1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Topluluklar Arası Bir Okul Olarak İngiliz Okulu
Topluluklar Arası Bir Okul Olarak İngiliz Okulu

Topluluklar Arası Bir Okul Olarak İngiliz Okulu

2003 sonrası iyisiyle kötüsüyle, kolayıyla zoruyla çok zengin bir deneyimdi. Kıbrıslı Türk öğrencileri, onların karakterlerini, nezaketlerini, hırslarını yakından tanımak, durumla ilgili endişelerini ilk elden dinlemek büyük bir zevkti.

A+A-

Antonis Antoniu 
antonis54antoniou@gmail.com

1963 öncesi deneyim

İngiliz Okulu için alınan en belirleyici kararlardan biri, okulun devlet okuluna dönüştürülmesiydi. Vali Sir Richard Palmer (1933-38), adayı bir İngiliz adasına dönüştürmek için ekonominin parayla güçlendirilmesi gerektiğine, ancak aynı zamanda önceliğin eğitimin kontrol edilmesi olduğuna inanıyordu (1). Böylece Eylül 1935'te Orta Öğretim Yasası çıkarıldı. Eğitim reformunun amacı, yeni neslin imparatorluğa daha sadık ve de Yunanistan'a ve Türkiye'ye daha az bağlı olması için okullarda bir "İngiliz atmosferi" yaratılmasını teşvik etmekti (2).

İngilizler, rejimin benimsediği ilkelere göre yürütülecek ve kamu hizmeti ve yüksek öğrenime adaylar hazırlamak amacıyla belirtilen bir Orta Öğretim Okulu kurulması gerektiğine inanıyordu. Diğer hedefler ise İngiliz dostu yönelimi olan bir orta sınıfın yaratılmasıydı. Sömürge İdaresi, İngiliz Okulu’nun bu amaçları yerine getirebileceğini keşfetti ve Sömürge Bakanlığı'nın onayıyla, İngiliz Okulu’nun devlet okuluna dönüştürülmesi Aralık 1935'te yasayla derhal uygulandı.

Bu noktadan sonra sömürge rejiminin okula ayrıcalıklı muamelesi başlar. 1936'da eğitime ayrılan 7000 liranın 2000 lirası İngiliz Okulu’na bağışlandı, geri kalan 5000 lira ise hibeden yararlanan 30 ortaokula dağıtıldı (3). 1936'da Sömürge Hükümeti, kamu hizmetinde istihdam amacıyla, orta öğretim diplomasının yerine bir dizi GCE sınavından geçmenin gerekli olduğunu duyurdu. Bu, İngiliz Okulu’na ayrıcalıklı bir statü kazandırdı ve okul, devlet hizmetinde çalışmak isteyen birçok gencin tercihi haline geldi.

Okul için inşaat alanının seçimi çok önemli bir adımdı. 1936'da Hükümet Tepesi'nin karşısındaki arazi verildi ve özel arazi satın alındı. Orman Müdürlüğü tüm alanın ağaç dikimini üstlendi. Sömürge Yönetimi yatılı okulların inşası için baskı yaptı. Müdür Sims, mümkünse tüm öğrencilerin yatılı okullarda yaşaması gerektiğine inanıyordu çünkü "İngiliz ideallerinin gerçek anlamda aşılanmasına, öğrencilerin İngiliz denetimi ve kontrolü altında yaşadığı bir kurum tarafından ölçülemeyecek kadar katkı sağlayacaktı" (4). Arazi, bina ve tesislere büyük yatırımlar yapıldı ve bunlar doğrudan Londra'dan finanse edildi. 1956 yılına gelindiğinde 150'den fazla öğrenci kapasiteli 3 yeni yatılı okul inşa edildi.

Öğrenim ücretleri çok düşük seviyelerde tutuldu. 1939'dan 1951'e kadar ücretler 7,10 liraydı. 1951'de 9 lira oldu, bu da devlet liselerinin ücretlerinin çok altındaydı. Yatılı okulun maliyeti 45 liraydı. Bu yatırımlar ve sübvansiyonlar, savaş sonrası dönemde öğrenci nüfusunun önemli ölçüde artmasına yardımcı oldu. İngilizlerin önemli bir yeniliği, Ermeni, Maronit ve Latin dini grupların Kıbrıslı Rum grubuna dahil edilmesiyle Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk öğrencilerin kabulünde 60:30 oranının getirilmesi oldu (bu oran 1963'e kadar titizlikle uygulandı). Bu öğrencilerin çoğunluğu, genelikle kırsal kesimlerden düşük gelirli tabakadan gelen, mükemmel öğrencilerdi. Hepsinin daha iyi bir gelecek ve toplumsal ilerlemeye dair arzuları vardı.

Bu faktörler, en azından 1960 yılına kadar, İngiliz hegemonyası ve idarenin dayattığı katı disiplin altında, üyeleri birbirine çok sıkı sıkıya bağlı olan bir topluluğun oluşmasına yardımcı oldu. Topluluğun temeli yatılı okullar, tüm topluluklardan öğrencilerin ve özellikle yatılı okullarda yaşayan ve öğrencilerin gözetimi ve refahından da sorumlu olan öğretmenlerin bir arada yaşaması, zorunlu ders dışı etkinlikler ile akşam spor oyunlarıydı.

Hem öğrenciler hem de öğretmenler arasında topluluklar arası bir kompozisyonla birbirine sıkı sıkıya bağlı bir topluluk meydana getirildi. Öğrenciler arasında dostluk, takdir ve saygı oluştu. İngiliz Okulu’nun sonuçlarının diğer ortaokulların sonuçlarıyla karşılaştırılamadığı, öğrencilerin akademik ve spor dallarında başarılı olabileceği güvenli bir ortam yaratıldı. Okul, çok güçlü ve prestijli bir isim yarattı.

 

2003'te Kıbrıslı Türklerin dönüşü

Barikatlar açıldığında Mayıs ve Haziran 2003'te Kıbrıslı Türklerin İngiliz Okulu’na dönüşü için çalışan İngiliz Okulu Yönetim Ekibinin bir üyesiydim. İlk yılda 6 öğrenci geldi ama giderek Kıbrıslı Türklerin sayısı artarak 150'ye ulaştı. Geri dönüş hiçbir önemli hazırlık yapılmadan aniden gerçekleşti. Ne okul, ne öğretmenler, ne öğrenciler, ne de veliler buna hazırdı.

1974'ten sonraki yıllarda İngiliz Okulu gitgide Yunan İngiliz Okulu’na dönüşmüştü. Öğrenci nüfusunun ve öğretmenlerin bileşimi değişti. Farklı topluluklardan öğrenciler arasındaki iletişim koptu ve Yunanca dilinin günlük aktivitelerde kullanımı sağlamlaştı. İlkokullarda ve toplumda anlatıların tamamen milliyetçi olduğu ve hoşgörüsüzlüğün sınırlarına ulaştığı 1974 olayları araya girdi. Kökeni sadece kentsel Lefkoşa değil aynı zamanda Lefkoşa'nın seçkinleri olan ve yıllarca İngiliz Okulu'nu kendi hegemonyaları altına almaya ve bu güçlü ismi kontrol etmeye çalışan ebeveynlerin giderek artan rolü çok önemliydi.

Bu koşullar altında Kıbrıslı Türk öğrenciler geri döndüler. Okulda gerekli değişiklikler yapılmadan: müfredatı çok kültürlü hale getirmek, ırkçılık karşıtı eğitimi dahil etmek, öğrencilere ve Kıbrıslı Rum velilerine bu dönüşün önemini anlatmak, öğretmenleri eğitmek, çeşitliliğe saygıyı teşvik etmek, ayrımcılığa karşı mekanizmalar oluşturmak, öğrencileri bir araya getirecek ders dışı etkinlikleri teşvik etmek, tüm öğrenciler için güvenli bir ortam sağlayacak bir yönetimi güçlendirmek... Yani toplumlar arası olan yeni bir topluluk yaratmaya çalışmak.

 

2003 sonrası dönemin deneyimi

2003 sonrası iyisiyle kötüsüyle, kolayıyla zoruyla çok zengin bir deneyimdi. Kıbrıslı Türk öğrencileri, onların karakterlerini, nezaketlerini, hırslarını yakından tanımak, durumla ilgili endişelerini ilk elden dinlemek büyük bir zevkti. Yönetim Ekibinin bir üyesi olarak, seviyelerinin ve becerilerinin hızla artmasının bir sonucu olarak Britanya'daki en iyi üniversitelere kabul edilmelerini görmek büyük bir mutluluktu.

Öte yandan, İngiliz Okulu deneyiminin bu gençler üzerindeki bedelini de o zamanlarda bir dereceye kadar fark ettim. Bir dereceye kadar diyorum çünkü daha sonra öğrencilerle röportaj için görüşmeye başladığımda bazı öğrencilerin etnik kökenlerinden dolayı maruz kaldıkları ayrımcılık, ırkçılık, zorbalık ve izolasyonun boyutunu ancak fark edebildim.

Benden topluluklar arası bir okulda bulunma deneyimi hakkında yazmam istendi. Ne yazmalı? Yukarıdaki sorunları çözmek için alınması gereken önlemler konusunda Yönetim Ekibindeki bitmek bilmeyen tartışmalarι mı? Öğretmenlerin soruna değinme korkusunu mu? Bütün bir yıl boyunca bir öğrencinin sınıfta tek başına oturduğunu, kimsenin yanına gelip onunla konuşmadığını, hatta ona günaydın bile demediğini mi? Hep belli bir ağacın altında toplandıkları için teneffüs zamanında nerede bulunacaklarınızı bildiğimiz Kıbrıslı Türk öğrencileri mi? Bizim için normal bir iş günü olan ve Kıbrıslı Türk öğrencilerin yokluğunda ders vermek zorunda kaldığımız Bayram günlerini mi? 2006 yılında Kıbrıslı Türk öğrencilere karşı saldırı ve darp olayı konusunda devlet bazı gençlere karşı suç duyurusunda bulunarak konuyu gelişigüzel kapatırken okulun soruşturmayı reddetmesini mi?

Benim kuşağımın öğretmenleri, her öğrencinin önemli olduğu bir okulda öğretmenlik yapma zevkine sahip olmadı. Tüm öğrencilerin hem okul içinde hem de okul dışında günlük faaliyetlere katılımının olduğu bir okulda. Öğrenme sürecinde sevincin olduğu bir okulda. Farklı olanı bilme ve saygı duyma arzusunun olduğu bir okulda. Önyargısız âşık olunabilecekleri bir okulda. Toplulukların okulun tarihinin ve geleneğinin zaman çizelgesine göre bir arada bulundukları bir okulda. Şunu da eklemek lazım, haksızlığa uğrayan sadece Kıbrıslı Türk öğrenciler değildi. Neler kaçırdıklarını hiçbir zaman bilemeyecek olan Kıbrıslı Rum öğretmenler ve öğrenciler de haksızlığa uğradı.

Dipnotlar:

(1) Antigone Heraclidou Imperial control in Cyprus, 59.

(2) Antigone Heraclidou Imperial control in Cyprus, 75.

(3) Antigone Heraclidou Imperial control in Cyprus, 77.

(4) Sims'in Kyriacos Demetriades'e mektubu The English School Nicosia1900-1960, 199.

Bu haber toplam 1478 defa okunmuştur
Gaile 506. Sayı

Gaile 506. Sayı