1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Tatar, illa ki ‘özelleştirme’ diyor
Tatar, illa ki ‘özelleştirme’ diyor

Tatar, illa ki ‘özelleştirme’ diyor

Kıbrıs Türk Sanayi Odası’nın düzenlediği “Elektrikte özelleştirme mi? özerkleştirme mi?” panelinde eski Maliye Bakanı Ersin Tatar “illa ki özelleştirme” dedi.

A+A-

 

Kıbrıs Türk Sanayi Odası’nın düzenlediği “Elektrikte özelleştirme mi? özerkleştirme mi?” panelinde eski Maliye Bakanı Ersin Tatar “illa ki özelleştirme” dedi.
Elektriğe zam konusundaki sözleri ise ilginçti:
“Yüzde 20 değil, 100 yüz zam yapılmalı ama yine mümkün değil”
Ve Tatar işi ÖZELLEŞTİRMEYE bağladı:
“Dağıtım-tahsilat özelleştirilecek. Türkiye ile bu yolu birlikte yürüyeceğiz. Bu konuda çok ciddiler. Önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde bu konuda Türkiye ile işbirliği yapmaktan başka çaremiz yok.“
Peki “özel”in başaracağını “devlet” ya da “özerk Kıb-Tek niye başaramıyor”, bu soru yanıt bulmadı.
Sebebi acaba SİYASİ POPÜLİZM mi?

----------------

‘Bir adım geri’…

CTP’nin eski Başkanlarından, milletvekili Soyer, son bir hafta içerisinde farklı televizyon programlarında açıklamalar yaptı...
Önce Dilek Kırıcı... Ardından Aysu Basri Akter’in programlarına katıldı...
Partiye yönelik mesajlarını da verdi:

• “Molla mıyım ben, sadece kafamı sallayıp yerimde oturayım? Benim de tabii ki kişisel bir tavrım olacaktır ve bunu da ortaya koyacağım.”

• “Bazen fikirleri tartıştırmak için bir adım geri çekilmek gerekir”

• “Beni esas kahreden 8 Aralık’ta kurultaya gidilmesi Parti Meclisi’nde 22 oyla alındı ancak ne tartışıldı ne de irdelendi”

• “Bir başkanlık konseyi önerdim. Tüm belediyelerin demokratik katılımcılıkta daha etkin hale getirilmesi gibi birtakım önerilerim oldu. 11 kişilik eski model bir MYK ile çalışmak katılımcılığı sağlamıyor.”

• “Ekonomik programın nasıl değiştirileceği konusunda iyi hazırlık yapılamadı, o konuda da eksiklerimiz var. Biraz da kervan yolda düzülür mantığıyla hareket ettik”

• “Düşünce ve inanç paydaşlığı zayıflarsa, ortak değerler zayıflarsa sevgisizlik gelişir”

• "Bizi Denktaş yiyemedi, faşistler yiyemedi, bunlar mı yiyecek”

• “Hepimiz kebapçı dükkanındaki çıraklarız ve o koku hepimizin üzerine sinmiştir”

----------------

‘Marmaray’da niye yoktuk?

Pek çok yazar, farklı mecralarda, aynı soruyu yöneltti:
“Marmaray gibi çok önemli bir projede, Kıbrıslı Türkler’e ambargo mu ceza mı uygulandı...”
Böylesi bir açılışa, Kuzey Kıbrıs’tan hiçibir yetkili davet edilmedi ne bir bakan, Başbakan, ne de Cumhurbaşkanı...
Oysa ki, Türkiye’den bakanlar gelmedi, Kıbrıs’ın kuzeyinde neredeyse açılış yapılmıyor.
O kadar ki “İlahiyat Koleji” açılışında, Eğitim Bakanı’nın bizzat kendisi, “Orada kendimi yabancı hissettim” dedi.
“Türkiye, eğer hükümete, kendi istediği partiler gelmezse tavır alır” sonucunu mu çıkartmak gerekiyor, tüm bu gelişmelerden...
Yani “Türkiye-KKTC” ilişkileri aslında bugüne kadar ‘resmi’ ağızların söylediğinden farklı mı?”
“Emir alan - emir veren ilişkisi” diyenler mi haklı?
Eğer “verilen emir” uygulanmadı diye, tüm bu “tavırlar” ortaya çıkıyorsa...
BÜYÜKELÇİ konuşur, toplumu aydınlatırsa, bu soru işaretleri giderilebilir.
Diyalog ve açıklık önemli çünkü.
Toplum da Ankara’ya dirsek temaslı medyadan anlamak yerine, bilgi sahibi olur böylece...

----------------------

Büyükelçi ‘para vermeyiz’

Hükümet kanadı, maaşla tehdit edilmekten, Türkiye kanadı, iş yapılmamasından şikayetçi.
Türkiye Büyükelçisi Akça dün bir sempozyumda konuştu;
"Türkiye önemli kaynak aktarıyor. Elini taşın altına koyuyor. O yüzden buradaki yanlışlar canını acıtıyor" diyor Büyükelçi.
Bir adım daha ileri giderek, büyüme ve gelir dağılımı konusunda kapalı bir rol paylaşımı varmış gibi davranıldığını söylüyor.
Yani Büyükelçiye göre, Kıbrıs Türk tarafı bu rolde gelir dağılımını kendi üzerine alırken, büyüme misyonunu da Türkiye'ye bırakıyor.
Türkiye'nin gönderdiği paralarla...
Akça da buradaki yetkililere büyüme siyasetleri yürütme misyonu biçiyor.
Yani daha çok yatırım daha çok para istiyorsanız, bunu kendiniz yapmalısınız diyor.
Bunlar aslında acı gerçekliklerimiz.
Bu açıklamalar tepki nedeni olabilir. Öfke duyulabilir. Ancak aslında süregelen bir durumun da net ifadesidir.
Bugüne kadar Türkiye başta olmak üzere gelmiş geçmiş yönetimlerin hatalarını bu toplum fazlasıyla büyük bedellerle ödedi.
Ancak geçmişteki hatalar bugünün bahanesi ya da özrü olmamalı.
Bugün hem toplumda hem de Türkiye kanadında mevcut hükümete ya da siyasetin kendisine ilişkin derin bir güvensizlik olduğunu söyleyebiliriz. Bunun tek başına sorumlusu, hükümet ortağı siyasi partiler de değil.

Yapının hiçbir unsuru ile buna muhalefetten sendikalara, üniversitelerden sivil toplum
örgütlerine kadar her alan
dahildir, dönüştürücü katkı yapamamasıdır.

----------------

Önemli

DAÜ’den S.Denktaş’a eleştiri

“ Kendi partilileriyle görüşmeyen Serdar Denktaş, Okan Dilik'le görüştü.
Bu nasıl bir hükümet?”

----------------

Küstü mü?

“Marmaray'ın açılışına en azından KKTC'nin Cumhurbaşkanı ile Başbakanı davet edilmeliydi. Yazık! 40 yıldır çözümsüzllüğe çözüm bulamamış Ankara'ya bizim küsmemiz gerekirken o bize küsüyor”

Eşref Çetinel

--------------

Türkiye Büyük Millet Meclisi, dün.


Bir ilk...

Bu haber toplam 1881 defa okunmuştur