1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. İnsan hakları kadın haklarını içerir mi?
İnsan hakları kadın haklarını içerir mi?

İnsan hakları kadın haklarını içerir mi?

İnsan hakları kadın haklarını içerir mi?

A+A-

Feminist Atölye (FEMA)
info@feministatolye.org


Böyle bir başlıktan yola çıkarak, insan haklarını ve onun anlamını tartışmak kadının insan haklarını anlamak açısından büyük önem taşımaktadır. İnsanların büyük çabalar sonucu otoritelere karşı elde ettiği haklar günümüz modern dünyasında evrensel olarak kabul edilmiş ve uluslararası anlaşmalarla garanti altına alınmıştır. Fakat bugün hala hakların evrensel geçerliliğini tartışmaktayız. Bu da hepimizin bildiği üzere hakların kimin için var olduğu sorusundan kaynaklanmaktadır. Kuşkusuz haklar insanlar için ama daha çok erkekler için. Geçmişten bu yana yapılan haklar bildirgeleri kadınları yeteri kadar koruyamadığından biz bugün bu tartışmaları yapmaktayız. Evrensel sayılan haklara karşın bugün hala namus cinayetleri işleniyorsa ya da kadınlar sünnet ediliyorsa o zaman bu konuyu tartışmak ve sorgulamak biz kadınların en büyük hakkı olsa gerek.

İnsan hakları nasıl bir çerçeveden görülmeli? Evrensellik iddiası ne kadar geçerli olabilir? Bildiğimiz üzere her toplumun kendine özgü yapısı vardır. Yani kültürel farklılıkları vardır. Bu kültürel farklılıklara bağlı olarak o toplumdaki etik anlayışı, sosyal ve politik hayat değişiklik göstermektedir. Bu unsurlarda insan hakları konusunda merkezi öneme sahiptir. Fakat Radhika Coomarawamy’nin de dediği gibi insan haklarının karşılaştığı en büyük sorunlardan ikisi bu unsurlardan kaynaklanmaktadır. Kültürel görecelik ve dinsel aşırılık. Bu iki unsur insan haklarının evrenselliğini aynı zamanda içeriğini farklılaştırmaktadır. Kültürel görecelik bakımından düşünürsek bu etiket altında biz kadınların ezildiğini görürüz. Kadın kültürün taşıyıcısı, kültürel normları devam ettiren araç olarak görüldüğünden insan haklarının getirdiği hak ve özgürlüklerden mahrum bırakıldılar. Örneğin yazarın da bahsettiği gibi özellikle üçüncü dünya ülkelerinde erkekler küresel değişime dahil olurken, kadınlar kültürü, dini ve gelenekleri korumakla alakalı oldular. Bu yüzden de kültürel görecelik ya da kültürel farklılıklar insan haklarının evrensellik söyleminin önüne geçen en büyük engel olmuştur.

Kültürel görecelik günah keçisi ilan edilse de insan haklarının çıkış ve gelişim süreci de kadınların dışlanmasında en önemli bir diğer neden olmuştur. Carole Pateman’ın dediği gibi patriyarkal güce karşı uzun süren mücadeleler sonucu 17. ve 18. yüzyıllarda oğullar babalara karşı iktidar savaşını kazanmış ve toplumsal sözleşmeler yapılmıştı. Bu bir devrimdi. Kral otoritesine karşı haklar güvence altına alınmıştı.  Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik gibi kavramlarla oluşturulan sözleşmeler aslında bir erkekler ittifakıydı. Çok geçmeden Olympe de Gouges ve Mary Wollstonecraft aslında bu devrimin tamamlanmamış olduğunu, çünkü bu hakların kadınlar için de geçerli olması gerektiğini dile getirdiler. Olympe de Gouges Fransız Yurttaş Hakları belgesine karşılık, ondan esinlenerek ve değiştirerek vatandaş kavramını genişletmeye çalıştı. Fakat ne yazık ki ne Olypme de Gouges ne de Mary Wollstonecraft o dönemde siyasetçileri etkileyememişti. Gouges kadınlığa yakışmayan davranışlarda bulunduğu için giyotine gönderilmişti. Buna karşın gösterdikleri bu çabaların meyvelerini sonraki kuşak toplamıştı.

İnsan haklarını incelerken bir de toplumsal tahayyüllerde de değinmek gerektiğini düşünüyorum. Tahayyüller genelde çoğuldur. Dinsel, politik, ekonomik,cinsel,ırksal,ulusal ve uluslar arası olarak çeşitlilik gösterirler. Bunlara bağlı olarak toplum içerisinde normlar gelişir. Toplumun içindeki bireylere, kimliklere karşı tutumlar oluşur. Cinsiyet kimliği olarak kadın erkek ayrışmasında bu tahayyüllere bağlı olarak erkeklerin doğa ve özgürlüğü temsil ederken, kadınların doğadaki görev ve sorumlulukları üzerinden itaatkâr olarak görülmesi bunun bir sonucudur diyebiliriz. Kimin hangi açıdan nasıl baktığı normların oluşumunda önemli rol oynamaktadır. Bu yüzden de insan haklarının evrenselliğini koruması bir hayli zordur. Köklü bir geçmişi olmasına karşın günümüz dünyasında insan hakları geliştirilmesi ve dönüştürülmesi gereken en önemli konulardan biridir.

 

Bu haber toplam 1960 defa okunmuştur
Gaile 297. Sayısı

Gaile 297. Sayısı