1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Sorun mazbata değil, faiz”
“Sorun mazbata değil, faiz”

“Sorun mazbata değil, faiz”

Lefkoşa Mahalli Barosu Başkanı Av. Gökan Asafoğulları, borçların astronomik ve fahiş meblağlara ulaşmasının nedeninin faiz olduğunu, sorunu kökten çözmek için öncelikle Faiz Yasası hazırlanması gerektiğini belirtti

A+A-

 

Ödül Aşık Ülker/Face to Face

• “Borçlunun borcunu ödeme konusunda defalarca şansı vardır. 9-10 bin mazabata var ve sadece 16 kişi mazbatadan dolayı hapiste. Aslında süreç borçlunun leyhinedir ve çoğu zaman maalesef yasal usülleri kötüye kullanma vardır”

• “Dünyanın başka kaç ülkesinde borç faizi ana paranın 100 katına çıkar? Bunu çözmek gerekiyor, esas sıkıntı buradadır. Toplumun fahiş meblağlar altında ezilmesinin sebebi mazbata değildir. Mazbata varolan bir borcun tahsil işlemidir, önemli olan borcu ortadan kaldırmaktır, tahsil işlemini değil”

• “Eğer mazbata kaldırılacaksa önce faizleri, tahsilat yöntemlerini düzenleyelim. Bunları yapmadan sadece mazbatayı kaldırırsak alacaklılar yargıya nasıl güvenecek? Alacaklarını başka yöntemlerle tahsil etmeye çalışacak”

• “Yasama yargıya istediği zaman müdahale ederse demokrasiden ve anasayasadan nasıl söz edeceğiz? Eğer amaç mazbatadan dolayı şu anda hapis bulunan 16 kişiyi aftan yararlandırmaksa, o zaman hükümet onları kapsayan bir af yasası çıkarsın”

Lefkoşa Mahalli Barosu Başkanı Av. Gökan Asafoğulları, esas sorunun mazbata değil, faiz olduğunu söyledi.
Av. Asafoğulları, borçların astronomik ve fahiş meblağlara ulaşmasının nedeninin faiz olduğunu, sorunu kökten çözmek için öncelikle Faiz Yasası hazırlanması gerektiğini belirtti.
Av. Asafoğulları, “Dünyanın başka kaç ülkesinde borç faizi ana paranın 100 katına çıkar? Bunu çözmek gerekiyor, esas sıkıntı buradadır. Toplumun fahiş meblağlar altında ezilmesinin sebebi mazbata değildir. Mazbata varolan bir borcun tahsil işlemidir, önemli olan borcu ortadan kaldırmaktır, tahsil işlemini değil” diye konuştu.
Hapisliğin borç ilişkisinden değil, mahkeme emrine uymamaktan gündeme geldiğinin altını çizen Av. Gökan Asafoğulları, kimsenin borcundan dolayı özgürlüğünden mahrum kalmasını istemediklerini söyledi.
Av. Asafoğulları, “Eğer mazbata kaldırılacaksa önce faizleri, tahsilat yöntemlerini düzenleyelim. Bunları yapmadan sadece mazbatayı kaldırırsak alacaklılar yargıya nasıl güvenecek? Alacaklarını başka yöntemlerle tahsil etmeye çalışacak. Bu belli kesimlerin çıkar kavgası değil, hukuk devleti olabilme kavgasıdır” dedi.

“SÜREÇ BORÇLUNUN LEYHİNEDİR”

• Soru: Öncelikle mazbatanın ne olduğunu açıklar mısınız? Mazabata noktasına gelene kadar yaşanan süreç nedir?
• Asafoğulları: Bir kişi herhangi bir sebepten doğan alacağını almak için önce dava açar ve mahkemenin alacağını tescil etmesini ister. Dosyalanan dava karşı tarafa tebliğ olmak zorundadır, aksi halde ileri işlem yapılamaz. Tebligatta borçluya mahkeme günü bildirilir. Borçlu tebligatı alır ve mahkemeye ya şahsen gelir ya da bir avukata gider. Borçlu mahkemeye gelip, “doğrudur benim borcum var” der ve mahkeme de alacağı tescil edip hüküm çıkarır. Alacaklı bunu aldığını zaman tahsilat için gidebileceği farklı yollar vardır. Birincisi alacaklı banka ise ve ipotek almışsa, söz konusu ipotekli malın mahkeme emriyle satış müracatı yapılır. Diğer yol icra dosyalamaktır yani kişinin taşınır mallarının mahkeme memurlarınca zapdedilip açık artırma usülüne göre satılması, tahsil edilen paranın da borcuna mahsuben alınmasıdır. Ben 9 yıllık bir avukatım ve bu süre zarfında sadece 3-4 icradan tahsilat gördüm. Maalesef icra ülkemizde artık işleyen bir yöntem değil. Ne hikmetse bu ülkede kimsenin adına taşınır mal bulunamamaktadır. Sıkıntı burada başlıyor, alacaklı alacağını yasaların tayin ettiği yolla tahsil edemezse tekrar mahkemeye müracaat edip, “alacağımı mahkeme tescil etti ama alamadım. Borçlunun mahkemeye çağrılıp maddi durumunun mahkeme tarafından irdelenmesini” talep eder ve bu da yine borçluya tebliğ edilir. Bu noktada borçlu mahkemenin tanığı durumuna gelmiş olur. Borçlu bu tebligatı alır ama mahkemeye gelmezse tanıkların mahkemeye zorla celbi söz konusudur. Polis borçluyu mahkemeye getirir. Borçlu mahkemeye geldiğinde mahkeme maddi gücü konusunda kanaata varır. Borçlu durumunu anlatır, mahkemeye yeterli izahatı verir, mahkeme de borcunu nasıl ödeyeceği konusunda emir verir. Son günlerde sık kullanılan “borç ilişkisinden içeri girmek” terimi var ya, bu noktada artık borç ilişkisi bitmiştir, artık mahkemenin vermiş olduğu bir emir vardır. Eğer borçlu mahkemenin verdiği emre uymuyor ve borcunu ödemiyorsa alacaklı tekrar mahkemeye başvurur ve bu yine borçluya tebliğ edilir. Borçlu tebligatı alıp, mahkemede “takside bağlandım ama durum değişti, yine ödeyemedim” dediği, mantıklı bir izahat verdiği zaman, mahkeme borçluyu hapse göndermez, borcun nasıl ödeneceği konusunda yeni bir mahkeme emri alır. Bu ülkenin yargıçları bu ülkenin insanlarıdır. Herkes neyin ne olduğunu, ülkedeki ekonomik durumun farkındadır. Hiçbir yargıç, mantıklı bir izahat veren borçluyu hapse göndermez. Ama kişi tebligatı aldığı halde mahkemeye gelmezse, o zaman alacaklı mahkemeden borçlunun bulunup taksidini ödeyene kadar hapse gönderilmesini talep eder. Mahkeme de mahkeme emrine uymadığı için borçlunun, genelde bir ay, hapse girmesine karar verir. Süreç burada da bitmiyor. Bu karar için alacaklının veya avukatının bir yemin yapması, mukayyitliğe dosyalaması ve mazbatanın yatırılması gerekiyor. Mazabatalar mukayyitlikte biriktirilir ve polis mazbataları alır, borçluya ulaşır ve borcunu ödemesini ister. Bu süreçte alacaklı beklemeye devam eder ve en sonunda borçlu parayı bulur ve borcunu öder. Şu anda borcunu ödeyemeyip mazbatadan dolayı hapse giren 16 kişi vardır. En kötü senaryoyu düşünürsek, borçlu tebligatları alıp mahkemeye gelmediyse, mazbata noktasında polis karşısına geldiğinde borçlunun mahkemeye izahat yapmak için başvurup mazabatanın iptalini talep etme hakkı da vardır. İzahatı geçerliyse mahkeme mazbatayı da iptal edebilir. Borçlunun borcunu ödeme konusunda defalarca şansı vardır. 9-10 bin mazabata var ve sadece 16 kişi mazbatadan dolayı hapiste. Aslında süreç borçlunun leyhinedir ve çoğu zaman maalesef yasal usülleri kötüye kullanma vardır.

________________________________________

“Borç ilişkisinden değil mahkeme emrine uymamaktan dolayı hapislik”

• Soru: Yasa tasarısındaki sorunlar nelerdir?
• Asafoğulları: Öncelikle yasanın isminden başlayalım “Borç ilişkilerinden dolayı hapislik cezalarının affedilmesi yasa tasarısı”... Az önce de izah ettim, borç ilişkisinden dolayı değil mahkeme emrine uymamaktan dolayı hapislik gündeme gelmektedir.

Yasa tasarısının gerekçelerinde “borçların astronomik ve fahiş meblağlara ulaşması”ndan bahsediliyor. Borçlar astronomik ve fahiş meblağlara borç ilişkisinden dolayı değil, faizden dolayı ulaşmıştır. Meselenin köküne inmek ve sorunu çözmek gerekiyor. Faiz Yasası hazırlanmalıdır. Güney Kıbrıs’ta veya bazı ülkelerde olduğu gibi faiz belli limitlerde olmalıdır. Dünyanın başka kaç ülkesinde borç faizi ana paranın 100 katına çıkar? Bunu çözmek gerekiyor, esas sıkıntı buradadır. Toplumun fahiş meblağlar altında ezilmesinin sebebi mazbata değildir. Mazbata varolan bir borcun tahsil işlemidir, önemli olan borcu ortadan kaldırmaktır, tahsil işlemini değil.

Biz avukatlar olarak bir kişinin borcundan dolayı özgürlüğünden mahrum kalmasını savunmuyoruz. Biz hukuk insanıyız ve herkesten önce insan hak ve özgürlüklerine saygı duyuyoruz. Eğer mazbata kaldırılacaksa önce faizleri, tahsilat yöntemlerini düzenleyelim. Bunları yapmadan sadece mazbatayı kaldırırsak alacaklılar yargıya nasıl güvenecek? Alacaklarını başka yöntemlerle tahsil etmeye çalışacak. Bu belli kesimlerin çıkar kavgası değil, hukuk devleti olabilme kavgasıdır.

HAPİSLİK...

• Soru: Yasa tasarısının gerekçelerinde dünyanın hiçbir yerinde alacak - borç ilişkisinden kaynaklanan hapislik cezalarının olmadığından bahsediliyor...
• Asafoğulları: Türkiye İcra İflas Kanunu Madde 340 taahhüd sözleşmelerini düzenler. Taahhüd sözleşmelerine uymayan borçlu da Türkiye’de hapse gönderilir.
Almanya %68 ile Avrupa’da alacakların tahsilatının en iyi yapıldığı ülkedir. Almanya’da da mahkemeler borçlunun icra işlemlerine veya tahsilatla ilgili işlemlere müdahalesi söz konusuysa söz konusu kişiyi hapse gönderebiliyor.

“AMAÇ 16 KİŞİYİ AFTAN YARARLANDIRMAKSA BİR AF YASASI ÇIKARSIN”

• Soru: Yasa tasarısında işlenmemiş bir suçun verilmemiş cezasının affından bahsediliyor...
• Asafoğulları: Bunu biz görebiliyorken, yasayı hazırlayan kişilerin bunu görmemesi çok enteresan.

Gerekçelerde “yasal düzenlemelerin yürürlüğe girmesine kadar geçecek sürede borç ilişkilerinden dolayı aleyhine hapislik cezası verilmiş kişilerin cezalarının affedilmesi”nden bahsediliyor. Daha sonra içerikte “hapislikle sonuçlanması muhtemel olan dava ve dilekçeler” deniyor. Demek ki tüm alacak davaları durdurlmak isteniyor. Bu af yasası değil, bir usulü ortadan kaldırmak oluyor. Af yasası cezası kesinleşmiş, belli kişiler ve belli dönemlere ait, meclisin yetkisinde olan bir yasadır. Af yasası çıkarıyorum deyip anayasanın düzenlediği mahkemelerin emirlerine müdahale edemezsiniz. Yasama yargıya karışıyor. Burası kuvvetler ayrımının olduğu bir ülkedir. Yasama yargıya istediği zaman müdahale ederse demokrasiden ve anasayasadan nasıl söz edeceğiz? Eğer amaç mazbatadan dolayı şu anda hapis bulunan 16 kişiyi aftan yararlandırmaksa, o zaman hükümet onları kapsayan bir af yasası çıkarsın...

________________________________________

 

“TASARI MEVCUT ŞEKLİYLE KİMSEYE FAYDA GETİRMEZ”

• Soru: Bundan sonraki süreçte neler olacak?
• Asafoğulları: Yargıya danışmadan, görüş almadan ve sebep olunacak kaos dikkate alınmadan hukuk sistemimizin temelini sarsacak, Anayasa Mahkemesi’nden geri döneceği aşikar olan bu tasarının kısa vadeli siyasi rant için çıkarılmasının karşısındayız. Geçtiğimiz gün eylem sırasında Meclis Başkanı Bozer tasarının görüşüleceği komite toplantısı için davet çıkaracağını söyledi. Bizim de talebimiz budur, tartışmak, fikirlerimizi, gerekçelerimiz söylemek istiyoruz. Mevcut tasarı mevcut şekliyle kimseye bir fayda getirmez. İleriye yönelik daha olumlu bir çalışma çıkmasını umuyoruz. Eğer bu olmaz ve tasarı mevcut şekliyle onaylanırsa anayasaya aykırılıktan iptal davası açacağız.

Bu haber toplam 4444 defa okunmuştur