1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. 'ÇALIŞMAMAK İÇİN BAHANE ÇOK'
ÇALIŞMAMAK İÇİN BAHANE ÇOK

'ÇALIŞMAMAK İÇİN BAHANE ÇOK'

KANAL SİM’e konuşan Başbakan Ömer Kalyoncu, ülke gerçeklerine bağlı olarak ‘daha çok çalışmamız’ gerekirken ‘çalışamamak için bahane yaratmaktan’ vazgeçilmesi gerektiğine işaret etti

A+A-

• “Ansızın, durup dururken Şht. Ertuğrul İlkokulu’da, yıl içerisinde grevle karşı karşıya kalıyor insanlar. Uzun süre bir grev yaşanıyor… İnsanlar artık usandı okullardaki bu durumdan… Bu böyle yürümez. Karşılıklı şapkayı yere koyup, bu durumu çözmek için ne özveride bulunabiliriz diye düşünmek lazım.”

• “‘Şu hazır değil, bu hazır değil, şurada bir dersliğin boyasının şurası tamam değil’ deyip problem yaratmak, bizim gibi bir ülkede, bakınız bizim ülkemizin bütçesinin %40’ı Türkiye’nin yardımlarından oluşmaktadır, böyle bir ortamda bu tür problemlerin yaratılması yurtseverim demekle bağdaşmıyor diye düşünüyorum.”

• “Bu hesabı biliyorsanız bence ona göre davranmak ve hareket etmek zorundasınız. Ama öyle olmuyor… Yıllardır sürekli, her eğitim yılının başında problem yaşanıyor… Bahane da çok… İsteyen bahane bulabilir bununla ilgili. Bugün çalıştığımızdan daha çok çalışmalıyız. Bahane yaratıp da daha az çalışmanın yolunu aramamamız lazım…”

• İyi İdare Yasası çerçevesinde yurttaşın dairelerle ilgili cevap alamadığı konularda şikayetini yapabileceği bir yer oluşturuyoruz. 3 müşavir atadık, iki müşavir daha atanacak, orada 5 müşavir olacak. Yakında ilan edeceğiz…

• UBP’de başkan değişikliğinin sıkıntı olup olmayacağına ilişkin soruya ise ‘Umarım olmaz’ yanıtı veren Kalyoncu şöyle devam etti: “Ne diyebilirim ki… Başka bir parti ile ilgili bir şey söyleyemem. Başkan değişikliği umarım sıkıntı olmaz. UBP’nin başkanı değişir mi, onu da bilmem, belli değil”.

• “Türkiye’nin suyun göletten evlere kadar dağıtımım özel bir şirkete verilmesi tavrı var. Bu  özel şirketin yer altı suları ile ilgili de kontrol yetkisine sahip olmasını talep ediyorlar. Bizim açımızdan bu şu anda tartışma konusudur. Biz kendimizin yönetmesinden yanayız ve bu yönde çalışmalarımız da sürüyor.”

• “Türkiye’yle Şimdilik, uzlaşabildiğimizi söyleyemem. Tartışmalar devam ediyor, işin renginin nereye varacağını şu anda bilemem. Biz bulunduğumuz pozisyonda ısrarlıyız. Suyun bizim tarafımızdan yönetilmesini talep ediyoruz. Su paralarının toplanıp, toplanamayacağı ileri sürülüyor.”


YENİDÜZEN (ÖZEL)

Başbakan Ömer Kalyoncu, dövizden eğitime, adaya gelecek suyun yönetiminden Hükümet ortağı UBP’nin kurultayına, gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
Başbakan Ömer Kalyoncu Kanal SİM’den Meyil Adakul’ın sorularını yanıtladı.

“Alınan tedbirler ‘merhem’ niteliğinde…”

Dövizle ilgili alınan tedbir kararlarının ne kadar rahatlatma yarattığına ilişkin soru üzerine, o dönem ‘elimizde fazla yapacak bir şey yok’ dediğini anımsatan Kalyoncu şöyle devam etti:
“Dövizle ilgili şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti de fazla bir şey yapabilmiş değil. Döviz konusu sadece Türkiye’de terör olayları veya seçimden sonra hükümet kurulamamasından kaynaklanmıyor. Aynı zamanda dünyada meydana gelen bir krizdir. Çin’in parasını devalüe etmesi de bir etkendir. Aynı zamanda Amerikan Doları’nın değerinin sürekli yükseliyor olması da bu krize önemli bir etkendir. Bu krizden sadece biz etkilenmedik, Avrupa Birliği de etkilendi. Gazetelerin ekonomi sayfalarını takip edenler bunu çok rahat bir biçimde görebilirler. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gibi küçük bir devletin dünyada meydana gelen bu değişiklikle ilgili olarak ne tedbir alacağını sorgulaması ve hükümete bu konuda ‘hiçbir şey yapmıyorsunuz’ gibi bir sorulama ile yaklaşılması bence doğru bir yaklaşım değildir.

Alınacak tedbir varsa ve hükümet tarafından alınmamışsa bunu anlarım ve biz bir yanlış varsa, yanlıştan dönmeye de hazır insanlarız, onu da telefi edebiliriz. Ama takip ederseniz hiçbir Kıbrıs’ta hiçbir ekonomist de ‘Hükümet şu tedbiri almalıydı da almadı’ gibi bir beyanatta bulunmadı. Herhangi bir parti de böyle bir açıklamada bulunmadı. Bu konuyla ilgili sadece spekülasyon yapılıyor.

Aldığımız tedbirler merhem niteliğinde tedbirlerdir. Açık söylemek gerekirse tedavi edeci şeyler değiller… Bunu da elimizde vardı da yapmadık diye de düşünülmesin diye de, ne yapabiliriz diye aradık, araştırdık, bunları bulduk ve bunları yaptık.

Tedbirlerin piyasayı çok rahatlattığını söylemek mümkün değil. Ama en nihayetinde bir merhemdir, bir etkide bulunmadığını söylemek de mümkün değil. En azından döviz artışına bağlı olarak devletin fonlardan ve gümrüklerden kaynaklanan nedenlerle pahalılaşma yaptığını kimse söyleyemez. Bu sadece, eğer ithal edilen bir malın döviz cinsinden karşılığı nedeniyle pahalılığı olacak.”

“Bütün risk hükümette ve bütün yanlışlık hükümetlerde değil”

“Kira Stopajla ilgili düzenlemeyi de Türk Lirası’na geçmeye teşvik için yapıyoruz çünkü belirli periyotlarla bu insanımızın başına geliyor. Bir şey olmayacak, döviz rayında gidiyor diyerek döviz borçlanmaya gidiliyor aniden dövizde bir artış meydana geldiğinde insanlarımız zor durumda kalıyor. Her defasında da böyle oluyor. Artık buna dikkat etmek lazım. Geliriniz hangi para biriminden ise o para biriminden borçlanmakta büyük yarar var.
Bütün risk hükümette ve bütün yanlışlık hükümetlerde değil. Her yurttaşın da kendi hesabını kendi yapması lazım ama her fırsatta da elimizde bir şey varsa yardım etmeye çalışıyoruz.”

“Üniversiteler ve özel okullarla toplantımız bir baskı oluşturdu…”

Döviz üzerinden harç alan özel okullarla yapılan toplantılarda ‘dikkatli davranılmasını’ telkin ettiklerini ifade eden Başbakan Kalyoncu şöyle devam etti:
“Üniversiteler ve özel okullar, ‘bizi toplamakla üzerimize baskı kurdunuz’ dediler bize… Uyarı niteliğinde oldu… Nitekim üniversiteler birliği dedi ki  biz dövizi sabitliyoruz, hiçbir şey yapmayan okullar da diyor ki biz bir şey yapmayacağız, dolayısıyla bu da açığa çıktı. Veliler de ona göre davranacak, belki çocuklarını oradan alıp devlet okullarına verecek. Bu toplantı genel olarak üniversiteler ve özel okullar üzerinde bir baskı oluşturdu, bunu bizzat kendileri dile getirdi bize, ben de ‘haşa’ dedim ama doğrusu öyle bir baskı oldu üzerlerinde…”

“İnsanlar artık okullardaki grevlerden usandı…”

Başbakan Kalyoncu, ‘eğitimle’ ilgili soruları da yanıtladı. ‘Devlette değil özelde eğitim’e yoğunlaşmanın nedenlerini değerlendirdi, hedefleri aktardı.

“Yolun bir yerinde durup eğitimi tümden ele almamız lazım. Sadece devlet okullarının durumu değil, özel okulların da durumunu ele almamız lazım. Genel olarak eğitimin tüm elemanlarının durumunu ele almamız lazım. Öğretmenlerin durumunu da öyle…

Bugünkü yapıyla işin çok iyi yürümeyeceği aslında toplum fark ediyor.

Bunun en önemli taraflarından biri öğretmenlerdir. Her yılbaşında, her eğitim yılı süresi içerisinde orta yere çıkan sorunlardan aslında vatandaş bıkmış vaziyettedir.

Etkenlerden biri budur…

Ansızın, durup dururken Şht. Ertuğrul İlkokulu’da, yıl içerisinde grevle karşı karşıya kalıyor insanlar. Uzun süre bir grev yaşanıyor… İnsanlar artık usandı okullardaki bu durumdan… Bu böyle yürümez. Karşılıklı şapkayı yere koyup, bu durumu çözmek için ne özveride bulunabiliriz diye düşünmek lazım.

‘Şu hazır değil, bu hazır değil, şurada bir dersliğin boyasının şurası tamam değil’ deyip problem yaratmak bizim gibi bir ülkede, bakınız bizim ülkemizin bütçesinin %40’ı Türkiye’nin yardımlarından oluşmaktadır, böyle bir ortamda bu tür problemlerin yaratılması yurtseverim demekle bağdaşmıyor diye düşünüyorum.

Bu hesabı biliyorsanız bence ona göre davranmak ve hareket etmek zorundasınız. Ama öyle olmuyor… Yıllardır sürekli, her eğitim yılının başında problem yaşanıyor… Bahane da çok… İsteyen bahane bulabilir bununla ilgili.
Öğretmen sayıları ile ilgili Avrupa Birliği, dünya standartlarına bakılması gerektiğine inanıyorum. Avrupa’da ne var, öğretmen başına kaç öğrenci düşüyor, bu standartlara bakmak lazım.”

“Gittikçe geçmişe göre kalite düşüyor gibi bir izlenim var. Bunu orta yerden kaldırmanın bir yolunu bulmak lazım…”

Hükümet programında olmamasına karşın ‘tam gün eğitim’e ilişkin değerlendirmesi de sorulan Başbakan Öner Kalyoncu’nun ifadeleri devamla şöyle:
“Hükümet programına bu konuyu almadık ama eğitim süresini uzatmak mümkünse, tabi ki uzatmakta yarar var. Ama şu anda böyle bir hedefimiz yok. Gittikçe geçmişe göre kalite düşüyor gibi bir izlenim var. Bunu orta yerden kaldırmanın bir yolunu bulmak lazım. Bu yol için de hem bakanlığın, hem öğretmen arkadaşlarımızın, hem de velilerimizin bu yönde ortak bir çaba orta yere koyması gerekir. En çok çabalardan biri velilere de düşüyor, yani kendi haline bırakmaması lazım. Çocuk yetiştirmek kolay bir işe değil. Bu çok dikkat isteyen bir iştir. Sadece öğretmenlerin, sadece bakanlığın işi değil, daha çok velilerin de işi.”

“Bahane yaratıp da daha az çalışmanın yolunu aramamamız lazım”

Daha önce tam günün pilot uygulama olarak denendiğini ancak bazı kesimlerin direnç gösterdiğini anımsatan Kalyoncu şöyle devam etti:
“Bir okulun kapısının kilidinde problem olduğunda olanlara bakın, yemek hanesinde problem olduğunda olacakları düşünün. İyi şeyler istiyoruz kendimize ama bu iyi şeyleri olanaklar elverdiği zaman elde edebileceğimizi bilmemiz lazım. Bunun için de çok çalışmamız gerektiğin bilmemiz lazım. Dediğim gibi %40’ın üzerindeki bütçemizi biz kendimiz karşılayamıyorsak, burada daha çok çalışmamız gerekliliği ortaya çıkıyor, daha az değil. Bugün çalıştığımızdan daha çok çalışmalıyız. Bahane yaratıp da daha az çalışmanın yolunu aramamamız lazım. Düşünün siz Almanya en zengin ülkelerden biri bizden daha çok çalışıyor. Bu seviyede çalışırken o seviyeye erişmemiz mümkün değil. Üstelik daha az çalışmak için de bahane yaratıyor. Tersine herkesin elbirliği yapıp bir birinin eksiğini tamamlaması lazım. Çarkta bunu bozan biri varsa, onu da oradan çıkarıp kenara koymak lazım”.

‘Tüzükten çıkarmak koşulu ile ‘ek sınav’a rıza gösterdim’

Başbakan Kalyoncu, Bakanlar Kurulu’nun tartışılan ‘ek sınav hakkı’ kararına ilişkin de açıklamalarda bulundu.
Kalyoncu’nun açıklamaları şöyle:
“Bu konu Bakanlar Kurulu’na geldi, ben bizzat beklettim, tartışma konusu yarattım bu konuda. Sonuçta ben Başbakan olarak şu şekilde bir rıza gösterdim ben buna, yasayı değiştireceğiz, bunu tüzükten çıkaracağız çünkü tüzükte olduğu sürece kolay bir biçimde gündeme getirilebiliyor.

‘Bu hakkı verelim, bu defa da verelim’ gibi sürekli gündeme getirilebiliyor. Halbuki hayatta yarışmayı da bilmek lazım. Böyle kolay sınıf geçmek doğru bir yöntem değil, kolaycılığa yatmasına neden oluyor öğrencilerimizin de, velilerimizin de…

Veliler de bunu talep ediyor… O nedenle ben ‘velilere de büyük iş düşüyor’ diyerek velilere de çağrı yapıyorum. Velilerin böyle taleplerden vazgeçmesi lazım… Bunu tüzükten çıkaracağız ve yasaya engel koyacağız.”


MÜŞAVİRLER NE OLACAK?

5 Müşavir’den oluşacak ‘Yurttaşın şikayetlerini kabul edecek bir komite’ oluşuyor…

Personel Dairesi’nin, dairelerdeki denetimlerini sürdürdüğüne de işaret eden Başbakan Kalyoncu, eksikliklerin de tespit edildiğini kaydetti.

Kalyoncu’nun ifadeleri devamla şöyle:
“Personel Dairesi’nin iki denetçisi var. Daireleri dolaşmaya başladılar, eksikleri tespit ediyorlar. Bazı dairelerin panolarında halen yurttaş daireye girdiğinde nelere ihtiyaç duyduğu yazmıyor… Panolarda yazılması lazım, bunlar denetleniyor. WEB sayfalarında eksiklikler var bunlar da denetleniyor, giriş çıkışlarda eksiklikler, belli problemler var ama üzerine gidiliyor bunların… Personel Dairesi önce giriş çıkışlar, panolar ve web sayfalarına bakıyor.

Yurttaşa hizmet esastır.

Bir de, İyi İdare Yasası çerçevesinde yurttaşın cevap alamadığı konularda şikayetini yapabileceği bir yer oluşturma kararı verdik.

3 müşavir atadık, iki müşavir daha atanacak, orada 5 müşavir olacak. Yakında ilan edeceğiz…

Yurttaşlar oraya müracaat edecekler, bu komite ilgili daireye diyecek ki, ‘Yurttaş şu daireye şu dilekçe ile başvurdu ve yanıt vermediniz, lütfen erken zamanda cevap veriniz. Probleminiz nedir onu bize bildirin, niye yanıt vermiyorsunuz’ veya ilgili bakanına ‘senin dairen şöyle bir durum yaratıyor’ denecek.”

“Şu ana kadar yeni müşavir yaratacak bir atama yapılmadı”

Hükümet’in, özellikle de CTP-BG’nin ‘yeni müşavir yaratılmayacak’ sözleri anımsatılan Başbakan Ömer Kalyoncu, şu ana kadar yeni müşavir yaratacak herhangi bir atama yapılmadığını kaydetti.

Kalyoncu’nun ifadeleri devamla şöyle:
“Üzerinde en fazla durulan konu BRTK’nin müdürü… BRT’nin Müdürü görevden alındığı zaman müşavir olmuyor, çünkü kamu görevlisi değildir. Burada biz müşavirlik söz konusu değildir, zaten bu arkadaşımız bizim ricamız üzerine görev yapıyor orada, görevden alındığı anda da emekliliğini isteyecektir. Ama konu bu değil… Konu, bu arkadaşımız kamu görevlisi değil. Şu ana kadar da müşavir yaratacak herhangi bir atama da yapılmadı. Atananların hepsi müşavirlik hakkı kazanmış insanlardır”.


UBP KURULTAYI…

“UBP’de olası başkan değişikliği umarım sıkıntı olmaz”

Hükümet çalışmalarına ilişkin soruya da yanıt veren Başbakan Kalyoncu, esas sıkıntını Meclis’in açık olmaması olduğuna işaret etti.

Kalyoncu’nun açıklamaları devamla şöyle:
“Meclis Ekim’in 1’nde açılacak, esas yasalar da o zaman gündeme gelecek. Zaten bir kısmı eski hükümet tarafından getirildiği için Meclis’in gündemindedir. Bunlar hızlı bir biçimde Meclis’ten geçecek.

Tabi bu arada, UBP’nin Kurultayı var… Ne yapsanız Hükümet çalışmalarını etkiler, nasıl etkiler diye sorarsanız, hızıyla etkiler çünkü onların kurultaylarına da belli bir zaman ayırmaları gerekir. Geçecek…”

UBP’de başkan değişikliğinin sıkıntı olup olmayacağına ilişkin soruya ise ‘Umarım olmaz’ yanıtı veren Kalyoncu şöyle devam etti:
“Ne diyebilirim ki… Başka bir parti ile ilgili bir şey söyleyemem. Başkan değişikliği umarım sıkıntı olmaz. UBP’nin başkanı değişir mi, onu da bilmem, belli değil”.


TÜRKİYE’DEN GELECEK SU…

“Türkiye’nin suyla ilgili tavrı özel şirket… Biz kendimiz yönetmek için hazırlıklarımızı sürdürüyoruz”

Türkiye’den gelecek suya ilişkin soruları da yanıtlayan Başbakan Ömer Kalyoncu, 28’inde suyun buraya akma ihtimali olduğunu belirtti.

Kalyoncu’nun suyla ilgili açıklamaları şöyle:
“Su Kıbrıs açısından önemli bir olanak, proje çok büyük bir proje. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne tabi ki bir teşekkür borcumuz var.

Suyun yönetimi konusunda bizim önemli bir rol oynamamız gerekiyor. Suyu kullanacak olan biziz ve Su Kurumu oluşturmak için gerekli hazırlıkları yapıyoruz.

Bu Kurum, göletten belediyelerin depolarına kadar suyun akması sağlayacak. Belediyelerin oluşturmaya çalıştığı şirket de, belediye depolarından suyun evlere akmasını sağlayacak ve parasını tahsil edecek.

Çalışmalar devam ediyor.

Tabi Türkiye tarafı farklı bir düşünceye sahip, özel bir şirkete verilmesi yönünde bir görüşü var.  Suyun göletten evlere kadar dağıtımım özel bir şirkete verilmesi tavrı var. Bu  özel şirketin yer altı suları ile ilgili de kontrol yetkisine sahip olmasını talep ediyorlar. Bizim açımızdan bu şu anda tartışma konusudur. Biz kendimizin yönetmesinden yanayız ve bu yönde çalışmalarımız da sürüyor.

Çalışmalarını yapıyoruz. Su Dairesi görevine devam edecek, farklı bir yapı olacak. Su Kurumu sadece göletten depolara kadar suyu kontrol edecek. Ancak Su Dairesi tüm su işlerine bakacak. Zaten Su Dairesi var olan bir dairedir, görevlerine devam edecek. Yasası çıkacak, özerk bir kurum olacak. Suyun yönetimi bu şekilde olacak.”

“Hükümet’in atayacağı profesyonel başkan olacak. Düşünülen bu…”

Kalyoncu, planlanan ‘özerk yapı’ ile ilgili de bildi verdi.
Kalyoncu’nun ifadeleri devamla şöyle:
“ Şu anda Mimarlar ve Mühendisler Odası da bu işin içerisine dahildir. Yapılan tartışmaların içerisinde yer alıyor. Onların belirleyeceği elemanlar bu yapının içerisinde yer alacak. Ayni zamanda Meclis’te siyasi partilerin belirlediği elemanlar kurumda olacak. Bununla birlikte Hükümet’in atayacağı profesyonel başkan olacak. Düşünülen budur.  Bu işin altından kalkacağız.”

“Türkiye ile şimdilik uzlaştığımızı söyleyemem”

Türkiye ile uzlaşı sağlanıp sağlanamayacağına ilişkin soruya ise şöyle yanıt verdi:
“Şimdilik, uzlaşabildiğimizi söyleyemem. Tartışmalar devam ediyor, işin renginin nereye varacağını şu anda bilemem. Biz bulunduğumuz pozisyonda ısrarlıyız. Suyun bizim tarafımızdan yönetilmesini talep ediyoruz. Su paralarının toplanıp, toplanamayacağı ileri sürülüyor.  Geçmişte bu konu ile ilgili bir şey söylemek mümkündü. Ancak giderek bu ev ödevimizi yerine getirebilir hale geliyoruz. Elektrik Kurumu bunun örneğidir. Kurumda yüzde 90’ların üzerinde tahsilat oranına ulaşılmış vaziyettedir.  Artık tahsilat işlerinde geri durmamız gerekiyor, daha iyi hale getirmeliyiz. Bildiğiniz gibi; hem su hem de elektrikte akıllı sayaçlar devreye girmeye başladı.  Bunun yanı sıra politikacılar elektrik veya su kesildiğinde müdahale etmemeyi öğrenmeye başladı. Bu tür işler de yarıya girecektir.”


AKP Kurultayı… Başbakan’la görüşme…

“ Tanışma görüşmesiydi. Mevlüt Çavuşoğlu ile de görüştüm. Daha sonra da Başbakan Ahmet Davutoğlu ile de görüştüm. Özel olarak bir konu konuşulmadı. Sadece tekrardan benim oraya gidip, hazırlıklarımızı yapıp TC ile önümüzdeki dönem ile ilgili plan ve programları görüşmemiz konuşuldu. Aslında göreve geldikten sonra Başbakan olarak Türkiye’ye gitmedik. Oraya bir davet beklediğimizi söyledik, O da davet edeceğini söyledi.”


“Elektrik zammını sadece erteledik”

“Elektrik zammını sadece erteledik. Zammın zamanı ve miktarı önemlidir. İnsanların dövizin çıkışından şok olduğu bir ortamda böyle bir zammı nasıl karşılayacağını tahmin edersiniz. Üstelik Elektrik Kurumu’nun çok tartışıldığı bir ortamda böyle bir zam insanlar tarafından hoş karşılanmaz. Ayrıca insanlar Elektrik Kurumu’nun durumunu bilmek istiyor. Kurumun kaç personeli var, ödenekleri tartışma konusu yapılıyor. Kuruma personel aldınız, neden aldınız? Tahsilat oranı nedir ya da pompadaki benzin fiyatları düşerken neden benzin fiyatlarını yükseltiyoruz diye soruyor. Türkiye ve Güney’deki elektrik fiyatları nedir? Bunları çok açık bir şekilde yurttaşların bilmesi gerekiyor. Bizim yurttaşlara bu konuda aydınlatma yapmamız gerekiyor,  bir borcumuz var. Bu konuda her kafadan bir ses çıkmamalı, doğru verilerle aydınlatma yapmamız gerekiyor. Buna rağmen zam gerekiyorsa ki yurttaşın bunu kabul edeceğine inanmıyorum. Ama o zaman ancak böyle bir şey yapılabilir.”

KIB-TEK çalışanlarının maaşları…

“Ben ücretlerin tartışma konusu yapıldığını söyledim, ben öyle bir şey ifade etmedim. Benim önüme bu veriler geliyor. Şu anda bu konuyla ilgili bir görüş belirtmeyim. Ancak bu durum toplu sözleşmenin işidir. Önümüzdeki günlerde toplu sözleşme gündeme gelecek. Orada bu işler daha net bir şekilde konuşulacak.”


Kıb-Tek Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Akim’e ‘üslubuyla ilgili’ yapılan eleştiriler…

“Herkes üslubuna dikkat etmelidir. Sadece İsmet bey değil, herkes dikkat etmelidir.”


Kadın Sığınma Evi ve Başbakanlık Halk Danışmanlık Merkezleri…

“Halk Danışmanlık Merkezi’nde 5 müşavir görev yapacak. İyi İdare Yasası çerçevesinde hizmet verecek,  yurttaşın devletteki işlerinin doğru düzgün yürüyüp yürümediğine bakarak yardımcı olacak.  Öte yandan Kadın Sığınma Evi, Lefkoşa’da Devpa Supermarket’in olduğu bölgede park ve okulun olduğu yerde parsele ayrıldı. Kadın Sığınma Evi yapılacak. Olumlu bir gelişmedir, böyle şeylere zaman zaman toplumda ihtiyaç duyuluyor. İnsanların, kadınların sığınacağı bir yer olsun. Temennimiz böyle şeylere ihtiyaç olmayan günlerin gelmesidir.”


Hükümet Programı’nın takvimlendirilmiş süresi…

“Bazıları daha erken yapılabilir, programdan erken yapılabilir. Ancak bazıları birkaç hafta sarkabilir. Fakat zamanında olacaktır, yürüyoruz”

Bu haber toplam 2468 defa okunmuştur