
“Toprak ve güvenlik konularına artık sıra geldi”
KKTC’nin kuruluş yıldönümü kutlamaları Cumhurbaşkanı Akıncı’nın konuşmasıyla başladı
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türkü’nün kendi kendini yönetme hak ve iradesinin bir sonucu olarak ortaya çıkan KKTC’nin, onurlu bir çözümde eşit ortak olarak yerini alacağını ancak Rum tarafının makul bir uzlaşıya yanaşmaması halinde yoluna devam edeceğini belirtti.
Akıncı, “Temennimiz elbette barıştır, çözümdür, işbirliğidir, tüm tarafların yararlanacağı yeni bir Kıbrıs’ı özellikle genç kuşaklar için inşa etmektir. Dilerim ki bu yeni yapıyı inşa etme uğraşında bizim koyduğumuz her tuğlaya onlar da bir tuğla koyarak katkıda bulunsunlar ve güzel adamızı yeni bir geleceğe birlikte taşıyabilelim” dedi.
“Yarım yüzyıldır süren müzakerelerin sonuca ulaşmasının zamanı geldi”
Cumhurbaşkanı Akıncı, konuşmasında, Kıbrıs Türk halkının, ortaklık devletinden dışlandıktan sonra kendi kendini yönetme hak ve iradesinin bir sonucu olarak ortaya çıkan KKTC devletinin, Kıbrıs’taki iki eşit halkın federasyon kurmasına açık olacağı, kuruluşundaki bağımsızlık bildirgesiyle duyurulduğuna işaret etti.
Akıncı, “Ne var ki bugüne kadar yürütülen müzakereler henüz Kıbrıs’ta federal bir çözüme ulaşmamızı sağlayamamıştır” dedi.
Neredeyse yarım yüzyıldır devam eden müzakerelerin artık bir sonuca ulaşmasının zamanı geldiğini kaydeden Akıncı, “Müzakereler bir 50 yıl daha bu şekilde sürdürülemez. Bu amaçla bir buçuk yıldır Türkiye ile yakın istişare içinde yürüttüğümüz müzakerelerde, artık karar anına yaklaşmış bulunmaktayız” şeklinde devam etti.
“Toprak konusu kriterler bazında tartışıldı”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bu çerçevede geçen hafta İsviçre’nin Mont Pelerin kasabasında gerçekleştirdikleri yoğun çalışmalarda “Yönetim ve Güç Paylaşımı”, “Ekonomi”, “AB konuları” ve “Mülkiyet” bağlamında müzakere yürüttüklerini belirtti.
Akıncı, “İlerlemeler sağlandığı gibi çözümlenmesi gereken ve her iki tarafça da önem verilen bazı hususların hâlâ var olduğu da ortadadır” dedi.
Mustafa Akıncı, 11 Şubat 2014 mutabakatında belirtildiği gibi, tüm konuların dönüşümlü olarak ele alınması ilkesi çerçevesinde Toprak konusunun kriterler bazında tartışılığını, güvenlik konularının ise bir fikir egzersizi çerçevesinde ele alındığını söyledi.
“Toprak ile güvenlik ve garanti konularına artık sıra geldi”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, şöyle devam etti:
“2016 yılı sonunu çözüm için hedef olarak belirleyip bu yönde çalıştığımız için, sona bırakılan Toprak ile Güvenlik ve Garanti konularına da artık sıranın geldiğini söylemek yanlış olmaz. İsviçre’ye gitmeden önce de açıkladığım gibi, toprak konusunda kriterler bazında uzlaşma sağlandığı takdirde iki taraf kendi haritasını hazırlayacak ve aynı anda, beşli konferansın tarihini de Birleşmiş Milletler huzurunda tespit edecektir. Bu tarih birkaç haftalık bir zaman dilimi içerisinde yer alacaktır. Beşli konferans Annan Planı’nın görüşüldüğü Bürgenstock toplantılarında izlenen yöntem çerçevesinde gerçekleşecek ve harita ile güvenlik ve garanti konuları orada son şeklini alacaktır. Güvenlik ve Garanti konuları garantör ülkelerin katılımı ile görüşülüp karara bağlanacaktır.”
Akıncı, Mont Pelerin’deki görüşmelerin son gününde Rum Lider Anastasiadis’in karar verme konusunda hazır olmadığını belirterek, görüşmelere bir hafta ara verilmesini ve kendisine Kıbrıs ve Yunanistan’da temaslarda bulunma fırsatı sağlanmasını talep ettiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, “Gelecekte ortaklık kuracağımız toplumun liderinden gelen bu talebe kulak tıkayamayacağımız için görüşmelerin 20 Kasım Pazar günü İsviçre’de yeniden devam etmesi konusunda mutabakat sağlayarak döndük” dedi.
“Adamızın kaderi değişebilir”
Akıncı, şöyle devam etti:
“Egemenliğin iki toplumdan eşit olarak kaynaklanacağı, iki eşit kurucu devletin var olacağı ve birbirlerini tahakküm altına alamayacakları iki kesimli, iki toplumlu federal bir devletin oluşması için ciddi bir fırsat vardır. Bu fırsat bu hafta sonu yeniden başlayacak İsviçre görüşmelerinde beşli konferansın önünü açarak bir gerçeğe dönüşebilir. Gerçekçi, makul ve adil yaklaşımlarla adamızın kaderi değişebilir. Bunu başarabiliriz. Bunun için tüm ilgili tarafların yardım ve desteğine ihtiyacımız olacaktır. Biz Kıbrıs Türk tarafı olarak Rumların hassasiyetlerine dikkat ettiğimiz gibi, aynı hassasiyeti onlardan da bekliyoruz.” Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türklerin eşitlik talebinin 2 önemli parametresinden birinin dönüşümlü başkanlık, diğeri de kararlara etkin katılım olduğunu söyledi.
Akıncı, “Kıbrıslı Türklerin ortak kurullarda sadece söz sahipliği değil, kararlar alınırken oy sahipliğinin de önemi ortadadır. Aksi takdirde kararların basit çoğunlukla alındığı üniter devlet anlayışı söz konusu olur ki, kurmaya çalıştığımız öyle bir devlet değil federal bir yapıdır” dedi.
“Yeni bir güvenlik kavramına ancak yaşayarak ulaşılabilir”
Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs’ta toplumların eşitlik ve özgürlük içinde yaşamaları kadar güvenlik içinde olmalarının da son derece önemli olduğunu söyledi. Akıncı, “Güvenlik ve garanti kavramı hem toplumlar açısından hem de kurulacak statünün korunması açısından önem taşımaktadır” dedi.
Akıncı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Birleşik Krallık garantörlük rolünden vazgeçmek isteyebilir. Adada var olan iki egemen üs onlar açısından daha büyük değere sahiptir. Yunanistan da Kıbrıs’taki ortaklık devletini tek başına 53 yıldır gasp etmiş olan büyük toplumun yakını olarak, garantörlükten ayrılmakta sakınca görmeyebilir. Ama bu durum sayıca az olan Kıbrıslı Türkler ve Türkiye açısından farklıdır. Kıbrıslı Türkleri ‘Merak etmeyin AB içinde birşey olmaz’ sözleriyle ikna etmek mümkün değildir. Yeni bir güvenlik kavramına ancak yaşayarak ulaşılabilir. Bu da ilk günden olmaz.”
“Türkiye’nin caydırıcı gücüne ihtiyacımız vardır”
Güney Kıbrıs’ta iki kesimli federasyona ilke olarak karşı çıkan siyasal partiler olduğunu ve bu partilerin etkilerini geçmişe göre artırdığına işaret eden Akıncı, “Bu çevreler daha da güçlenirse, varılacak anlaşmayı çiğnemek yönüne gitmek istemeyeceklerinin garantisi yoktur. Bunun için Türkiye’nin caydırıcı gücüne ihtiyacımız vardır” dedi.
“Güvenliği ilelebet silahların gölgesinde aramıyoruz”
Akıncı, şöyle devam etti:
“Şunu da ifade etmek isterim ki bizler, gerçek bir güvenliği ilelebet silahların gölgesinde aramıyoruz. Gelecekteki iyi gelişmelere göre karşılıklı güvenin pekiştiğini gördüğümüzde, durumu yeniden gözden geçirmek mümkündür. Ama bunu düşünebilmek için, yeni ortaklık sürecini yaşayarak, karşılıklı güvenin pekiştiğinden emin olmamız lazımdır. Öncelikle hem ada içinde iki toplum arasında, hem Kıbrıs, Türkiye ve Yunanistan’la hem de bölgesel olarak yeni işbirliği köprüleri oluşturmamız gerekmektedir. Doğu Akdeniz’deki doğal gaz yatakları enerji alanında eşsiz bir işbirliği fırsatı sunmaktadır. Aynı zamanda Kıbrıs’ın kuzeyine Türkiye’den gelen su, gelecekte tüm ada için yararlanılabilecek önemli bir kaynak, refahı ve güveni geliştirecek ciddi bir unsurdur.”
“Kıbrıslılara güzel bir gelecek yaratabilirler”
“Kurulacak federal devlet ve iki eşit kurucu devlet kendi yetkileri çerçevesinde uyum içerisinde çalışarak Kıbrıslılara güzel bir gelecek yaratabilirler” ifadesini kullanan Akıncı, Türkiye’nin Yunanistan ve Avrupa ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açılabileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle konuştu:
“Çözüm sayesinde Türkçe AB’nin resmi dillerinden biri haline gelebilir. Yıllar içinde işbirliği ve güven arttıkça, iki tarafın ekonomik düzeyleri eşitlendikçe, düşmanlığın felaket, dostluğun refah getirdiği anlayışı hakim oldukça o zaman güvenlik ve garanti kavramlarına yeniden bakılır, gözden geçirilir. Ama bugün, o gün değildir. Bunu herkesin böyle anlamasında büyük yarar vardır. Bugün için yapılabilecek tek şey, garantileri ortadan kaldırmak değil 2016’nın koşullarına uyarlamak olabilir. Bunun için yapılması gereken, garantörlerin buluşması ve bir taraf kendini güvende hissederken diğerinin tehdit olarak algılamayacağı bir düzenleme üzerinde mutabakat sağlanmasıdır. Rum tarafı maksimalist yaklaşımını bırakır, gerçekçi ve makul davranırsa bu alanda da çıkış yolu bulunabilir.”
“KKTC olarak yolumuza devam edeceğiz”
Cumhurbaşkanı Akıncı, konuşmasını şu ifadelerle bitirdi:
“Sizleri, müzakere masasında yine sizlerden aldığım yetkiyle, en iyi şekilde temsil etmeye, arzu ettiğiniz çözümü haklarınızı sonuna kadar savunarak sağlamaya çalışıyorum. Umarım Rum tarafı da bizim gibi davranır ve sonuca ulaşırız. Bu uğraşlarımızın yanı sıra, bir gün bile kendi evimizin içi ile ilgili sorumluluklarımızı ertelemeye hakkımız yoktur.
‘Nasıl olsa çözüm olacak her şey hallolacak’ kolaycılığına kaçmak mümkün değildir, doğru da değildir. Evet, çözüm için uğraşıyoruz, uğraşacağız. Ama Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her anlamda ileriye gitmesi için de var gücümüzle çalışacağız. Rum tarafı makul ve gerçekçi olur ve çözüme ulaşırsak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti onurlu bir çözümde eşit ortak olarak yerini alacaktır. Rum tarafının maksimalist davranışlarını kontrol edememesi ve makul bir uzlaşıya yanaşmaması halinde ise, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak yolumuza devam edeceğiz.
Temennimiz elbette barıştır, çözümdür işbirliğidir, tüm tarafların yararlanacağı yeni bir Kıbrıs’ı özellikle genç kuşaklar için inşa etmektir. Dilerim ki bu yeni yapıyı inşa etme uğraşında bizim koyduğumuz her tuğlaya onlar da bir tuğla koyarak katkıda bulunsunlar ve güzel adamızı yeni bir geleceğe birlikte taşıyabilelim.”
(TAK)

















