1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Bandabuliya...
Bandabuliya...

Bandabuliya...

2500 yıllık bir kent Lefkoşa... Bilinen en eski adlarından biri “Ledra”... M.Ö. V11’nci yüzyılda bir Asur Krallığıydı. Sonra Leucon (Levkon) dendi adına. Lefkoşa o dönemlerde merkez değildi. V11. yüzyıldan X. yüzyıla dek süren Arap sald

A+A-

 

2500 yıllık bir kent Lefkoşa... Bilinen en eski adlarından biri “Ledra”...  M.Ö. V11’nci yüzyılda bir Asur Krallığıydı. Sonra Leucon (Levkon) dendi adına. Lefkoşa o dönemlerde merkez değildi. V11. yüzyıldan X. yüzyıla dek süren Arap saldırılarından sonra Kıbrıs’ın sahil kentleri savunmasız kalınca Bizanslılar adanın merkezini  Constantia (Salamis)’dan Ledra’ya (Lefkoşa)  taşıdılar. Lefkoşa tarihinde bir ara “Kermia” diye de anıldı. “Kermia” şimdi Lefkoşa’nın bir bölgesi… Sonra da “Leucosia” (Lefkosia) olarak adlandırıldı.

Şimdi “nereden çıktı bu tarih dersi” mi diyorsunuz? Son günlerde Bandabuliya’nın restorasyonu vesilesiyle aklıma düştü “Şeherimiz”…  Hiç kimse restore edilen Bandabuliya’yı beğenmedi. Camekânlı, ortası asfaltlanmış Bandabulya’yı ben de beğenmedim. Orada fazla bir yaşanmışlığım olmasa da, yeni görüntünün tarihe karşı sırıttığı kesin. Ama ben bu konuya daha çok mimarların ve özellikle de projenin altına imza atan mimarların ses çıkarmasını beklerim. Lefkoşalı, Kıbrıslı ve dünya tarih mirasına saygılı tüm mimarların. Bir kentin giydirilmesinden ve korunmasından sorumlu olan meslek grubunun…

Aslında bu yazının amacı bu restorasyon projesini irdelemek değil; restore edilen, sahip çıkılan her kültür mirasının yanında olmak görevimizdir diye düşünüyorum. Bugün bir zamanlar Kıbrıslıların yaşamının merkezinde olan Bandabuliya ve çevresinin tarihinde kısaca gezinelim diyorum. Arasta’da gezinirken tarihin ayak seslerini olanca şiddetiyle yüreğimizde hissettiğimiz bir zamanların Lefkoşa’sının…

Sevgili dostlar, biz Bandabuliya’mızı da Arasta’mızı da yıllar öncesinden hiç arkamıza bakmadan terk ettik. Şimdi elimizden uçup giden; yaşanmışlıklarımızla dolu bu mekânlar bize yabancılaştıkça, şuursuzca ama yüreğimizden yükselen acı dolu çığlıklar atmaktayız.

LEFKOŞA’YA LÜZİNYAN DOKUNUŞU…

Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gerekirse, aslında Lefkoşa’yı Lefkoşa yapan Lüzinyanlardır. Onların 300 yıllık hakimiyetleri döneminde Lefkoşa katedraller, kiliseler, manastırlar, ziyaretgâhlar, saraylar, büyük konaklar, geniş sokaklar, alanlar, köprüler, sebze ve meyve bahçeleriyle donatıldı.

Venedik döneminde de Lefkoşa canlılığını ve merkez özelliğini korudu. Osmanlı döneminde ise Lefkoşa tarihi kültür anlamında çok zenginleşti. Dini yerler camiye çevrilirken korunmuş da oldular. Şehir,  Osmanlı kültürünün olmazsa olmazı hanlar, hamamlarla donatıldı. İşte bugün  “Arasta” denilen çarşı, Sarayönü, Asmaaltı ve Selimiye arasında kalan zengin tarih dokusunun kalbidir. Tarih tutkunlarını büyüleyen bir cazibe merkezidir.

“Arasta” kelimesi Farsca’da esnaf ve zanaatkârların toplanıp hizmet ürettikleri ve sattıkları bölgeye verilen addır. Osmanlı kasabalarının çoğunda bizimkine benzer bir Arasta çarşısı görürüz.  İşte Osmanlılar adaya geldikten sonra başkenti ikiye bölen ve kentin kalbinin attığı bu sokağa esnaf ve zanaatkârları toplayarak burayı adanın ticaret merkezi haline getirdiler. Olmayan esnaf ve zanaat yok gibiydi bu sokakta o günlerde. Keçeciler, yemeniciler, kalaycılar, gümüşçüler, kunduracılar, iplikçiler, arabacılar, bakırcılar, baharatçılar ve bir Ortadoğu çarşısında olan daha nice esnaf grupları. O günlerde bir Latin katedrali olan şimdiki adıyla “Bedesten” kapalı çarşıya dönüştürüldü. Konaklama ve eğlence yeri Büyük Han, ibadethane yeri Selimiye cami’ye çevrilen Ayasofya ve onun hemen yanına da kültür merkezi Sultan Mahmut Kütüphanesi kuruldu.

BANDABULİYA BİR İNGİLİZ ESERİ…

1878’de İngilizler adaya geldiği zaman Lefkoşa, daha çok Türklerin oluşturduğu 9 -10 bin nüfuslu şirin bir kentti. Latin, Türk, Bizans stili yapıların büyük bir uyum içinde sıralandığı, birbirine karıştığı bir doğu kenti.  İşte bu hareketli Osmanlı çarşısının hemen ucuna 1932’de İngiliz Sömürge Yönetimi biraz da Bedesten’i taklit ederek Bandabuliya’yı yaptı. Bandabuliya Rumca kökenli bir kelimedir. Banda devamlı, buliya ise satış demektir. Lefkoşa’nın Bandabuliya’sı uzun bir süre Türk, Rum, Maronit ve Ermeni nüfusun alışveriş merkezi oldu.

Yaşanmışlıklarımızın henüz çok taze olduğu bu tarihi binanın dokusunu kaybetmesine ağlarken, aslında belki de biz bir kültürün yok oluşuna ağıt yakmaktayız.  Ki, o kültürün içinde bir zamanların çoklu kültürü de vardı.

Kaynak: Kıbrıs Tarihinden Sayfalar- Haşmet Muzaffer Gürkan

 

***

 

KÜRTAJ

Büyüyünce ne olacaksın?

-  Öğretmen.

-  Dayak yersin yerlerde sürüklenirsin!

-  O zaman asker olurum.

- Ya hapse girersin ya da şehit olursun!

- O zaman doktor olurum.

- Hasta yakınları saldırır hatta öldürür!

- O zaman ben de büyümem çocuk kalırım.

- Okul sütü ile zehirlerler!

- Keşke doğmasaydım o zaman...

- O da mümkün değil çünkü kürtaj yasak...

(Prof. Selçuk Erez’e teşekkürle-Cerrahpaşa Tıp Fakültesiemekli Jinekolog)

(Türkiye’nin hali; bizimkisi tamamen mechul J)

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 2882 defa okunmuştur