1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Kayalp’dan belediyecilik üzerine tespitler
Kayalp’dan belediyecilik üzerine tespitler

Kayalp’dan belediyecilik üzerine tespitler

“Esas sıkıntı yönetim anlayışının popülizme dayandırılması”

A+A-

Gazimağusa Belediye Başkanı Oktay Kayalp, haksızlığa uğradıkları gerekçesiyle geçen hafta eylem yapan belediyelerin mali sıkıntı yaşamalarının popülist anlayışla yönetilmelerinden kaynaklandığını belirtti.

Kayalp yazılı açıklamasında, “Bugün sıkıntıya düşen belediyeler ekonomik akıldan yoksun bir anlayışla yönetilen, aşırı istihdam yapan, vergi ve harçlarını tahsil etmeyen belediyelerdir. Esas sıkıntı yönetim anlayışının popülizme dayandırılması, vergi ve harçlarda tahsilâtı artırmak için çaba gösterilmemesi ve kamu kaynaklarını sınırsız görüp aşırı istihdam yapılmasıdır” dedi.
Belediyelerde sağlıklı mali bir yapı için yapılması gerekenlerin ayni olduğunu ifade eden Kayalp, “Aynı koşullarda ve benzer ekonomik kaynaklara ve gelir kalemlerine sahip olan Tatlısu, Alayköy, Gönyeli ve Dikmen gibi belediyeler sağlıklı ve düzgün yapılarıyla iyi yönetilen belediyelerden birkaçıdır” dedi.


“Yasal düzenlemelerin yapıldığı tek dönem CTP’nin hükümette olduğu dönemlerdir”

Konu ile ilgili yapılan açıklamanın metni özetle şöyle: “Ülkemizdeki belediyelerin büyük çoğunluğu yıllardır mali olarak kamu kaynaklarının sınırsız olduğu düşüncesiyle yönetildi. Geçtiğimiz günlerde eylemlerle gündeme gelen belediyeler, devlet kaynakalarının hiç tükenmeyeceği düşüncesinin belediyelerdeki yansımlarıdır.

Sürdürülebilir, hesap verebilir ve şeffaf bir mali yapıdan uzak oldukları için kamunun kaynaklarını sınırsız gören belediyecilik anlayışında bugün dibe vuruş yaşanmaktadır. Her belediye hiç kuşkusuz yöneticisinin yönetim anlayışı ile yönetilir, her yöneticinin farklı bir yönetim tarzı olabilir ama sağlıklı bir mali yapı için yapılması gerekenler değişmez, her belediye için aynıdır.

Uzun yıllardır aynı belediye başkanları tarafından yönetilen, personel sayısı hayli kabarık olan ve siyasi popülizm için tahsilat yapmayan belediyeler, sanki bugün ve bir anda mali krize düşmüş gibi davranmaları büyük bir aldatmacadır. Belediyelerin durumunu daha iyi anlayabilmek için 2006’dan günümüze bu konudaki önemli noktaları kamuoyunun bilgisine getirmek gerekmektedir.

Bir önceki CTP hükümeti döneminde ülkemizdeki tüm yerleşim birimlerinin belediye sınırlarına alınması için uygulanan yerel yönetim reformu, belediyelerin mali ve idari yapılarının düzeltilmesi için de önemli noktalar içermekteydi. 2008 yılında tüm yerleşim birimleri belediyeye bağlanırken: Belediyelere personel yasasıyla istihdam sınırı getirildi.

Belediyeler için mali külfet olan emekliler devlet bünyesine alındı. 5 milyon TL’lik kaynak, 2008 yılında sınırlarına dahil edilen yeni yerler nedeniyle nüfusu oransal olarak azalan belediyelere hibe edildi. Devlet katısı yüzde 6’dan yüzde 7.6’ya çıkarıldı. Emlak vergisi artırıldı ve sağlık harcı yasayla düzenlenerek belediyelerin yerel gelirlerinin artması sağlandı. Belediyelerin Sosyal Sigorta Dairesi’ne olan 4 milyon TL borcu devlet tarafından alınan tedbirle sıfırlandı.KDV yüzde 15’ten yüzde 5’e düşürüldü.

Bütün bu tedbirlerin amacı belediyelerin mali yapılarını düzeltmek, buna karşın cari giderlerin düşürülmesini sağlamaktı. Kapsamlı bir reform hayata geçirilirken, belediyeleri yapısal olarak da güçlendirmek amaçlanmasına rağmen çarpık yapıları 2006 öncesinden gelen belediyeler için bu düzenlemeler çare olmadı.  Çünkü hükümetin aldığı bütün iyileştirici önlemlere karşın popülist yönetim anlayışında en küçük bir değişim ne yazık ki yaşanmadı. Nitekim, 2010 yılında Belediyel Personel Yasası tekrardan değiştirildi. Bu değişiklikle memur kadrolarına intibak kapsamı genişletildi ve işçi personel sayısı artırıldı. Bu düzenlemeden yararlanarak aşırı istihdam yapan belediyeler mali krize girdiler.

Bugün eylem yapan belediyelerin 2006 yılındaki reformdan sonra mali sıkıntıya düştükleri iddiaları doğru değildir. 2009 yılına kadar CTP hükümetleri döneminde belediyelerin güçlendirilmesi, tasarrufa teşvik edilmesi ve kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için alınan tedbirler 2009 yılından sonra kurulan UBP hükümeti tarafından ortadan kaldırılmıştır. Bu tarihten itibaren aşırı istihdam yapan ve ekonomik akla uygun yönetilmeyen belediyeler darboğaza girmiştir. Kaldı ki darboğazda olan belediyelerin bir kısmı 2006 döneminden önce de aynı belediye başkanları tarafından yönetilmekteydi ve borçlarının bir kısmı da o dönemden gelmektedir. Aynı koşullarda ve benzer ekonomik kaynaklara ve gelir kalemlerine sahip olan Tatlısu, Alayköy, Gönyeli ve Dikmen gibi belediyeler sağlıklı ve düzgün yapılarıyla iyi yönetilen belediyelerden birkaçıdır.

Bugüne kadar ülkemizde yerel yönetim konusunda kapsamlı projelerin ve yasal düzenlemelerin yapıldığı tek dönem CTP’nin hükümette olduğu dönemlerdir. Belediyelerden sorumlu İçişleri Bakanlığı’nın ismine yerel yönetimleri eklemek belediyelere önem verildiğini göstermez. Sıkıntıda oldukları şimdi aklılarına gelen ve bunun önüne geçmek için hiçbir önlem almayan belediyelerin yaygarası başarısızlıklarını örtmek içindir. Yükselen seslerin seçime dönük olarak başlattıkları kampanyanın habercisi olduğu gün gibi aşikârdır.” TAK

Bu haber toplam 1446 defa okunmuştur