1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Siber, 'hizmet alımı'nı anlattı
Siber, hizmet alımını anlattı

Siber, 'hizmet alımı'nı anlattı

"Cumhurbaşkanlığı seçimi oldu ve hemen ardından basın ve dış ilişkiler amiri Cumhurbaşkanlığı’na üçlü kararname ile müdür olarak atandı. Nasıl haberim oldu? Yaklaşık 1 hafta sonra Meclis genel sekreteri söyledi."

A+A-

Meclis Başkanı Sibel Siber, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından Anayasa Mahkemesi’ne gönderilen, ‘Koordinasyon Ofisi’nin kuruluş anlaşması ile ilgili, Meclis Başkanlığı’nın savunması için dışarıdan hukukçu hizmet alımına gidilmesi konusunda yapılan eleştirileri yanıtladı.

Meclis Genel Kurul toplantısında konuşan Siber’in konuşmasının tam metni şöyle:

“Sayın Başkan , değerli milletvekilleri;

Bugün yine ilerleyen bir süreçle ilgili sizleri bilgilendirmek gereği duydum TC ve KKTC arasında imzalanan ve Meclis’te oy çokluğu ile geçen koordinasyon ofisi yasası ile ilgili gelişmeleri sizlere aktarmak ve konuyla ilgili Meclis Başkanlığına yöneltilen soruları yanıtlamak istiyorum.  Kirli bilgi yayılmasını önlemek ve  tam olarak anlaşılmayanlar varsa, milletvekillerimize  konu ile ilgili soru sorma olanağı yaratmak için bu açıklamaları kürsüden yapıyorum.

Sayın milletvekilleri, bildiğiniz gibi Meclisimizden oy çokluğu ile geçen bu  onay yasası, Meclis’ten geçen  tüm yasalarda olduğu gibi Cumhurbaşkanı’na gönderildi. Cumhurbaşkanı bu yasanın Anayasa’ya uygun olup olmadığı konusunda Anayasa Mahkemesine başvurdu. Bu durumda Anayasa Mahkemesi Meclis Başkanlığına bir tebligat gönderdi ve duruşma tarihinde Meclis Başkanlığı’nı temsilen bu yasayı savunacak bir avukatla hazır bulunmamızı belirtti. Şimdi soru yanıt şeklinde devam etmek istiyorum.

1- Meclis’ten ister oy birliği ister oy çokluğu ile geçen bir yasa mahkemeye verildiğinde tebligat nereye yapılır ve yasayı savunma kimden istenir?
Meclis Başkanlığına yapılır ve savunma Meclis Başkanlığından istenir.

2- Meclis Başkanlığı mahkemeye verilen bir yasayı savunmak için avukat görevlendirmek zorunda mıdır? Evet

3- Meclis Başkanlığına gelen tebligatta yasayı savunacak hukukçu kimdir?
Anayasa’nın 158. Maddesine göre bakanlıklar veya kurumların taraf olduğu davalarda, başsavcı bu görevi üstlenir, eğer başsavcı üstlenmeyecekse davada taraf olan ilgili bakanlık veya kurumun hukukçularını görevlendirir. Hukukçular da kabul etmezse ne olur. Orada işte teamül devreye giriyor.

4- Meclis Başkanlığı ne yaptı?
Anayasa’da yazdığı şekilde hareket ederek, Savcılıktan bu davada Meclis Başkanlığı’n temsil etmesini istendi. Savcılık bu davada Anayasa Mahkemesi tarafından görevlendirildiğini belirterek olumsuz yanıt verdi ve Meclis’ten hukukçu görevlendirmemizi istedi. Tarih 22 Haziran.

5- Meclis’te şu an kaç hukukçumuz var?
Maalesef sadece iki. O konuya az sonra açıklık getireceğim. Yasama müdürüne görev vererek, hukukçularımıza bu konuyu aktarması ve görevi kabul edeni görevlendireceğimizi söyledim. Yasama Müdüründen aldığım bilgiye göre her iki hukukçu da farklı nedenlerden dolayı bu yasayı savunmayacaklarını bildirmişler.

Daha önce bu durumlarda ne yapıldığı konusunda gerek Anayasa Mahkemesi, gerek başsavcılık, gerekse Meclis’ten yaptığım araştırmalarda dışarıdan hizmet alımı yapılması gerektiği ve  bunun daha önce de bu şekilde yapıldığı bilgisini aldım.  Neticede bunun divan kararı ile olması için divan üyelerini toplantıya çağırdım ve divanda temsil edilen parti başkanı, grup başkanlarını konuyla ilgili olarak bilgilendirdim.

Divan 22 Haziranda toplandı. Divan üyelerine az önce sizlere özetlediklerimi anlatarak dışarıdan hukukçu görevlendireceğimizi ve önerecekleri isimleri sordum. Divan üyelerinden yasaya Meclis’te olumlu oy veren üyeler avukat olarak bir isim önerdiler ve kurumsal yapı içinde yapmamız gerektiği gibi Başkanlık divanı kararıyla ilgili avukata  bu görevi verdik.

6- Dışarıdan daha önce hukukçu hizmeti alındı mı?
Evet. Daha önce geçmiş yasama dönemlerinde de bu gibi durumlarla karşılaşıldığında dışarıdan 13 kez hukukçu hizmeti alınmıştır.

Bunun dışında bana şu soru soruluyor. Meclis’in hukukçu sayısı 3 değil mi? Maalesef son atamalarla ikiye indi. Bu konuyla ilgili yine hiç bir kurumu veya makamı hedef almadan genel kurumsal yapımızın bizi getirdiği nokta ile ilgili bir eleştiri yapmak istiyorum.  Eskiden beri bu böyle mi yapılıyordu bilmiyorum ama bir devlette işlerin bu şekilde yürümesini de kabul edemiyorum.

Meclis Başkanı olduğum bu süre içinde değişik dönemlerde Meclis’te çalışan  4 personel üçlü kararname ile farklı yerlerde görevlendirildiler. İlk görevlendirme yasa ve kararlar amirimiz, İç İşleri Bakanlığı’na yapıldı.  İlgili Bakan İç işlerinin yasama konusunda uzman kadrosunun takviye edilmesi gerektiğini ve bu nedenle bu konuda deneyimli bir personelimizi üçlü kararname ile bakanlığa  atayacağını sözlü olarak bana iletti ve sonuçta bir personelimiz İçişleri bakanlığına atandı.

Ardından Cumhurbaşkanlığı seçimi oldu ve hemen ardından basın ve dış ilişkiler amiri Cumhurbaşkanlığı’na üçlü kararname ile müdür olarak atandı. Nasıl haberim oldu? Yaklaşık 1 hafta sonra Meclis genel sekreteri söyledi.  Bir kurumun personeli,  başka bir kuruma görevlendiriliyor ve o kurumun en üst yöneticisinin haber verme gereği  duyulmuyor.

İnanamadım. Burada eleştirilmesi gereken Cumhurbaşkanı değil.  Yine aynı noktaya geliyorum . Kurumsallaşmama budur. Bu personelin buradan alınması buradaki verimliliği nasıl etkiler? Bu personel diğer bir kurum için önemli olsa bile nasıl bir yol izlenmeli? Nezaketen de olsa kurumun başkanlığına, yönetimine bilgi verilmesi gerekmez mi? Kurumlar arası iletişim bu boyutta maalesef. Ardından yasama ve parlamenter uzmanı memurumuz atandı. Onu da kendisinin verdiği bilgiden öğrendim.

Ve son olarak, Meclisimizde görevli bir diğer hukukçumuz  geçtiğimiz gün ziyaretime  geliyor ve vedalaşıyor; çünkü üçlü kararname ile atanmış, bir bakanımızın özel kalem müdürü olmuş. O bakanlığın hukukçu ihtiyacı varmış. Ne bir yazışma, ne de herhangi bir iletişim. İşte bu durumdayız sayın milletvekilleri. Bu ayın içinde 2 personelimiz üçlü kararname ile atandılar ve özel kalem müdürü oldular. Ben bu atamaları atanan personelin atandıktan sonra bana verdikleri bilgiden öğrendim.

Burada bir usulsüzlük var mı? Yok, atananlar daha üst görevi hak edebilirler ama böyle mi olması gerekir? Soruyorum.  Bu teamül olsa bile normal bir teamül mü ? Peki yarın diğer iki hukukçunun da üçlü kararname ile başka  yerlere atanmasını engelleyen bir durum var mı ? Yok. Meclis’te hukukçu kalmazsa ne olacak? Diyebilirsiniz yeni hukukçu münhali açın. Bunu da dile getireyim 1 hukukçu için münhal açtık,  üzerinden yaklaşık 8 ay geçti hala sınav yapılmadı. Defalarca aciliyet belirttiğimiz halde. İşler böyle yürüyor maalesef.

Bir de şunu vurgulamak istiyorum; göreve başladığım günden itibaren Cumhuriyet Meclisi’nde hiç müşavir yaratacak atama ve görevden alma yapmadım, aksine birçok müşaviri mecliste görevlendirdik.

Bir kurumdan bir personel başka bir kuruma geçecekse bunun önceden resmi yazışması yapılır ama üçlü kararname ile atanıyorsa, o kurumla hiç iletişim kurulmaz, bilgilendirmek gereği duyulmaz, özet budur, geldiğimiz nokta budur.
Teşekkür eder saygılar sunarım”

Bu haber toplam 2336 defa okunmuştur