesi, cenneti olduğunu söyler. Bu nedenle bu yarımadaya aynı zamanda Το Περιβολή Της Παναγίας yani Tanrı Anasının Bahçesi de denir. Athos’un, Aynoroz’un kadınlara yasaklanması işte buradan başlar. İnanca göre burası tek bir kadınındır: İsa’nın Annesi. Yani Athos kadınlara yasaktır ama aynı zamanda bir kadının adasıdır. Aynoroz’un kadınla ilgili çelişkili hikâyesi bununla sona ermiyor.

Yarımadadaki arkeolojik kazılar burada Artemis Tanrıçası kültünün olduğunu gösteriyor. Artemis doğa, avcılık ve bekâret tanrıçasıydı. Bu dönemde yarımadada bir tek amazon kadınların olduğuna inanılıyor. Yani Hıristiyanlık öncesinde burası bakire Artemis’in, Hıristiyanlık sonrası Bakire Meryem’in toprağı oldu. Yarımadadaki bir kilisedeki freskte Meryem’in Artemis’i kovması resmedilmiş. Bu bize bir kez daha, özellikle, Yunan Ortodoks inancına, eski Yunan inanç sisteminin ne kadar kolay uyum sağladığını gösteriyor.

Aynoroz’da manastırlar kurulması, 7. yüzyıl sonundaki Konstantinopolis Konsili’nden sonra başlar. Bizans İmparatoru I. Basileios’un emriyle 9. yüzyılın sonundan itibaren yarımada artık bir erkek manastırı merkezine dönüşür. Athos, Osmanlı döneminde de kutsal bir mekân olarak varlığını rahatlıkla sürdürür. Yunan milliyetçiliğinin yükselmesi ve 1821 isyanıyla birlikte Osmanlı Athos’un manastırlarının mülklerini elinden alır. Ancak 1829 yılında Rusya-Osmanlı anlaşmasıyla mülkler geri verilir. Bağımsız Yunanistan tarihinde yarımada tarihi özerk yapısını anayasa düzenlemeleriyle korumaya devam eder.

BİR MANASTIRA BAĞLI HAYAT

Bugün Athos-Aynoroz bağımsız bir bölge, Rahip Cumhuriyeti olsa da dini ve manastırların idamesi konularında Konstantinopolis (İstanbul) Ekümenik (Cihan) Kilisesi’ne (Sığ siyasi amaçlarla, yanlış bir şekilde Fener Rum Patrikhanesi olarak isimlendirilen, aslında çok uluslu ve çok dilli Ortodoks Kilisesi) bağlıdır. Bu nedenle yarımadanın bayrağı Bizans ve Ekümenik Kilise’nin sembollerini taşır. Yarımadadaki 20 manastırdan biri Rus, biri Sırp, diğeri de Bulgar Hıristiyanlara ait. Geriye kalan diğer manastırlarda ayinler Yunanca yapılıyor. Ancak tüm manastırlar hukuken ve dinen İstanbul’daki Ekümenik Patrikhane’ye bağlı. Athos’da ayrıca Manastırlara bağlı büyük rahip yerleşimleri olan, Yunanca Skiti, İngilizce Skete denilen toplam 12 mekân kilise-manastır kompleksi de mevcut. Buraları bazen manastırlardan da büyük olabiliyor. Ancak yine de bir manastıra bağlı olarak hayatlarını sürdürüyorlar. Bu Skiti’ler arasında bir de Romen Hıristiyanlara ait olanı bulunuyor. Ayrıca Athos’da ücra tepelerdeki Kaliva isimli tek veya birkaç kişilik mağara ve evlerde yaşayan rahipler de var.

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Aynoroz’da bugün yaklaşık 2400 kişi yaşıyor. Ancak yarımadada örneğin 1903 yılında yaklaşık 8 bin, 1917 yılında yaklaşık 11 bin rahip yaşıyordu. Bin yıldır Athos’da en büyük manastırlara sahip Rusya son iki yüzyıldır, en büyük ve güçlü Ortodoks ülke olarak buranın hamiliğini yapıyor. 1917 Ekim Devrimi sonrasında Athos’daki Aziz Panteleimon Rus Ortodoks Manastırı’nda Rahip kalmadığından manastır Yunanlıların kullanımına geçmişti. Şimdi Rusya burayı geri alarak restore etti ve binlerce rahibin aynı anda kalabileceği eski günlerine geri getirdi. Bugün bu manastır Athos’un en görkemli, altyapısı en iyi manastır konumunda.

GÜN BATTI, SAAT 24.00

Athos’da yaşam kolay değil. Çünkü burada tüm rahipler için esas olan zahitlik, çilecilik ve rizayettir. Yani rahipler nefislerini dünya nimetlerinin pek çoğundan mahrum ederek kontrol etme, azla yetinmeye çalışmaktadırlar. Bu nedenle bir rahibin hayatı haftada beş gün iki öğün yemek, iki gün bir öğün yemek, az uyku, günde 5-6 saat ayin ve sürekli çalışmakla geçiyor. Athos’da et yenmiyor, balık çok ender yeniyor ve az yemeğe talim prensibi uygulanıyor. Buradaki her manastır her açıdan kendi kendine yeterli bir ekonomiye sahip. Yani her manastır yiyeceklerini kendi üretiyor, bazı ürünlerin satışını veya takasını yaparak dişi hayvansız bu yarımadada süt, yumurta gibi yiyecek ve yiyecek dışı ihtiyaçlarını karşılıyor.  Athos sadece bu asketik yapısı, otonom yönetimiyle farklılık göstermiyor. Burada aynı zamanda tüm dünyadan farklı takvim ve saat kullanılıyor. Athos Jülyen takvimine göre yaşıyor ve burada yeni gün, sabahın ilk ışıklarıyla değil, güneşin batmasıyla başlıyor. Bu nedenle gün battığında Athos’da saatler 24.00’ı gösteriyor ve Atina ile saat farkı yazın 3, kışın 7 saate tekabül ediyor.

Athos rahipleri asketik hayat tarzları, felsefe, sanat, ilahiyat alanındaki önemli çalışmalarıyla tüm Ortodoks ruhban sınıfı içerisinde önemli bir yere sahipler. Adaya gömülen din adamlarının kafatasları üç yıl sonra mezardan çıkarılarak Ossuary adı verilen özel odalarda tutuluyorlar. Kafataslarının rengi ise rahiplerin “ebedi hayattaki” yerlerini gösteriyor.

Bu haber toplam 6933 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 266. Sayısı

Adres Kıbrıs 266. Sayısı