1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. SBS Skandalı ve Karne Eylemi
SBS Skandalı ve Karne Eylemi

SBS Skandalı ve Karne Eylemi

Bakanlık Seviye Belirleme Sınavı (SBS) yaptı, kendisi de dahil olmak üzere herkesi perişan etti. Yirmi yedi Türkçe sorusunun altısında hata yaptı. Soruların üçü okutulmayan konularla ilgili, diğer üçünde ise iki doğru yanıt var. Birini bulamayan, ötekini

A+A-

 

 

 

 

Bakanlık Seviye Belirleme Sınavı (SBS) yaptı, kendisi de dahil olmak üzere herkesi perişan etti.

Yirmi yedi Türkçe sorusunun altısında hata yaptı. Soruların üçü okutulmayan konularla ilgili, diğer üçünde ise iki doğru yanıt var. Birini bulamayan, ötekini bulsun diye, sorulara iki iki doğru yanıt koymaya başladılar.

Ama Fen sorusuna da doğru yanıtı koymayı unuttular.

Arada bul; yok ki!.. Neyi bulacaksın...

Bir başka soruda “Su Baharı” yazdılar. Bu ne demek “Arap Baharı” gibi bir şey... Gel de anla!? Ne demek istediğini. Baharda su mu gelecek, devrim mi olacak... Ne olacak!?

Ne zeki şeyler, şu bizim on, on bir yaşındaki çocuklar. Tüm hatalara, aldatmacalara rağman bir buçuk saatte doğru yanıtları bulabildiler. Oysa Bakanlık ancak bir buçuk günde bulabildi. Bulamadıklarını da iptal etti. Konu dışı üç ve yanıtı olmayan bir soruyu iptal edildi. İki yanıtlı sorularda ise iki yanıtta doğru kabul edildi.

“Hatasız kul olmaz.” anlayışıyla hareket ediyorlar. Böyle bir anlayışın eğitimde yeri yoktur. Hata bir, hade bilemedin iki olsun, yok da altı soruda hata...

Türkçe sorularında %22 hata var. Ölçme değerlendirmede kabuledilebilir hata payı ise en fazla %1’dir. Bu hata oranları testlerin geçerlik ve güvenirliklerini zayıflatmaktadır. Türkçe testinin iptal edilmesi gerekmektedir.

Neden mi?

Matematik ve Türkçe soruları yirmi yedişer taneydi. Türkçeden üç soru iptal edildiğinde matematiği iyi olan öğrenciler üst sıralara yerleştiler. Türkçesi iyi olan öğrencilere haksızlık yapılmış oldu.

Öğrenci yanıtsız soruların, yanıtını bulmak için harcadığı zamanda belki de beş, altı soru daha çözecekti veya diğer sorulara daha fazla zaman ayırabilecekti. Üstelik bildiği tüm yolları deneyerek sonuca ulaşamayınca yaşadığı moral bozukluğu, diğer sorulara doğru yanıt vermesini olumsuz etkiledi.

Buradaki asıl amacımız tek tek hatalar üzerinde durmak değildir. Bu hataların nedenleri üzerinde durmaktır. Çünkü dört ay sonra ikinci SBS var, eğer hataların nedenleri ortada duruyorsa, yeniden tekrarlanacaktır.  

Komisyonların oluşumundan çalışmasına kadar bozukluk var. Akademik ve uzman desteği yeterli alınmıyor. En önemlisi teori ve uygulama kopuk. Yani öğretmenle akademisyen, uzman bir araya gelerek; her soru, her madde üzerinde tartışmıyor. Ölçme değerlendirme, program geliştirme, alan uzmanı ve psikolog... desteği yeterince ve sistemli alınmadı.

SBS adı altında tutulan yol, gidilen istikamet doğru değildir... İyiye gitmiyor.

Bu yolda çocuklara iyi bir eğitim verilmiyor. Çağın gerektirdiği bilgi, beceri ve tutumlarla donatılmıyor. Takıldık bir SBS beşine, üç yıldır sürükleniyoruz. Çocuklar, sınavdan sınava koşturtuluyor. Eğitimi unuttuk, sınav amaç oldu. Hangi ülke on, on bir yaşındaki çocuklara iki yılda beş sınav yapar? Var mı? Yok. Hangi bilimsel çalışma bunun doğru olduğunu göstermektedir?

Öyleyse niye yapıyorsunuz? Niye?

Üstelik her yıl farklı farklı uygulamalarla...

İlk yıl üç dersten sınav yapıldı. İkinci yıl dokuz derse çıkarıldı. Üçüncü yıl beş derse indirildi. Seneye bakalım ne olacak!?

Ve her yıl farklı farklı hatalar... Hata içinde hata oldu. Hatanın hatası yapıldı.

İlk yıl sorular dışarı çıktı, müdürlerin çocukları derece yaptı...  İkinci yıl müzikten, bedenden, resimden, dinden sorular soruldu, hatalı sorular oldu. Dördüncü sınıfların sınav kağıtları hâlâ okunmadı. Çocuklar ilkokuldan mezun oluyor daha kağıtları okunacak. Üçüncü yıl doğru yanıt konmadı, iki yanıt kondu, müfredat dışı sorular soruldu, iptal edildi...

Okunmaz mı bu sorular, kontrol edilmez mi, denetleyen yok mu? Arayan soran, bakan yok mu?...

Yaratılan SBS cavavarı nere yaradı biliyor musunuz?

Sınav yaşı aşağıya indirildi; dödüncü sınıflara da uygulanmaya başlandı. Bir yerine, beş sınava yapılıyor. Sınava önce dokuz çeşit ders dahil edildi, sonra beş. Öğrenci sayısı, üç binden altı bine çıkarıldı. Özel ders ve dershanenin önemi artırılarak, eğitim dershanelere kaydırıldı. Özel ders pastası büyütüldü. Lefkoşa’da Okullar Yolu’na gidip bakın, saat beşte o çocuklar sınıf sınıf dershanelerden nasıl çıkıyorlar, o veliler çocukları nasıl arıyorlar...

Görün! SBS’nin getirdilklerini... Eğitim bu mu?

Aynı hükümetin iki bakanı biri özel ders verenleri yakaladı, soruşturma başlattı, öteki affetti. Verin da bişey değil, anlayışı geldi.

Seçim meydanlarında vaat edilen kolej sınavları bunlar mıydı? Oy uğruna çocuklarımıza vaat edilen SBS miydi? Türkiye’den alıp getirilen SBS, Türkiye’de bile kaldırıldı. Niye yanlışta ısrar edilip, uygulanmak isteniyor?

Farklı çözümler yok mu? Bulunamaz mı?

Bu denli mi aciz, zaaflar bu denli mi büyük ki alternatif çözümler üretilemiyor. Bu denli mi, özel derscilere, dershanelere teslim olundu ki “hayır” denemiyor... 

Eğitim, küçük zihinlerin çağdaş, modern dünyalara açılan kapısıdır. Çocuklara bu kapıların ne zaman ve nasıl açılacağını düşünmek gerekir.

Eğitim demek, sınav demek değildir. Üç yıldan beridir, sınav hatalarını konuşup duruyoruz. Oysa bugün geleceği kurgulamamız gerekiyordu. Nasıl bir insan, nasıl bir eğitim ve sistemi istediğimizi tartışıyor olmamız gerekirdi. Hatalar yerine, doğruları tartışıyor olmamız gerekirdi.

 Yeni öğrenme yaklaşımlarının entegre edilmesi, öğrenme ortamlarının teknolojik ve donanımının iyileştirilmesi, öğretim programlarının, ders kitaplarının yenilenmesi, rehberlik hizmetlerinin etkinleştirilmesi, engellilere hizmet sunumlarının artırılması, öğrencilere bireysel destek sağlanması gibi...

Ve eğitimde daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük ve daha fazla bilimselliği tartışıyor olmamız gerekirdi.

Ne kadar uzağız bu noktalardan.

***

KTOEÖS karne vermeme eylemi yaptı. Hükümet, çocukları öne sürerek, sendikayı eleştirerek, kendi yaptıklarını, eylemin nedenlerini gizlemek istiyor. Oysa eylemin özünü tartışmak gerekir. Bu eylem neden yapıldı?

Meslek lisesinde ilahiyat bölümü açılarak, Kıbrıs Türk eğitim sisteminde ilk kez dinsel eğitim başlatıdığı için yapıldı.

Neden bu bölüm ansızın açıldı? Amaç nedir?

Öğretmen bu sorulara halk adına yanıt arıyor. Türkiye  İmam Hatip liselerinin orta kısımlarını açmaya hazırlanıyor, burada da açılmasın diye eylemde. Çocukları dinsel eğitimden, dogmatik anlayıştan korumak için eylemde... On yaşındaki çocuklar, dinsel eğitim almasın diye eylemde...

Öğretmen dinsel eğitim karşısında, laik ve bilimsel eğitimi savunduğu için karne vermeyerek eylem yaptı.

Öğretmenler, çocuklarımız ve toplum için laik ve bilimsel eğitimi savunuyor, hükümet ise oy ve para için dinsel eğitimi...

Kim haklı?

Hangisi halkı geleceğe taşıyacak?

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 2767 defa okunmuştur